|
Gönderen | Mesaj |
|
1 Mart 2009 Pazar
19:00:12
|
|
|
Seni sevmek bir trencinin tren altında kalması gibidir. Çığlığı düdük sesine Hasreti raylara takılı kalır...
Seni sevmek kaşarlaşmış bir celladın kendini asması gibidir Asılı cesede bakıp ta hem ağlar hem güler ya Oysa bir avuç gözyaşıdır bedenini astıklarından arta kalan...

 
 
Seni sevmek zordur güzelim Seni sevmek çelişkilidir Ölümle yaşamın kardeşçe birliğidir Ölünün mezarı görüp vazgeçmesi gibidir Buna rağmen seni sevmek güzeldir
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:05:44
|
|
|
bence hiç güzel değildir...Ama gerisi doğru...
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:07:14
|
|
|

Sevmek... Sevgiliyi
bir beyaz güvercin gibi
avuçlarina alip
oksamak ve yüregine
bastirip korumaktir
Ama sevgiliyi daha güzel
ufuklar bekliyorsa onu
salivermektir Onun uçsuz
bucasiz gökyüzünde kanat
cirpislarindan
sonsuz haz duymaktir
Onun kendisinden
uzaklasmasina üzülmek degil
gerçege uçmasina
hakikate yaklasmasina
sevinmektir...
"Beni birakip
nereye gidiyorsun
demek degil
gittigin yerlerde
dualarimla
seni koruyacagim
diyebilmektir
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:08:25
|
|
|
Ama türkiede bole bir şey pek de olası bir durum değildir...
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:12:37
|
|
|
aman be Onur sanada bişi beğendiremedik ki
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:13:16
|
|
|

Hüzün nedir
Hüzün nedir dostlar bilir misiniz? Hüzün, yuvasından,düşen bir kuştur Hüzün,bir neşeye ulaşmak için Devamlı çıkılan bitmez yokuştur.
Hüzün,ayrılıktır,kavuşmamaktır Hüzün,gurbet elde siyah gecedir Hüzün,yaslı gönül,konuşmayan dil Suskun dudaklarda,iki hecedir.
Hüzün,karlı dağdan kopup gelen çığ Hüzün,bakmasını bilmeyen gözdür Hüzün,laf söyleyen yobaz hödüğün Dilinden dökülen manasız sözdür.
Hüzün,yağmalanmış arı kovanı Hüzün,bal yapmayan tembel arıdır Hüzün,renk renk açan bir gökkuşağı Mavi,yeşil,erguvan ve sarıdır.
Hüzün,tek kumrudur ağaç dalında Hüzün,bir buhardır,sistir,dumandır Hüzün toplulukta, kalabalıkta Yalnızlık duyduğun bir kısa andır.
Hüzün, göz yaşıdır gül yanaklarda Hüzün, çisil çisil yağan yağmurdur Hüzün,yoktan yere dosta atılan Çıksa izi kalan,balçık,çamurdur.
Hüzün,sonbaharda yaprak dökümü Hüzün,yollarımı kapayan kıştır Hüzün,bir ceylanın zalim avcıya Yolladığı acı,masum bakıştır.
Hüzün,beş yaşında su satan çocuk Hüzün, parasızlık ve yoksulluktur Hüzün,din imanı bir yana atıp Menfaat peşinde kula kulluktur.
