|
Gönderen | Mesaj |
|
23 Temmuz 2008 Çarşamba
04:32:18
|
|
|
`Bir akşam düşün; Ufukta evlenmiş morla kızıl, Kara gölgeler serilmiş kaldırımlara; Uzamış yalnızlıklar... Mazinin rengi gökkuşağı anılar deryasında; Hüzün kadehinden doyasıya içmiş gece Bulutlarla kol kola...`
Ada sahilleri bomboş bu akşam. Dalgalar çarpıyor yüreğimin kıyısına, çığlık çığlığa. Yalayıp geçiyor yüzümü, karşı yakadan elini uzatan poyraz. Buğulanıyor ışık sarhoşu manzara.
Kuru yaprakların hışırtısı örtmüş kimsesiz yolları. Salkım söğütler ağlamaklı; bükmüşler boyunlarını, kabullenmişler sanki kaderlerini. Balıkçı barınağından süzülen aydınlık yakıyor çimenleri, içli şarkılara bulayıp. Kırık dökük teknelerin arasına kadar sokulmuş hüzün. Evler soluksuz; kederli bir gülümseme kalmış renksiz pencerelerde yaz mevsiminden hatıra. Sokak lambaları bile bir bekleyiş içinde; umutla haykırıyorlar sorgulayarak vuslatımızı.
Çırpıp duruyor kanatlarını içimdeki hasret; umutla bakmak istiyor sabahlara, umutla kucaklamak istiyor yeni günleri. Belirsizliklere isyan ediyor çaresizce; kahrediyor sensiz zamanlara, kahrediyor tek başınalığa. Adımlarımı sayıyorum bir bir... Göremez oluyorum ileriyi; tökezliyorum yokluğunda... Sen dolduruyorsun düşüncelerimi bu akşam... Sen dolduruyorsun gözlerimi... Sen...
`Öyle bir akşam ki; Susuzluktan yanmış umut, Bir yudum teselli aramakta... Dizeler sevdanın girdabında, küskün; Tebessümler kurumuş son yazın dudaklarında; Benzi soluk ve kimsesiz... Akıbeti belirsiz sisli yarınların; Kırağı düşmüş yanaklara...`
El ele geçirdiğimiz anları sayıklıyorum biteviye. Bakışlarının sıcaklığında kayboluyor kalemim, mazide yürüdükçe adımlarım. Ellerim yüreğini okşarken, sevdalı sesini dinliyor gözlerim.
Martılara eşlik ederken gemi güverteleri, dans ediyor yunuslar ilkyaz düşlerinde. Kıpır kıpır dalgalar; pamuk kümeleri yapışmış her birine. Bahçelerdeki mimoza dalları mor salkımların hazin bakışlarına dokunuyor. Beyaz leylakların tomurcuklarıysa ıhlamur ağacına nispet yaparcasına gülümsüyor, nazlı ve mağrur.
Duygularımız çağlayan olup kaynıyor, dizelerimizden dökülüyor usulca. İçimize işliyor soğuk rüzgârlar; ıslak kokularıyla doluyor ciğerlerimiz. Tenimizin sıcaklığı ısıtmaya çalışıyor günü. Perdelerin arasından sızan ılık güneşi seyre dalıyor gönüllerimiz; kulaklarımızda bir sevda şarkısı. Gözlerimiz birleşiyor... Bütünleşip yürüyorlar sevgiye... Hasretlerden yıpranmış, yorulmuş ama hala doğduğu anki kadar hızla çarpıyor aşkımızın kalbi. Çevremizi sarmalayan sisi silmeye çalışıyor gözyaşlarımıza bulanmış parmaklarımız. Yaşama inat, korkmuyoruz akşamı yaşamaktan... Korkmuyoruz yarınlardan...
