|
Gönderen | Mesaj |
|
29 Temmuz 2008 Salı
03:03:51
|
|
|
aneee... 
harika buuuu..
çok teşekkür ederiiiimmmm...
iyiki burdayıımmm, maus sorun çıkardı yeni pil bulmam gerekti..
vee
çok teşekkür ederiiimmmmm...
nasılsın Yemliha, umarım iyisindir..
|
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
03:15:18
|
|
|
bende iyiyim sağol, tatilden döndüm yeni 
sonra göndermeyi unutma ama..
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
03:18:24
|
|
|
sen tatili yapıp rahatlamişindır biz daha tatil matil yapamadık neyse tamam unutmam görüşmek üzere
|
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
03:18:46
|
|
|
kelime bulmaca silindimi yoksa ben mi bulamıyorum arkadaşlar.
|
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
03:20:28
|
|
|
tatil güzel şey, ama dönüşlerde güzel,
darısı sizlere diyim ben en iyisi..
görüşmek üzre..
|
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
16:28:42
|
|
|
“AŞK, ÜŞÜYEN BİR BULUTUN ÇOCUĞUDUR ANILARA MEVSİMSİZ YAĞSA DA OLUR"
Portakal bahçesi kokan şairim Hüseyin Cahit, yıllar sonra nihayet ilk
kitabı olan "Mine''l Şiir" adlı nefis bir Türkçe''yle yazılmış şiir kitabını
yayınladı da biz şiirseverlerin başını acayip döndürdü!.. Evet, dedim
ya, Türkçe''nin çubuğunu keyifle tüttüren, sevdiği şairlerine kadeh kal-
dırıp, yıllarca Akdeniz Kitabevi''nin kapısını Antalya''nın kitap okurlarına
açık tutan, binbir hevesle hiç yorulmadan şiir seçkileri, dergiler,
antolojiler, kitaplar yayınlayan bu hiç büyümeye niyeti olmayan kalbi
harlı çocuk adam, arkadaşlığın ülkesine kadar şair!..
" İlk evler yitik hevesler koleksiyonu, hoş sedalar, en çok neyi tükettikse, en çok kimi aradıksa - dar çağlarda döndü zar - sırça çocukluğumuzun çarşılarda / sınavlarda kırıldı kolu kanadı - evimize gidelim. "
Hüseyin Cahit''in kitabını okuduğum zaman, şiirlerinde hiçbir dile çevril-
meyecek bir kardeşlik duygusunun kaybolmayan iyiliğini hissettim, her
baharda ruhunu sokaklara çıkaran solgun bakışlı bir ablanın mahcup
kalbini gördüm, rüyanın parkında uçurtmalarını uçuran, bisikletleriyle
saflığın içinden geçen, her biri üryan ve ceylan çocukların saçlarını ok-
şadım, annelerin Akdeniz''e benzeyen ılık yüzlerine dokundum, kalen-
derlerin ve tiryakilerin çakırkeyif akşamlarını paylaştım, şelale tadında
billur gibi akan kiraz kadınların bulutlarına sarıldım, kısacası bu şiir kitabını okuduğum zaman, yırtılan göğsümüzden yaz damlıyordu da aşkın
minesi solmuyordu!..
" Minesiz gecelerde engine açılırsan
Üşürsün alevli anıları ıslatma."
Evet, ''Ölü Ozanlar Derneği''ne kaydımı yaptırdım, ara sıra onların sofra-
sından sebepleniyor, türkülerle, şarkılarla demlenerek, gazellerden ve
nefeslerden geçerek, kantoların sihirli ışıltısında sabahlara kadar
kanat çırpıp dans ediyorum... Hüseyin Cahit''in şiirleri göğün kamaşması
değil de nedir?.. Onun Mine''si hâlâ beyaz, üstelik evlerin ve çocukların
kokusunu hiç incitmiyor, o ''Mine'' ki ruhundaki güneşiyle, yalnızlığımızın
uykusuz komşusudur, iyi ki evlerimizde bir melek yaşar ve iyi ki evlerimiz-
de ki bazı kuş kadınlar, kalpleri hiç üşümesinler diye çocuk kalmış şairleri bir anne tadıyla sıcacık korurlar!..
" Dikkat evde biri var! İncecik bir nilüfer
Kuğusunu gezdirir boynunda kaç akşamdır."
Şair Hüseyin Cahit''in "Mine''l Şiir" kitabındaki gece yarısı sessizliğinin
balkon sefaları düşlerimizi şenlendirir, güllerin falına bakılır burada,
Seyyan Hanım, Peruz Hanım, Tamburi Cemil Bey, Dede Efendi,Sacide Hanım, Celal Bey, Selim Bey, Edip Bey, Cemal Bey, Behçet Bey ellerinde birer manolyayla ayevinin muhterem ve muhteşem konukları olarak yerlerini alırlar...
" Ninnisiz gecelere hâyâl / meyâl bir veda
Bir Nirvana uykusu saçlarındaki ıtır."
Hayâlperver bir şairin, ışığın nefesini tutarak yazdığı bu şiirler için,
elbette bilimsel bir yazı yazamayacaktım, zaten beceremezdim de fakat şairlerin kardeşliği aynı ırmaktan akıyordu ve bu küçük övgü yazısı, kalbi inceliklerden geçilmeyen vefa dolu bir yazı olmalıydı, iyi ki bende hep böyle oluyor hem sürekli kaybederek yaşayan birisinin bir şair daha kazanması çok görülmemeliydi...
" Goncanın sıkıntısı iki katmer gül eder
Şiiri berk yaprağından tutup aşılamıştır."
Hadi biz yine şiirlerimize geri dönelim, şiirlerimizden yağmur yapalım,
bak karşıdan kanatları kırık bir kadın rüya gibi geçiyor, bütün evreni
kadehlerimize dolduralım ve hiç uslanmayan bir aşkın dumanıyla, sade
bir törenle, içimizdeki şaşkın kelebeğin gönlünü incitmeden, özenle
bahçeye dağılalım!..
Şiir daha da derinlerdedir, öyleyse şiirin şerefine diyelim!..
" Son kibritte masmavi yanar yüzünün sesi
- sevda : şair minesi -
Türkçe kokteylin tadı damakta gezinir."
Engin TURGUT
Kasım 1999 Cumhuriyet Kitap Eki
|
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
17:23:12
|
|
|
NESE ve IZDIRAPLA Nese ile izdirapla, Dusunce ile dolu iken, Tukenmez ezalar icinde, Umitler, tereddutler gecirirken Kederler icinde yogurulurken Mesut olan, Ancak seven ruhtur. Goethe
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
30 Temmuz 2008 Çarşamba
00:57:35
|
|
|
ordamısın yasmin
|
|
|
30 Temmuz 2008 Çarşamba
01:51:41
|
|
|
Yemliha arkadaşım çooook teşekkür ederiiimmm,
emeğine sağlıııkk....
hepsini kayıt ettim, şimdi silebilirsiinn..
tekrar tekrar teşekkürleeerr, hepside çok güzelmiiş..
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
30 Temmuz 2008 Çarşamba
02:00:14
|
|
|
rca ederim yasmin nedemek
|
|
|
2 Ağustos 2008 Cumartesi
10:57:17
|
|
|
SLM ARKADAŞLAR NASILSNIZ BAKALIM??*NE VAR NE YOK HAYATTAN SÖYLEYİN BASKSLIM
|
|
|
4 Ağustos 2008 Pazartesi
15:50:08
|
|
|
merhaba arkadaşlar güzel bir gün umarım şahane bir hafta geçirir herkes sewgiler benden sizlere olsun
|
|
|
5 Ağustos 2008 Salı
11:43:45
|
|
|
SLM ARKADAŞLAR NASILSINIZ BAKALIM NE VAR NE YOK====????
|
|
|
5 Ağustos 2008 Salı
12:41:55
|
|
|
Merhabalar arkadaşlar, nasıllarsınıızz..
Gününüzün iyi geçiyor olmasını diliyoruumm..
|
|
|
5 Ağustos 2008 Salı
13:35:27
|
|
|
bende tüm dostlara selamlar olsun nasılsınız arkadaşlar
herşey gönlünüzce olsun...
|
|
|
5 Ağustos 2008 Salı
13:45:17
|
|
|
BESINCI MEKTUP
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Simdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan. İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar, Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini... Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını, Kanunlara saygı göstermesini, İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun. Ya o? Ya o? İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat, Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor, Saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış, Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak Göçüp gidiyor bu dünyadan.
İste yaşamak maceramız bu. Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak Ve yaşayıp beklerken ölmek!
Özleme bir diyeceğim yok. O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O nefes aışıi sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı. O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı, Yaşantımız özlemlerle güzel. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; Seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni; Seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, Yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
Ümit Yasar Oğuzcan
|
|
|
7 Ağustos 2008 Perşembe
13:38:18
|
|
|
Bir dalda yaşayan iki güldük seninle.
Elbet bir gün dallarımızdan kopartılacak ve ayrılacaktık Ayrılacağımız belliydi, belliydi de, böyle yazmamıştık biz sonumuzu... Her gül gibi, birlikte açıp birlikte solacaktık. Bir dalda yaşayan iki güldük seninle. Aynı bedeni paylaşan, aynı ruhu yaşayan Ve şimdi, ikimiz de bilmediğimiz gözlerin esiriyiz Sen... Sen şimdi neredesin? Kiminlesin? Gözlerin, ya o gözlerin kimleri görüyor artık? Ve geliyor muyum aklına arada da olsa ne yapıyor diye? Bazen, bazen bir yağmur damlasında düşüyorsun dudaklarıma. Sonra yanaklarımdan kayıp gidiyorsun. Tıpkı ellerimden kayıp bir başkasına gittiğin gibi. Dayanamıyorum artık sensizliğe... Gidişlerimin sebebi sensizliğim olacak. Nereye baksam sen... Gezdiğim, gördüğüm, yürüdüğüm o yolların hepsinde sanki bir yerden çıkıp bana sarılacakmışsın gibi yaşıyorum hala seni bedenimde... Ama yoksun işte yoksun... Kabullenmiyor senin olmadığını yüreğim. Her yerde seni arıyor gözlerim. Bir sevgili görmeyeyim el ele yürüyen. Tutamıyorum kendimi, ağlıyorum çocuklar gibi Çünkü sen geliyorsun aklıma. Elini tutup, hiçbir şeyi aldırmadan yağan yağmurlar altında yürüdüğümüz Sarhoş misali ne dediğini bilmeden bağıra, bağıra seni seviyorum demelerin Ve bana hiç ayrılmayacakmış gibi sarılmaların... İşte bunlar, bunlar geliyor aklıma... Biliyorum dönemezsin artık bana. Birleşemez ellerimiz, kavuşamaz bedenlerimiz. Dedim ya dayanamıyorum artık sensizliğe. Çok bekletme beni gittiğim yerde... Çok bekletme...
CENGİZ YEŞİLYURT
|
|
|
9 Ağustos 2008 Cumartesi
10:26:01
|
|
|
SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM SLM
|
|
|
9 Ağustos 2008 Cumartesi
12:54:25
|
|
|
slamlar benden sizlere olsun güzellikler pesinizi bırakmaması dileğimle
|
|
|
9 Ağustos 2008 Cumartesi
15:23:26
|
|
|
Selamlaaarr
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|