Gönderen | Mesaj |
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:09:52
|
|
|
EYVAH KİM ÇIKARTACAK O ZAMAN BİZİ DALDIĞIMIZ DERİNLİKLERDEN EYVAH EYVAH.
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:10:18
|
|
|
sahile vuran dalgalar müzik ateş sonra diyeceksinki dünya seninle güzel hayat seninle tatlı
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:11:12
|
|
|
tşkler elvan çok şükür yaşıyorum sen nasılsın
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:13:17
|
|
|

Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin... Nasıl yaralı olmasın ki. Doğrularından vazgeçmemiş olması yine kapının önüne konmasını gerektirmişti. Dünya mı garipti kendisi mi hiç bilemeyecekti. Tıkanıyordu hayat gelip kalbinde. Soldan soldan vuruyorlardı yine. Anlatamıyordu kimselere ne istediğini. Nasıl istediğini. Sanırım hiç anlatamayacaktı da. Belki anlatabilirdi de anlayan çıkmayacaktı…
Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin... Nispet yapar gibi gidişin bir de dönüşü vardı elbet. Bulduğu gibi kaybetmek dedikleri şeyi iliklerine kadar yaşamıştı yine. Acıdı da acıdı yüreği. Bilirdi ihanetin acısını. Bilirdi bilmesine de her defasında ilk defa gibi acıyordu yüreği işte. Kendisine bile şikayet etmedi kalbini. Sustu sadece susması gerekenler gibi…
Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin... Ne de çabuk tüketivermişti aşkı sevdayı hiç anlayamadı. “Başka türlü mü seviyorum ben” diye geçirdi içinden. Normalleri de karışır olmuştu her şey gibi son zamanlarda. Gerçi anlam yüklemeyi bırakmıştı insanların davranışlarına. Kimisi çok garip, kimisi anlamsız, kimisi de çok çocukça gelirdi ona. Bunu hangi kefeye koyacağını ise hiç bilemedi…
Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin... Dar zamanlarda yaşamak denilen böyle bir şeydi. İnsan sabırsızdı, bir de nankör. Bekleyemiyordu. Kalp hızında yaşamak istiyordu kalbinden geçenleri. Tik tak seslerinden ritim tutmaya zamanı yoktu. Melodi duyulmadan gürültüde kayboluyordu tik taklar. Oysa kendisi aşkın melodisine hasretti, belki cıvıl cıvıl sesine…Bütün bütün sustu ama kulakları o melodiyi yine de duyamadı…
Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin... Ama hiç kızmadığımı da. Belki çokça kırıldığımı da. Gitmesi gerektiği için gittiğine inandırmak zorunda kalışı kendini daha da yaralıyordu. “Gitmeyebilirdi de” deyiveriyordu içinde saklanan çocuk. Biz onunla içimizdeki çocuklarla yola çıkmıştık oysa. Sahi hani atlıkarıncaya binecektik… Söylesene biner miyiz bir gün yine…
Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin... Bıraktığı gibi burada olduğumu bir de. Tek damla eksilmediğini geride bıraktıklarından. Sadece gözyaşlarıyla yeşerttiği umuttan bahsedin biraz da. Sonra sıkı sıkı Rabbimin tuttuğu kalbimden. Dönüp dönüp kendisine dua ettirişinden. Söz verdiği halde hala o huzura gidemeyişinden. Onun yerine kendisinin gittiğinden bahsedin bolca.
Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin... Bir de “her şeyde bir hayrın olduğunu.” O anlar beni, bilir söylediklerimi en çok da söyleyemediklerimi. Söyleyin ona ki bazı şeyler ille de yaşanılarak öğrenilir hayatta. Vicdan derinden bir sızladı mı aklın mutlaka geleceğini başa. O başa gelene kadar bazen dibe vurmak gerektiğini de söyleyin. Dibe vurduğunda da uzatılan eli tutması gerektiğini de. Söylenmeden, sızlanmadan, mazeret üretmeden tutması gerektiğini sıkı sıkı söyleyin ama. O ele değil de elin gerçek sahibini görmesi gerektiğini de iyice tembih edin olur mu?
Ona ruhumun yaralı olduğunu söyleyin… İsterse açtığı yaraları bir bir sarabileceğini de hatırlatın ona. O unutur bunları bu aralar aklı bir karış havada. Yaptığı her şeye rağmen geride kocaman bir yüreğin biraz da yaralı bir ruhun onu beklediğini de söyleyin emi. Siz söyleyin mutlaka o bilir beni, niyetimi, özlemimi, sevgimi…Canımdan öte can olduğunu… Siz söyleyin yine de ona bülbülün kanının aktığı yerden gülün rengini bulduğunu… ve adının da sadece “aşk” olduğunu…
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:14:16
|
|
|
ve şu şarkı çalacak
bu şehir girdap gülüm
girdapta mehtap gülüm
feleğin bir suyu var
su değil kezzap
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:15:34
|
|
|
``Sadece bir nefeslik ömrüm olsun sende, Sadece bir hasretlik yerim olsun yüreğinde…"
Her aşk küllendi… Yürek dillendi… Rüyalara daldı gönül, sevdalara kapattı gözlerini… Zamansızlıkların içinde sana ısmarladı yarınlarını… Sustukça yaşadı, kendini sana adadı yürek…
Adıma anlam katan gülüşlerimi ellerinde büyüttü umutlarım… Şimdi gel sen de hadi, yüreğimi güldür…Asi ve keskin gülüşlerim olsun adımın anlamı…
Her şey geçsin bir hüzün kalsın gözlerimde… Çiçek kokulu bir aşk burnumun direğinde, bir de yapraklarını öptüğüm yeni doğmuş bir bebek tohumu düşlerimde…
Bir nefes bildim seni sevdaların gönlünde… Doyulmayan bir hasretsin yüreğimin dibinde… Dedim ya; "Her aşk küllendi işte, yürek dillendi. Rüyalara dalan gönül, sevdalara kapattı gözlerini"
Şimdi ninniler söylüyor o yürek kendini avutmak için… Daha da yaşlanıyor gece Ve ben yaşıyorum Ölüyorum yaşadıkça...
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:17:14
|
|
|
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:19:17
|
|
|
sana gelmediğim gün öldüğüm gündür gülüm süper ya
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:21:18
|
|
|
ölmeyin ya daha yaşını genç...
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:22:27
|
|
|
YİĞİT HOŞGELDİN NASILSIN
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:22:37
|
|
|
h.g yiğit
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:23:42
|
|
|
tşkler gönül dostları
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:24:24
|
|
|
SEVİLMEK GÜZEL BİR DUYGU.SEVMEKTE.
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:24:35
|
|
|
arkadaşlar bugün kocaelide elektirik enerjisi kesilmedi degilmi haberi olan varmı heheheheee
slm elvan hanım
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:25:08
|
|
|
sevilmek güzel sevmek acı isottan beter gül öyle derler ben bilmemde
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:25:20
|
|
|
YİĞİT KOCAELİNDE ELEKTRİK KESİLİRSE BENDE NETE GİREMEM.ONA GÖRE.
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:26:08
|
|
|
sevgi zaten duyguların en güzeli
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:26:53
|
|
|
İNSAN GÖRMEDEN DE TANIMADAN DA SEVEBİLİYOR
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:27:42
|
|
|
görmeden sevmek ?
yanılabiliyor insan
|
|
|
18 Haziran 2008 Çarşamba
17:27:56
|
|
|
evet gül haklısın
|
|