|
Gönderen | Mesaj |
|
3 Nisan 2008 Perşembe
21:17:59
|
|
|
harika bir söz bu
|
|
|
3 Nisan 2008 Perşembe
21:31:08
|
|
|
bencede çok güzel
|
|
|
3 Nisan 2008 Perşembe
21:33:35
|
|
|
güzelden de güzel söz çıkar zaten
|
|
|
3 Nisan 2008 Perşembe
21:56:25
|
|
|
karanlıktan şikayet bahane asıl şikayet yalnızlık.yalnız kalmak için.kader denilmemeli karaktere bakılmalı.kendini sorgulamalı yargılamı
|
|
|
3 Nisan 2008 Perşembe
22:00:27
|
|
|
Yedi ayrı iklimden, Yedi çeşit arı getirseler, Yedi çeşit arı, Yedi ayrı çiçeği dolaşsa, Yedi ayrı çiçekten bal yapsa
sevgi kadar tatlımıdır mustafa
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
4 Nisan 2008 Cuma
00:16:13
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
4 Nisan 2008 Cuma
00:17:46
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
4 Nisan 2008 Cuma
00:18:46
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
4 Nisan 2008 Cuma
00:20:12
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
4 Nisan 2008 Cuma
00:21:19
|
|
|
|
|
|
6 Nisan 2008 Pazar
02:38:24
|
|
|
ÇAGRI BALLADI Içimiz dısımıza kolay yansır Saklasak saklamasak Önyargılardan uzak Egilip içimize baksak... Dısımız içimize yansımıyorsa Bir sey var ya da yoktur Ikimizden birinde Biri öbürünü ısıtmıyorsa Bir de içimize baksak Belki derinde taa derinde Sen benim yerimde Ben senin yerinde Unutulmus olabiliriz Birbirimizi uyandırsak Desek birbirimize Haydi kalk Gidelim yerlerimize Belki birbirimizi bulabiliriz OZDEMIR ASAF
|
|
|
6 Nisan 2008 Pazar
17:30:38
|
|
|
bugün hüzün dolu yüreğim
|
|
|
6 Nisan 2008 Pazar
18:07:01
|
|
|
Sevgili Mustafa dün gökyüzü güneşli idi, bugün İstanbul`da gökyüzüde hüzünlü görünüyor, yarın nasıl olur bilinmez, hüzünler güzeldir, ben severim...
Gökyüzü hüzünlü, bulutlu ve yağışlı amaaaaaaaa.....

|
|
|
6 Nisan 2008 Pazar
18:08:48
|
|
|
merhaba özlem hanım nasılsınız
|
|
|
6 Nisan 2008 Pazar
18:09:58
|
|
|
merhaba yasmin bende çok severim hüznü
|
|
|
6 Nisan 2008 Pazar
18:15:38
|
|
|
DOSTUMSAN
Senden mucizeler ve tüm hayallerimin gerçekleşmesini değil, sadece bugünü yaşayabilmem için güç istiyorum.
Ve birde küçük adımlar atmanın sanatını öğretmeni: Farkındalık hediye et bana, Günlük hengame içinde ihtiyacım olanı ve öğrenmem gerekeni görmeme yardım et..
Zaman planlamamı yapabileyim, yapabileyim ki birincil ve ikincil önem taşıyanları ayırt edebileyim.
Hayal kurmanın - ne geçmiş ne de gelecek için - bana yardımcı olmayacağını kabullenebilmem için yardım et bana.
Önümdekini en iyi şekilde yapabilmem, şu saatin en önemli saat, ve karşımdakinin en önemli kişi olduğunu anlayabilmem için yardımcı ol.
Yaşamımda her şeyin mükemmel geçmesi gerektiği inancından kurtar beni.
Hayatta zorlukların,başarısızlıkların,yenilgilerin ve geri dönüşlerin yaşamın olağan getirilerinden olduğunu, büyümem ve olgunlaşabilmem için gerekli olduğunu görmeme yardım et..
Sık sık hatırlat bana, yüreğimin çoğu zaman mantığımla işbirliği içinde olmayacağına, ve gerekli zamanlarda yüzüme gerçeği söyleyebilecek cesaretinle gel bana.
İlişkilerin biz insanlar için ne kadar gerekli olduğunu bilirsin. Dünyanın en güzel, en zor, en karmaşık, en riskli ve hassas olan arkadaşlık ve dostluk kurma sanatını ve yeteneğini bağışla bana.
Doğru zamanda, doğru yerde ve doğru kişiye, sevgi, bağışlama ve kabullenme getirmeme izin ver.
Öyle bir hale getir ki beni, aynı derinlere de inebilen bir yeraltı gemisi gibi olabileyim, diplerde yaşayanlara ulaşabilmem için.
Yaşamı ıskalıyormuşum korkusundan kurtar beni.
İstediklerimi değil, ihtiyacım olanı ver bana. .
|
|
|
6 Nisan 2008 Pazar
18:20:03
|
|
|
Öyle bir hale getir ki beni, aynı derinlere de inebilen bir yeraltı gemisi gibi olabileyim, diplerde yaşayanlara ulaşabilmem için.
ve hep yanımda ol benim..buda benden
|
|
|
8 Nisan 2008 Salı
04:01:51
|
|
|

Gayrı Ne Gerek
Gönlüne giren, girsin; Yok bende o cesaret.... Dost kapısı açık ya, Gayrı başka ne gerek.....
19/02/2005 Nesrin Göçmen

|
|
|
8 Nisan 2008 Salı
13:22:22
|
|
|
dostların en güzeline
|
|
|
8 Nisan 2008 Salı
17:22:35
|
|
|
Hayatı Rüyalarına Küçük Gelenlerin Öyküsü
Hayatı rüyalarına küçük gelenlerin çilesidir, `yitirmek`. Her şeyi bir torbaya doldurmaya çalışırken torbası yırtılanların öyküsüdür bu.
En sevdikleri bir bir pencesinden yırtılıp kara deliklerden, geçmiş zamanlara savrulanlar öğrenirler zamanın koynunda `gidenin` gittiğini, bir daha hiç gelmeyeceğini. Yenileri koymak üzere boşaltılan raflar tozlanmadan daha pişmanlığın hızla süratına çarpılan kapılarının artık bir daha hiç açılmayacağını.
İnsan nasıl da gözü kara cesur oluyor, hayatın rutin akışına ters yönde esen bir yel eser esmez. Nasıl da her şey çok farklı olacak, her farklılık yalnızca mutluluk getirecekmiş gibi atıyor kendini bilinmezin koynuna. İnsan nasıl da süslüyor yalanları tek tek yalancı heveslerin sarhoşluğunda. Kendisine aitmiş gibi hoyratça kullanıyor büyük bir cömertlikle ona emanet edilen yürekleri, güvenleri. İhanet yeninin koynunda kendine sonsuz sebepler üretirken, derinlerde bir yerlerde bir his acıyla baş eğiyor eskinin artık demirlerin arkasından süzülen ve gittikçe uzaklaşan güzelliğine.
Hayatının tınısını bir kez yitirmeye görsün insan, hızla kaybediyor dengesini. Yolunu, yönünü değiştiriyor sevdiklerinden, köklerinden öyle çabuk ,öyle bihaber, gökkuşağının peşinde. Cenneti o gökkuşağının ayağının dibinde bulmaya niyetli koşarken nefes nefese, bulutlar kapatınca gökyüzünü insan nasıl da soğuk gerçeğe çarpıyor hızla atan sıcacık yüreğini.
İnsan nasıl da soğuyor...
Usul usul, yavaş yavaş pişmanlığı bilgeliğe dönüştürürken, insan nasıl da büyüyor...
Hayatı esner zannedip her şeyi sığdırmaya çalışanların öyküsüdür bu. Kıymet bilmeyi, sahip çıkmayı, sevmeyi tecrübelerin en acılarıyla öğrenenlerin öyküsüdür bu. Geriye dönüp bakmak için yeterli direnci bulduğunda, geçmişe iç çekenlerin öyküsüdür bu.
O en sevdiklerime, o en sevip de yeterince söyleyemediklerime, o en çok söyleyip de yeterince sevemediklerime selam olsun...
netten.
Bu yazıyı az evel okudum, hayatımızda ne kadar çok güzelliği yoğunluk içerisinde öteliyoruz değil mi, son cümleleri okurken aklımda olan buydu işte, bazan küçücük bir kelime insanı nerelerden alıp nerelere götürüyor, mutlaka hepiniz duyumsamışsınızdır bir gün, bir an, bir yazı, bir haber, bir konuşmanın içerisinde, o son hızla koşarken hayatın içinde hissettiğimiz yetişememe duygusu, istemiyor olsakda atladıklarımız, söylememiş olsakda karşımızdakilerin biliyor olduklarını varsaydıklarımız, oysa varsayımlar bizi hep yanıltanlar oluyor çoğu zaman, sanarak yaşamanın aldatmacası içerisinde umarak, varsayarak yuvarlanıyoruz erteleyerek hep... aldanıyor, aldatıyoruz farkına bile varmadan varsayımlarımızda kaybolarak, işte bu hislerle yazdım bu yazıyı farkına varmadan ötelediklerim adına, daha iyisini yapabilirdim dediklerim adına, ne biliyim güzel şeyler adına, ve yazının son cümlesini tekrarlıyorum hepiniz için kendi adıma... öyle işte...
Sevgilerimi yolluyorum...
*O en sevdiklerime, o en sevip de yeterince söyleyemediklerime, o en çok söyleyip de yeterince sevemediklerime selam olsun...*
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|