`Ve o akşam, Yok edelim gri bulutları gökyüzünden, Yüreğimizin kırıklarını toplayalım Titreyen avuçlarımızda... Mutluluğun kalbinden çıkaralım hançeri, Gözlerimize yapıştıralım sevdalı mısraları; Silelim kalemlerimizdeki dumanı Son bir çabayla...`
Bu gece hiç bitmesin diye yalvarıyorum karanlığa... Hiç sabah olmasın, güneş hiç doğmasın; unutsun ışıklar dünyanın varlığını... Saklasın bulutlar gündoğumunu karşı dağların ardına; esir etsinler sarı huzmelerini şafağın... Hazan yapraklarını savursun poyraz çam ağaçlarına; kükresin bulutlar, yaksın şimşekler! Kavrulsun bu dünya, bu köhne şehir, bu Ada! Yalnızca ikimiz kalalım... Hiç kimse ulaşamasın artık sevgimize... Hiç kimse değemesin yüreğimize... Dinle beni sevgili, dinle...
`Gitme bu akşam; Anlamsız sözcükler uyduracağım sana İkimizin duyacağı yalnızca... Birbirine kavuşturacağım güneşle ayı, Yıldızlardan çalacağım sessiz notaları; Yağmur olup düşeceğim susuz yangınlara, gitme... Kadere boyun eğen suskunluğumu yanıltıp Sevgimi fısıldayacağım dudaklarına... Yeter ki kal...`
31.Ağustos - 05.Eylül..2005 / Büyükada
Feride Özmat
|
|
|
23 Temmuz 2008 Çarşamba
09:50:44
|
|
|
mevsimlerden yaz
aylardan temmuz
cırcır böcekleri ötüyor
cır cırrrrrr diye
sıcakların habercileri
eşlik ediyorlar sesleriyle
ağustos sıcaklarına )
|
|
|
23 Temmuz 2008 Çarşamba
11:20:52
|
|
|
merhabalar
|
|
|
23 Temmuz 2008 Çarşamba
11:32:14
|
|
|
hoşbulduk elifim nasılsın
|
|
|
23 Temmuz 2008 Çarşamba
13:15:10
|
|
|
günlerden çarşamba
bir rivayete göre
dolaşırmış çarşafa
boşver sende salla hayata
hadi yapalum tantana )
|
|
|
23 Temmuz 2008 Çarşamba
15:31:58
|
|
|
AŞKIN İMLASI
** Doğru yere koyulmazsa virgül, anlatılmak istenileni doğruca anlamaz ki gönül...**
Her şey ? ile başladı.. Bir " açıldı kalbe.. : nın ardından döküldü sevgiler birbirlerine Adı aşk kondu..
Mutluydu cümleler Sonunda gülen yüzler vardı..
Sonra bir gün öyle bir şey dedi ki adam, bir ! çıka geldi cümle sonuna .. Kadın,suçlamadı adamı ama yakıştıramadı da kendine.. O uzun çubuğu yıkıp tek bir nokta bırakmakta sinmedi içine.. ; yerleşmişti aşkın sonuna Adam zaman istedi...
Tuhaf bir güven duyuyordu ki kadın Emindi ; aşılacaktı mesafeler..
Ve beklenen cümleyi yazdı adam nihayet, Kadın elindeki noktayı bir hışımla atıp yere, Virgülü olmasını istediği yere yerleştirdi..
Şaşkındı Belki çok sonra anlayacaktı yaptığı yanlışı, Ama daha kullanılmamış işaretleri vardı kalbinin ne yapsaydı...
Gönlünün güzelliğine inanmayı seçti adamın Bir yanı kırıktı evet ama Yine de dökülen güzel cümlelerine muhtaçtı dudaklarının ..
Üstelik gülümseyen yüzler daha da artmaya başladıkça zamanla, İçinde aşkın büyüdüğünü hissediyordu kadın..
Ve " kapanıyordu sanki iki isimle.. Mutluydu-lar- sanıyordu..
Ve en son, Bir akşamüstüydü gülen yüzünü yerleştirdiğinde sevdiği. El salladı kadın..Görüşmek üzere temennisiyle.. Ama adamın ... koyduğunu günler sonra anlayacaktı..
