|
Gönderen | Mesaj |
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
12 Nisan 2008 Cumartesi
11:21:39
|
|
|
|
|
|
12 Nisan 2008 Cumartesi
12:18:33
|
|
|
Selam arkadaşlar.
Yasmin hanım çok yorgundum.Ne yazık ki uyuyakalmışım.Katılamadığım için üzgünüm.İnşallah birdaha ki sefere.
|
|
|
12 Nisan 2008 Cumartesi
17:02:44
|
|
|
hepinizin ellerine yüreklerine sağlık seviyorum sizleri ya ayrıca tşk ediyorum yokluğumda canlı tuttuğunuz için grubumu
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
12 Nisan 2008 Cumartesi
22:30:10
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
12 Nisan 2008 Cumartesi
22:33:16
|
|
|
|
|
|
14 Nisan 2008 Pazartesi
13:59:39
|
|
|
KELEBEK VE PAPATYA
Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, küçük bir tırtıl gözlerini hayata açmış. Doğal içgüdüleri ile hemen beslenmeye başlamış. Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yeterince büyüdüğünde, kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye başlamış. Bu kozanın içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da, rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.
Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya başlamış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış. Derken bir vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir vadiye. Etrafına şaşkın şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş. Bir anda afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapacağını bilememiş. içinden "Ne muhteşem bir çiçek" diye geçirmiş. Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu.
"Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek istedim.". Nazlı papatya şöyle bir bakmış konuğuna ve "Merhaba" demiş, "ben de yalnızlıktan sıkılmıştım zaten." Ve konuşmaya başlamışlar. Kelebek ona hayat hikayesini, nerede dünyaya geldiğini, geçtiği ormanı, tepeleri anlatmış.
Papatya da ona kendinden bahsetmiş. Birbirlerinden gerçekten hoşlanmışlar. Kelebek bütün zamanını papatyayla geçirmiş. Gece olunca beraber yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca kelebek, kanatlarıyla papatyayı güneşin yakıcı ışınlarından korumuş. Minik kelebek papatyayı çok sevmiş. O kadar çok sevmiş ki, bir türlü onun yanından ayrılamamış. Papatyanın da onu sevip sevmediğini merak ediyormuş. Ama cesaret edip de bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü. Onu kırmaktan, incitmekten, bu yüzden kaybetmekten korkmuş. Papatya da kelebeği çok sevmiş ama o da bir türlü söyleyememiş sevgisini. Duygularının karşılığının olmayacağından, bu yüzden kelebeği kaybedeceğinden korkmuş. Böylece iki sevgili yan yana ama sevgilerini paylaşmadan sürekli sohbet etmişler.
Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip de, kelebek artık zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve; "Üzgünüm ama senden ayrılmam gerekecek" demiş. Papatya buna bir anlam verememiş. "Neden" demiş. "Yoksa benim yanımda mutsuz musun?". "Hayır" demiş kelebek. "Bilakis, sen benim hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve ben de ömrümü tamamladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."
Papatya bu duruma çok üzülmüş ama yapacak bir şey yokmuş zaten. Kelebek artık hiç gücünün kalmadığını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde, son bir gayretle papatyaya "Sevi seviyorum" diyebilmiş ancak. Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından. Ardından da gözyaşlarına boğulmuş.
İçinden "Keşke onun da beni sevdiğini bilseydim. Keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim." diye geçirmiş. Papatya, sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin acısına dayanamamış. Bir süre sonra yaprakları önce solmuş, sonra da dökülmeye başlamış. Her düşen yaprakta papatya, "seviyormuş" diye geçirmiş içinden.
İşte o günden beri, bunu bilen aşıklar, sevgililerine soramadıklarını hep papatyalara sormuş: "Seviyor mu, sevmiyor mu?"...
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
14 Nisan 2008 Pazartesi
22:39:50
|
|
|
|
|
|
14 Nisan 2008 Pazartesi
23:52:02
|
|
|
Unuttuğun, Unutur mu? (Sen sus, sen söyleme) . Kimsenin uğramadığı bir dağın, zirvesinde saklı bir mağarada ne para, ne pul; ne fatura, ne okul; uygar dedikleri şu dünyadan hiç ama hiçbir şey olmadan yalnız sen, yalnız ben, sadece İkimiz; göz, göze; koyun, koyuna yaşasaydık ne güzel olurdu değil mi sevdiğim? Ömrümüz katlanırdı, eksilen zamana inat, yıllarca.. . Olmadı, maalesef olmadı... Ötekiler var ya, hani seni, hani beni, hani bizi, bizden çok seven ötekiler, bırakmadılar bizi.... Şimdi yüzümüze bakıp, `üzgünüm` diyen ötekiler... İnsan, neden insanca yaşamayı denemez? Kendilerine ait olmayan yaşamları, yaşanmaz hale getirmek için neden yarış içine girer? İnan ki ``gücüme gidiyor, böyle yaşamak``... Yaşam direncimi kaybeder gibi miyim, ne? Anlayamıyorum sevdiğim, anlayamıyorum... . Senden kalanları ne yapacağımı da bilemedim, onca geçen zamana rağmen... Atamam! Tenine, yüreğine değdi hepsi. Üstelik biri bulur da, o büyülü kokunu duyarsa; bilirsin kıskanırım, dayanamam... Bendeki değerini anlatamadım değil mi sana? Anlatamayacak kadar da korkağım hâlâ.. Oysa tırnaklarını, tarağımda kalan saçlarını bile kıyıp saklardım ben senin.. Elimden gelse, gezdiğin yerlerdeki ayak izlerini silerdim, üzerine bir başkası basmasın diye.. Ancak anlatamadım sevdiğim, anlatamadım.... . Sarılmak, bağrına yaslanmak, kucağında dinlenmek, saçlarımı okşarken, dizinde uyumak varken; boş düşlerimle oyalanıyorum, gecenin bu çingene saatlerinde.. İnat edip, yaşlarımı tutmaktan boğuluyorum.. Ama ağlamıyorum sevdiğim, hiç ağlamayacağım da.. Senin anımsadığın gibi, mayısta açmış, Cezayir menekşesi gülüşlerimde kalacağım her zaman, ötekilere inatla, onlar anlamasalar da.... . Ya sen? ? ? Unutturmayı başardılar mı beni sana? Tamam sus, duymak istemiyorum, sen sus, sen söyleme.... . (sen söyleme-29) . 27/12/2004 Nesrin Göçmen
|
|
|
15 Nisan 2008 Salı
13:14:31
|
|
|
merhaba canlar
|
|
|
15 Nisan 2008 Salı
13:18:31
|
|
|
ismarlama asklara tahamulum yok artik!! Ya beni adam gibi sev yada cek git yuregimden, Bir gulus bir salinisa verebildigin istemez tuku isterim ve delice sevmek, Bir cosdumu durdurak bilmez bu yurek, Yuregini isterim Yurek ister benle sevismek. Ya ADAM gibi yada cek git Hergun birazdaha zorlasarak cildirtmaksa niyetin ama SEVIYORSAN YETERKI ki zaten yuregi ortaya koyduk. TAMAM ozaman ben bir deli cocugum AMA ISMARLAMA ASKLAR TAHAMULUM YOK ARTIK!!
|
|
|
|
|
15 Nisan 2008 Salı
13:24:29
|
|
|
gözlerimden akan yaşlar
sana bütün yalvarışlar
damlalardan çağlayanlar
sende biter sende başlar
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:38:58
|
|
|
vasat bir sevda filmindeyim
farkında olmadan aldıgım son biletle
koltuklar bos
hepsinde senin kokun
baslamasını beklerken
aniden kararıyor gozlerim
şaşırmıyorum
ilk degil benim için başlamadan bitmesi
olmayan senin de çekip gitmesi
gözlerimdeki son dalgada vurdu kıyılarıma
alırken seni sonsuzluguma
son kez haykırıyor adını şarap şişem
seni seviyorum diye..
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:40:04
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:40:32
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:41:04
|
|
|
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:42:12
|
|
|
Ayrılma kalbimden, dökülüp giden yollar olsun,, Geceydi kadehlere doldurup içtiğim,ben siyahı sevdim,beyazlar senin olsun.. Olsun sönmesin bu ateş, issiz ışıksız kalan yollar olsun.. Bi tek taşına bile dokunma sevdamın, yel vurdukça solan menekşeler olsun.. Acı ama soluğumsun.. Dudağımda adın suskunluk olsun.! İster es gönlüme ister savur ömrümü.. Göğsüme demir atan senin fırtınan olsun.. Bana geceden bir yıldız getir.. İşigindan gözlerim körelmiş olsun.. Ağla, seninde gözyaşın tutmasın elinden.. Hüznümün rüzgarıyla giden bulutlar olsun...
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
04:04:13
|
|
|

KÜÇÜK KIZ
Kırık bir aynanın karşısında Şarkılar söyleyen küçük kız... Nerdesin?? Gözlerimin altındaki bu mor halkalar neden? Seni hangi kumsalda çakıl toplarken unuttum Hatırlamıyorum... Tek hatırladığım içinde aşk kelimesi geçen şarkıları söylerken utandığın Nerdesin küçük kız nerdesin Seni...kendimi özledim!
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
21:30:57
|
|
|
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
21:42:46
|
|
|
Ben Bir Sevda Şiiriyim
Uzanırım masmavi gökyüzüne Yaprağımın yeşili maviye karışır Çiçeklerimin arasında serçeler oynaşır Ben bir hasret ağacıyım dallarım sevdalı
Her köye kasabaya ugramak isterim Yıkayıp kainatı tertemiz yapmak Sevdaya susamış gönülleri sulamak Ben bir hasret ırmağıyım kollarım sevdalı
Anlatılır dururum nesilden nesile Hiç unutmaz beni dinleyen Gecelerimi feda ederim sevenlere Bende bir hasret masalıyım uykularım sevdalı
Pembe bahar çiçekleri açtırırım gönüllere bülbülleri aşık edeim güllere damla damla ruhlara sızarım Ben bir hasret şiiriyim mısralarım sevdalı
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|