sevgi diyarı > Mesaj Panosu > ** BEN SENİ SEVDİĞİMDE **

** BEN SENİ SEVDİĞİMDE **


GönderenMesaj

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
23 Temmuz 2008 Çarşamba 04:32:18
`Bir akşam düşün;
Ufukta evlenmiş morla kızıl,
Kara gölgeler serilmiş kaldırımlara;
Uzamış yalnızlıklar...
Mazinin rengi gökkuşağı anılar deryasında;
Hüzün kadehinden doyasıya içmiş gece
Bulutlarla kol kola...`

Ada sahilleri bomboş bu akşam. Dalgalar çarpıyor yüreğimin kıyısına, çığlık çığlığa. Yalayıp geçiyor yüzümü, karşı yakadan elini uzatan poyraz. Buğulanıyor ışık sarhoşu manzara.

Kuru yaprakların hışırtısı örtmüş kimsesiz yolları. Salkım söğütler ağlamaklı; bükmüşler boyunlarını, kabullenmişler sanki kaderlerini. Balıkçı barınağından süzülen aydınlık yakıyor çimenleri, içli şarkılara bulayıp. Kırık dökük teknelerin arasına kadar sokulmuş hüzün. Evler soluksuz; kederli bir gülümseme kalmış renksiz pencerelerde yaz mevsiminden hatıra. Sokak lambaları bile bir bekleyiş içinde; umutla haykırıyorlar sorgulayarak vuslatımızı.

Çırpıp duruyor kanatlarını içimdeki hasret; umutla bakmak istiyor sabahlara, umutla kucaklamak istiyor yeni günleri. Belirsizliklere isyan ediyor çaresizce; kahrediyor sensiz zamanlara, kahrediyor tek başınalığa.
Adımlarımı sayıyorum bir bir... Göremez oluyorum ileriyi; tökezliyorum yokluğunda...
Sen dolduruyorsun düşüncelerimi bu akşam...
Sen dolduruyorsun gözlerimi...
Sen...

`Öyle bir akşam ki;
Susuzluktan yanmış umut,
Bir yudum teselli aramakta...
Dizeler sevdanın girdabında, küskün;
Tebessümler kurumuş son yazın dudaklarında;
Benzi soluk ve kimsesiz...
Akıbeti belirsiz sisli yarınların;
Kırağı düşmüş yanaklara...`

El ele geçirdiğimiz anları sayıklıyorum biteviye. Bakışlarının sıcaklığında kayboluyor kalemim, mazide yürüdükçe adımlarım. Ellerim yüreğini okşarken, sevdalı sesini dinliyor gözlerim.

Martılara eşlik ederken gemi güverteleri, dans ediyor yunuslar ilkyaz düşlerinde. Kıpır kıpır dalgalar; pamuk kümeleri yapışmış her birine. Bahçelerdeki mimoza dalları mor salkımların hazin bakışlarına dokunuyor. Beyaz leylakların tomurcuklarıysa ıhlamur ağacına nispet yaparcasına gülümsüyor, nazlı ve mağrur.

Duygularımız çağlayan olup kaynıyor, dizelerimizden dökülüyor usulca. İçimize işliyor soğuk rüzgârlar; ıslak kokularıyla doluyor ciğerlerimiz. Tenimizin sıcaklığı ısıtmaya çalışıyor günü. Perdelerin arasından sızan ılık güneşi seyre dalıyor gönüllerimiz; kulaklarımızda bir sevda şarkısı. Gözlerimiz birleşiyor... Bütünleşip yürüyorlar sevgiye... Hasretlerden yıpranmış, yorulmuş ama hala doğduğu anki kadar hızla çarpıyor aşkımızın kalbi. Çevremizi sarmalayan sisi silmeye çalışıyor gözyaşlarımıza bulanmış parmaklarımız. Yaşama inat, korkmuyoruz akşamı yaşamaktan... Korkmuyoruz yarınlardan...

