sevgi diyarı > Mesaj Panosu > SEVGİ

SEVGİ


GönderenMesaj

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:26:17

elvan hanım kayıp capada kayıpmı oldun elvan

 

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:26:58

Güne gözlerimi zor açıyordum bugün. Güneşin ilk ışıkları tenimde gezinirken senin ellerin olsun istiyorum ellerimi ısıtan… Yine hayallerdesin, yine senli düşlere uyanıyorum. Her telefonumun çalar saati çaldığında sen zannediyorum. Ne oluyor bana anlam veremiyorum. Bu duygulardan kaçmak isterken ben, yine beni vuruyor yüreğimden. Her zaman böyle oldu zaten, her ne zaman aşk konuk olsa yüreğime kovuyorum bir şekilde ama bu öyle değil! Anlam veremediğim duyguların adını koymakta zorlanıyorum, boğazım düğüm düğüm oluyor… Pes edecek gibi oluyorum ama pes edemiyorum. Zor olsa da seni beklemek, bekliyorum işte… Sonunu düşünmeden mutlu olmam bile bu kadar net olmasa da ben her gün varlığına yürüyorum bir adım daha. Attığım her adımda yüreğimde büyüttüğüm duygular gittikçe büyüyor engel olamıyorum…


Son günlerde tuhafım ben… Bedenen bulunduğum yerde olsam da ruhen hep senin yanında buluyorum kendimi. Ellerini tutuyorum bir anda… Sen doluyor yüreğimin aşk olan yerleri… Yanında olmak bu kadar imkânsızken, düşlerle avutuyorum kendimi. Ama olmayacak hayallerin peşinden gitmek beni daha da yoruyor… Uzaktasın işte ne yapabilirim? Bir iş çıkışında seni görmek için nelerden vazgeçe bilirdim ki! Ama yapamıyorum işte. Telefon kadar yakınken sen bana, elim her defasında aramak için gitse de telefona tuşlayamıyorum senin adını… Heyecandan titriyorum bir yaprak gibi…


Seni göreceğim günü iple çekiyorum. Ne fayda günler seneler gibi geçiyor altında eziliyorum sanki. Zamana meydan okumak istiyorum. Ama yapamıyorum işte. Seni bana getiren bir rüzgâr olsaydı keşke, ama yok biliyorum. Uzakta olmana sitemim, sitemim seni senle yaşamak isterken aramızda ki mesafelere… Olsun diyorum… Bir gün elbette göreceğim yüzünü. Kim bilir nasıl heyecanlanacağım seni gördüğüm zaman düşünmek bile istemiyorum…


Sen farklısın, daha önce hissetmiş miydim bu duyguları, daha önce bu kadar aşkla dolmuş muydu yüreğim? Anlamıyorum. Hep sen ol istiyorum, ama gerçekleştiremiyorum. Yoruluyorum. Direncim kalmıyor. Bu kadar seni çok sevmek isterken mesafeler engel oluyor yaşanması mümkün olan o güzel sevgiye… Zamandı en iyi ilaç. Zamana yenik düşmeden seni beklemekti, senin yüreğinin güzelliğine karışan yüzünü görene kadar…

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:28:29

kayıpsa bulururz yiğit sorunmu

 

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:29:35

misafiiri vardır  elvan hanımın

 fırsatı olsa kaçırmazda uydudan alıcalşardan sinyal geldi msnde yazıyor diye elvan hanımfan için

 

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:29:36



Yalnızca Seni Özlemek Geliyor İçimden...
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya,
başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde kağıdı,kalemi elime alıp,seninle dertleşmek,
yalnızca sana yazmak yalnızca seni özlemek geliyor içimden...
Sana yazmak...``Sana seni Yazmak``
Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları...Sana ait yüreğimin
derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak ve toprağı
alnından öperken yağmur taneleriyle tüm benliğimle
sana yağmak istiyorum...
Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve
yine sen varsın yarım kalan sevdamın eksik taraflarında.
Bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum
sensizliğin inadına! Bu sensizlik gecesinde sevdamın en
ücra köşelerine seni yazıyorum.
Bu gece gene yağmur yağıyor... Yağmur yağıyor gönlümün
sensizlikle yanan her yerine.Yağsın,yağsın ki saklasın
sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı!
Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı...
İşte seni haykırıyorum!!!
sensizliğe alışamamış yüreğime!!!
Bu gece gene yağmur yağıyor.
Sen yoksun oysa biliyorum
ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde.
Gözyaşlarımı efkarıma
kattım bu gece. Sevdamı,umudumu
ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.
Bu gece yağmurla beraber gözyaşlarım yağıyor
ve ismini yazıyor sensizliğin acısı
ile kıvranan kaldırımlara.Süzülen her damlada
sen vardın ve yine sen vardın gecenin
en karanlık anında...İsmini kazıdığım kaldırımlara
sanki sen yağıyorsun yağmurla
birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime...
Yalnız ve bomboş odamda sen varsın hala.
Hala sensizliğim duruyor yanı başımda...
Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle
birlikte kaldırımlara. Seni arıyorum,
erimekteyim...
Karanlık geceye inat AY gökyüzünde...
Ve gökyüzü
YÜREĞİMDE.....


Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:31:40
Seni göreceğim günü iple çekiyorum. Ne fayda günler seneler gibi geçiyor altında eziliyorum sanki. Zamana meydan okumak istiyorum. Ama yapamıyorum işte. Seni bana getiren bir rüzgâr olsaydı keşke, ama yok biliyorum. Uzakta olmana sitemim, sitemim seni senle yaşamak isterken aramızda ki mesafelere… Olsun diyorum… Bir gün elbette göreceğim yüzünü. Kim bilir nasıl heyecanlanacağım seni gördüğüm zaman düşünmek bile istemiyorum…

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:32:01


 

Issızlığa gömülü bir serencamdan kaçarken gürültülü bir düşün kelime aralarında buluyorum kendimi.
Bildiğim tüm diyarları siliyorum seyyahlığımın rotasından. Bu kez gözümü açmadan gideceğim (s)onsuzluğa.
Ayaklarıma sınırsız çöllerin kumları vuruyor Usta! Hani mavi kıyının dalgaları?

Kelimeleri ruhumun derinliklerine gömdüm. Uykum masalını sordu yine. “ Asrewia nerde?”
Uyuyakalmış satırlarında dedim, kalemim tarafından uyandırılmayı bekliyor. Uykum diretti uyanmasına. Gördüm ki seni yazalı ben tükenmiş dünyamda.

Uzun soluklu hayat derlememden bir dipnot bırakacağım imza niyetine: ‘satırlarda yaşadım’

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:32:50


Bir düşün hırpalanmış kalıntılarıyım… Düşsüzlüğümle acı yamıyorum üç harflik imlâma.
Hayata biraz daha mutlu soluk eklemek için masallara ihtiyacım olduğuna inanıp çocukluğumun masalsı kelimelerine vuruyorum kendimi.
“Bir varmış bir yokmuş…”diyor tozlu beynimde biriken eski kitaplar. Doğruluğunu kavrıyorum çocukluk masalımın. Bir vardım bir yoktum…
Bir inadına var olmayı seçmiştim bir de her şeye rağmen yok olmayı…

Dilim kurudu zaman… Kelimelerim çöl çatlağı. Harflerim kuraklığıma yıkılan yas tanecikleri. Seraplardan bozma bir hayalin kâbusundayım.
Susuzluğuma ek ölümüme susuyorum. Kefenlenmiş yazılar saklıyorum ceplerimde.
Asrewia! İsmini kefenlenmiş yazılarımı uğurladığım musallaya düşürüyorum. Hem de kefenlenemeyecek kadar paramparça olmuşken bende.

İlk önce “as” düştü cebimden. Ve sonra “rew”… “ia” yı kurtarmak için ölümlere sürdüm ömrümü.
Sahibine yaşayan ceset hükmü kazandıran bir ben, seni kurtarmaya yetmedi Asrewia. İsmin düştü musallaya.
Keskin sözcüklerim yetmedi ismini oradan kazımaya.

Kefensiz, ölümsüz ölümlerin kollarındasın Asrewia. Benim yaşamam için mi katlediyorsun ismini?
Yapma Asrewia iki ceset bizi hayat yokuşlarından siler süpürür. İki ölü isim bizi mahlaslara gömdürür

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:35:46



Bir gün hayatımdan öldürürcesine çıkacaksın.ve ben seni hep son günkü halinle hatırlayacağım.seni en güzel halin neydi diye düşünüyorum. Ve içimden bir ses yıllar öncesine götürüyor beni ...

Seni her halükarda içimde hissedebiliyorum. İşte olayımın en güzel yanı bu. Sen ne kadar anlayabilirsin bilemiyorum. Ama benim gibi her şeyden ve herkesten uzak bir hayatın olmasaydı bunun ne demek olduğunu anlardın. Seni anlıyabiliyorum sevdiklerin ve sana destek veren herkesin yanında ağlamak bile senin için doğal. Benim için lüks olan her şey sana doğal geliyor.

Şimdi yatıyorsundur. Bir sigara yakmış yatağının ucunda yaşadıklarını ve benim sana söylediklerimi ve hatta yaşadıklarının bir hata olduğunu düşünüyorsundur. Kanayan yarayım senin için biliyorum. Bir hata. Bir yanlış. Oysa sadece sevmiştim seni. Hala aklımın bir ucundan çıkmıyorsun. Son kez çıkmayan olacaksın. Seni asla unutmayacağım. Yerlerde sürünüp yok olsam, evlenip çocuk sahibi olsan ve adım bir yana, dünyada olduğumu unutsan ben yine bıraktığın yerde olacağım.

Parktaki çocuklara bakıp seni yaşayacağım. Söküp atmam gerek içimden seni. Hayatımın kalanını sensiz yaşamayı öğrenmeliyim. Ve öyle ki hiç sızlamamalı içim seni gördüğümde. Sen utanmalı, sen başını eğmelisin. Yaptıklarından utanmalı, iliklerine kadar üşümelisin yazın kavurucu sıcaklığında...

Ama olmaz bunu sana yakıştıramam. Sen bunları yaşamamalı, görmemelisin. Korkma yavrucuğum ben gizli bir köşeden seyreder sonra usulca kaybolurum. Sen hiç görmezsin beni. Belki bir gün ortak bir tanıdığımızdan haberlerimi alırsın. Olur da hakkımda kötü bir şeyler duyarsan ne olur kulak asma yalandır mutlak. Senin üzülmen için söylenmiştir.

İçim yanıyor kimseye anlatamıyorum. Hoş sen bile anlayamadıktan sonra kim anlasın. Bana güldüklerini biliyorum bunu iliklerime kadar biliyorum. Varsın olsun, gülsünler, ben biliyorum içimdekileri. Yorgun bedenimi yıldızlara taşıyacaklar bu benim en mutlu günüm olacak. Sevdiklerimi oradan görebileceğim. Bir kahve telvesi, bir sigara dumanı kadar yakın olacağım sana. Sana ve sevdiğim tüm insanlara.

Son bir sevgi son bir mutluluk yakaladım seninle, belki de çok kısaydı kimileri için. Nereden bilsinler benim için bir ömre bedel olduğunu. Ben gözlerimde yaşadım bu aşkı ve yine gözlerimde bıraktım umutlarımı. Bunları bir gün okuyacak mısın? Okurken ağlayacak mısın bilemiyorum. Ama beni anlayabilmen için çok zaman geçmesi gerekiyor belki yüzyıllar. Yalnızları oynuyorum sen bile farkında olmadan. İşte ben buyum, kimsenin istemediği, kimsenin anlamadığı. Anlamak istemediği. Uykuların en tatlısı senin için olsun BİRİCİĞİM...

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:37:43


 

Hani bir hayal ya bu… Sen olsaydın hala hayatımda mesela, ben gecenin sessizliğini içimi acıtan şarkılarla bozarken, bir mesaj gelseydi telefonuma. Gülümseyerek mesajı okusaydım.
- Uyudun mu bebeğim?
- Uyumadım, sen niye ayaktasın bu saatte?
- Su içmeye kalktım.
- Uyu gülüm, erken kalkacaksın.
- Seni seviyorum, sende uyu artık. İyi geceler.
- Tamam yatıyorum. Bende seni seviyorum, iyi geceler.
-
Ve huzurla dalsaydım uykuya.




Rüyama hiç gelmezdin. Zaten istemezdim gelmeni.
Kızma hayatgülüm !
İstemediğimden değil, korktuğumdan aslında.

“Rüyada sevgili görmek, ayrılığa delalettir.” Cümlesinin içime saldığı korkudan dolayı istemezdim seni rüyamda görmeyi.



Ve sabah olur.
Gözümü açar açmaz telefonu alırım elime.
“1 mesaj alındı” uyarısının beni en mutlu ettiği zamanlardır onlar.
- Günaydın aşkım
- Günaydın bebeğim

Ya da hayal bu ya… Şöyle de olabilir mesela;




Ve sabah olur.
Çok uyumuşumdur, artık öğlen olmuştur.
Telefon çalar.

“Kölem ol gel desen, gelmem mi yar ?
Uğrumda öl desen, ölmem mi yar ? …”

Melodisi eşliğinde açarım telefonu.

- Efendim
- Günaydın aşkım
- Günaydın hayatgülüm
- Hadi kalk artık, çok uyudun
- Tamam kalktım.



Devam eder tabi ki konuşma.
Ve “SENİ SEVİYORUM”’ la kapanır telefonlar.
Huzurla uyanırım.



İşe gitmek için hazırlanır, seni ararım.

- Çıkacağım evden şimdi, işe gideceğim
- Hava çok soğuk bebeğim sıkı giyin. Atkını al, bereni tak, hatta iki tane çorap giy.
- Saçmalama !
- Lütfen, çok soğuk. Üşür hasta olursun. Söz ver bana şimdi, dediğim gibi giyineceksin.
- Peki, tamam. Söz hayatgülüm.

Ve “SENİ SEVİYORUM”’la kapanır telefonlar.





İşe giderim.
Başlamadan önce yine seni ararım.

- İşe başlıyorum şimdi
- Tamam, ne zaman bitecek?
- Bilmem, sekizde biter sanırım.
- Tamam. Çıkınca mesaj at, merak ederim.
- Tamam hayatgülüm.
- İyi çalışmalar bebeğim.
- Teşekkürler.

Ve “SENİ SEVİYORUM”’ la kapanır telefonlar.



İş biraz uzar. Mesaj gelir ardı ardına.

- Hadi bitmedi mi işlerin, çıkmadın mı daha?



İş biter…

- Çıktım şimdi, eve gidiyorum.
- Eve gidince haber ver bana.



Eve gelirim, yine konuşuruz.

Ve “SENİ SEVİYORUM”’la kapanır telefonlar.




Uyumadan önce 1 mesaj alınır telefonlarımıza. Artık o an içimizden ne geldiyse yazılmıştır. Çalıntı değildir sözler, gerçektir, bizimdir. Yüreğim (iz) dir..!
Sonunda “SENİ SEVİYORUM” yazar.



Hayal ya !
Değildi,
Hayal değildin.
Gerçektin, benimdin. Hayatımın en güzel günleriydi o günler. Biteceğini hiç düşünmemiştim.
Bittin !
Gittin !


En güzel günlerimi, en acı hatıralara çevirdin giderken.
Hiç olmadığım kadar mutluyken, hiç üzülmediğim kadar üzüldüm.
Gitmezsin, benimsin sanarken, bir anda sensiz kaldım.
En gerçek hayalimi yıktın.
Uzatmaya gerek yok.
Giderken beni de bitirdin. Ama öldürmedin.
Keşke öldürseydin.

Şimdi hayal ya, acaba yine gelir misin?




Sensiz yokum ben, nefessizim, bir hiçim !
Hiç mi özlemedin?
Hiç merak etmiyor musun artık?



Bebeğin uyuyamıyor sensiz.
Günüm aydınlanmıyor sensiz. “AŞKIM GÜNAYDIN” demeni bekliyorum.
Bebeğin üşüyor, çok üşüyor. Sıkı giyinmiyor mesela sen gittiğinden beri.
Kimse merak etmiyor işlerimin ne zaman biteceğini ve ne zaman eve gideceğimi.
Bir başımayım… !



Hayaldin, gerçek oldun.
Belki de bir rüyaydın.
Sevilen sendin ya hani, sevgiliydin ya… Rüyaydın ve bittin işte. Ben uyanır uyanmaz ayrılık geldi.
Korktuğu başına gelirmiş insanın.
Bittin, bütün güzelliğinle…
Yine hayal oldun.
Aslında şimdi acı bir hatıra oldun.
Özlenen, sevilen
Ve hala inadına beklenen sevgili....!

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:41:18
En güzel günlerimi, en acı hatıralara çevirdin giderken.
Hiç olmadığım kadar mutluyken, hiç üzülmediğim kadar üzüldüm.
Gitmezsin, benimsin sanarken, bir anda sensiz kaldım.
En gerçek hayalimi yıktın.
Uzatmaya gerek yok.
Giderken beni de bitirdin. Ama öldürmedin.
Keşke öldürseydin.

Şimdi hayal ya, acaba yine gelir misin?




Sensiz yokum ben, nefessizim, bir hiçim !
Hiç mi özlemedin?
Hiç merak etmiyor musun artık?

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:45:22


Unut diyordun ya unuttum işte...
Kaç kez elveda dedim sana hatırlamıyorum.O kadar veda edip ve yine okadar döndümki sana ama bu kez tamam.Unut dediğinde bile bir umudum vardı hala,çünkü yüreğim seni hissedebiliyordu.Ama bu gece bu yürek o

 

Unut diyordun ya unuttum işte...
Kaç kez elveda dedim sana hatırlamıyorum.O kadar veda edip ve yine okadar döndümki sana ama bu kez tamam.Unut dediğinde bile bir umudum vardı hala,çünkü yüreğim seni hissedebiliyordu.Ama bu gece bu yürek o

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:46:22


 

yürüyorum batan güneşe yürüyorum sana


Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:47:29

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:48:45
Bazen yazamadığı şeylerin yerine noktalar koyarlar yazı yazanlar... Ben bütün yazılarımı noktalardan kuruyorum... Susuyorum çoğu zaman... Elim hiçbir şeye uzanmıyor... Daralan ve küçülen hayaller, iç içe geçen geceler... Ne zaman yüreğimde açılan bir yelkenli bir kayalıkta mahsur kalsa, ne zaman sıkışsam dar zamanlara, noktalar koyarım bomboş bir sayfaya... Yazmak düşünmek kadar kolay değil hiçbir zaman... Şimdi seni düşünüyorum, hayalin yetiyor... Bazı uykular kadar sessiz bir yüzün var oysa... Susuyorsun, gözlerin konuşuyor... Hepsi bu kadar... Tanımıyorum oysa seni... Hep azalan yanını takip ederek bir sokağın, sonunda varamadığım yerler gibisin. Birdenbire parlayan nefesin, aklımdan silmeye çalıştığım şeyleri hatırlatıyor nedense... Aklımdan silmek istediklerimi, aşklarımı... Korkularımı... Korkmalarımı... Bir günlüğüne ayrılıyorum senden, sanki bir asır benden çekip gidiyor... Ne zaman çaldın kapımı, bilmiyorum... Sorsan bilmek de istemiyorum. Ben böyle çok mutluyum...
Ara sıra gözlerimin önünden geçip giden hayalin, bazen bir gülüşün, sessiz bir gecede terk edilen şehirler gibi ışıklı ve masum, ne kadar uzaklaşsam o kadar yaklaşıyorum sana... Biliyor musun?
Bir krizantemsin sen... Ben sana krizantem diyorum... Herkesin muhakkak bir kelimesinin olduğu dünyada yalın, gösterişli, sakin ve tutarlı bir çiçeğin ismini veriyorum sana... Krizantem... Her ne kadar bilmesem de sevip sevmediğini şiirleri, adına bir şiir yazıyorum... Oysa biliyorum. Seni ben büyütüyorum bu kadar gözümde. Hatalarımdan, hatamdan dolayı... Veysel’in sözüyle teselli ediyorum sonra kendimi. Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa. Senin hiç hatan yok mu? Bu kadar beyaz görünme gözüme... Ne olur, renkler kirlenmeye başladığında birinciliği beyaza verirler demiyor mu şair... Ve beyazın lekeleri hem çok kolay belli olur, hem kalıcı olur... Yine de uslanmaz bir inatla kendi kirlerimi döküyorum ortaya. Kendi kirlerim, sessizliğim kadar olağandışı olan yanlarım. Ben susunca susmayan bir dünyaya derdimi anlatmaya çalışıyorum... Bana karşı bu kadar gaddar oluşuna şaşmamak gerekiyor sanırım. Ben sustuğumda konuşan dünyanın çiçeğisin sen krizantem... Kişilik surlarım çatırdıyor... Bohem iskelesinde durup, hayallerini denize atan adamı oynuyorum, Nietzsche’yi oynuyorum ben, gerçek gözlerle bakıyorsun sen... Bir hayal çiçeği bu kadar gerçek bakmamalı krizantem... Hep doğrulardan dem vurarak, hayal kurmaktan bıkmak, hayata saldırmak inatla, kavga ve hırsla büyütmek kalbin yaşayan yanını... Ve kanatmak... Bir kelebeğin ölürken denize doğru uçuşundan bir anlam çıkaramayanlara has bir savaş mıdır yoksa? Ne anlama gelir, bir şiirden hiçbir şey anlamamak, susmak veya anladığını söylememek... Kompleks bir şeyi çözerken zorlanmayan insan, bir sözün kudretini sırf basit bulduğu için mi kabul etmez? Bana şiir yaz diyen birinin kendine yazılan bir şiire sadece şiir olduğu için bile bakmaması kanatmaz mı, şiiri yazanı, şairi? Bazı yalanların söylenebileceğini Tanrı bile kabul etmemiş mi? Bir kere yalan söylesen, bir kere yalandan sevinsen sana adanan şeyleri gördüğün için ölür müsün krizantem? Sırf kendi olduğunu yaşayan ben, senin kocaman düşlerinin veya düşsüzlük ülkenin kapısından girmek için bunca duyguyu dile getirirken suspus tahtında oturmanın rahatlığıyla bakıyorsun bana? Bir hatayla yorumluyorsun beni... Sonra kaldırıp asıyorsun... Hiçbir kelime silinmiyor aklından... Çoktan bitmiş her şey... Sen beni çıkarıp çoktan atmışsın hayatından... Henüz söylemiyorsun ama sanırım ben bunu biliyorum... Resimli bir derginin sayfalarından koparılmış gibi duran bir sevda benimkisi... Sadece orada oldukları için varlar ama asla yaşanmıyorlar... Kaldır at beni... Sustukça sen sana milyarlarca krizantem büyütüyorum sarhoşluğumla... Susma artık krizantem... Ölmüş aşklar sokağında şakağında kırmızı bir gül dolanan İspanyol güzeli ve Amerikalı bir askerin sevdası değil bu... Ama asla Türkçe bir aşk değil benimkisi... Hiçbir şiirde bulamadım bizi... Oysa çok basit görünüyor her şey... Hatalı erkek, güçlü kadının karşısında ezilip yok oluyor... Hiç anlamıyor kadın, çocuğun onu ne kadar sevdiğini... Varsın böyle olsun krizantem… Sana belki ömrünün sonuna kadar anımsamayacağın bir hale bırakıyorum boynuna takman için... Bir gün kendi yıldızlarımı yarattığımda hatırlayacaksın beni... Var olmanın savaşını vermek için ayrı ayrı koyulacağız sanırım yollara ve bir gün muhakkak karşılaşacağız... Aslında bu bir elveda krizantem çiçeği... Yıkmak için dünyanın en zamansız aşkını yaşadım ben seninle. Ama yıkan sen oluyorsun... Yüzünde eski mevsimlerin hüzünleri, bütün adaklarına beni kurban ediyorsun... Krizantem Sakin bir uykudan uyandırdım seni, Gözlerinden korku akıyordu, Durup durup sarsılıyordu masum ellerin... Bir uzak topraktan kopup gelmiştim ben. Soğuk bir topraktan, sessiz bir topraktan Sen şehir kokuyordun krizantem... Masum hayaller kuruyordum sana dair, Kendi ellerimle alıyordum acı aşkların Tenimde bıraktığı buhuru... Sen şehir kokuyordun krizantem Ben sana sokuluyordum... Son liman belledim yüreğini...

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:48:50


Adının düştüğü musallalar bitiriyor ömrümü. Elimde avucumda hüzünden başka bir şey yok…
Darağacına asamıyorum kalemimi. Ne sen yokluğunla bitebiliyorsun satırlarda ne de ben kalemime ‘yazma’ hükmü çıkarabiliyorum…
Düştüğü satırdan devam ediyor acı düşüm… Gidenlere rağmen kalanla devam ediyor

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:50:11


 


susmalımıyım artık, geceye inat,hasrete inat haykırışlarımı,gönlümün en dibine mi gömmeliyim...andıkça yanıyorum,düştüğünde hatrıma,kanıyorum,yanıyorum... hep mi sana yazılmış şiirler,güfteler hep mi sana yapılmış? düşünce gözlerime,duyunca kulaklarım,tükeniyorum,bitiyorum...
kaldın işte yüreğimde yarım yamalak anılarınla,son mısrasını koyamadım şiirimin,son notasına vuramadı,melodimin... gittin ya ben işte yarım kaldım.yara aldım,kanadım... düştüm işte anla bir daha kalkamadım... üstüm başım aşk oldu,sevdaya bulandım, kalkamdım.yakalayamadık, yakalayamadık koca bir sevdayı.susmalımıyım bilmiyorum,gidişini seyrederken yaptığım gibi,kal demek için çırpınırken bedenim,kendine ii bak derken,hoşçakal derken sustuğum gibi...
gittin kal deyişimi görmedi gözlerin,feryadımı duymadı yüreğin,vuslatsızlığın uçurumuna bırakırken beni,hayatın gene benden aldığı bir umuttun.. gittin kanadım,kanıyorum.susutum, ağlıyo

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:51:08

Bir krizantemsin sen... Ben sana krizantem diyorum... Herkesin muhakkak bir kelimesinin olduğu dünyada yalın, gösterişli, sakin ve tutarlı bir çiçeğin ismini veriyorum sana... Krizantem

Masum hayaller kuruyordum sana dair, Kendi ellerimle alıyordum acı aşkların Tenimde bıraktığı buhuru... Sen şehir kokuyordun krizantem Ben sana sokuluyordum... Son liman belledim yüreğini...

 

hey dost süper bunlar



 

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:52:22


 

Bu yol korkaklar için degildir
Bu sulardan her babayigit içemez
Bu köprüden benim diyen geçemez, geçemez
Iyi oldu gelmedigin, iyi oldu gelmedigin...

Yumusak bir yürek gerek
Sevgi kadar derin gözler
Inançli bir bilek gerek
Iyi oldu gelmedigin, iyi oldu gelmedigin...

Sen okyanus mavisine uzaksin
Açilmadan yasar gidersin, korkaksin
Benim için herkes gibi her yerdeki insansin.
Iyi oldu gelmedigin, iyi oldu gelmedigin...

Alinmani istemem, darilman üzer beni
Sana yalan söyleyemem, tabi hep sevdim seni.
Sende sig sulari, sende martilari,
Açik denizlerden habersiz baliklari,
Ortalama insani, geçemeyecegin köprüleri,
Düsleyemeyecegin mavileri,
Sende korkakligi sevdim, sevgisizligi sevdim
Iyi oldu gelmedigin, iyi oldu gelmedigin...

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
16 Haziran 2008 Pazartesi 21:55:32


 

 Nasıl başlamalıyım bilmiyorum....
Belki de bitişe yakın bir başlangıç yapmamın zamanı gelmişti.yüreğimi elime alıp herşeyin hesabını sorduğumda tek tek,evet bir başlangıç yapmalıyım.. ama nasıl?
Niye böyle oldum bilmiyorum..
Halbuki nasıl başlamıştı bu hikaye.asla “aşk” karışmayacaktı bu satırlara. Ama ben kaçtıkça içime dolan rüzgar gibiydi. Nereye saklanabilirdim ki...
Hep ezik kaldım bu hikayede hep köşeye sıkışmış hep ağlamaklı ve hep mutluluk rolü yapmaya mahkum bir zavallı..
Aslında yenilgilerim sadece aşka değildi. Bir de sen vardın bu hikayede. Kabullenemeyeceğim suçlar yükledin bakışlarıma. Gözlerin içime işledi sanki. Hep saklamak istedim seni, kimseler görmesin istedim ama sen sanki inatla yeni aşklarını anlatıyordun bana. Ne acınacak durumdaydım. Şimdi ise gülüyorum sadece. Ve bu hikayeyi küçük bir satırla noktalamak istiyorum.
“hayatında başarılar hep mutlu ol olur mu....” diye.
Ama olmuyor. Her noktadan sonra yine seni yazmak yine sana yazmak geliyor içimden.niye yazıyorum onu da bilmiyorum.okuyamayacaksın nasılsa...
Haa! Merak etmedin hiç ama yazdığım tüm şiirler sanaydı haberin olsun..
Bakma, hiç okuyamadım gözlerinin içine baka baka ama yine de bil diye söylüyorum.
Bunları niye mi yazıyorum tam bitecekken?
Olsun bitsin ama bil, bil içime nasıl taş gibi oturduğunu...
Ahh! Seni ne çok sevmişim meğer..
Şimdi seni nasıl bırakıp gideceğim uzaklara. Ya da bu kentsiz ve sensiz nasıl yaşayacağım.sen olmadan nasıl gülümseyeceğim hayata. Nasıl hatırlayacağım sen olmayan bir anıyı. Her dönüp baktığımda hep seni görmeyecekmiyim...
Yine de gideceğim bu kentten...
Ve sevdiğin saçlarımla birlikte gömeceğim seni bahçedeki akasya ağacının altına...
Sana yazdığım şiirleri de yakacağım....
Unutacağım seni....

Sayfa:9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa