|
Gönderen | Mesaj |
|
22 Eylül 2008 Pazartesi
11:34:32
|
|
|
Ben hiç gitmezdim senden gidemezdim, ben sendim Ben, her yeni güne merhaba diyen beyaz bir güvercin oldum sevginle Sevdiğine öylesine inanmak istedim yeşerdim, çiçek açtım Gerçekten sevdin mi, hala şüphesi hançer yüreğimde Ama ben öylesine sevdim ki, hiç bilemedin Belki de sevgime kendini layık görsemedin Ben mi geç kalmıştım yoksa sevilmeye Giden sendin toplayıp herşeyini Alamadığın, tek gözlerin kaldi bende Hayalimde yaşattığım Derinliklerinde kaybolmayı en çok arzu ettiğim gözlerin Boynum bükük içimde herşeyinle sen, ardına bakmadan giderken Gitme kal, seni çok seviyorum diye haykıramadım Tutmadın ellerimi oysa ki, bir dokunuşun eritecekti beni Ben seni içimden hiç atamadım Hergün, geleceksin umuduyla yaşadım Sen hiç sevmediysen, sevmiyorsan, sevemiyeceksen Ben seni öylesine sevdim ki Sen yüreğimde, ben düşüncelerinde Hiç istemesen de Sana söz, kendime söz Aldığım nefes kadar yaşayacaksın bende Saadet Güldürsün
|
|
|
Sahra basak (senanurr)
1468
|
|
22 Eylül 2008 Pazartesi
21:35:56
|
|
|
Sicilya nın bir kasabası varmış ki kadınları hiç rahat durmaz ikidebir kocalarını aldatırmış. Kasabanın yaşlı papazı kocasınıboynuzladıktan sonra doğru günah çıkartmaya giden bu kadınlardan bıkmış.. `Papazefendi şeytana uyup kocamı aldattım` diyip karşısına geçip günah çıkartmak istediklerinde papaz sinirlenir: `Ayıptır günahtır boyuna kocamı aldattım diyip geliyorsunuz bari ayağımız taşa takıldı diyin ben anlarım...` dermiş kadınlarında işine geldiği için artık kimse kocamı geyikledim demez papaz efendi ayağım taşa takıldı diyerek konuyu açarlarmış.. derken yaşlı papaz ölmüş yerine bir başka papaz gelmiş ve bakmış ki kasabanın kadınları aşırı derecede namuslu...taşa takılıp düştüklerinde oraları buraları açılıyor diye günah çıkartmak istiyorlar..doğru belediye başkanına gidip durumu anlatmış ve derhal kaldırımların düzgün olarak onarılmasını istemiş ama duruma vakıf olan başkan katılırcas ına gülmeye başlayınca papaz şaşırmış ve: `Sayın başkan gülüyorsunuz ama en çok da sizin eşiniz taşa takılıyor..lütfen yanii.` ).EML/1_multipart/smile_teeth.gif"/>
|
|
|
1 Ekim 2008 Çarşamba
15:11:28
|
|
|
AŞK GEÇİCİ SEVGİ BİR ÖMÜRDÜR
SEVENİ AŞK DEĞİL SEVGİ ÖLDÜRÜR
SEVGİ SEVDA BAHÇESİNİN BİR GÜLÜDÜR
BENİM BAHÇEMİN GÜLÜ SENSİN
S E V G İ L İ M
|
|
|
2 Ekim 2008 Perşembe
17:35:51
|
|
|
arkadaşlarrrrrrrrrrrr
|
|
|
2 Ekim 2008 Perşembe
17:37:28
|
|
|
nasıl geçti bayram
|
|
|
5 Ekim 2008 Pazar
16:51:05
|
|
|
kötü geçti burda sağnak yağış vardı 4 kişi öldü evleri su bastı ( bizim ev hariç
|
|
|
7 Ekim 2008 Salı
21:44:15
|
|
|
allah rahmet eylesin sizede büyük geçmiş olsun şeyda hanım
|
|
|
Sahra basak (senanurr)
1468
|
|
7 Ekim 2008 Salı
23:18:04
|
|
|
mustafacık selammm nasılsın bu arada sesin çıkmıyor keleeeeeee
|
|
|
Sahra basak (senanurr)
1468
|
|
7 Ekim 2008 Salı
23:27:26
|
|
|
sude söylemeden edemiyecem sende bu eklediklerin kadar tatlı olmalısın iç dünyan çok güzel bence aydınlatıyorsun ortamı umarım ömür boyu bböyle güzelliller seni bulsun ve ömrün uzun olsun
|
|
|
Sahra basak (senanurr)
1468
|
|
7 Ekim 2008 Salı
23:44:05
|
|
|
iyi geceler
|
|
|
8 Ekim 2008 Çarşamba
14:22:02
|
|
|
arada bir çıkıyor kele sahracık selam arkadaşlar
|
|
|
Sahra basak (senanurr)
1468
|
|
9 Ekim 2008 Perşembe
17:44:43
|
|
|
her zaman çıksın kele
|
|
|
9 Ekim 2008 Perşembe
21:13:13
|
|
|
o artık zor işte
|
|
|
Sahra basak (senanurr)
1468
|
|
10 Ekim 2008 Cuma
19:28:44
|
|
|
yakaladım kelee ve sevindim burda olmana
|
|
|
10 Ekim 2008 Cuma
22:10:46
|
|
|
ne zaman yakaladın kele )
|
|
|
13 Ekim 2008 Pazartesi
14:59:37
|
|
|
Aç Yüreğinin Peçelerini
Senin sesin değdikçe yüreğime, taşlar düşer içimden Senin sevdan okşadıkça ellerimi, gecelere sarılırım ben Isıtır gülüşlerin içimin buzlu kıtalarını, yeşillenir ovalarım Bir sevda şiiri yazdım sana bin bir çeşittir şimdi sofralarım.
Yaşamaksa, işte bu-dur diyen biz, yaşama sarılmakla aynı hassasiyeti göstermeden nasıl mutlu olabiliriz. Ellerimi yüzüme kapattığımda, ya da yanağıma dayadığımda bir seni düşünüyorsam, bir senin için nefes alıp veriyorsam, tuşlara her bastığımda adını yazmak istiyorsam, rengarenk bir ışık demetine yürümek istiyorsam, kim yargılayabilir beni?
Oysa sen, içeri girmemek çin direndikçe şarkımız iter bizi sonsuzluğa, iter bilinmez diyarlara. Seni düşündükçe taşlar kopar yüreğimden. Seni düşündükçe bir gürz parça parça eder can evimi. Ve sesin ulaşınca ülkeme çocuklar gibi olurum. Öfkelerim biter, gizli bir aşkın kapısını aralarsın ellerinle. Gülüşlerin içimi ısıtır, kurgusu bitmemiş şiirlerim girer düşlerine.
Seni sevince ben, içim sıcacık oldu. Merhaban yeşillendirdi solgun bahçelerimi. Aşk sanılan binlerce ilişkide benlik savaşları yaşanır sevdiğim. Sevenlerin tanrıdan tek ve ilk dileğidir kavuşmak. Yürünen yollar taşlı, engelli olsa da hiç fark etmez denilir. Oysa, bedeli ne olursa olsun, insan önce kendisi olmalıdır ve isteklerini ona göre sıralamalıdır. Sevgi, ancak aşkı onaylar, ona yürümek de zordur. Yürek hazırlıklı ise yürümeye, gecelerce yürünür. Ve oraya, yani aşk`a varıldığında ise en güç an yaşanır. Aşk`tan ötesi çok zordur. Önemli olanı ondan sonrasıdır. Tanrıya atılan bir adımdır o. Ve gerçek sınav oraya yürünmekle verilir.
Suskunlukların yer bitirir beni. Sen suskun kalınca kuşlar konmaz yüreğime, çıkarım dağların en yücelerine. Ben ki, yörüngemi sana çeviriyorum yalnızlık karası gecelerde. Ama yansıman gelmeyince geri dönüyorum. Oysa, aşkı yaşamdan damıtarak yaşıyoruz ve öğreniyoruz değil mi? Her gün, her saat ve her dakika çoğalırken ben sende, bu düğümün çözülmesi, içimizdeki hükümlülüğün bitmesi, en azından bitmesini ummakla ne kadar aldandığımızı koyarız soframıza. Aşk onun için beklemektir. Ve sen tut ellerimden ve aç yüreğinin peçelerini. Bu şiirin içinde, `Seni seviyorum` sözcükleri olmayacak asla. Bu yazının içinde duvarlara yazılan sözler olacak inadına. Okudukça sevgime, yürüdükçe yüreğime değeceksin. Ben seni yazdıkça kendim kalmak için direnmeyeceğim. Ve ben seni anlattıkça kendim olmaktan kaçacağım. Sana her yalvarışımda, olmazlar` çemberini çevirecek yüreğim. Seni sevdiğimi her gizlediğimde hiçbir şey geçmeyecekse elime, her seviyorum dediğimde yıldızlar değecek saçlarına. O yıldızların ayininde, ay çatlayacak binbir yerinden ve küsecek evrene. Ve biz o küskün evrenden hiç bilinmeyen, hiç söylenmeyen sözcükler indireceğiz yüreklere.
Bu savruk anlarımda, bu hüzün ihtilallerimde çekseydin ipimi, beni düşündüğünü anlayacak ve ben atacaktım tekmeyi sehpaya. Bunun için durduk yerde seni biriktiriyorum cebimde. Bunun için bütün adımlarımı ülkene, bütün nefesimi içimdeki buzulları eritmeye harcıyorum. Sevgi imparatorluğunun kapıları da açılacak bir gün. Senin için sen, kendim için sen olacağım. Ağrılarını bastırarak sarılacaksın sarılışlarıma. Yüreğim yüreğine dönük, yangınların tutuşturacak birbirimizi. Korkuların anlamsız kalacak, solgun duruşların yeşil bahçelerimde filizlere duracak.
Gel dediysem sana, sorgusuzdu beklemelerim. Gördüğümüz bir rüyaydı belki, ama mağrurdu. İçimizin tütsüleri turkuvaz geceler gibi yalın ve yakamozların serenadıydı denizlerimizdeki yansıma. Biz ki, nasırlardan değişime uğramış yüreğimizi ellerimize, rüzgarın çatlattığı ellerimizi birbirine değdirmedikçe ısınamayacağız asla. Yüreğimi okşadıkça, yüreğime dokundukça aşk da elbet tutacaktır sözcüklerimizi.
Sen gelene kadar kollarım açık, pencerem sonuna kadar aralı olacak. Sen gelene kadar yüreğimin titremelerine de aldırmam. Pencereme konan her serçeyi sen diye severim. Okşarım soğuktan üşümüş tüylerini, öperim minik gagalarından sevgiyle. Konuşurum onunla ve sorarım; ‘ne getirdin bana uzak diyarlardan’ diye. Minicik yüreğindeki sevgiyi tartarım sabırla. Çünkü; sevgiyim ben, katran karası gecelerde. Sevgiyim, kırılgan sevdalar zemherisinde. Bu yüzden her mevsim sonu ağlarım ve her olmaz sevdamı uğurlarım bilinmezliklere.
Bir gün, beklenmedik bir biçimde düşerim soğuk taşlı kaldırımlara. Suya, duvarlara yazdığım bütün sözcüklerime bir daha sarılmam. Asla bitirilemeyecek bir aşk’ın literatürlerinde şimdi seni anlatıyorum ben. Onlar ki, kimi Aral, kimi Fırat olurlar bir gün. Sonu belirsiz bir menzilin eşiğindeyim, başka seçeneği olmayan. Sorgusuz teslim olmuşken ben sana, sen bilemediğim gerçeklerde gizleniyorsun inadına.
Azaldıkça çoğalınan bir sevginin damıtılmasından biriken bir şıradır seni sevmek. Ben böylesine nice karanlık sorularla geldim sana. Hayat, beğenmediğin bir film sahnesine sövmektir biraz da. Bir kedinin tırnaklarıyla bedenini okşamasına benzer. Hayali duruşlarla sevişirsin umarsız karanlıklarda. Kadehler uyuşturmaz beynini, ağlarsın. Her sevişmende eksik kalırsın, her inleyişte büyürsün ve gökyüzüne çıkarsın. Sonra tenime sokulursun. Dört duvar olursun üzerime kapanırsın.
Birazdan gözlerin düşer, sarılır gecelerime. Ardından sözcüklerim yuvarlanır bir göktaşı gibi yüreğine, kaldıramazsın, ağlarsın. Ağırdır benim sevdala
|
|
|
13 Ekim 2008 Pazartesi
15:00:16
|
|
|
Ağırdır benim sevdalarım, taşıyamaz, yıkılırsın. Ovalarım uçsuzdur, aşamazsın. Günlerdir senin için nefes alan bu beden, senin için ağlayan bu yürek unutulan bir türkünün sözleri olur. İstersen, yalanlardan kurduğum tuzaklarla ülkende bir bezirgan, aşkının labirentlerinde bir av olurum ben. Selahattin Yetgin
|
|
|
Sahra basak (senanurr)
1468
|
|
13 Ekim 2008 Pazartesi
15:09:36
|
|
|
yasmin hanım merhaba aramızda görmek istiyoruz sizi hiç karşılaşmıyoruz umarım iyisindir
|
|
|
13 Ekim 2008 Pazartesi
17:06:20
|
|
|
küçücük umatlarım var kocaman yüreğimde gerisi artık sevdalar
bir garip hal bendeki saatlerce telefon numaranı izliyorum "ara" yazıyor , aranmıyor dügümleniyor bişeyler boğazımda korkutuyor
nasılsın , iyimisinden ötesinde başlıyor oysa herşey sensizlik zor geliyor sonrasında ben senim sende ben olurmusun ? diye sormak isteğim
zihnimde yaşanıyor o an birden korkağın biriyim ya birşey gelmiyor elden ...
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
14 Ekim 2008 Salı
00:57:22
|
|
|
Sitem
Kalpten kalbe bir yol vardır izlenir Sevgim hazinemdir kalpte gizlenir Eyüp`ün sabrıyla gönül bezenir Sevda bilmez dosta sitem eylerim
Dostun bahçesine güller ekmeyi Vuslat eylemeyip özlem çekmeyi Canımı yandırıp cana bakmayı Anlamayan dosta sitem eylerim
Günleri aylara yıla ekledim Sevdamı ben yüreğimde sakladım Kış ayında senden gül mü bekledim Vefa bilmez dosta sitem eylerim
Benim sevdam senin sözünü almaz Söylediğin sözden devasın bulmaz Kırdığın gönlümün tamiri olmaz Gönül bilmez, dosta sitem eylerim
Bahar gelmez artık benim gülüme Bülbül sussun figan etsin halime Taş basarım artık ben bu gönlüme Gül verdiğim dosta sitem eylerim
Mihnet sitem dolu yüreğim özüm Çağladı yaşlarım görmüyor gözün Lazım değil artık söyleme sözün Diyerekten dosta sitem eylerim
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|