sevgi diyarı > Mesaj Panosu > ** DOST DOST DİYE DİYE **

** DOST DOST DİYE DİYE **


GönderenMesaj

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
6 Haziran 2008 Cuma 02:46:58

Öğretmediler



Bana dünyaya geldiğimde, dünyanın yalan olduğunu öğretmediler.
Bana dünyada herkesin yalan olduğunu söylemediler.
Yemeyi, içmeyi, giyinmeyi öğrettiler,
bakmayı, konuşmayı öğrettiler,
ağlamayı öğrettiler de, "Gülmeyi öğretmediler!"
Mutsuzluğu öğrettiler de, "Mutluluğu öğretmediler!"
Sevmeyi öğrendim de, sevilmeyi asla!
Bana hayat hakkettiğimi değildi hak etmediğimi verdi!
Bana hayat acıyı verdide, tatlıyı vermedi!
Benim için hayat, benim için insanlar
ve benim için dünya bir YALAN bir HARAM bir ZIYANDIR!
Şimdi gel sor bana:
Sana vereceğim cevabım hep ama hep YALANDIR!

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
6 Haziran 2008 Cuma 02:52:34

 

```````````` Gece sadece zamandir,
Gerisi tumden yalan.
Bir sicak mutluluktur
Avuclarimizda kalan! ```````````````

Aşk;
Sıcacık bir şey gözlerinde.
Görüyorum.
Bir adım öten; gurbet.
Kokunu duymadım mı
Özlüyorum.
Buzla kaplı yollarında
Kar yağıyor üzerime.
Üşüyorum.
Kollarının sıcağı var düşlerimde
Zirvede ise sen.
Yokluğun uçurum
.... düşüyorum.
Sen aslında zamansın değil mi
Bense sadece gece.
Ya yalan sa gerisi? ya yalan sa?
Korkuyorum.

19/12/2003 çamlıca

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
6 Haziran 2008 Cuma 03:13:38

 
Sahi, biz kimdik.! ! ......., biz kimdik.! !
Seherde ayakta, dik.,
Dolunayda yine dimdik.,
Sonra, Karambole tutuşarak
Allı morlu bir karanlığa girdik.,
Sözlerin sihri ve gözlerin ışığı ile
Kim bilir ki, ne kadar derinliğe indik.,
Kemik kiran düşüşlerini yaşadığımızda, bile
Gece gülüşlerini ve sevda düşlerini
Yüzümüzü yalayan, dost bildik
Yırtıldıkça önümüzdeki zifir
Nura koşarcasına girdik
Sen ben değildik..!
İkimiz birdik..,
Uyandıramadı bizi..,
Ne heybetli bir haykırış,
Ne gül dikeninden çimdik
Sahi, biz kimdik.! !
...

27.12.2004 .Mehmet Sani Özel

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
6 Haziran 2008 Cuma 03:15:36
Turnalar Bir biri ardınca göğe çıktınız
Rüzgar yemiş saçlar gibi
Dağınıktınız

Hasret vardı gözlerinizde
Kanat etmiştiniz özlemleri
Dudaklarınızı çatlatmıştı susuzluk
Irmaklardan fersah fersah
Iraktınız

Dedim bir yadigar gerek bana sizden
Sesleriniz tutsaktı, kanatlarınız kelepçeli
Taa bulutların hizasına tırmanıp
Gözlerimi nişan alarak
İki damla yaş
Bıraktığınız Vahdet Nafiz Aksu

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
6 Haziran 2008 Cuma 18:32:08
bir çift turna gördüm

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:26:34
Sevda Sokağı

ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum
geceler hic bitmiyor ben hic uyumuyorum
gecenin efkari iniyor perde perde
sevdanin hayali vuruyor arada bir icime
ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum
hani su perdelerinde mavi kus resimleri olan
ali bakkalin hemen yaninda 17 numara
o kirgin hayatin tam ortasinda
hani duvarlarinda hala yazilar olan o sokakta
biri gurbetin ,biri ihanetin,
biride seni boyle sevmenin hikayesi
sevdanin cami bana bakiyor ben cama
ve bak sen su seren cama
pencere onunde menekseler ,hatmiler
bide gece sefasi ,bide haytaligi adamin
abi bide sevdanin hayali vuruyor arada icime
iyi oluyor diyorum bu sana iyi oluyor
arada bir arkadaşlar geliyor lafliyoruz ordan burdan
anlarsinya guzel abim
ic cebimde bir umut doguyor
bide nerden bulduysam resmi sevdanin
resimde sevda inadina guluyor
sevdam gayri resmi bilmekteyim
gelki benim abim birazda ustumuzde macera guzel duruyor
yani yakisiyor adama yakisikli bir sevda
hayat haybeye vurmuyor yuzumuze belasini
hayat sokagimizda bir kehribar tesbih gibi
dokuyor tanelerini takir takir yuzumuze
ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum
geceler hic bitmiyor ben hic uyumuyorum
agzimda fiyakali bir islik
zulamda agir yarasi sevdanin
ali bakkalin ciragi metin anliyor halinden insanin
metin nedir senin niyetin
kap bakalim abine bi taze ekmek biraz zeytin
bu aksam yine odamda efkar var
anlarsinya metin adamin halinden adam anlar

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:38:33

 

Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten kimine gam.

Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte;
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.

Bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler
Eski zaman esvaplarıyle eğilmişler;
Hüzün yükseliyor, güleryüzle, sulardan.

Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.

 

 

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:42:17
GEL DOSTA GİDELİM GÖNÜL


Yoldaş olalım ikimiz
Gel dosta gidelim gönül
Haldaş olalım ikimiz
Gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim can durmadan
Suret terkini urmadan
Araya düşman girmeden
Gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim kalma ırak
Dost için kalalım yarag
Şeyh`in katındadır durak
Gel dosta gidelim gönül

Terk edelim ili şarı
Dost için kılalım zarı
Ele getirelim yâri
Gel dosta gidelim gönül

Bu dünyaya kanmayalım
Fanidir aldanmayalım
Bir iken ayrılmayalım
Gel dosta gidelim gönül

Biz bu cihandan geçelim
O dost iline uçalım
Arzu hevadan geçelim
Gel dosta gidelim gönül

Kılavuz olgıl sen bana
Yönelelim dosttan yana
Bakmayalım önden sona
Gel dosta gidelim gönül

Bu dünya olmaz payidar
Aç gözünü canın uyar
Olgıl bana yoldaş u yâr
Gel dosta gidelim gönül

Ölüm haberi gelmeden
Ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan
Gel dosta gidelim gönül

Gerçek erene varalım
Hakk`ın haberin soralım
Yunus Emre`yi alalım
Gel dosta gidelim gönül






YUNUS EMRE

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:58:53

SU  OL

Şimdi sen SU olduğunu düşün.
Su kadar özel, su kadar faydalı ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün.
İnanıyorum ki gerçekten de öylesin !
Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak;
Dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın!
Yani seni dinlemeyenlere, sesini duyuramazsın.
Unutma , daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin.
Gürültünün parçası olursun sadece...

Suyun yanında olanlar , suyu en az içenlerdir.
Çünkü; ? Su nasılsa burada , lüzum yok ki içmeye? diye düşünürler..
Aynen, sesini sürekli duyanların , seni dinlemedikleri gibi !..
Su gibi yaşatıcı ol;
Sel gibi yıkıcı , sürükleyici ve öldürücü değil!
Sen bir su ol... Ama rahmet ol; Afet değil !

Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin;
Küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, 
hayat verirsin çevrene...
Ve yasayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe !
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen;korkulan ve kaçılan  olursun,
seller ve afetler gibi...

Tercih elindeydi hep ve hep de ?senin? ellerinde olacak !
Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için,
Sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu
zannettireceksin  çevrendeki insanlara !
Yapman gereken şey ;
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini ,
Düşüneceksin kimin dinleyip kimin dinlemediğini,
Düşüneceksin kimin anlayıp anlamadığını,
Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini,
Hatta anlayanların anladıklarında senin
anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin ..
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek,
En az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın !

Ağzını açıp şelâleden dökülen suyu içmeye çalışan
bir tavsan gördün mü hiç?
Kaplanlar bile, içebilmek için suyun durulmasını bekler.

Beyni olan her yaratık gibi !
Şimdi sen, SU olduğunu düşün.
Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar tükenmez.
Su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün.

Ve son olarak;
Su gibi bir küçük bardağın içine sığdır ki kendini;
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına!......
HAYAT VER VAZGEÇILMEZ OL !...

Yemliha (gülbahçeli)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
5437
7 Haziran 2008 Cumartesi 04:33:36

TAŞTIN YİNE DELİ GÖNÜL


Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarımı bağlar mısın

Nidem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare
Beni bunda eğler misin

Yavı kıldım ben yoldaşı
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı
Irmağ olup çağlar mısın

Ben toprak oldum yolunda
Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın

Harami gibi yoluma
Aykırı inen karlı dağ
Ben yârimden ayrı düştüm
Sen yolumu bağlar mısın

Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim içün
Yaşın yaşın ağlar mısın

Esridi Yunus`un canı
Yoldayım illerim kanı
Yunus düşte gördü seni
Sayru musun sağlar mısın

 

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
8 Haziran 2008 Pazar 19:11:23
Mutluluğun anahtarı sevgiden geçer
Sevgiye ulaşmanın ilk yolu kendini sevmektir
Sevgi emek ve gözyaşı ister
Sevgi inanç ve yürek ister
Sevgi fedakarlık ve gülmek ister

Aşk uğruna dökülen gözyaşlar
Sevgi uğruna duyulan özlemler
Yaralarımıza derman olan merhemler
Din, dil, ırk ayırmaksızın
Kurulan sıcacık dostluklar
Barışı simgeleyen güvercinler
Sevgi kokan, tüten ocaklar

Yazılan şiirler, söylenen şarkılar
Okunan dualar, dilekler
Masallarda, rüyalarda, hikayelerde
Tarihlerde, yazılı efsanelerde bile
Nereye baksan, nereye gitsen yine karşımızda
Acılar ve mutluluklar paylaşıldıkça bu alemde
Yüreğindeki sevgi ve yaşama arzusu büyür

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
9 Haziran 2008 Pazartesi 01:28:53
Bugün; bütün ağaçlar yüreğimdeydi.
Bütün çiçekler gözlerimde.
Güneş, ışıklarını dudaklarıma kondurmuştu.
Neydi kanımı kaynatan bu güzelliğin adı?
Mutluluk muydu?

Bugün,
Ne varsa hüzünden yana
denize fırlattım az önce.
Sanki beklermiş gibi hepsini,
hop hop hoplatıverdi dalgalarında.
En güzel maviliğiyle oynaşıp durdu.
"Bak" dedi "fırlattığın hüzünlerine...
İşte; onların bendeki hükmü

Herkes kalabalıkken,
içimdeki yalnızlığı
alıp, gidiverdi sihirbaz martılar!
Bir de arkasından o bildik
şen kahkahalı bağırışmalar!
Hiç bu kadar güzelini görmemiştim.
Beyazmış meğerse
beni, onlarla bütünleştiren mucize!
Kanat çırpa çırpa,
yüreğimdeki isyanları uçurdular...
Yaşamaktan aldığım tad; işte buydu!
Yoksa mutluluk bu muydu?
////////
Adına yaktığım türküler
Ne söyler bu türküler
Ay karanlık gecelerde yüzen gemiler
Sevilip sevdikten sonra
İnsan böyle yalnız mı kalır
Bahtına hatırlamak mı düşer

Ne söyler bu türküler
Bomboş ovalardan geçen trenler
Bir kere Menemen`den
Kolları kelepçeli bir adamla
Bir cardarma oturdular yanıma
Manisa`da indiler

Küçüktün annem söyledi
"Atımın adı Dilber`dir"
"İskender Bey dayımdır"
Büyüdüm neden sonra anladım
Has bahçede kör sarmaşık
Karışık güller arasına

Ben şahin değilim
Yükseklerde uçamam tek başıma
Serçe kuşu değilim
İnemem nar dalından
Pınar başına

Pencerem denize karşıdır
Oturur düşünürüm bazı günler
Seni beni mahzun eden bu haller geçer
Gün gelir herkes gibi ben de ölürüm
Bu aşk yürekten yüreğe yeniler
Bir gün ağızdan ağıza dolaşır
Adına yaktığım türküler

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
9 Haziran 2008 Pazartesi 03:51:01

 

Oy Maral Maral
Gözlerin gözlerimde hangi denizler mavisi
hangi ayın vurgunuydu mavi gecelerde ah nazlı maral
sevgiye nereden gidilir
yitirdim adresini dostluğun, vefanın, aşkın
bul beni
her adımda ateşlere basıyorum
körler ülkesinde kör kaldım
tut elimden sevdalara götür

sesin
çağlayan bir ırmağın türküsüydü
karlı dağlarda oy maral maral
gülün boyun büküşüydü hasret bahçelerinde
ben gönlümü sana sakladım yıllar boyu
sev beni
sev beni ateşler içinde de olsa
üçler yediler kırklar aşkına sev

ah nazlı maral
canevimde büyüyen hasretimi yasladımda yıllara
uzak, çok uzak bir yıldızda kaldı düşlediğim dünya
sonra
uzun bir kar yağdı yollara üşüdüm
duman oldu
tufan oldu ömrüm

içimde dinmeyen fırtınalar kaldı
gece karası öfkeler yüreğimde
ve ihanetlerin açtığı çukurlar kaldı
hesabını kimselere soramadığım

üstümde kar yangını
başımda gam
gönlüm rüzgarlara vurgun
yollar duman
ateşler içinde dolanır kanım, yüreğim

Zaman
karanlık kör ve acımasız
yıldızlara dönder yüzümü oy maral maral
lekesiz sabahlara
güneşe dönder yüzümü
şimdi soğuk bir kutup dünya
iliklerime dek üşüyorum
kar altında kalbim
şimdi dağların doruklarında gözlerim üşüyor
gözlerimin anadolusunda kirpiklerim
mühür vuruldu yaralarıma oy maral maral

sarıl boynuma
sıcak dostluğun ısıtır ancak
hilesiz sevgin
bunca yıldır gönlümü yalnızca sana sakladım
sev beni
öyle uzak durma
gel
acılar uçurum
acılar uçurum
tut beni
düşüyorum
düşüyorum
ısıt beni
üşüyorum
gel
yürek çatlağı bir ezgiye sar beni
sar ki, ölem oy maral

ey yarasında nehirler fışkıran
saksısında sevgiler büyüttüğüm kalbim
bak akşam
kararıp kaldı düşlerim
ah ben bu acıların hesabını kime soracağım
kendimi anlatacak kadar vaktimde yok

aşka ve toprağa ahtımız var oy maral maral
şiir serpin üstüme su yerine
sevgi serpin
üşüyorum
gel
yürek çatlağı bir ezgiye sar beni
sar ki, ölem
gümbür gümbür bir yürek nasıl düşermiş görsün alem

elveda nazlı çiçek, elveda zeyran
sana su veremem, koklayamam bir daha
okşayamam yapraklarını
bağışla

derin bir ah gibi
sevdalar içinde tutuşan
upuzun nehirler alsın beni ah maral
tutmaya gücüm yetmiyor artık
kalbimdeki soluğu

turnam yaralı
turnamın kanadı kırık
taşıyamaz gurbeti kanatlarında
bitmeyen bir hüznün kıskacında
yaralı ezgilere tutsak kaldım
paramparça kaldım ortasında karanlığın
geçen trenlerde almıyor beni oy maral maral

içimde tarifsiz kederler büyüyor
toz toz oldum buralarda duman duman
gel görki, kan çanağı gözlerim
sesim gelmiyor ah maral maral




(*zeyran)(teyran) munzur dağlarında bir koy ve o koyda yetişen bir çiçek adı


» Nuri Can

Yemliha (gülbahçeli)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
5437
9 Haziran 2008 Pazartesi 22:26:41
Gitti gidiverdi
Bir sükenin içinde
bir parçam
Parçam sende kalsın çocuk
Ellerimi bana ver
Bedenimde uzayıp giden gül ağaçları
Oysa ruhumda son sevgi tılsımları
Gitme gel bana
Sesini duymalıyım
Bakire sevgimi alırsan koynuna
Tütün kokusunda dağıt etrafa beni
Ansızın bütün doğa
İsmimi geçirince dudakların
Kaybolup giden zamandı
Sakın ah çekme
Bende sendeyim.

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
10 Haziran 2008 Salı 02:35:10

 



 

Avara

anımsıyor musun?
bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar
ısmarlama serserilikler yaşardık
kimselere bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
yabancıları mahalleye sokmamak gibi
Ve bir gün gideceğimiz Amerika vardı
herkesin bir Amerika``sı vardı o zamanlar
herkes gece istasyonlarında
kendi Amerika``sını arardı

kısık ışıklı arkadaş odaları
plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
ve dünyanın bütün limanları
önümüzde sessizce uzardı

BİTERDİ PLAK. DİSK BOŞA DÖNERDİ.
DÜŞLERİMİZ ÇARPIP GERİ DÖNEN SULARDI ŞİMDİ
BÖYLE ZAMANLARDA İLK SÖZÜ SÖYLEMEKTEN
KAÇINIRDI HERKES
SONRA BİRİ USULCA KALKAR, HERKESE ÇAY KOYARDI
ANIMSIYOR MUSUN?

Vahşi, siyah atlardık
kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
deri ceketlerimize sığdırdığımız düşlerimiz kadar
aşık ve düşmandık
dünya acıtırdı bizi, herşey kanatır, herşey yaralardı
sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
geceleri uyumayan çocuklardık,
otobüs garlarında uzun maceralar umar
apansız yolculuklara çıkardık
uykulu kentlere girerdik gece yarıları
ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
yumruklarımızı sıkar, sessizce ağlardık
ışığı açık kalmış pencereler, kepengi örtülü dükkanlara,
yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
adını bile bilmediğimiz bu kente
neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
uzun uzun bakardık
anımsıyor musun?
ahh o gece yolculukları
bir başka kente, bir başka insan olmanın umutları
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
ölenler,
terkedenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

vahşi siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
içimizden kimse gidemedi Amerika``ya
kendi Amerika``sı da olmadı hiçbirimizin
yağmur aldı
rüzgar aldı
zaman aldı
o vahşi siyah atları
herşey o eski rüyada kaldı

çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
peki, sen anımsıyor musun?

Murathan Mungan

 

Akif (akif34)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
232
13 Haziran 2008 Cuma 18:59:02

Akif (akif34)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
232
13 Haziran 2008 Cuma 19:00:58
aglayan yeşil gözlere  yazık olmuş

 
 

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
14 Haziran 2008 Cumartesi 06:41:58

kimse gidemedi hayallerine

ve ben

hala burdayım

bekliyorum

hayal trenini

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
29 Haziran 2008 Pazar 22:56:55

 

ALBATROS

Sık sık, eğlenmek için, acımasız tayfalar
Yakalar kanadından bu deniz kuşlarını,
Ürkütücü sularda gemileri izleyen
Yolcuların yıllardır dost arkadaşlarını.

Gökten inen tasasız, bu utangaç krallar
Güvertelerin üstüne kondukları zaman
Geniş kanatlarını sofuca bırakırlar,
Yorgun kürekler gibi, sular üstünde kayan.

Sen ey kanatlı yolcu, bir zaman ne güzeldin !
Bak gaganı dürtüyor hoyrat tayfanın biri,
Ya öteki, bilir mi bu hale nasıl geldin,
Topallayıp öykünüyor uçtuğun günleri.

Ozan, ey bulutlardan toprağa sürgün ece,
Oklara göğüs geren, dostu fırtınaların,
Yuhlarlar yeryüzünde, seni de, gündüz gece
Uçmana engel olur, ağır dev kanatların.


Charles BAUDELAIRE


 

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
30 Temmuz 2008 Çarşamba 00:01:17

Akbabalar bin yıl, kelebekler bir mevsim yaşarlarmış, ki aşk da kısa ömürlüdür, başlar gibi biter yaşanmışsa eğer...
Söyle! Ey içimdeki beyaza  göz kırpan, sarı benekli kelebek!
Bir mevsimde kaç güle çaldırdın  pırıltılarını?
Solmuş bir güle bakarken hiç gözlerin buğulandı mı?
Yanağını  dayadın mı cama, inci taneleri gökten düşerken?
Gözyaşların süzülürken  yanaklarından, süzülen inci taneleriyle yaren oldu mu hiç?
Kamaştı mı hiç  gözlerin, yıldızları sayarken, mehtabın taa yüreğinden söküp fırlattığı  halelerden?
Ve
saydın mı kaldırım taşlarını, gecenin sahipsiz saatlerinde yürürken yolda?
Sıkıldın sorularımdan değil mi kelebek?
Tanrım seni, cevaplanmamış sorularındır seni özgürce kırlarda uçuran...
Olsun; ben  sorayım sen ağla, sen ağla ben güleyim...

Geceyi bilirsin, değil mi kelebek?
Peki gece hiç bitmeyecekmiş gibi geldi mi  sana da?
Günün karasında, gözünden yüreğine uyku damlarken onu unuttuğun  oldu mu? Gece ve gündüz, ak ve kara...
Sen demez miydin "geceyi gündüz,  karayı ak yaşamalı...".
Belki de, her şey renginde yaşanmalı değil mi?
Yoksa birlikte olmak varken aydınlık ve karanlık niçin ayrılsın birbirinden? Onları ayıran rahmet-i sonsuz boyayamaz mıydı kainatı griye...

Merhaba gülen gözlü arkadaşım dudağındaki tebessümü kaybetmemişsin daha.
Ne güzel dünyaya gülen gözlerle bakabilmek ve insanlara tebessümler saçabilmek  senin gibi. Biliyorum üzülüyorsun donuk gözlerle karşılaşınca.
Ne yapalım  arkadaşım herkes senin gibi olamaz.
Duyabiliyorum hayır olmalı dediğini.  Haklısın arkadaşım aslında bütün insanlar senin gibi olmalı. Bilseler bir  tebessümle neler yapabileceklerini;
bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı bir  tebessümle nasıl görebileceklerini,
sıkıntılarla dolu bir insana nasıl  dünyaları vereceklerini bilseler ve gülen gözlerin buzları nasıl erittiğini, kalpleri nasıl birleştirdiğini bilseler. Eminim onlarda senin gibi olmak  isterlerdi.

Ve sevgi saçıyorsun gülen gözlerinle arkadaşım.
Saf ve hiç bir beklentisi olmayan bir çocuk gibi.
Hayır arkadaşım sevgi sadece sevgiliye duyulmaz. 
Sevgi evrenseldir. Hiç kimse altın yığınları gibi kasasına kilitleyemez onu.
Onun yeri kalplerdedir. Bir annenin kalbindedir onun yeri çocuğuna  verebilmek için, onun yeri bir bahçıvanın ellerindedir sevgi tohumları 
saçabilmek için... Evet sevgi her yerdedir. Yeter ki sen onu bul.

Sevgiyi bulmak kolay, zor olan onu elinde tutabilmekte.
Unutma arkadaşım  sevgiyi duyabilmekle de iş bitmiyor.
Sevgiyi göstermekte gerekir. Hayat kısa  arkadaşım bugün olan yarın yok.
Sevgiyi göstermek beklemeye gelmez, yarın  çok geç olabilir.
Elindekini kaybetmeden kıymetini bilmelisin. Biliyorum  arkadaşım bana
hak veriyorsun. şimdi koş sevdiğinin yanına önce ona gülen gözlerle sımsıcak bir gülümse ve seni seviyorum deyiver içinden gelen en  sıcak sesinle.
Hayır bunlar komik şeyler değil arkadaşım. Seni seviyorum  anne, baba, kardeşim, arkadaşım, vs. demek komik değil.Bu, senin gibi bütün  canlılara karsı sonsuz bir sevgi duyan bir insan için hiç de zor değil.

Sadece biraz cesaret arkadaşım. Bu yalnızca yüreğinin buz kapladığını zanneden insanlara biraz zor gelecektir ama onlarda senin gösterdiğin 
cesareti gösterdiklerinde, kalplerinde sevgi kıpırtılarını hissettiklerinde ve ağlamayı öğrenebildiklerinde inan her şey onlar için ve bütün insanlar  için daha güzel olacak.
Evet
arkadaşım gülmek varken surat asmak niye, güldürtmek varken ağlatmak niye, güzel sözler söylemek varken kalpleri  kırmak niye?
Hayat çok kısa arkadaşım ve bu dünyadaki hiç bir şey kırılan  kalplere değmez. şimdilik hoşça kal arkadaşım yine gel.
Yanına senin gibi  gülen gözlü, yüreği sevgi dolu insanları alıp yine gel olur mu?
Beni fazla  bekletme çünkü
yarın burada olamayabilirim.
?

Sayfa:2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa