|
Gönderen | Mesaj |
|
22 Temmuz 2008 Salı
13:57:16
|
|
|
çok şükürrr ii gidiyoo nasılsn arkadaşm
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
13:57:33
|
|
|
heee ne ya evetmi
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:01:47
|
|
|
yoqq önceydii de sen araya girdn öle olduu
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:01:59
|
|
|
necesiniz yahşısınızmı
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:02:57
|
|
|
necesiniz (nasılsınız)yahşınızmı?
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:03:55
|
|
|
tmmm zeynep arya gi,ren ezilir.girmeyim ozaman
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:15:39
|
|
|
Yiğitcim hoşgelmişsin güzel insan..
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:17:03
|
|
|
tşkler abloşum
ogüzellik senin gözlerinin ve kalbinin güzelligidir
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:18:55
|
|
|
Seni ele sevirem ki... Diyacahsan ki niye ? Ne bilim işde ele ! Seni görende bir hoş olir, ölir, ölir, ölirem... Ahşam olir, davar, nahır, mal gelir, Komlar, ahırlar dolir. Sayiram, sayiram biri esgik. Bi daha sayiram, Bir de bahiram ki tamam. Ama üzülirem; Diyacahsan ki niye? Bennam işde ele! Yassi olir,sekide eymek yiyeceğam. Civil lavaşi dürüm edir, tam kıtliram, Sen ahlıma gelirsen, boğazimda dügümlenir, yiyemirem. Gene diyirsen ki niye? İşde ele...
Anam örtileri serir... Gendi gendimi yiyirem. O da gidir, külli biçare galiram. Gözlerim süzülir, uyuyacağım uyiyamiram. Gafam garişir, yüregim sıhişir, yatamiram. Gene diyirsen niye..? İşde ele... Guşluğa doğri daliram, Hayal, hülya görirem, sanki yanımdasan. Sevinir, sevinir bir hoş oliram, Bir de ayıliram ki, yastığa sarılmışam. Diyacaksan ki niye? Amaaan, işde ele! Sabah olir, horozlar ötir, gün doğir... Gahiram tavuhlara, culuhlara yem verirem... Culuhlari dutir dutir öpirem. Onlari bile sene benzedirem. Saggın deme niye? Ne bilim işde ele!
Gün gibi gelir, ay gibi gidirsen. Beni yiye yiye bitirirsen. Hep ömrümden götirirsen. Seni sevdigimi de coh ey bilirsen. Diyirsen ki niye? Bilirsen işde ele! Babam beni gapiya goymir diyirsen. Ey helt yiyirsen. Gomşulara, emin, bibin, ezen gile gidirsen... Medem ele çıh cama, tırhıca gel! Yüzün görim, bu da bene yeter. Saggın deme niye? İşde ele...
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:26:40
|
|
|
Bir rüya gibidir aslında yaşanan her şey Hepsi ayrı bir hikaye.. Kimi zaman mutlu, Kimi zaman mutsuz son ile biten.
Bizim hikayelerimiz hep mutlu son ile bitti Bitecek... Çünkü biz her mutsuzlukta Mutlu olunabilecek bir şeyler olduğunu görebilmekteyiz…
Hayat o kadar kısa ki, Hiçbir şey üzülmeye değecek kadar önemli değil…
Bazen mutlu olmak için bir güler yüz ,bir tatlı söz bile yeter Bazen de bir merhabayla başlar mutlu şeyler,
Bir merhaba hayatını değiştirir insanın baştan sona,
Bu nedenle, Herkese gönülden sıcacık bir Merhaba diyorum
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:26:49
|
|
|
cansın caannn...
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:27:21
|
|
|
Bavulları hep toplu durmalı insanın... Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terk edilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... Sokaklar dolusu ıssızlıkla baş başa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına... `Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılsa yalnızlık olmaz` dizeleriyle başlamalı güne... Telesekretere `şu anda size cevap verebilecek kimse yok` denmeli, `... belki de hiçbir zaman olmayacak...` Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı... Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır. Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür. O yüzden en sessiz gecelerde ``doğruydu, yaptım`` la teselli bulmalı insan... Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı... Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı... Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözü pek olabilmeli... Sessizliği, sese dönüştürebilmeli... Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan... Yollarla barışmalı... Yalnızlığa alışmalı... Can Dündar...
Yukarıda ki alıntıyı paylaşmak istedim. Can Dündar’ı sevdiğimi ve pek bir akıllı bulduğumu belirtmeliyim sanırım. Yazıyı ilk okuduğumda yalnızlığı sevmeyi savunmuş sandım. Tekrar okuduğumda; sadece yalnızlığa alışmaktan bahsettiğini fark ettim. İlk önce hak verdim ama biraz düşündüm; başa çıkmak, kabullenmek tamam da, alışmaya gerek yok. Onca yalnız ve herkesin iletişime ihtiyacı varken, hiç anlamı olmasa bile birileriyle paylaşmayı denemeli insan. Aczimize üzülmeye, içinde kaybolmaya gerek yok bence. Ne dersiniz
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:27:42
|
|
|
Bu nedenle, Herkese gönülden sıcacık bir Merhaba diyorum
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:27:55
|
|
|
canlara kan veren sizlersiniz abloşum
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:28:36
|
|
|
Uyuyan göllere ay ışığında
Sevginin resmini çizsem kim anlar?
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında
Yağmurun saçını çözsem kim anlar?
Bir mekan kaplamış ne varsa nerde
Kendi ötesini saklar her perde
Sonsuzluğun sona erdiği yerde
Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?
Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası
Eklenir yarama her dost yarası
Et oldum bıçakla kemik arası
Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:28:39
|
|
|
e menim gözellerim hayat böyledir işte
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:29:46
|
|
|
Gül yüzlülerin kirini gülsuyu kokan gözyaşları alır…Ve damla damla gül dökülen ellerde gül kokusu kalır. Tohumu eken bilir, Göz yaşın döken bilir..Gül kadrin diken değil
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:32:16
|
|
|
gül tutanın elinde gül kokusu kalır..
gül düşünen gül konuşur.. (bunuda ben uydurdum )
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:33:36
|
|
|
sen nedersen geçerlidir.
abloş
Bir hayalden bir hayale geçerken sabahı karşılıyorum. Güneş penceremden içeri girerek gecenin kasvetini getiriyor. Hayaller bir sonraki geceye kadar çekiliyor odamdan, gözlerimden. Hayaller gözlerimden çekiliyor diye kızma sakın! ! ! Çünkü benim günüm hep seninle başlayıp seninle bitiyor…
|
|
|
22 Temmuz 2008 Salı
14:36:49
|
|
|
HASRET GÜNCESİ I Avuçlarım yanıyor / koynumda tespih taneleri gibi / dizi dizi hasret vakitleri. Yıldızlarda / geçmiş zamanlarını arıyor yaşlı bir adam
Onun / avuçlarını yakıyor yaşamadıkları / benim avuçlarım kanıyor. Yağmur altında nazlı nazlı / kırık dallarını onarıyor bir papatya
Ve eteklerindeki yakamozları / gözlerine silkeliyor deniz. Serçenin aşkını yargılıyor mahkeme salonları / karar mahkumiyet
Ve tutuklu serçe / serçe artık müebbet / elleri kınalı / kayısı çiçeğine... II Dehlizlerindeki bütün aydınlığı ay a kusuyor gece
İşte bu yüzden / ay güneşten evvel doğdu güne... Bak şiirler yazıyorum sana / Ay dan çaldığım / bir avuç aydınlıkla
Gel / gel de koyma yüreğimi / koyma hasret vakitleriyle başbaşa... A Eşbah
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|