Hüzün,gece gündüz kapıyı çalan Hüzün,istenmeden gelen misafir Hüzün,bulduğunu kabul etmeyen Gönüllerde pastır,ellerde kirdir
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:16:08
|
|
|
Hüzün Hüzün karanlıktır derler Ona tutsak olmamalı Kırar o yaşama sevincini Hüzün, sevgiyi, umudu kırar
Hüzün bir çiçektir oysa Beyaz renkte, yeni açmış Tüm diğer çiçekler gibi Kucak açmış yeni güne
Hüzün bir çiçektir oysa Sarı renkte, soluk tenli Toprağa döneceğini bilir gibi Eğili boynu kızgın güneşe
Hüzün bir çiçektir oysa Ala renkte, kuşkulu için için Hep bir şeyler arar gibi Bakmakta kıpırtısız gözlere
Hüzün kimbilir belki de Bir yapraktır bir çiçeğin dalında Düşünceleri özümleyen Karakıştan, geceden sonra
Hüzün karanlıktır derler Bak işte ben onun aydınlığındayım Koyverdim kendimi ılıklığına Yaprak yaprak her yanım
Ne olur gel ruhuma hüzün Her seher, her bahar gel Hüzün seninle öğrendim hayatı Hüzün hayat seninle güzel
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:25:35
|
|
|
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:28:04
|
|
|
Bir Hüznün ŞiiriYolculuk saati geldi çattı Şimdi hayatın acımasızlığı karşımızda Mâzi bir daha gelmeyecek Her bir hatıra bir hayal gibi Deniz kenarında mutlu bir akşamüstü Unutulmayacak bir rüya gibi
Yolculuk saati geldi çattı Kalbimde ömrümce saklayacağım Manidar gözlerinin hüznünü gördüm Her gece binlerce sayıklayacağım Belki ilk kez,annemden sonra Belki ilk kez,anlatılmaktan öte Bu aşk değil,aşktan da öte Artık tüm esprilerin vaadi bitti Mânidar gözlerinin hüznünü gördüm Yağmurdan ıslanmış sarı saçların Bir kedi yavrusu gibi,ürkek,üşümüş Belki bir daha görmeyeceğim Uzat ellerini tutayım desem Uzaklarda ağladığını düşüneceğim Hakkını helal et,ey gönlü pak,güzel kız Sen ağyara emanet,ben ağyara emanet Yolculuk saati geldi çattı
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:29:20
|
|
|
Selam arkadaşlar
Sibel donatmışsın heryeri
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:30:45
|
|
|
sibel abi bu ne yapacağı belli olmaz... 
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:32:10
|
|
|
Her Yerde SevmişimSeni
Akşamlar ın kapısı kilitlendiğinde, Evimde seviyorum seni..
Her uykum geldiğinde, Düşümlerimde seviyorum seni..
Ne zaman elime kalem alsam, Kağıt ta seviyorum seni..
Sokağa çıksam kaldırım taşlarında, Kuma bassam, İzim de seviyorum seni.
Nerede bir türkü duysam, Ne zaman özlemin çökse içime, Ülkemde seviyorum seni..
Her içtiğim yudumda, Suyumda seviyorum seni..
Ağlasam göz yaşım da, Gülsem, kahkahamda seviyorum seni.
Terk etsem her yeri, Gitsem çok uzaklara, Aklımda seviyorum seni..
Öyle ceza aldım ki... Hücremde seviyorum seni..
Baktığım her yerdesin.. Görmesem de seviyorum seni.. Neyleyim.. Her yerde sevmişim seni..
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:34:44
|
|
|
SEVMEK VE SEVİLMEK
İnsanoğlu sevmek ve sevilmek için yaratılmış… Nice sevinçlere ve elemlere tabi tutulur yaşadıkça. Ummadık anda kapımızı çalan umut ve umutsuzluk… Yeni güne birçok şeyi değiştirerek veya bazılarını hiç değiştirmeden merhaba demek isteriz. Ama bazı duygular vardır ki değiştiremediğimiz, bir şeyle enjekte edemediğimiz, asla edilemez duygular… Sevmek ve sevilmek duygusu… Bir insan her şeyi sevebilir ama o insanı kim kimler neden sever? Her sevgide her duyguda ayrı bir tat, heyecan, umut, özlem, sevinç var anlatılmaz sadece yaşanır… Aile, eş, çocuk, vatan, bayrak, bayram, evlilik, eşya, doğa, vs vs. Mesela son olaylarla tüm Türk halkı Mehmetçiği öyle sevdi ki… Mehmetçik bunu biliyordu ama gören gözler konuşan diller bunu haykırınca dünyaya bütün dünya anladı bunu. O Türk’ler geri mi geliyorlar, evet biz geçmişteki o Türk’lerdeniz. İşte bu, yıllardır görmek istediğimiz; hepimiz kardeşiz bu topraklar üzerinde yaşıyoruz ve başka yaşayacak yerimiz yok… Vatanı sevmek bu, atalarımız hiçbir ayırdım yapmadan kazandılar bu toprakları ve bize emanet ettiler… Meğer bu sevgiyi, sevdiğimizi sevildiğimizi bilmek ne güzel… Askerde yemin töreninde duyduğum o duygu bambaşka… Aileler çevremizi sarmış göğsümüz haklı olarak kabararak rap rap ve marşlarla tören alanına giderken duyulan o hisleri anlatmaya kelimelerin gücü kalemin mürekkebi yetmez, bu anlatılmaz bir duygu. Çok güzel, hayatımızın en güzel mukaddes tadı. Kör kurşunlara karşı hiç dil din renk ayırdım etmeksizin omuz omuza siper tutmak, savaşmak… Arkanı dayayacağın bir dağ yok ki yalçın dağlarda ancak arkadaşın, can kardeşin var. Atalarımızda öyle yapmadılar mı zaten... Süngü harbinde sırt sırta vererek korumuşlardı birbirlerini… Askerden izne gelen iş arkadaşım boynuma sarılışı beni o kadar çok şaşırttı ki inanamadım, hiç beklemiyordum bunu. Bir insan o kadar mı içten sarılır sanki içine katıp saracak gibi… Acımızda ve sevincimizde hep sevdiklerimiz vardır yanı başımızda. Yattığımız yatağı yediğimiz ekmeği cebimizdeki parayı ikiye bölüp paylaştığımız can dostlarımız yok mu? Kara bulutlar tepede dolaşırken gün kara gün bizim günümüz… Herkes boynuma kollarını dolayıp tüm gözyaşlarını akıtmak için sanki hepsi sırasını bekler gibi, acısına sarılıp yüreğinde ve gözlerindeki yaşla doluyor hüzünlü kollarını. Nasıl sevinçlerimizi sarıyorsak acılarımızı da sarmak gelse gerek… Bazen de hayvan ve bitki sevdamız gibi… Sahibiyle başka dilden konuşur hayvanlar ve bitkiler. Bakışları ele verir onları. Hayvanlar aleminin en sadık dostu köpekler ve atlar, en nankör hayvanı da kedilerdir. Köpek ve atlar sahibini asla yalnız bırakmazlar, dağda bayırda ölüp kalsalar bile. Bitkilerle ilgilendikçe en güzel kokularını en güzel renklerini meyvesini bize göstermek için yarışırlar. Verdiğin emeğe ihanet etmezler… Neden bayanlar ellerinde kırmızı güllerle gelen kavalyelerine küçük bir buseyi borç bilirler… Bir anne aylarca içinde besleyip büyüttüğü o minik yavrusunu kucağına alınca duyulan mutluluk bambaşka olsa gerek… Hamilelikte anne ve çocuk konuşurmuş ve o minik yürek daha küçük yaşlarda bile başkasının kucağında nasılda huysuzlanıp mızmızlanıyor. Annesinin kucağında ise tebessüm saçıyor, sesini duyunca dikkatle dinliyor ve biliyor olmalı ki annesi onu çok seviyor… İnsanoğlunun en mutlu günlerinden biriside düğünü olsa gerek… Sevdiğin ve sevildiğin kişi ile hayatının bundan sonra ki zamanını yaşamak için birleştirmek… Gerçi düğün günü neyin ne olduğunu bile anlamıyorsun diyor evlenen arkadaşlarım ama, yine de güzel duygular dolsa gerek insanın içine. Ne sevdalar yaşamadık ki… Sevildik, sevildiğimizi sandık ve sevdik. Her yaşanan ilişkide yeni bir duygu, arzu, esaret… Yaşanmış ve yaşadıklarımı düşününce her birinin farklı tadı var. Bakan gözler insanın içini yakan ferli gözler. Ama bazen o ferlerin kenarı hüzünlü olur bazen de sulanır… Elini tutuşu, bakışı, sarılışı, koklaması, uykudan uyandırması, kahvaltı hazırlaması, sevdiğin yiyecekleri sunması, bir bardak çayı dahi birlikte yudumlamak… Bazıları gerçek bazıları da sahte… Hayatta en güzel şeylerden biriside karşılıksız sevilmek olsa gerek. Yanımda ol yeter, senin varlığın benim için en büyük hediye… Senden başka şey istemiyorum, seninle nereye olsa giderim… (Parasızlık kapıdan girince aşk sevgi bacadan çıkarmış dediğinizi duyar gibiyim, ama sevgiyi yaşatan gelecek yarınlar için birlikte atılan adımlarda saklı. Tıpkı kuşun kanatları gibi? Ancak kuş kanadı gibi olan eşler her yere gidebilirler, yoksa&hellip İnsanoğlunun yaşayabileceği o tarifsiz mutluluklardan bir kaçı… Hepsinde farklı duygular arzular dolsa da bilinen tek şey sevmek ve sevilmek, bunu hissetmek… Nice sevgi dolu kalplerle sevilmek ve sevmek üzere…
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:35:34
|
|
|
Ama anlayana anlamayana yol ve kapı orda...
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:39:46
|
|
|
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:40:48
|
|
|
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:41:41
|
|
|
GÜLÜM..!!! Ne gÜzel sevmek biliyormusun Gurbet elde sende özlÜyormusun uzaklarda boynu bÜkÜk ağlayıp Sende yollarımı gözlÜyormusun GÜlÜm gÜlÜm seni çok özlÜyorum GÜlÜm gÜlÜm seni çok seviyorum
Sevmek sevilmek çok gÜzel ama Ebed olsa ömÜr bitmeden sona ömÜr boyu uğramasın ziyana Diye hayaller kuruyormusun
Dalga gibi gelir hep aşk ÜstÜme Sevmekle doyamam kara gözlÜme Karanlık gecede uyku gözÜne Giripte rÜyalar görÜyormusun
Ne gÜlÜn kırmızısı nede sarısı İkimiz bir elmanın iki yarısı Sende benim gibi gönÜl sızısı çekip te gizlice ağlıyormsun
Benim için bin can binde canansın Sevenler kavuşsun kimse yanmasın Mevlam bizi hiç, hiç ayırmasın Diye hep dualar ediyormusun GÜlÜm gÜlÜm seni çok özlÜyorum GÜlÜm gÜlÜm seni çok seviyorum
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:41:41
|
|
|
ve her yarın olduğunda geriye kalan ömrümüzden daralan küçücük bir olay bile acısı ve tatlısı ile bizi bekler durur...
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:43:47
|
|
|
Solgun Bir Gül Dokununcahttp://www.ortanokta.com/on/yazdir.asp?id=76 Çoklarından düşüyor da bunca Görmüyor gelip geçenler Eğilip alıyorum Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ya büyük şehirlerin birinde Geziniyor kalabalık duraklarda Ya yurdun uzak bir yerinde Kahve, otel köşesinde Nereye gitse bu akşam vakti Ellerini ceplerine sokuyor Sigaralar, kağıtlar Arasından kayıyor usulca Eğilip alıyorum, kimse olmuyor Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ya da yalnız bir kızın Sildiği dudak boyasında Eşiğinde yine yorgun gecenin Başını yastıklara koyunca. Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor En çok güz ayları ve yağmur yağınca Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda. Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda Akşamlara gerili ağlarla takılıyor Yaralı hayvanlar gibi soluyor Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor Yollar, ya da anılar boyunca. Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam Solgun bir gül oluyor dokununca.
|
|
|
1 Mart 2009 Pazar
19:44:20
|
|
|
ne güzel işte.Acı olmasa tatlıyı anlayabilirmiydik
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|