Vardır bir bildiği dedi sustu kadın saygıyla birkaç gün.. Mağarasında yalnız kalmak istediğini düşündü üzgün üzgün..
Zaman geçti yeni bir işaret gelmedi adamdan.. Umudu kırıldı kadının, Yan yana iki`ye düştü aşkın noktaları..
İçinde tuhaf bir his, arkana dönüp gitme diyor, Ama aklı sebebsiz yalnız bırakılışına kabul de gösteremiyordu.. Bir işaret aradı halini vaktini anlatır.. bulamadı... Ve çok sonra Öyle bir şey daha öğrendi ki kadın.. Bu kez gururu kırıldı.. ......................Kayan gözyaşında bir nokta daha kayboldu................
Evet belliydi ve aşka nokta konmuştu artık.. Aşk sandığı engelle-n-mişti..ne yazık ki.. Ve kadın bir daha kimseye güvenmemesi gerektiğini anladı..
Şimdilerde, Yalnız geçen akşamüstülerde, Kırık bir kalp ile bakarken penceresinden, Bir soru işareti takılsa da aklına(!) "neden" ? diye sorsa da sürekli(!) Başladıkları noktada bulsa da kendini (!) Bir açıklama, bir konuşma - si beklentisi yaralasa da durmadan yüreğini(!) Bir daha aynı yanlışı yapmayacağına dair söz vermişti bir kere kadın, Sımsıkı yumduğu avuçlarını açtı usulca, Kalbindeki tüm ; leri gözyaşına saldı...
....................çünkü anlamıştı ki ,aşkta ; lerin yeri yoktu.........
|
|
|
23 Temmuz 2008 Çarşamba
17:46:43
|
|
|
Mavi Gözlü Sevgilim
Karanlıklar çöker ya hani o zifiri karanlıklar Aydınlık doğmaz ya sabahlarına Güneş ısıtmaz ya içini Yaz’ın en sıcağında buzlar sarar ya yüreğini İşte öyle içimdeki hasret Dolmak bilmeyen bir boşluk Ve de doldurmaya kimsenin gücü yetmeyen Kelimelerle dahi ifade edilemeyen bu acı Bitmek tükenmek bilmezken Akıp giderim ellerinden Gücümün son damlasına kadar savaşsam dahi Bir mum gibi erir , kül gibi savrulur ve de ölüm gibi yok olurum Kaybolurum kollarının arasından Tutmazsan sımsıkı yüreğinle, kayar giderim yıldız misali Sonsuzluk denen o yolculuğa, sessizce Buluşmak ümit bile olmaz bizim için Ben karanlıkların esiri, sense mavinin en delisi Beyazlar yok bizim sevdamızda Her yer zifiri karanlık ve ben kaybolup giderim bu karanlıklarda Acıların en büyüğünü çekerim nereye baksam zifiri karanlık Göremiyor seni gözlerim nerdesin
Mavi Gülüm güvenmiyorsan yansın ruhunun en ince yerleri sende yum kahpe gecelere gözlerini gelde utansınlar yık engelleri hüzün oldu herşey neşem yok erteledim günleri
sevdin mi beni inan bilmiyorum dem oldum karardım sevemiyorum ne oldu sana yollarını şaşırdın gelmemekle suçlusun kendini kandırdın
başkaları sırtımdan vurdu hep onları ahım alsın gelsen har olurum harmanda kanıma kansın dönüpde bakmam isterse dünya yansın ne çok sevmişim aşkın adı batsın
bu şiirler sana bilmiyorum niye ne güzel yaşıyordum kendi kendime şiirleri taş yapıyordum tüm dertlerime kurutamam gülü gelse bile düşlerime
geçmişin hesabını tutmakdan yoruldu ruhlar mavi gülüm orda yalnızlıklarımız var buluşmakla ilgili hiçbir şiirim yok manidar hasret kokuyor tüm şiirlerimle şarkılar
sen akıyorsun damarlarımdan ismin düşmüyor dudaklarımdan affet sana yaptıklarımdan bülbül bile güle tutunuyor dallarından
imrendim sevenlere sarılmaya var mısın engel yaratma kendince yollara dargın mısın söz verdik ölmeden buluşmaya hatırlar mısın beni ayağa kaldır desem gelmeye hazır mısın
Mavi Gün Merhaba mavi gün Merhaba yaşam Yükselirken dağların ardında güneş Yürür tarlalara emek Uyanır bereketli topraklar yavaş yavaş
Merhaba mavi gün Merhaba eriyen kar Yürüsün dağlardan denizlere Irmakların gür sesi Yürüsün aç topraklarda bahar
Merhaba mavi gün Merhaba yaşam denen savaş Daha nice tutkular tutuşacak Nice zaferler göreceğiz Geçerek ortasından aydınlık ufukların Kıracağız zincirini karanlıkların
|
|
|
27 Temmuz 2008 Pazar
04:36:44
|
|
|
****Akşamlar****
Korkızıl bir renge dalınca ufuk Yorgun düşmüş günü yutar akşamlar Hicranı ruhuma salınca ufuk Hüznü gözlerime katar akşamlar
Gül yüzüm semayı seyre dalıyor Rüzgâr acıları ruha salıyor Yokluğun öcünü böyle alıyor Dertleri kalbime atar akşamlar
Sensizlik içime yalnızlık eker Çaresiz özlemler boynumu büker Gölgelerde beni kendine çeker Sessiz ölümden de beter akşamlar
Hüzün kokar gurup güneş sönerken Bir kıyamet kopar yürek kanarken Kalemim hep ağlar içim yanarken Böyle geldi böyle biter akşamlar
Gel içelim aşkı aynı kaseden Nasıl vazgeçerim tatlı buseden Anlar çekinmesin dertten, tasadan Vuslata ermeye yeter akşamlar
|
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
00:17:39
|
|
|
Bir Seni Sevdim
Bir seni sevdim ben, birde sana gitmelerimi. Kaçmayı sevdim kimi zaman, bazende gelmeyi. Yolları sevdim, yollarını gözledim, özledim... Ölesiye özlemeyi sevdim. Ben bir seni sevdim, birde deniz yeşili gözlerini. Beni ıslak bakışkarına gizlemeni. Bir seni sevdim ben. Sekiz yaşında bi kalp ne kadar sevebilirse o kadar... Ben büyüdüm ama, kalbim hala o kadar. Bir seni sevdim ben... Bir seni...
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
01:02:27
|
|
|
HER YOLUN TAŞINDA SEVGİ VAR
Saygıdan dostluğa uzanıp giden Her yolun taşında sevgi var sevgi Gönül sevdiğinden ayrı düşerse Akan göz yaşında sevgi var sevgi
İnsan sever ise söze ne gerek Sevda ocağında köze ne gerek Aşk yürektedir yüze ne gerek Sevenin düşünde sevgi var sevgi
Bahar gelir kışta yaza seslenir ozan türkü söyler saza seslenir Bağlar çiçek açar dağlar süslenir Hakkın her işinde sevgi var sevgi
Eğer sevda yoksa kerem yanmazdı Leyla menunu çöllere salmazdı Ferhat şirin için dağlar yarmazdı Her sevda peşinde sevgi var sevgi
|
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
02:28:51
|
|
|
Aşk
Sevgilim sabahın erkenini seviyor, ben geceyi ve esmerliğini onun, o dorukları seviyor, korkuyor bundan ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı, ona bir yeşil gülümsüyor, ben, hayatı delice sevdiysem nasıl, diyorum, seni de öyle. O kendi boşluğunda oyalanan günlerde canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor, ben göğe bakıyorum geceden, kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim diyorum, yanında, o sabahları eğilip öpüyor denizi. rüzgarın dağımda olsun, esmerliğin gecemde, öyle kal. "Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla" diyorsun, yağmur bir yalıyor yüzümü, bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım. Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi, oysa camdaki sardunya gibi üşür bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir bir. Rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.
Birhan Keskin
|
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
02:30:18
|
|
|
Sevmek Dediğimiz Sevmek, yalnızca sevgiden oluşmuyor. Bir altın madeninin duvarından kopardığımız bir parçanın içinde altınla birlikte nasıl taş, çakil, çamur buluyorsanız, sevmek dediğinizde de sevginin yanında sevgiye benzemeyen birçok duyguyu buluyorsunuz. Sevmek, yalnızca sevgiden ibaret olsaydı, sevdiğimizin mutluluğunu ister, onun mutluluğundan mutlu olurduk ama biz sevdiğimizin mutlu olmasını değil, *bizimle mutlu olmasını* istiyoruz. *Bizimle* sözcüğü altının yanındaki çakıl işte. Sevdiğimiz kadın bir başkasıyla mutlu olduğunda bu bizi mutsuz ediyor, sevdiğimiz bir başkasıyla güldüğünde bu bizi ağlatıyor, sevdiğimiz bir başkasıyla seviştiğinde bu bizi yaralıyor. Sevmek, sevdiğimiz *bizimle* mutlu olduğunda, bizi başkalarına tercih ettiğinde sevgiye benziyor ama sevdiğimiz bir başkasıyla mutlu olmayı tercih ettiğinde, bizi terk ettiğinde sevmek sevgisizliği hatta düsmanlığı andırıyor. Sevmek, ancak *bizimle* şartı gerçekleştiğinde sevgiyse eğer, o zaman, sevmek karşımızdakine mi yoksa kendimize mi sevgi duymamızdan kaynaklanıyor? Hem seven hem sevilen biziz de, sevdiğimizi sandığımız kişi, kendimize duyduğumuz sevgiyi yansıtan bir ayna mı, sevdiğimizi kaybettiğimizde bizi ve sevgimizi yansıtan aynayı kaybettiğimiz için mi o kadar mutsuz oluyoruz? Peki ama eğer sevmek böyle bir şeyse, niye herhangi birini değil de özel olarak seçtiğimiz birini seviyoruz, niye ancak bir kişi bizim aynamız olabiliyor? Sevmek, yalnızca sevgiden ibaret değil, daha karmaşık, daha anlaşılmaz, daha tehlikeli bir şey. Sevdiğimiz insan uğruna öldüğümüz öldürdügümüz de oluyor. Bir kadını sevdiğimizde *benim olsun* diyoruz. Bir erkeği sevdiğimizde *benim olsun* diyoruz. Sevmek, yalnızca sevgiyi değil sahiplenmeyi de getiriyor. Sevmek, yalnızca sevgiden ibaret değil. Sevdiğimiz *mutlu olsun* değil, sevdiğimiz *bizimle* mutlu olsun istiyoruz.
Sevdiğimiz *başkasıyla* mutlu olduğunda, sevmek, sevgiden çok düşmanlığa benziyor. Kızıyor, kıskanıyor, öfkeleniyor hatta öldürüyoruz.
Sevmek, karmaşık, anlaşılmaz hatta tehlikeli bir şey. Seven öldürebiliyor da...
Ahmet Altan
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
02:50:59
|
|
|
Sevgi Nedir?
Sevgi yarınları umutla beklemektir Sevgi yalnızlıkta ağlamaktır Ve yeri geldiği zaman kahkahalarla gülmektir
Sevgi bir umut ışığıdır karanlık geceler için Sevgi dalından kopmamış bir güldür Ve dalından koptuğunda solmadan yaşabilmektir
Sevgi ağaçların bahara özlemidir Sevgi bir kelebeğin kanatlarıdır Ve hırçın rüzgarlarda kanat çırpmaktır
Sevgi acıları, kederleri,umutsuzlukları yok etmektir Sevgi büyük bir tebessümdür dudaklarda Ve o tebessümle mutlulukla yaşayabilmektir
Sevgi şiir yazmaktır Sevgi satırlardadır Ve o satırlarla sevgiyi sunmaktır yare
Sevgi zorluklara karşı direnmektir Sevgi umut ışığını yürekte taşıyabilmektir Ve o yürekle bir tek yari sevmektir
Sevgi bazen soğuk bazen de sıcaktır Sevgi soğukluğunda insanın ağlamasıdır Ve sıcaklığında aşk dolu gülmesidir
Sevgi yeri geldiğinde acı çekmektir Sevgi açılar bile olsa sabretmektir Ve her zorluğa inat sevgiyi yürekte bilmedir
Sevgi annenin çocuğuna olan özlemidir Sevgi ana yüreğindedir Ve hiçbir zaman sinmemektedir
Sevgi maviliklerin koyu karanlığında dır Sevgi ulaşılması zor bir yerdedir Ve sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetmemektedir
Sevgi her gönüldedir Sevgi her şeydedir Ve sevgi satırlarımın her hecesindedir Mehmet Akif Akay
|
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
03:57:17
|
|
|
Sevgi maviliklerin koyu karanlığında dır Sevgi ulaşılması zor bir yerdedir Ve sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetmemektedir
Sevmek bir tercihtir, ruhun islah olmasıyla birlikte gelir, ve sevmek zordur aslında, severken zoru seçmiş olursunuz farketmeden çünki sevmemek, kolay kızmak daha kolaydır, sevmek sevmekten vazgeçmemeyi öğretir, hoşgörüyü besler, sevmek olgusuyla tanışmışsa bir insan, dünyaya başka bir encereden bakadr artık, küsmez meselaa, insanlaa küsmez, darılmaz, alınmaz, ha olurda alınırsa bazan hemen bu duyguyu tolore edebilir, sevmeyi öğrenen karşısındaki gibi düşünebilir, yada karşısındakini hissedebilir, öyledir vesselam, güzel şeydir sevmek..
ve sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetemektedir sevmek..
canım yazmak istedi... gece gece üstelik..
yasmin.
|
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
04:06:01
|
|
|
YAŞAM NEDİR ?Gökyüzünde dünyayı yaşarken sonsuz özgürlüğümle birlikte, yaşamı arıyordum ne olduğunu bilemeden... Bir su damlasıydım, güneşin ışıklarında renklerle oynayan, karanlıklarda yıldızlarla konuşan... Mutluydum rüzgarla birlikte maviliğe savrulurken, mutluydum kuşlarla kanat çırparken, mutluydum gökkuşağı olup renkleri saçarken...
Takılmışken bir bulutun peşine, görürdüm yaşayanları yeryüzünde... Hepsi zamanla koşar gibi, hep bir şeylerin peşinde... Bazen bir kuşun kanadına karışır, uçardım onunla, rüzgâra karşı çığlıklarla birlikte.
Yaşamı sorardım kuşlara, nedir diye? Özgürlük derlerdi bana... Göklerde özgürce kanat çırpabilmek, rüzgâra baş kaldırmak. Ama yağmur yağdığında özgürlükleri elinden alınır, ağırlaşan kanatları daha fazla çırpınamazdı damlalar karşısında... Sığınırken bir kaya kovuğuna, özgürlüklerini teslim ederlerdi yağmura, sessizce... Karıştım bir gün yağmur damlalarının arasına, gücü hissedebilmek için...Toprağa karışmak istedim, çoğalmak istedim, azgın bir nehir olup akmak istedim, deniz olmak istedim, yaşamı bulmak istedim, yaşam olmak istedim... Terk ettim gökyüzünü güneşe veda edemeden... Altımda gittikçe büyüyen yeryüzü beni kendine doğru hızla çekerken daha da büyüdüm, çoğaldım. Koşmaya başladım bir an önce toprağa kavuşabilmek için. Yaşamı hissedebilmek için... Yaşam olabilmek için...
Toprağa ilk dokunuş, ilk sarılış... Sıcaktı toprak, gökyüzünün olamadığı kadar... Beni sarmaladı şefkatle, beni içine aldı sevgiyle... Sevdim onu... Seviyorum dedim yaşamayı seninle birlikte...Toprağın derinliklerinde, karanlık sıcaklıklarda güveni hissettim... Zaman geçtikçe büyüdüm, çoğaldım... Yerimde duramaz hale geldim...
Güneşi özledim... Yıldızlara merhaba demek istedim.... Terk ettim toprağı. Sıcaklığını, şefkatini. Bir sabah çiçekler açarken gökyüzünü gördüm yeniden... Öylesine mavi, öylesine sınırsız, öylesine özgür...
Aktım, gittikçe büyüyerek... Beni sarmalayan toprağa dokunarak aktım... Nereye gittiğimi bilemeden... Sadece yaşamı ögrenebilmek için aktım... Benimle çiçekler açtı ağaçlarda, topraktan otlar fışkırdı delicesine... Ben onlara yaşamı sunarken, cevap veremediler bana yaşam nedir diye sorduğumda... Büyümek istedim... Daha hızlı akmak, denize kavuşmak istedim... Aktım gökyüzünün görünmediği ıssız ormanların arasından, yıllardır kımıldamaktan korkan taşları peşimde sürükleyerek, başkaldırırcasına ... Başakların rüzgârla dans ettiği ovalara geldiğimde duruldum... Onları seyredebilmek için yavaşladım... Sordum uçuşan kelebeklere yaşamı... Rüzgarla dans mı diye?.. Cevap vermediler bana... Denizi aradım uzaklarda, görebilmek için köpürdüm, taştım ona bir önce dokunabilmek için.
Sonra bir sabah, daha güneş ışıklarını serpmeye başlamamışken dünyaya, uzaklarda maviliği gördüm... Gördüm orada canlılığı, başkaldırmışlığı, hasreti... Kavuşmak istedim bir an önce, sarılmak istedim... Koynuna girmek istedim bir sevgili gibi... Sevişmek istedim onunla... Yaşamı istedim ondan... Dokunduğumda denize, balıklar kaçtı benden, suyum karıştı denize... Bir oldum onunla...
Ufacık bir damlaydım, bulut oldum, toprak oldum, deniz oldum, okyanus oldum. Kapladım dünyayı canlılığımla. Dalgalarla oynarken derinliklere karıştım... Derinliğin sessizliğinde güzellikleri buldum... Yaşam gizlenmiş güzellikler midir diye sordum denize? Cevap alamadım... İnsan olmak istedim... Yaşamın ne olduğunu öğrenirim diye...Döl oldum genç bir erkeğin ateşli vücudunda... Yıldızlı bir gecede can oldum bir dişiyle... Büyümeye başladım içinde olduğum insana fark ettirmeden... Büyüdüm, büyüdüm...
Aynı toprak gibi sıcak ve karanlık bu yer bana güven verdi, huzur verdi... Zaman geçtikçe, yerime sığamaz hale geldim... Güneşe sarılmak istedim... Yıldızları görmek, denizle konuşmak istedim... Yaşamı insanlara sormak istedim... Işıkla tekrar kavuştuğumda özgürlüğümü hissettim yeniden... Küçük bir su damlasıyken gezdiğim gökyüzünü yeniden görebilmek mutluluk verdi...
Büyüdüm zamanla... Diğer insanlarla birlikte, zamanla birlikte... Sordum insanlara yaşam nedir diye?.. Cevap veremediler... Bir gün aşık oldum birisine, neden diye sormadan kendime... Bir kuş gibi özgürce, bir nehir gibi delicesine akarak, bir deniz gibi sınırsızca sevdim birisini... O zaman anladım ki; YAŞAM SEVGİDİR... SADECE SEVGİ.
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
15:45:33
|
|
|
sevgiyi bulduğun zaman onu hiç kaybetemektedir sevmek..
|
|
|
28 Temmuz 2008 Pazartesi
23:40:47
|
|
|
kesinlikleee öleee..
ama sewgiyi bulmak....
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
02:33:06
|
|
|
bulmak biraz zor zorrrrr
|
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
02:35:19
|
|
|
nerede arayacağını bilmek lazıııımm....
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
29 Temmuz 2008 Salı
03:00:02
|
|
|
yasmin ordamısın
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|