|
Gönderen | Mesaj |
|
14 Eylül 2005 Çarşamba
19:37:25
|
|
|
VAKKO
Elma ile elma şekeri karşılaşmış. Elma, elma şekerine "çok şıksınız,bu renk size çok yakışmış. nerden giyiniyorsunuz?" demiş. Elma şekeri: "Vakko'dan" demiş. elma da "belli belli kıçınızdaki kazıktan" demiş.
İSTAKOZ
Kücük istakoz aglıyormuş. Alabalık sormuş
-Niye ağlıyorsun küçük istakoz?
-Üüü annem kokteyl'e gitti hala dönmedi...
ALLAH AFFEDER
Bir gün adamın biri günah çıkarmak için kiliseye gider.Pedere; -Ben çok günahkarım der.Peder anlatmasını ister.Adam anlatmaya başlar. -Geçen hafta komşunun küçük kızı geldi.Yağmur yağdı, şimşek çaktı, ben bir günah işledim. -Allah affeder oğlum. -Ondan sonra ki gün komşunu büyük kızı geldi.Yağmur yağdı, şimşek çaktı, ben bir günah işledim. -Allah affeder oğlum. -Ondan sonraki gün komşunun karısı geldi.Yağmur yağdı, şimşek çaktı, ben bir günah işledim. -Tamam oğlum Allah affeder, affeder de sen artık gitsen havada bozmaya başladı zaten...
KESMEŞEKER
Çocuğun biri dünyaya nasıl geldiğini çok merak ediyormuş. Annesini ve babasını çok sıkıştırınca baba şöyle cevap vermiş. Bir gün kanepenin arkasına 2-3 tane küp şeker koyduk sonra gelip oraya baktığımızda gördük ki sen ordasın, seni aldık büyüttük, besledik. Bunu öğrenen küçük çocuk bunun nasıl olduğunu merak ederek kanepelerin arkasına birkaç tane de şeker kendisi koyar. Bir kaç hafta sonra bakar ki bir sürü karınca şekerin etrafına toplanmış. bu duruma kızarak tam elini kaldırıp, öldürecekken şöyle der: SİZİN HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRDÜM AMA BABA ŞEFKATİ..
Konuşaying
Bir gün adamın teki İngiltere'ye gitmek zorunda kalmış. Ama ingilizce bilmediği için ne yapacağını bilmiyormuş. Arkadaşlarına danışmış. Arkadaşları: "Her cümlenin sonuna -ing koy. O zaman her dediğini anlarlar" demişler. Adam bunları duyduktan sonra İngiltere'ye gitmiş ve soluğu cafede almış. Garsona: "Bana bir çaying getirebiling?" Garson şaşkın şaşkın bakmış, bir süre sonra da adamın çayını getirmiş. Adam garsona: "Ne güzel İngilizce konuşaying di mi?" demiş. Garson anında cevabı yapıştırmış: "Ben Türk olmaying, bok içerdin çaying!"
|
|
|
15 Eylül 2005 Perşembe
09:13:07
|
|
|
Adam son derece sevdigi ve saydigi karisinin 60'inci yas gününde
önemli
konuklarini da davet ettigi parti için bir pasta ismarlamis..
"Üzerine ne yazmami istersiniz?" diye sormus Karadenizli
pastaci..
Bir an düsünüp, ""Yillarca yoruldun ama, inan daha mükemmelsin"
yazilsin!" demis adam..
''Peki efendim pastanin üzerine nasil yerlestirelim bu
yaziyi?"
''Iki satir halinde olsun, üstte 'Yillarca yoruldun ama..'
altta
'Inan
daha mükemmelsin' seklinde olabilir.."
Parti günü tüm davetlilerin önüne kivilcimlar saçan maytaplarla
pasta
gelmis.. Üzerinde aynen söyle yazarak..
" ÜSTTE yillarca yoruldun ama ALTTA inan daha mükemmelsin."
|
|
|
15 Eylül 2005 Perşembe
09:15:39
|
|
|
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinin işletme Matematiği
kitabından
gerçek bir alıntıdır. Hiç dokunulmadan ve yorumsuz şekliyle sizinle
paylaşmak istedim...
Kitap Adi: İşletme Matematiği
Yazar: Prof. Dr. Müh. Yılmaz Tulunay Sayfa: 173
Soru:
Amerika'ya lisansüstü çalışmalar yapmak üzere giden Mehmet, iki kız
arkadaş
edinmiştir. Bunlar Mary ve Nancy' dir. Mehmet'in deneyimlerine göre;
a) Mary olgun bir kızdır ve klasiklerden zevk almaktadır. Böyle bir
yerde
onunla 3 saat birlikte olmak 12 dolara mal olmaktadır. Diğer taraftan
Nancy
daha çok popüler eğlenceleri yeğlemektedir. Onunla böyle bir yerde 3
saat
birlikte olmanın maliyeti de 8 dolardır.
Mehmet'in bütçesi gönül işlerine ancak ayda 48 dolar ayırmasına olanak
vermektedir. Ayrıca, derslerinin ve çalışma koşullarının ağır oluşundan
dolayı, kız arkadaşlarına en fazla ayda 18 saatlik süre ve 40.000
kalorilik
enerji ayırabilmektedir.
c) Mary ile her buluşmasında 5.000 kalori enerji harcayan Mehmet, Nancy
için
bunun iki katını harcamaktadır. Eğer Mehmet'in Mary ile buluşmaktan
beklediği mutluluğu 6 birim ve Nancy ile buluşmaktan beklediği
mutluluğun da
5 birim olduğunu biliyorsak, mutluluğunu maksimize etmek isteyen
Mehmet'in
sosyal yaşamını nasıl planlaması gerekecektir?
Grafik ve cebirsel yoldan bulunuz.
----------
Cevap:
Sayın Hocam, Bu Mehmet şerefsizi buradan Amerika'ya lisansüstü çalışma
yapmaya gitti de herifin sikinin derdi bize mi düştü? Biz burada
tahsili
bırakıp mala vurmaya başlasak bizi de böyle ballandıra ballandıra
kitaplara
yazar mısın? Neyse geçelim sorunun cevabına;
a) Bir kere bu Mehmet ibnesinde iki hatuna ayrı ayrı zaman harcayacak
göt de
para da yok, sıkar. Ayrıca dünya piyasalarında saati 100 dolardan
açılıp
minimum 50 dolara kadar düşen seks tarifesi göz önüne alındığında, 3
saati
12 dolarlık yada 3 saati 8 dolarlık karılardan hayır gelmez. Muhtemelen
Mary
68, Nancy 79 yaşındadır ve ikisinin de bu güne kadar yediği malın
toplamı
buradan Amerika ya boru hattı olur. Bu durumda Mehmet'in hem vakit
darlığı,
hem malın genişliği, hem de para yokluğu sebepleriyle bu iki orospuyla
grup
yapması gerekir. Mary olgun ve klasikleri sevdiğine göre önce Mary' ye
saksafonu döşer, Mary saksafonda klasikleri icra ederken, yerinde
duramayıp
hop hop zıplayan ve popüler eğlenceleri seven Nancy öbür ikisinin
götünü
parmaklayarak eğlenir ve rahatlar.
Mehmet'in bütçesi (bu gönül işi tabirini ben anlamadım) siki için ayda
48
dolar yetiyorsa zaten bu orospu çocuğunun 31 çekmesi daha uygun olur.
Böylelikle iki ay para biriktirip bu çuvalların yerine doğru dürüst bir
karıya zıplar ve sikiş için ayırdığı 40.000 kaloriyi iliğine kadar
emdirip
rahatlar. Ama siz bu cevabı kabul etmeyeceğiniz için şöyle cevap
verelim;
Mehmet' in bütçesi 48 dolara yetiyor ancak grup yapılacağından
pazarlıkla
miktar ıskontosu alınır ve bütçe rahatlatılır. Böylelikle ayda ayırdığı
18
saati 3 saate bölersek 6 kez mala vurmuş olur ve her sikiş 40.000/6 =
6700
(yaklaşık) kalori harcar. Bu hayvan bir seferde kesintisiz 3 saat
düdükleyebiliyorsa zaten Amerika da kalması ve buralara dönmemesi
hepimiz
için hayırlı olur, ayyyyyrrrııııı.
c) Mehmet Mary ile her buluşmasında 5.000 kalori harcıyorsa yukarıdaki
hesaba göre Nancy'ye sadece 6.700 - 5.000 = 1.700 kalori kalır ki bu da
Nancy gibi falafoş bir orospuyu sadece gıdıklar. Bu durumda birinden 6
diğerinden 5 birim zevk alan Mehmet'in mutluluğunu maksimize etmesi
için
kendisine arkadan vuracak birisini bulması gerekir. Sonuç olarak
arkadan
almaya alışan Mehmet' in bundan sonraki sosyal yaşantısını kaşarlı bir
ibne
olarak planlaması gerekir. Bu sayede ayda 48 dolar tasarruf sağladığı
gibi
üste para da kazanarak bütçeyi de götü de genişletir. Saygılarımı arz
eder
grafik açıklamayı sözlü mülakatta bizzat üzerinizde uygulayarak
yapacağımı
belirtirim
|
|
|
16 Eylül 2005 Cuma
11:19:58
|
|
|
)))
|
|
|
16 Eylül 2005 Cuma
14:49:52
|
|
|
>>Adamin küçük oglu sorar:
> >>Babacigim "potansiyel" ile "fiili" arasindaki fark nedir?
> >>Babasi: Anlatayim...
> >>Çocugun babasi karisina döner ve sorar:
> >>- 1 milyon dolar verseler Robert Redford'la yatar misin?
> >> Karisi:
> >>- Tabii, sorulur mu! Hayatta kaçirmam!
> >>Bunun üzerine adam kizina 1 milyon dolar karsiliginda Brad Pitt
>ile yatip yatmayacagini sorar.
> >>Kizi: -Vay be! Tabii ki! Hep hayalini kurdugum sey!
> >>Daha sonra adam büyük ogluna dönerek:
> >>- 1 milyon dolar için Tom Cruise ile yatar misin, diye sorar.
> >>Büyük oglan:
> >>- 'Evet! Neden yatmayayim? Düsünsene 1 milyon dolarla neler
>yapilmaz! >>
> >>Bir saniye beklemem!' der.
> >>Bunun üzerine babasi küçük ogluna döner ve:
> >>- Anladin mi oglum "potansiyel olarak" 3 milyon dolarin
üzerinde
>oturuyoruz, ama "fiili olarak"
> >>2 orospu ve 1 ibne ile birlikte yasiyoruz.
|
|
|
16 Eylül 2005 Cuma
22:29:40
|
|
|
George W. Bush ölüyor ve hemen cehenneme gidiyor. Orada kendisini seytan karsiliyor ve
-"Hosgeldin, ancak burada yer sikintisi çekiyoruz, cehennem tamamen dolu. Bu nedenle bir kural koyduk. Yeni birisi geldigi zaman eskilerden bir kisiyi cennete gönderiyoruz. Kimin cennete gidecegine sen karar vereceksin. Ancak seçimini yaparken dikkatli ol, çünkü seçecegin kisinin cezasini sonsuza kadar çekeceksin." diyor. Yürümeye basliyorlar. Seytan ilk kapiyi açiyor: Usame Bin Ladin. Bir direge baglanmis ve sürekli iskence ediliyor.
G.W.Bush: -"Bu olmaz diyor. Sadece cezanin çok agir oldugunu düsündügümden degil, bu adam çektigi cezanin çok daha fazlasini haketmisti. O nedenle burada kalmali."
İkinci kapi açiliyor: Saddam Hüseyin. Asiri sicak bir yerde gardiyan tarafindan kirbaçlanirken tas kiriyor. Bush'tan yine ayni yanit geliyor. Üçüncü kapi açildiginda Bill Clinton görülüyor. Son derece rahat bir koltuga oturmus,bir elinde büyük bir kanyak kadehi, diger elinde puro ve önünde diz çökmüs bir sekilde Monica Lewinski. George W. Bush mutlu bir sekilde gülümseyerek dönüyor seytan'a:
-"Bence bu çok uygun. Gerçi kendisi politik arenada düsmanim, ama çektigi ceza gayet makul".
Şeytan siritarak içeriye sesleniyor:
-"Tamam Monica sen gidebilirsin!"
|
|
|
17 Eylül 2005 Cumartesi
23:31:04
|
|
|
Çikma tekliflerine karsilik kadinlarin verdikleri cevaplar ve bu
cevaplarin gerçek anlamlari:
Olmadigi için üzgünüm; ama lütfen arkadas kalalim.
MEALi:istedigin sey mümkün degil. Ama yanimda olmaya devam et. Beni
evime getirip götürecek, güldürüp-eglendirecek, eglence yerlerinde
eslik edecek, faturalarimi yatiracak ve tamirat islerimi yapacak
birisine ihtiyacim var. Merak etme; bir erkek arkadasim oldugunda da
arada sirada ararim seni.
Ama ben seni kardesim gibi görüyorum.
MEALi: Bir daha asla bu konuyu gündeme getirme.)
Duygusal sorunlarim var; önce onlari çözümlemem gerek.
MEALi enden baska birkaç kisi daha istiyor; ama bir türlü karar veremiyorum.)
Böyle bir iliski için henüz hazir degilim.
MEALi:Henüz alemlerin tadini yeterince çikaramadim. Beraber olmak
istedigim birkaç yüz kisi daha var. Beklemeye devam et. Daha iyisini
bulamazsam belki gelirim...)
Seni yeterince tanimiyorum.
MEALi:Tipin falan tamam ama ya diger özelliklerin? Araba senin üzerine mi?
Evin-yazligin var mi? Kaç para kazaniyorsun? Bankada paran var mi,vs...)
Ben de seni istiyorum. Ama simdi olmaz. Zamana birak.
MEALi:Gencim, güzelim, çekiciyim. Bunlarin tadini en dibine kadar
çikarmak istiyorum; diger taraftan senden daha iyi birisini
bulamamaktan da kaygilaniyorum. )
Seni seviyorum. Ama ben çok seçici birisiyim; kolay kolay begenmem.
Hemen karar vermemi bekleme.
MEALi: Ben ingiltere kraliçesinin soyundan geliyorum. Bana layik olmak
çok zordur. Süperman - Brad Pitt - Prens Rainer - Bill Gates karisimi
bir erkek ariyorum.
Güç, karizma, zenginlik, zeka, statü, fizik, kimya, falan hepsi bir
arada olmali. Kiz kurusu olmak pahasina da olsa arayacagim. Eger
bulamazsam can simidim olursun, degil mi kerizcigim?..)
MEALi:Şimdilik idare ediyorsun ama ileri ki yillarda gösterecegin performans
konusunda ciddi endiselerim var... )
Hayatim su anda karmakarisik, israr etme .. Ben seni ararim.
MEALi:Birkaç erkegi ayni anda idare ediyorum. Fazla kurcalama.
Habersiz eve gelmeye falan da kalkma, ikimiz de dayak yeriz valla... )
Ask bana göre degil...
MEALi: Kendime güvenim yok. Bir iliski sürdürmek için çaba
harcamaktansa evde TV izleyip, pasta-börek yerim. Nasilsa ailem zamani
gelince birisini bulur.)
Ayni isyerinde çalistigim biriyle birlikte olamam.
(isyerinde göz koydugum erkeklerden biri olsaydin hemen atlardim ama
degilsin. Diger taraftan, ileride yöneticim olur da burnumdan
getirirsin diye açik açik söyleyemiyorum.)
Su siralar kariyerime konsantreyim.
MEALi:Yaptigim is disinda hiçbir konuda söyleyecek sözüm yok.)
Ben nisanliyim.
MEALi:Ne güzel egleniyorduk. Neden üzerime geldin ki sanki. Sonunda
dogruyu söylemek zorunda kaldim iste...)
Evet, istiyorum.
MEALi ürüst bir kadin)
Hayir, istemiyorum.
MEALi ürüst bir kadin
|
|
|
17 Eylül 2005 Cumartesi
23:48:39
|
|
|
OFIS'TE BİR GUN
Kaan her zamanki yalanci telasla ofise girer.
SEF: Ooo, Kaan bey nerelerdesiniz? Kötü bir sey olmamistir insallah...
(Yine geç geldi hiyar.)
KAAN: Sormayin müdür bey, basima neler geldi bir bilseniz! (Ulan bu
da beni her gün kapida bekliyor herhalde...)
SEF: Hayirdir n'oldu? (Gözleri kan çanagi, aksam odun gibi içmis bu hiyar!)
KAAN: Efendim dün halamin oglunun evinde kaldim , gecenin vakti
karakola düstük maalesef. (Inandi galiba. Isterse detay sorsun, yol
boyunca hikaye düsündüm)
SEF: (Inanmis gibi yaptim ya, gözleri parladi.Yol boyunca yalan
düsünmüstür zaten) Allah Allah geçmis olsun, gelin oturun söyle...
(Hala les gibi içki kokuyor it!)
KAAN: (O kadar da sakiz çignedik ama kokuya uyandi galiba lavuk) Simdi
efendim, benim dayimin oglu (lan demin halamin oglu mu demistim yoksa?
kedi ticaretiyle ugrasiyor...
SEF: (Oha! Uydurdugu meslege bak)Aaa, çok ilginç bir is. Para
birakiyor mu bari...
KAAN: ( Sanane lan parasindan) Sokak kedisi degil efendim, amcamin
oglu (Lan valla iyice karistirdim. Amcaoglu muydu, dayioglu mu?) Van
kedisi satiyor.
SEF: Eee, n'olmus, kedi mafyasiyla basi derde mi girmis? (Lafi soktuk
ama anlayacak adam nerede?)
KAAN: (Espri yapti hayvan) Yok efendim, öyle degil. Simdi teyzemin
oglu (Ulan suna bastan kuzen desene, is iyice moka sardi) Van kedisi
satiyor. Istanbul'da bu isi sayili adam yapiyor biliyorsunuz...
SEF: Bu meslek dalini ilk kez sizden duydum, sayisini bilemiycem.
(Yahu, laf sokmaya çalisacagima kafayi uçsam ya suna...
Neyse sakinleseyim)
KAAN: Neyse beyefendi, diger saticilardan biri, sokak kedilerini
toplayip gözlerine lens takiyormus meger (uçtuk mu ki?), sonra da
degisik göz renkleri var diye Van kedisi olarak satiyormus.
SEF: (Vay ki vay, vay ki vay! Bu itin idrarini tahlile göndericem,
alkol kafasi degil bu) Bakin siz su sahtekarlara...
KAAN: Kesinlikle haklisiniz efendim, neler var. Baksaniza, sen tut
hayvanlarin gerçek gözünün üstüne renkli lens tak, sonra da Van kedisi
diye sat... (Kesin abarttik)
SEF: (Onu anladik essek sipasi, gerisinde ne yumurtlayacan ben onu
merak ediyorum) Sizin kuzenin ne alakasi var ki bununla? (Kuzen dedim
ya, sevindi, gözleri parladi. Salak...Salaak... Salaaak...)
KAAN: (Kuzen dedi, valla kuzen dedi. Kurtuldum stresten) Efendim,
Istanbul'da ne kadar Van kedisi ticareti yapan varsa topluyorlar...
SEF: Dogru ya, zaten sayili... (Bunu dövmek de kesmeyecek, ne yapsam acaba?)
KAAN: Aynen öyle beyefendi. Neyse, evdeyim diye beni de aldilar. (Of
be, kurtulduk galiba)
SEF: (Karsi saldirinin zamani geldi), Neyse olayin ayrintilarini
okuruz gazetelerden, ilginç olay, kesin haber olur. (bakalim nasil
karsilayacak?)
KAAN: (Bunu da hesapladim dallama, ulan ne zekiyim be...) Yok efendim,
yapanlar bulundu. Sonra araya bir sürü insan girdi, bizim yegen (hay
anasini mictik) de suçsuz oldugu için, ticari itibari sarsilmasin diye
gazetelere yansimayacak olay...
SEF: (Bak, bak, bak. Yavsaga bak! Analitik düsünüyor ya, bunu da
hesaplamis. Analitik kötek aticam bu deveye) Neyse, geçmis olsun. Siz
bugün eve gidin, iyice bi dinlenin isterseniz. Moraliniz bozulmus,
uykusuz kalmissiniz... (Lan bi git, daha kapida yersin uçan tekmeyi.
Bu sefer girismezsem serefsizim)
KAAN: (Hisar'da manitalar bekliyor, tabii giderim kerizim. Lan bu
lambayi da müdür yapmislar ya buraya, helal olsun valla. He he he...)
Sagolun, aslinda iyi degilim, dinlensem gerçekten iyi olur... (Lan
herif saatini falan çikariyor, odunu yiyecez galiba, vazgeçelim) Ama
gece ne güne duruyor ki beyefendi, gece dinlenirim. Zaten geç geldim,
arkadaslara da ayip oldu...
SEF: (Saati bosuna çikardik, uyandi hayvan) E hadi yerinize geçin o
zaman. Tekrar tekrar geçmis olsun. (Isten kovmak tatmin etse, dakikada
kovucam da, dövmem lazim, söyle evire çevire dövmem lazim ki hincimi
alabileyim. Neyse bir dahaki sefere)
KAAN: Sagolun efendim, anlayisiniza tesekkür ederim (Lan gitse miydim
ki? Saati öylesine çikardi belki de...)
|
|
|
18 Eylül 2005 Pazar
00:30:24
|
|
|
Ayakları çok fena kokardı. Bir gün bir arkadaşına, birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti.
- Hay hay, dedi arkadaşı. Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy. Söz mü?
- Söz...
Tiyatroya gittiler. Yerlerine oturdular. Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı.
- Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı.
- Vallahi değiştirdim, dedi ve ekledi:
İnanmazsan diye kirlileri de cebime koydum. İşte burada!...
|
|
|
18 Eylül 2005 Pazar
00:35:24
|
|
|
Adam maça gitmiş. Aldığı bilet tribünün en uzak köşesinde. Yerine oturmuş birinci devreyi güç bela seyretmiş.
O arada ön tarafta tam ortada bir koltuğun boş olduğunu fark etmiş. Devre arasında sıralar arasından geçip o boş yere ulaşmış. Yan koltuktaki adama sormuş:
- "Burası boş mu?"
- "Boş, demiş adam..."
- "Nasıl oluyor bu tıklım tıklım dolu stadda boş yer kalmış..."
- "Orası benim eşimin, demiş adam, aylar önce bu maç için almıştık. Ama eşim vefat etti..."
- "Çok üzüldüm, demiş bizimki, ama dost ve akrabalarınızdan birine neden vermediniz bileti?"
- "Onların hepsi şu anda cenazede, demiş adam...
|
|
|
19 Eylül 2005 Pazartesi
10:04:52
|
|
|
BOMBAAA
Bir tımarhanede deliler ayaklanır ve binanın orta bahçesini işgal
ederler. Hiçbiri de dağılmaz. Bunun üzerine doktorlar toplanarak
yönetmeliği açarlar ve aynısını uygulamaya karar verirler. Yönetmeliğe
göre bir doktoru çırılçıplak soyar delilerin içine atarlar. Doktor
içeri girince * BOMBAAA * diye bağırır. Bunu gören deliler doktoru
tuttukları gibi camdan dışarı atarlar. Bunun üzerine doktorlar tekrar
toplanır ve konuşurlar. Bu işte bir yanlışlık vardır. Delilerin
hepsinin dağılması gerekmektedir. Yeniden denerler. Bir doktoru daha
soyup içeri atarlar ve oda * BOMBAAA * diye bağırır. Deliler onu da
tuttukları gibi camdan dışarı atarlar. Başhekim en sonunda bir de ben
deniyeyim der ve soyunup delilerin arasına girer ve * BOMBAAA * diye
bağırır. Bunun üzerine bütün deliler kaçışır ve binayı ve orta bahçeyi
terk ederler. Doktorlar merak eder ve biraz akıllı olanlarından
toplayarak bu durumu sorarlar. Niçin siz ilk iki doktor girdiğinde
binayı boşaltmadınız da son başhekim girdiğinde boşalttınız? derler.
Delilerde "İlk giren iki bombanın fitili uzundu ama son giren bombanın
fitili kısaydı zamanımız yoktu içerde patlamasın diye böyle yaptık"
derler.
|
|
|
19 Eylül 2005 Pazartesi
10:05:56
|
|
|
LİMON
Genç rahibelerden biri kosarak gelir ve basrahibenin önünde diz çökerek; "Degerli hemsire, sormayin basima neler geldi ..." "Neler geldi kizim?""Arka bahçede çiçek topluyordum, nerden
geldi bahçivanin oglu ortaya çikti ve maalesef bana...
"Tecavüz mü etti ?"
"Evet..."
"Himmmm, peki kizim sen simdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç...'
"Aaa, limon hamileligi önler mi ?"
"Hamileligi önlemez de, en azindan o yuzundeki aptal siritmayi engeller..."
|
|
|
20 Eylül 2005 Salı
12:42:41
|
|
|
Mikonos Adasinin Papaz efendisi pazar vaazinda cehenneme
> gitmemek için islenmemesi gereken günahlari anlatiyor....
>
> 'Birincisi: Öldürmeyeceksin, çalmayacaksin, zina
> etmeyeceksin' 'En büyük günah ise, oglanciliktir' diyor....Yunanlinin
> zaten bu konuda adi çikmis.... Bu günahi zinhar islemeyin' 'Eger
> islerseniz bilin ki.....
> 'Bir nefes alip anlatiyor papaz efendi;'Bu günahin
> kefaretini... Öbür dünyada Sirat Köprüsü var ya, Sirat Köprüsü....
> Iste bu köprüyü geçerken, becerdiginiz bütün erkekleri sirtinizda karsi
> tarafa tasiyacaksiniz.... Ona göre....'
>
> Vaazi dinleyen Todori, arkadasi Yorgonun kulagina egilir;
> 'Yandik ki ne yandik..... Bugüne dek en az yüz erkek becerdim ben,
> köprüden geçerken sirtimda yüz adami nasil tasirim?'
>
> 'Düsündügün seye bak,' der Yorgo... 'Ölmeye yakin verirsin
> birine, binersiniz hep beraber onun sirtina..'
>
|
|
|
20 Eylül 2005 Salı
16:31:43
|
|
|
TÜRKÜN AKLINI SEVEYİM
Güney'de bir turistik lokanta, yemek listesine yemeklerin Türkçe
adlarini, kars¸ısına da Ingilizcelerini koymus. Mantı'nin ingilizcesi
olarak da "Logi" geçiyormus.
ingilizcede böyle bir sözcük mevcut degil. Peki nasil icad
edilmis Arastirmis ve bulmuslar: "Logic" ingilizcede "mantık"
demek. Son harfini atmislar, olmus "mantı" !
|
|
|
20 Eylül 2005 Salı
16:32:07
|
|
|
Eski Roma'nin unlu generallerinden birinin esi dunya guzeli bir kadinmis.
Kulturu, nesesi, ev sahibeligi uslubuyla benzeri guc bulunur bir sahane
kadin. Bosanacaklari haberi cikmis, butun Roma bu haberle calkalaniyor.
Yakin arkadaslari bir cesaret konuyu acmislar:
- E$in Roma'nin en guzel, en begenilen, gipta edilen kadini, diye
baslamislar; lafi birbirinin agzindan alarak dakikalarca övdukten sonra,
sözu su suale getirmisler. Nasil olur da ondan ayrilmayi dusunebilirsin?
General bacagini uzatarak:
- Cizmemi begendiniz mi önce onu söyleyin bana, demi$.
- Cok guzel!
- Tay derisinden yapilmistir. Sicilya'nin en marifetli cizmecisi tarafindan,
kendi eliyle, benim icin yapilmi$tir. Bir benzerini butun Roma'da
bulamazsiniz.
- Belli, demis arkadaslari. Benzersiz derken de haklisin. Ama bunun, bizim
sualimizle ne alakasi var? Arkada$larinin merakini iki kelimeyle gidermis
general:
- Ayagimi SIKIYOR, tamam mi?
|
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
12:53:01
|
|
|
\\ 1
Tipik bir maço adam, çok hoş bir kadınla evlenir ve nikahın hemen
ardından kurallarını ortaya koyar. "Eve ne zaman istersem, saat kaçta
istersem, ki herşeyden önce eğer istersem, o zaman gelirim ve senden bu
konuyla ilgili bir tartışma istemiyorum. Ben baska bir şey
söylemedikçe, her akşam yemek masasını kusursuz istiyorum. İstediğim
zaman eski kız arkadaslarımla içmeye ve kağıt oynamaya giderim ve bana bu
konuda güçlük çıkarma sakın. Bunlar benim kurallarım. Yorumun var mı?"
Kadın: "Hayır, benim için sakıncası yok. Yalnız şunu bil ki, burada her
gece saat 7'de sex yapılacak, sen olsanda, olmasanda."
\\ 2
Karı koca, evliliklerinin 40.yıl dönümünde sert bir ağız dalaşına
girerler. Adam der ki; "Sen öldüğünde, mezar taşına şöyle
yazdıracağım; "- Burada benim karım yatıyor - Her zaman ki gibi
soğuk" "Yaa??" der kadın; "Sen öldüğün zaman da ben senin mezar taşına
şöyle yazdıracağım; " - Burada benim kocam yatıyor. - Nihayet sertleşti."
\\ 3
Doktor ve karısı kahvaltı masasında tartışıyorlar. Adam hiddetle
masadan kalkar ve "sen yatakta da iyi değilsin" der ve hışımla evden
çıkar. Bir müddet sonra kötü bir hareket yaptığını düşünüp, durumu telafi
etmek üzere telefon açmaya karar verir. Kadın telefonu
defalarca çaldıktan sonra açar ve adam sinirli bir şekilde sorar;
"Telefona cevap vermekte niye bu kadar geciktin?" "Yataktaydım" der kadın.
"Bu saatte yatakta ne yapıyorsun?" "İkinci bir görüş alıyorum"
\\ 4
Bir adamın 6 çocuğu var ve bu başarısından fazlasıyla gurur duyuyor.
O denli gurur duyuyor ki, karısını, onun tepkisine rağmen, "6 çocuğumun
annesi" diye çağırmaya başlıyor. Bir gece bir partiye gidiyorlar. Adam eve
dönme vaktinin geldiğine karar verdiğinde, karısının da gitmeye hazır olup
olmadığını öğrenmek istiyor. Olanca sesiyle bağırıyorlar; "Eve gidelim mi,
6 çocuğumun annesi?" Kadın, kocasının bu
dangalaklığın son derece rahatsız oluyor ve o da aynı şekilde
bağırıyor "Ne zaman istersen, 4 çocuğumun babası!"
\\ 5
Bir işadamı tavernaya girer, bara oturur ve bir duble martini sipariş
eder. İçkisini bitirdikten sonra, gömleğinin cebine bir göz atar, ardından
barmane bir duble martini daha hazırlamasını söyler. Bunu da bitirince,
yine gömleğinin cebine bir göz atar, sonra barmene dönüp bir duble daha
martini siparişi verir. Barmen;"Bakın bayım, size bütün bir gece boyunca
martini getirebilirim. Fakat, bardağı her doldurmamı istemenizden önce
niçin gömleğinizin cebine baktığınızı söylemek zorundasınız."deyince adam
cevap verir; "Karımın fotoğrafına
bakıyorum. Ne zaman gözüme güzel gözükecek, işte o zaman eve gitme
zamanı gelmiş olacak"
|
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
16:06:11
|
|
|
Bugün amcanızın birikmiş mektuplarını cevaplama günüdür:
Rumuz: Darwin
Soru: Amcacığım sence üstün seks hangisi, erkek mi kadınlar mı?
Cevap: Sevgili Darwin; lütfen saçmalama. Bir klitoriste 8 bin adet sinir ucu var. 8 bin adet sinir ucu erkeğin beyninde bile yok. Şimdi bu durumda erkeklerin üstün seks olabilmesi mümkün mü
Rumuz: Oh ja
Soru: Amcacığım sizce bayan Merkel mi güzel yoksa alalade bir Holstein ineği mi?
Cevap: Gayet tabii ki bir Holstein ineği hatta bir Kıbrıs eşeği bile daha güzel Merkel'den.
Rumuz: Merak
Soru: Amcacığım sizin yakışıklı olmanız mümkün mü?
Cevap: Gayet tabii ki mümkün sevgili Merak. Okuduğum kadarıyla artık insanlara surat nakli yapılabilecekmiş. Surat naklettirdiğim takdirde artık ben de yakışıklı olacağım.
Rumuz: Evrim Teorisi
Soru: Amcacığım bana Evrim Teorisi'ni açıklar mısınız?
Gayet tabii ki çocuğum. Yakışıklı insanların genelde aptal, çirkin insanların ise sonuçta akıllı olmaları Evrim Teorisi'dir ve doğal seleksiyon evriminde oluşan bir şeydir bu. Siz hiç fizik kuramı ortaya atmış bir yakışıklı adama rastladınız mı?
Rumuz: Miyop
Amcam sen şaşı mısın?
Cevap: Hayır değilim çocuğum da bu soruyu neden iki kez yan yana yazıp göndermiş olduğunu da anlamadım. Bu şaşı olduğum yolundaki asılsız suçlamadan da çok sıkıldım haberiniz olsun. Bu şaşı olduğum yolundaki asılsız suçlamadan da çok sıkıldım haberiniz olsun.
Rumuz: Özellik
Soru: Amcacığım son keşfettiğiniz bir özelliğinizi anlatır mısınız?
Cevap: Tabii ki anlatırım. Ben insanlarda telekonferans sistemiyle konuşmayı tetikliyorum. Geçenlerde bir masanın başında oturmakta olan iki kişinin bulunduğu bir odaya girdim. Ve girer girmez de gözümü sadece bir tanesinin suratına dikerek konuştum ama sonuçta soruma ikisi birden cevap vermeye başladı. Bu durum çok hoşuma gittiği için daha birçok soru sordum, telekonferans sürdü gitti.
Rumuz: Karakter
Soru: Sevgili amca duyarlı karakteri nasıl açıklarsın?:
Cevap: Duyarlı karakterin ne olduğunu iyi anlamak için bizim borsayı incele. Borsanın kırılma noktaları, direnme noktaları, hassasiyetleri pek bol, bu kadar duyarlı bir organizmayı dünyada başka yerde katiyen bulamazsın.
Rumuz: Otel
Soru: Amcacığım soyadı Türk olan bir bebeğe Ata adı konması acımasız bir espri değil midir?
Cevap: Vallahi bilemiyorum, bu soruyu İsmet İnönü adlı arkadaşıma aktardım o da 'evet bu acımasız bir espridir' dedi, ben onun yalancısıyım, sadece aracıyım.
Rumuz: Neden
Soru: Amcacığım sen neden genel yayın yönetmeni oldun ki...
Cevap: Birinci kariyer tercihim olan seri katil olmayı başaramadım da ondan.
Rumuz: Sakin
Soru: Amcacığım sen nasıl dinleniyorsun?
Cevap: Seyretmediğim halde televizyonun karşısında oturarak. Şimdi düşünüyorum da ayrıca okumadığım kitaplara bakıyorum, içmediğim içkileri biriktiriyorum, anlayacağınız hayatım bir tür yapamama üzerine kurulu durumda.
Rumuz: Seks
Soru: Amcacığım bana seks yaşamınızı anlatır mısınız?
Cevap: Bu sorunuzu bir önceki soru ve cevaptan sonra sorulmuş olduğu için hayli şanssız bir soru olarak nitelendiriyorum ve 'no comment' diyorum.
|
|
|
eda /sadness (munzureda)
1235
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
16:23:40
|
|
|
babaanneye bakın taş gibi......... 
|
|
|
eda /sadness (munzureda)
1235
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
16:33:29
|
|
|
babaanneye bakın taş gibi......... 
|
|
|
eda /sadness (munzureda)
1235
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
16:37:18
|
|
|
erkeklerin hayallarini süsleyen hatun
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|