Gönderen | Mesaj |
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
4 Temmuz 2008 Cuma
00:56:30
|
|
|
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
00:27:54
|
|
|
Bir Büyük Sevda ..
Bir büyük sevdanın ayrı ayrı renkleriyiz.
Bizler bu yolda gönüllü değişim talibleriyiz. Yüreği kanayanlar namına bizimde yüreğimizde kabuk bağlamayan yaraların deşildiği, onlar ağlarken ağlayan gerçek dost yolcularıyız. Güllerin dikenleri olduğundan dolayı şikayetçi olanlardan değil, dikenlerin gülü olduğundan dolayı şükredenlerdeniz. Sahte yüzlerin aydınlıklarında dolaşmayız hiçbir zaman!... gerçek dostlar yıldızlara benzerler, karanlık çökünce ilk onlar gözükür, yokluğunda seni sevdiğini anlayamazlar. Zira sevgiler zaman ve uzaklıkla sınırlı değildir. Zamanı kaldırınca aynı anda, uzaklığı kaldırınca aynı yerdeyiz! O zaman her zaman ve her yerde beraber olanlardanız... Seni seviyorum diyen sözlere değil bizim için ağlayan gözlere inanırız çünkü beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey gönülleri birbirine bağlayamaz. Güneşi kaçırdık diye gözyaşı dökenler yıldızları da göremezler, gerçek mutluluk gecenin karanlığında güneşi pencerene çizebilmektir. Ve biz bir sevgi adına bir yaşam harcayanlardanız. Bütün sevgilerin toplamı bizi o tek sevgiye ulaştırdıkça anlamlı... bu mânânın peşindeyiz. “Allah ihsan kıvamında yaşayanlarla beraberdir”(el-ankebut29/69). Amel çabasının yalnız Allah için olduğunu bilmek ve bu dönüşüm eylemine başka niyetlerin karışmasına izin vermemektir düstûrumuz... Sağlam bir inanç, düzgün bir ibadet hayatı, muntazam bir muamelat ve yüksek ahlakî bir seviye içerisinde tevhid inancına bağlı hayırlı bir ömür yolunda gönüllü değişim talipleri... “susuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam alev yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam cemalinle ferak-nâk et ki yandım ya rasulallah!;” Gönlümüze verilmiş bir sevgi!... Sevmekle koruduğumuz sevmekle yaşattığımız.
|
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
11:57:16
|
|
|
Bu kez anladım Kuru dallardan yapma Bi köprüden geçiyorum
Ben ordaydım Erbabı yalnızları Yutan kentler biliyorum
Bu kez anladım Hüzünlerden bozma Mutluluklar yaşıyorum
Ben ordaydım Acemi aşıkları Boğan sular biliyorum
Ne müttefik belli Ne sığınakların yeri
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Hem suçsuz hem güçsüz hem halsiz...
Bu kez anladım Kartonlardan yapma Siperlere pusuyorum
Ben ordaydım Huzurlu zamanları Yıkan sorular biliyorum
Ne müttefik belli Ne sığınakların yeri
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Kan revan içinde hep kanamaz denen yerlerim
Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür Sonu yok bunun, boşluklardan boşluk beğendim Vazgeçtim bugün herşeyden halsiz şu kalbim Hem suçsuz hem güçsüz hem halsiz...
Bu kez anladım Kuru dallardan yapma Bi köprüden geçiyorum
Ben ordaydım Erbabı yalnızları Yutan kentler biliyorum...
|
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
21:16:09
|
|
|
hehehheee
|
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
21:16:35
|
|
|
Yüreğim bir ayraç misali takıldı bakışlarının arasına.
Günlerden hangi cumartesiydi veya pazardı inan hatırlamıyorum. Anlamsız olduğum, sıkıldığım, boş boş etrafa bakındığım anlardan birinde avuç içlerimin arasına aldım sesini ve seni aradım.
Yolculuklar neden daima alfabenin sonuna doğru başlar ki?
İşte benimkisi de böyle bir yolculuktu. İlkin loş bir karanlıkta “merhaba” dediğim, sonrasında da adresini bilmediğim bir kapı aralığında söylediğim bir merhaba…
Yüzünde küçücük çocukların kırılgan ifadesiyle aralık bir bakışta tutulmuştum gözlerine. Benim kadar derin bakıyordun. Öyle zamana borcun yoktu diğerleri gibi. Göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettirene kadar, içime doğru bakıyordun. İçim ne de çok ezildi gözlerimi kaçırdığım,başımı öne eğdiğim ve hatta ilk defa tenime dokunduğun zaman.
Söylesem hangi izi taşırsın bedeninde benden kalan ve kim bilir hatırlar mısın sırılsıklam bedenine dokunduğum anda sana söylediklerimi?
Canımdan çektiğin adını benim için saklar mısın?
Saçlarım darmadağınık…
Oysa daha bu sabah senin için hazırlanmıştı her şey.
Telefon defterine baktım, bir daha ve bir daha ve son bir defa. Seni aramak için sebepler yaratmaktan yorulan beynim sonunda uykuya verdi kendini. Aklım ve sen uykuya daldık.
On altıncı boyuttaydık seninle. Buraya kadar gelmemize izin veren ikinci boyuttu. Sayende arada geçen zamanları algılama fırsatım bile olmamıştı. Çünkü her şey çok hızlı olmuştu.
Oturdum… Elimdeki fincanda gittikçe soğuyan bir çayın ve vücuduna yavaş yavaş yayılan alkolün, az sonra bitecek hüznü yerleşmişti bakışlarımızın arasına.
Sanırım ben, bir tek seni alamadım o bakışların isimsiz randevularına.
Yapamadım…
O resmin üzerime düşen gölgesinden sıyrılamadım.
Hiç bilmeyecekti…
Duymayacaktı...
Yine kaldığı yerden alacaktı ellerini ellerine. Ama ben yine de yapamadım.
Mevsim sancıları yine her zamanki gibi gri şehrin sokaklarında içimi acıtıyor. Eksiliyorum senden içeri, sana doğru. Hiç kendine boğulur mu insan? Mahkemede hem sanık hem tanık olur mu? Erteler mi arzunun dolaştığı bakışları gözlerinden?Terk eder mi o kırılgan titreyişi?
Anlaşılmayacak biliyorum. Yine de seni satır aralarına gizliyorum, kimse bilmeden, kimse duymadan.
Doğanın çam kokulu düşlerine emanet ediyorum o akşamı da. Işığın yerini küçücük ışıltılar almıştı hani.
Neredeyse sana (d)okunacaktım..
Dedim ya günlerden hangi cumartesiydi ve belki hangi pazar, hatırlamıyorum. Artık ne önemi var ki!?
Şimdi sana söyleyemediklerimi alıp yanıma gidiyorum.
Arkamdan bakar mısın yoksa gelir misin düşünmek istemiyorum ve yine her zamanki ve hiç bilmediğin gibi “sana” yalan söylüyorum.
Canımdan çektiğin adını benim için saklar mısın
|
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
21:16:55
|
|
|
tşkler bülent bey sizler nasılsınzı
|
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
21:21:07
|
|
|
teşekkürler devriye iyiyiz bizde uğraşıyoruz işte
|
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
21:23:21
|
|
|
yarın yorucu bir maraton bütün çalışanları bekliyor .
|
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
21:26:48
|
|
|
iii kolay gelsin size o maratonda
ya okadar zorsunmayın arkadaşlar işi maraton yaptın ya bülent bi alemsin ya
.
işten korkacak göz yok ikinizdede
ya
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
6 Temmuz 2008 Pazar
23:38:38
|
|
|
Yıkılmadım Burdayım Günler geçti çok zalimler tanıdım Hainlerin yanlışına alıştım Pes etmedim hep savaştım,savaştım Hiç yılmadım! yıkılmadım! burdayım! ..
Nice maskeli yüzleri çözmüşüm Nice dostu düşmanımla görmüşüm Örmüşüm; hayatı zorla örmüşüm Hiç yılmadım! yıkılmadım! burdayım! ..
Yalan yanlış diz boyuydu üzüldüm Kar boran yerlerde gezdim üşüdüm Kahraman’ ken hain gibi göründüm Hiç yılmadım! yıkılmadım! burdayım! ..
İhanet: hain içindir... öğrendim Zorluk: direnmek içindir...direndim Körelmedim... imanımla bilendim Ezilmedim! ezemezler! burdayım! ..
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
15:42:40
|
|
|
Bir Büyük Sır Söyleyeceğim Sana
Bir büyük sır söyleyeceğim sana Zaman sensin Kadındır zaman sevilmek özlemi duyar Aşıklar eteğinde otursun ister Bozulacak bir entaridir zaman Perçemdir sonsuz Taranmış Bir aynadır buğulanan buğuları dağılan soluklarla Zaman sensin uyuyan uyandığım şafakta Sensin bıçak gibi geçen boynumu Geçmek bilmeyen zamanın işkencesi oy Mavi damarlardaki kan gibi durmuş zamanın işkencesi oy Hep doyumsuz arzudan daha da beterdir bu Daha da beterdir bu Sen odada yürürken gözlerin susuzluğundan Korkarım hep bozulur diye büyü Daha da beterdir bu senle yabancılaşmaktan Başın Kaçak dışarda ve yüreğin başka bir çağda oluşu Sözcükler ne ağır Tanrım anlatırken bunları Arzunun ötesinde erişilmez yerlerde bugün aşkım Sen şakağımda vuran duvar saatisin Sen solumazsan eğer ben boğulurum Duraksar ve tenime konar adımın
Bir büyük sır söyleyeceğim sana Dudağımdaki Her söz dilenen bir yoksulluktur Bir yoksulluktur ellerin için bakışında kararan bir şeydir Bundandır sana sık sık seni seviyorum demem Boynuna takacağın bir tümcenin saydam kristalinden yoksunum Şu sıradan sözlerimi hor görme Onlar sade bir sudur ateşte o sevimsiz gürültüleri yapan
Bir büyük sır söyleceğim sana Beceremem ben Sana benzer zamandan sözetmeyi Senden sözetmeyi beceremem ben İnsanlar vardır hani istasyonlarda El sallayan tren kalktıktan sonra Yani ağırlığıyla göz yaşlarının Kolları yana düşer onlara benzerim ben. Bir büyük sır söyleyeceğim sana Korkuyorum senden Korkuyorum ikindilerde seni pencerelere götüren şeyden Korkuyorum davranışlarından söylenmedik sözcüklerden Hızlı ve usul geçen zamandan korkuyorum senden Bir büyük sır söyleyeceğim sana kapıları ört Ölmek sevmekten daha kolaydır Bundandır yaşamanın sancılarına yönelmem Sevgilim.
Louis Aragon
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
17:25:01
|
|
|
Acılarımı Unutturacak Kadar Daha da Büyüyecek Gidisin Bir gece yarısı tedirginliğindeyim. Zaman hayatı vuruyor. Gitmelere ait tüm hikayeleri toplayıp savururken içimden İçimin buz kestiği yerden çıkıp geliyorsun gözlerime. Umurumdan taşıyor zamansızlığım. İsmin içimde titriyor. Sesin sesime düşüyor ses veriyorum. Oysa sen en sağır yarasın yüreğimde... Gözlerini günceme düşürdüğümden bu yana, yorgunum gitmelerin tümüne. Gidisin geliyor aklıma, susmak çörekleniyor yüreğimin en yangın yerine. Susuyorum ... Beynimin içinden uğultularla cehennem şarkıları geçiyor. Ben inadına susuyorum.. Sustukça parcalanmışlığımızı bütünlerim sanıyorum. Ey yar, kanıyorum. Gözlerini günceme düşürdüğümden bu yana, dipnotlarda çürüyor sevda adına ne varsa. Gizli bir ürküntü yokluyor yüreğimi, Sol yanımdan ürküyorsun incinmişliklerine. O puslu sessizliğin geliyor ardı sıra, Ey yar, gerçekten konuşabiliyor muyduk seninle, bütün kelimelerle.. Gözlerini günceme düşürdüğümden bu yana, en hoyratı dökülüyor suretime cevapsızlığının. Yüzüm seğiriyor. Yüreğim seğiriyor. Acılarımı unutturacak kadar çoğalacak gidisin biliyorum. Unutacağım diyorum. Ya da unuttum sanacağım. Ah ne çok beklemiştim gelmeyişlerini, sen geldiğindeyse düşürmüştüm düşünden kendimi. Senin gözlerinde cevapsızlık Benim dudaklarımda yanıtsız sorular, Dile gelmeyen serzenişlerin hırsıdır, susuşlar... Boşver aldırma.. Bir yerinden inadına bağlıyken varsıllığımıza Bir yerinden inadına kopmuşsak Yitmişlik biraz daha sinmiş olmalı acıyan sevdamıza... Gitmelere adanmış sözcükler geçiyorsa sokak aralarımızdan. Adımla durma, Korkma, kesik kesik uğultular geliyorsa, Duvarlarına yüreğimizi savurduğumuz evler yıkılırken Yıkımdan çoğaltırımda seni, Bütün enkazlardan sağ çıkarırım bizi. Ey yar, görüyorsun ya sonunda yine Aşk kaybediyor, hayat kazanıyor...
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
18:13:39
|
|
|
Yaşlar akarken gözlerden, ben dinmeyen sevdayım Yarın doğmayacak olsa bile güneş ben yüreklerdeki en son ışığım Aldatan kalbin hırçın sevdası, aldatılan bedenin saf haykırışıyım Deli ruhun çözümsüz bilmecesi, savrulan bedenin dinmeyen acısıyım Ben bazen gülüşüm dudaklarda, bazen haykırış kulaklarda Uzun gecelerin en son dakikası, biten günün en son sözüyüm Bazen yaşadığın duyguyum bazen gömdüğün kederim Bazen çılgınlığıyım bedeninin ya da hüznüyüm kalbinin Oynadığın oyunun kuralıyım bazen, ya da oyundaki yedek kartım Ben sessiz çığlığım, duyulmayan ya da duyulduğunda korkulan Bugün yaşayan bir efsane yarın bitmeyecek bir şarkıyım Ben aslında yorgun semanın en parlak YILDIZ’ ıyım
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
18:40:52
|
|
|
Bugün yaşayan bir efsane yarın bitmeyecek bir şarkıyım Ben aslında yorgun semanın en parlak YILDIZ’ ıyım
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
18:47:32
|
|
|
sen yıldızsın sönmeyen bir yıldız cankız
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
19:03:31
|
|
|
teşekkür ederim yiğit o senin gönlünün sönmeyen güzelliği
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
19:51:32
|
|
|
Selam arkadaşlar.Nasılsınız?
|
|
|
7 Temmuz 2008 Pazartesi
19:52:09
|
|
|
Sevda
Bu bir sevda uçsuz bucaksız bir bozkır sevdası.
Sevda bedenimi titretirken ayaz gecede öyle çok özledim ki.
Sevda kurak çatlak yalın ayak ateş sıcaklığında.
Sevda mor menekşe papatya sever mi sevmez mi en yalancısından yonca dört yapraklısından tek sahibiydi o toprakların.
Sevda kuraklılığı çatlamışlılığı yalın ayaklılığı çalınmış zamanımdan duygularım
Sevda sahiplenirken dikenler mor menekşenin papatyanın yoncanın o terk edilen toprağını sahiplenirken sahipsizlik sahiplenirken terkedilmişlik Beni ben olmaktan uzaklaştıran beni sevdamdan alıkoyan uzakta çok uzaklarda Sevda uçsuz bucaksız bir bozkır sevdası.
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
8 Temmuz 2008 Salı
03:22:24
|
|
|
|
|
|
8 Temmuz 2008 Salı
03:30:44
|
|
|
Ben Bir Erken Akşam
Ben mızrabı kırık bağlama, ben bir erken akşam, bir telaşlı kasaba; savurdum yüreğimi erken göçen kuşlara…
Ben geride kimsesi kendi kalmış. Bir yalnız bulut terk edilmiş ufukta. Islıkla türküler söyledim zifiri sokaklara…
Ben okyanuslarda yalnız bir taka. Hep özlettim kendimi kıyılara, hep özettim ünlemlere, hep özet sorulara…
Yaslanıp bir gülün kokusuna, dağıttım ömrümü incinmiş notalara, dağıttım gençliğimi terli ayrılıklara…
Ben mızrabı kırık bağlama, ben bir erken akşam, bir telaşlı kasaba; savurdum yüreğimi erken göçen kuşlara.
Daha bakıp durmaktayım göklerde kanatlara...
Yılmaz Odabaşı
|
|