`Ve o akşam,
Yok edelim gri bulutları gökyüzünden,
Yüreğimizin kırıklarını toplayalım
Titreyen avuçlarımızda...
Mutluluğun kalbinden çıkaralım hançeri,
Gözlerimize yapıştıralım sevdalı mısraları;
Silelim kalemlerimizdeki dumanı
Son bir çabayla...`

Bu gece hiç bitmesin diye yalvarıyorum karanlığa... Hiç sabah olmasın, güneş hiç doğmasın; unutsun ışıklar dünyanın varlığını... Saklasın bulutlar gündoğumunu karşı dağların ardına; esir etsinler sarı huzmelerini şafağın... Hazan yapraklarını savursun poyraz çam ağaçlarına; kükresin bulutlar, yaksın şimşekler! Kavrulsun bu dünya, bu köhne şehir, bu Ada!
Yalnızca ikimiz kalalım...
Hiç kimse ulaşamasın artık sevgimize...
Hiç kimse değemesin yüreğimize...
Dinle beni sevgili, dinle...

`Gitme bu akşam;
Anlamsız sözcükler uyduracağım sana
İkimizin duyacağı yalnızca...
Birbirine kavuşturacağım güneşle ayı,
Yıldızlardan çalacağım sessiz notaları;
Yağmur olup düşeceğim susuz yangınlara, gitme...
Kadere boyun eğen suskunluğumu yanıltıp
Sevgimi fısıldayacağım dudaklarına...
Yeter ki kal...`



31.Ağustos - 05.Eylül..2005 / Büyükada

 Feride Özmat

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
23 Temmuz 2008 Çarşamba 09:50:44

mevsimlerden yaz

aylardan temmuz

cırcır böcekleri ötüyor

cır cırrrrrr diye

sıcakların habercileri

eşlik ediyorlar sesleriyle

ağustos sıcaklarına)

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
23 Temmuz 2008 Çarşamba 11:20:52
merhabalar

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
23 Temmuz 2008 Çarşamba 11:32:14
hoşbulduk elifim nasılsın

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
23 Temmuz 2008 Çarşamba 13:15:10

günlerden çarşamba

bir rivayete göre

dolaşırmış çarşafa

boşver sende salla hayata

hadi yapalum tantana)

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
23 Temmuz 2008 Çarşamba 15:31:58

AŞKIN İMLASI



** Doğru yere koyulmazsa virgül, anlatılmak istenileni doğruca anlamaz ki gönül...**

Her şey ? ile başladı..
Bir " açıldı kalbe..
: nın ardından döküldü sevgiler birbirlerine
Adı aşk kondu..

Mutluydu cümleler
Sonunda gülen yüzler vardı..

Sonra bir gün öyle bir şey dedi ki adam,
bir ! çıka geldi cümle sonuna ..
Kadın,suçlamadı adamı ama yakıştıramadı da kendine..
O uzun çubuğu yıkıp tek bir nokta bırakmakta sinmedi içine..
; yerleşmişti aşkın sonuna
Adam zaman istedi...

Tuhaf bir güven duyuyordu ki kadın
Emindi ; aşılacaktı mesafeler..

Ve beklenen cümleyi yazdı adam nihayet,
Kadın elindeki noktayı bir hışımla atıp yere,
Virgülü olmasını istediği yere yerleştirdi..

Şaşkındı
Belki çok sonra anlayacaktı yaptığı yanlışı,
Ama daha kullanılmamış işaretleri vardı kalbinin ne yapsaydı...

Gönlünün güzelliğine inanmayı seçti adamın
Bir yanı kırıktı evet ama
Yine de dökülen güzel cümlelerine muhtaçtı dudaklarının ..

Üstelik gülümseyen yüzler daha da artmaya başladıkça zamanla,
İçinde aşkın büyüdüğünü hissediyordu kadın..

Ve " kapanıyordu sanki iki isimle..
Mutluydu-lar- sanıyordu..

Ve en son,
Bir akşamüstüydü gülen yüzünü yerleştirdiğinde sevdiği.
El salladı kadın..Görüşmek üzere temennisiyle..
Ama adamın ... koyduğunu günler sonra anlayacaktı..

Vardır bir bildiği dedi sustu kadın saygıyla birkaç gün..
Mağarasında yalnız kalmak istediğini düşündü üzgün üzgün..

Zaman geçti yeni bir işaret gelmedi adamdan..
Umudu kırıldı kadının,
Yan yana iki`ye düştü aşkın noktaları..

İçinde tuhaf bir his, arkana dönüp gitme diyor,
Ama aklı sebebsiz yalnız bırakılışına kabul de gösteremiyordu..
Bir işaret aradı halini vaktini anlatır..
bulamadı...
Ve çok sonra
Öyle bir şey daha öğrendi ki kadın..
Bu kez gururu kırıldı..
......................Kayan gözyaşında bir nokta daha kayboldu................

Evet belliydi ve aşka nokta konmuştu artık..
Aşk sandığı engelle-n-mişti..ne yazık ki..
Ve kadın bir daha kimseye güvenmemesi gerektiğini anladı..

Şimdilerde,
Yalnız geçen akşamüstülerde,
Kırık bir kalp ile bakarken penceresinden,
Bir soru işareti takılsa da aklına(!)
"neden" ? diye sorsa da sürekli(!)
Başladıkları noktada bulsa da kendini (!)
Bir açıklama, bir konuşma - si beklentisi yaralasa da durmadan yüreğini(!)
Bir daha aynı yanlışı yapmayacağına dair söz vermişti bir kere kadın,
Sımsıkı yumduğu avuçlarını açtı usulca,
Kalbindeki tüm ; leri gözyaşına saldı...

....................çünkü anlamıştı ki ,aşkta ; lerin yeri yoktu.........

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
23 Temmuz 2008 Çarşamba 17:46:43
Mavi Gözlü Sevgilim




Karanlıklar çöker ya hani o zifiri karanlıklar
Aydınlık doğmaz ya sabahlarına
Güneş ısıtmaz ya içini
Yaz’ın en sıcağında buzlar sarar ya yüreğini
İşte öyle içimdeki hasret
Dolmak bilmeyen bir boşluk
Ve de doldurmaya kimsenin gücü yetmeyen
Kelimelerle dahi ifade edilemeyen bu acı
Bitmek tükenmek bilmezken
Akıp giderim ellerinden
Gücümün son damlasına kadar savaşsam dahi
Bir mum gibi erir , kül gibi savrulur ve de ölüm gibi yok olurum
Kaybolurum kollarının arasından
Tutmazsan sımsıkı yüreğinle, kayar giderim yıldız misali
Sonsuzluk denen o yolculuğa, sessizce
Buluşmak ümit bile olmaz bizim için
Ben karanlıkların esiri, sense mavinin en delisi
Beyazlar yok bizim sevdamızda
Her yer zifiri karanlık ve ben kaybolup giderim bu karanlıklarda
Acıların en büyüğünü çekerim nereye baksam zifiri karanlık
Göremiyor seni gözlerim nerdesin



Mavi Gülüm güvenmiyorsan yansın ruhunun en ince yerleri
sende yum kahpe gecelere gözlerini
gelde utansınlar yık engelleri
hüzün oldu herşey neşem yok erteledim günleri

sevdin mi beni inan bilmiyorum
dem oldum karardım sevemiyorum
ne oldu sana yollarını şaşırdın
gelmemekle suçlusun kendini kandırdın

başkaları sırtımdan vurdu hep onları ahım alsın
gelsen har olurum harmanda kanıma kansın
dönüpde bakmam isterse dünya yansın
ne çok sevmişim aşkın adı batsın

bu şiirler sana bilmiyorum niye
ne güzel yaşıyordum kendi kendime
şiirleri taş yapıyordum tüm dertlerime
kurutamam gülü gelse bile düşlerime

geçmişin hesabını tutmakdan yoruldu ruhlar
mavi gülüm orda yalnızlıklarımız var
buluşmakla ilgili hiçbir şiirim yok manidar
hasret kokuyor tüm şiirlerimle şarkılar

sen akıyorsun damarlarımdan
ismin düşmüyor dudaklarımdan
affet sana yaptıklarımdan
bülbül bile güle tutunuyor dallarından

imrendim sevenlere sarılmaya var mısın
engel yaratma kendince yollara dargın mısın
söz verdik ölmeden buluşmaya hatırlar mısın
beni ayağa kaldır desem gelmeye hazır mısın


Mavi Gün Merhaba mavi gün
Merhaba yaşam
Yükselirken dağların ardında güneş
Yürür tarlalara emek
Uyanır bereketli topraklar yavaş yavaş

Merhaba mavi gün
Merhaba eriyen kar
Yürüsün dağlardan denizlere
Irmakların gür sesi
Yürüsün aç topraklarda bahar

Merhaba mavi gün
Merhaba yaşam denen savaş
Daha nice tutkular tutuşacak
Nice zaferler göreceğiz
Geçerek ortasından aydınlık ufukların
Kıracağız zincirini karanlıkların

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
27 Temmuz 2008 Pazar 04:36:44

****Akşamlar****

Korkızıl bir renge dalınca ufuk
Yorgun düşmüş günü yutar akşamlar
Hicranı ruhuma salınca ufuk
Hüznü gözlerime katar akşamlar

Gül yüzüm semayı seyre dalıyor
Rüzgâr acıları ruha salıyor
Yokluğun öcünü böyle alıyor
Dertleri kalbime atar akşamlar

Sensizlik içime yalnızlık eker
Çaresiz özlemler boynumu büker
Gölgelerde beni kendine çeker
Sessiz ölümden de beter akşamlar

Hüzün kokar gurup güneş sönerken
Bir kıyamet kopar yürek kanarken
Kalemim hep ağlar içim yanarken
Böyle geldi böyle biter akşamlar

Gel içelim aşkı aynı kaseden
Nasıl vazgeçerim tatlı buseden
Anlar çekinmesin dertten, tasadan
Vuslata ermeye yeter akşamlar

 

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
28 Temmuz 2008 Pazartesi 00:17:39

Bir Seni Sevdim

Bir seni sevdim ben, birde sana gitmelerimi.
Kaçmayı sevdim kimi zaman, bazende gelmeyi.
Yolları sevdim, yollarını gözledim, özledim...
Ölesiye özlemeyi sevdim.
Ben bir seni sevdim, birde deniz yeşili gözlerini.
Beni ıslak bakışkarına gizlemeni.
Bir seni sevdim ben.
Sekiz yaşında bi kalp ne kadar sevebilirse o kadar...
Ben büyüdüm ama, kalbim hala o kadar.
Bir seni sevdim ben... Bir seni...

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
28 Temmuz 2008 Pazartesi 01:02:27
HER YOLUN TAŞINDA SEVGİ VAR

Saygıdan dostluğa uzanıp giden
Her yolun taşında sevgi var sevgi
Gönül sevdiğinden ayrı düşerse
Akan göz yaşında sevgi var sevgi

İnsan sever ise söze ne gerek
Sevda ocağında köze ne gerek
Aşk yürektedir yüze ne gerek
Sevenin düşünde sevgi var sevgi

Bahar gelir kışta yaza seslenir
ozan türkü söyler saza seslenir
Bağlar çiçek açar dağlar süslenir
Hakkın her işinde sevgi var sevgi

Eğer sevda yoksa kerem yanmazdı
Leyla menunu çöllere salmazdı
Ferhat şirin için dağlar yarmazdı
Her sevda peşinde sevgi var sevgi

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Temmuz 2008 Pazartesi 02:28:51

Aşk


Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
ben geceyi ve esmerliğini onun,
o dorukları seviyor, korkuyor bundan
ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden,
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o sabahları eğilip öpüyor denizi.
rüzgarın dağımda olsun,
esmerliğin gecemde, öyle kal.
"Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla" diyorsun,
yağmur bir yalıyor yüzümü,
bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım.
Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi,
oysa camdaki sardunya gibi üşür
bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir
bir.
Rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.


Birhan Keskin

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Temmuz 2008 Pazartesi 02:30:18
Sevmek Dediğimiz
Sevmek, yalnızca sevgiden oluşmuyor. Bir altın madeninin duvarından kopardığımız bir parçanın içinde altınla birlikte nasıl taş, çakil, çamur buluyorsanız, sevmek dediğinizde de sevginin yanında sevgiye benzemeyen birçok duyguyu buluyorsunuz. Sevmek, yalnızca sevgiden ibaret olsaydı, sevdiğimizin mutluluğunu ister, onun mutluluğundan mutlu olurduk ama biz sevdiğimizin mutlu olmasını değil, *bizimle mutlu olmasını* istiyoruz. *Bizimle* sözcüğü altının yanındaki çakıl işte. Sevdiğimiz kadın bir başkasıyla mutlu olduğunda bu bizi mutsuz ediyor, sevdiğimiz bir başkasıyla güldüğünde bu bizi ağlatıyor, sevdiğimiz bir başkasıyla seviştiğinde bu bizi yaralıyor.  Sevmek, sevdiğimiz *bizimle* mutlu olduğunda, bizi başkalarına tercih ettiğinde sevgiye benziyor ama sevdiğimiz bir başkasıyla mutlu olmayı tercih ettiğinde, bizi terk ettiğinde sevmek sevgisizliği hatta düsmanlığı andırıyor.  Sevmek, ancak *bizimle* şartı gerçekleştiğinde sevgiyse eğer, o zaman, sevmek karşımızdakine mi yoksa kendimize mi sevgi duymamızdan kaynaklanıyor?  Hem seven hem sevilen biziz de, sevdiğimizi sandığımız kişi, kendimize duyduğumuz sevgiyi yansıtan bir ayna mı, sevdiğimizi kaybettiğimizde bizi ve sevgimizi yansıtan aynayı kaybettiğimiz için mi o kadar mutsuz oluyoruz?  Peki ama eğer sevmek böyle bir şeyse, niye herhangi birini değil de özel olarak seçtiğimiz birini seviyoruz, niye ancak bir kişi bizim aynamız olabiliyor?  Sevmek, yalnızca sevgiden ibaret değil, daha karmaşık, daha anlaşılmaz, daha tehlikeli bir şey.  Sevdiğimiz insan uğruna öldüğümüz öldürdügümüz de oluyor.  Bir kadını sevdiğimizde *benim olsun* diyoruz. Bir erkeği sevdiğimizde *benim olsun* diyoruz.  Sevmek, yalnızca sevgiyi değil sahiplenmeyi de getiriyor. Sevmek, yalnızca sevgiden ibaret değil. Sevdiğimiz *mutlu olsun* değil, sevdiğimiz *bizimle* mutlu olsun istiyoruz.

Sevdiğimiz *başkasıyla* mutlu olduğunda, sevmek, sevgiden çok düşmanlığa benziyor.
 
Kızıyor, kıskanıyor, öfkeleniyor hatta öldürüyoruz.

Sevmek, karmaşık, anlaşılmaz hatta tehlikeli bir şey.
Seven öldürebiliyor da...

Ahmet Altan




Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
28 Temmuz 2008 Pazartesi 02:50:59
Sevgi Nedir?

Sevgi yarınları umutla beklemektir
Sevgi yalnızlıkta ağlamaktır
Ve yeri geldiği zaman kahkahalarla gülmektir

Sevgi bir umut ışığıdır karanlık geceler için
Sevgi dalından kopmamış bir güldür
Ve dalından koptuğunda solmadan yaşabilmektir

Sevgi ağaçların bahara özlemidir
Sevgi bir kelebeğin kanatlarıdır
Ve hırçın rüzgarlarda kanat çırpmaktır

Sevgi acıları, kederleri,umutsuzlukları yok etmektir
Sevgi büyük bir tebessümdür dudaklarda
Ve o tebessümle mutlulukla yaşayabilmektir

Sevgi şiir yazmaktır
Sevgi satırlardadır
Ve o satırlarla sevgiyi sunmaktır yare

Sevgi zorluklara karşı direnmektir
Sevgi umut ışığını yürekte taşıyabilmektir
Ve o yürekle bir tek yari sevmektir

Sevgi bazen soğuk bazen de sıcaktır
Sevgi soğukluğunda insanın ağlamasıdır
Ve sıcaklığında aşk dolu gülmesidir

Sevgi yeri geldiğinde acı çekmektir
Sevgi açılar bile olsa sabretmektir
Ve her zorluğa inat sevgiyi yürekte bilmedir

Sevgi annenin çocuğuna olan özlemidir
Sevgi ana yüreğindedir
Ve hiçbir zaman sinmemektedir

Sevgi maviliklerin koyu karanlığında dır
Sevgi ulaşılması zor bir yerdedir
Ve sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetmemektedir

Sevgi her gönüldedir
Sevgi her şeydedir
Ve sevgi satırlarımın her hecesindedir
 
Mehmet Akif Akay

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Temmuz 2008 Pazartesi 03:57:17

Sevgi maviliklerin koyu karanlığında dır
Sevgi ulaşılması zor bir yerdedir
Ve sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetmemektedir

 

Sevmek bir tercihtir, ruhun islah olmasıyla birlikte gelir, ve sevmek zordur aslında, severken zoru seçmiş olursunuz farketmeden çünki sevmemek, kolay kızmak daha kolaydır, sevmek sevmekten vazgeçmemeyi öğretir, hoşgörüyü besler, sevmek olgusuyla tanışmışsa bir insan, dünyaya başka bir  encereden bakadr artık, küsmez meselaa, insanlaa küsmez, darılmaz, alınmaz, ha olurda alınırsa bazan hemen bu duyguyu tolore edebilir, sevmeyi öğrenen karşısındaki gibi düşünebilir, yada karşısındakini hissedebilir, öyledir vesselam, güzel şeydir sevmek..

ve sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetemektedir sevmek..

canım yazmak istedi... gece gece üstelik..

yasmin.

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Temmuz 2008 Pazartesi 04:06:01
YAŞAM NEDİR ?Gökyüzünde dünyayı yaşarken sonsuz özgürlüğümle birlikte,
yaşamı arıyordum ne olduğunu bilemeden... Bir su damlasıydım, güneşin ışıklarında renklerle oynayan, karanlıklarda
yıldızlarla konuşan... Mutluydum rüzgarla birlikte
maviliğe savrulurken, mutluydum kuşlarla kanat çırparken,
mutluydum gökkuşağı olup renkleri saçarken...

Takılmışken bir bulutun peşine, görürdüm yaşayanları
yeryüzünde... Hepsi zamanla koşar gibi, hep bir şeylerin
peşinde... Bazen bir kuşun kanadına karışır,
uçardım onunla, rüzgâra karşı çığlıklarla birlikte.

Yaşamı sorardım kuşlara, nedir diye? Özgürlük derlerdi bana... Göklerde özgürce kanat çırpabilmek, rüzgâra baş kaldırmak. Ama
yağmur yağdığında özgürlükleri elinden alınır, ağırlaşan kanatları
daha fazla çırpınamazdı damlalar karşısında... Sığınırken bir kaya
kovuğuna, özgürlüklerini teslim ederlerdi yağmura, sessizce...

Karıştım bir gün yağmur damlalarının arasına, gücü hissedebilmek için...Toprağa karışmak istedim, çoğalmak istedim, azgın bir nehir olup akmak istedim, deniz olmak istedim, yaşamı bulmak istedim, yaşam olmak istedim... Terk ettim gökyüzünü güneşe veda edemeden... Altımda gittikçe büyüyen yeryüzü beni kendine doğru hızla çekerken daha da büyüdüm, çoğaldım. Koşmaya başladım bir an önce toprağa kavuşabilmek için. Yaşamı hissedebilmek için... Yaşam olabilmek için...

Toprağa ilk dokunuş, ilk sarılış... Sıcaktı toprak, gökyüzünün
olamadığı kadar... Beni sarmaladı şefkatle, beni içine aldı sevgiyle...
Sevdim onu... Seviyorum dedim yaşamayı seninle birlikte...Toprağın
derinliklerinde, karanlık sıcaklıklarda güveni hissettim... Zaman
geçtikçe büyüdüm, çoğaldım... Yerimde duramaz hale geldim...

Güneşi özledim... Yıldızlara merhaba demek istedim.... Terk ettim
toprağı. Sıcaklığını, şefkatini. Bir sabah çiçekler açarken gökyüzünü
gördüm yeniden... Öylesine mavi, öylesine sınırsız, öylesine özgür...

Aktım, gittikçe büyüyerek... Beni sarmalayan toprağa dokunarak
aktım... Nereye gittiğimi bilemeden... Sadece yaşamı ögrenebilmek
için aktım... Benimle çiçekler açtı ağaçlarda, topraktan otlar fışkırdı
delicesine... Ben onlara yaşamı sunarken, cevap veremediler bana
yaşam nedir diye sorduğumda... Büyümek istedim... Daha hızlı
akmak, denize kavuşmak istedim... Aktım gökyüzünün görünmediği
ıssız ormanların arasından, yıllardır kımıldamaktan korkan taşları
peşimde sürükleyerek, başkaldırırcasına ... Başakların rüzgârla dans
ettiği ovalara geldiğimde duruldum... Onları seyredebilmek için
yavaşladım... Sordum uçuşan kelebeklere yaşamı... Rüzgarla dans
mı diye?.. Cevap vermediler bana... Denizi aradım uzaklarda,
görebilmek için köpürdüm, taştım ona bir önce dokunabilmek için.

Sonra bir sabah, daha güneş ışıklarını serpmeye başlamamışken
dünyaya, uzaklarda maviliği gördüm... Gördüm orada canlılığı,
başkaldırmışlığı, hasreti... Kavuşmak istedim bir an önce, sarılmak
istedim... Koynuna girmek istedim bir sevgili gibi... Sevişmek
istedim onunla... Yaşamı istedim ondan... Dokunduğumda denize,
balıklar kaçtı benden, suyum karıştı denize... Bir oldum onunla...

Ufacık bir damlaydım, bulut oldum, toprak oldum, deniz oldum,
okyanus oldum. Kapladım dünyayı canlılığımla. Dalgalarla oynarken derinliklere karıştım... Derinliğin sessizliğinde güzellikleri
buldum... Yaşam gizlenmiş güzellikler midir diye sordum denize?
Cevap alamadım... İnsan olmak istedim... Yaşamın ne olduğunu
öğrenirim diye...Döl oldum genç bir erkeğin ateşli vücudunda...
Yıldızlı bir gecede can oldum bir dişiyle... Büyümeye başladım
içinde olduğum insana fark ettirmeden... Büyüdüm, büyüdüm...

Aynı toprak gibi sıcak ve karanlık bu yer bana güven verdi, huzur
verdi... Zaman geçtikçe, yerime sığamaz hale geldim... Güneşe
sarılmak istedim... Yıldızları görmek, denizle konuşmak istedim...
Yaşamı insanlara sormak istedim... Işıkla tekrar kavuştuğumda
özgürlüğümü hissettim yeniden... Küçük bir su damlasıyken
gezdiğim gökyüzünü yeniden görebilmek mutluluk verdi...

Büyüdüm zamanla... Diğer insanlarla birlikte, zamanla birlikte...
Sordum insanlara yaşam nedir diye?.. Cevap veremediler...
Bir gün aşık oldum birisine, neden diye sormadan kendime...
Bir kuş gibi özgürce, bir nehir gibi delicesine akarak,
bir deniz gibi sınırsızca sevdim birisini...
O zaman anladım ki; YAŞAM SEVGİDİR...
SADECE SEVGİ.

 

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
28 Temmuz 2008 Pazartesi 15:45:33
sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetemektedir sevmek..               

Zeynep (zeynaaxx)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
232
28 Temmuz 2008 Pazartesi 23:40:47

kesinlikleee  öleee..

ama sewgiyi bulmak....

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
29 Temmuz 2008 Salı 02:33:06
bulmak biraz zor zorrrrr

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
29 Temmuz 2008 Salı 02:35:19

 

nerede arayacağını bilmek lazıııımm....

 

 

Yemliha (gülbahçeli)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
5437
29 Temmuz 2008 Salı 03:00:02
yasmin ordamısın

Sayfa:27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa