sevgi diyarı > Mesaj Panosu > -- İSYANIM GELDİ PAYLAŞTIM BENDE --

-- İSYANIM GELDİ PAYLAŞTIM BENDE --


GönderenMesaj

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
9 Haziran 2008 Pazartesi 12:27:22

Nerdesin Nerde
  Kimse senin yerini doldurmuyor
Kimse dokunmuyor kalbime
Senin gibi
Kimse sevmiyor beni
Benim seni sevdiğim gibi
Nerdesin nerde

Hasretinle dolmuyor yerin
Gülüşün yetmiyor beni mutlu etmeye
Gözlerin unutmaya yetmiyor seni
Kimse ellerimi tutmuyor senin gibi
Nerdesin nerde

Kimse bakmıyor gözlerime
Senin baktığın gibi
Hiçbiri hasretini doldurmaya yetmiyor
Hiç biri senin gibi gerçek değil
Nerdesin nerde

Kara saplı kör bir bıçak gibi
Sapladın hasretini sineme
Yetmiyor kokun
Yetmiyor boş odalarla konuşmak
Yetmiyor anılarla yaşamak

Kimse senin yerini doldurmuyor
Kimse dokunamıyor kalbime
Senin dokunduğun gibi
Kimse sevmiyor beni
Benim seni sevdiğim gibi
Yetmiyor unutmaya seni
Sensiz geçen günler
Nerdesin nerde hayat sevincim nerde

Yetmiyor şarkılar seni unutturmaya
Yetmiyor cümlelere sensiz başlamak
Yetmiyor hasretini koynuma alıp yatmak
Uykusuz sabahlara kadar seni düşünmek
Yetmiyor geldi, gelecek demek
Kendimi kandırmak yetmiyor bana

Başım ağrıyana, uykusuz kalana
Kadar seni düşünmek
Boynu bükük geceleri
Akıp giden zamanı durdurmaya
Yalnızlığımı, hasretini dindirmeye
Yetmiyor
Nerdesin nerde benim hayat ışığım 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
10 Haziran 2008 Salı 03:53:54

 

Nasıl anlatmalı?
Ne yazmalı
Sıradan bir yalnızlık benimkisi..
Kiminkinden farkı var?
Kelimelerden cümle kurma yeteneğim,
Benim yalnızlığımı sadece belgelemiş bir anı yapar
Herkesinki gibi bir yalnızlık bu..
Yangın yerinde hareket edememek gibi..
Hiçbir teselliye boyun eğmeyen
Laftan, sözden anlamayan bir yalnızlık bu da
Asi… Onurlu… Ümitsiz…
Hiç kimseninkinden farkı yok…
Sabah ezanından hemen sonra..
Durduk yere arabanın camını açıp..
İstanbul’un tam ortasında, sesim kısılasıya geceye onu bağırmak
“seni seviyorum”u öfkeye dönüştürmek…
bu koca kente onu haykırmak
dudaklarımın titremesi..
sonra gözlerimin dolması…
en fazla ağlamak ıslak caddelere…
elimin ayağıma dolaşması…
salaklaşmak..
farklı mı yapar benim yalnızlığımı?
Duysaydı.. belki…
Duymadı.. duyulmadı…
Diğer yalnızlıklar gibi benimkiside..
Duyulmayan.. görülmeyen.. bilinmeyen..
Umursanmayan
Sıradan bir yalnızlık
Bir adım yaklaştıkça bir kadın daha uzaklaşan
Bir kadın uzaklaştıkça bir adım daha küçülen bir yalnızlık bu…

 
 

Menekse (aziashop)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
232
10 Haziran 2008 Salı 17:41:01
merhabalar arkadaşlar

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
10 Haziran 2008 Salı 21:53:09

Merhabaaaaaaaaa

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
10 Haziran 2008 Salı 21:58:35

Yalnızlık Portresi





Sen hüznümün ressamı
Gidişinle yüzümde bıraktığın asık suratlı resmi
Ve yalnızlığın portresi bedenimi
Sevda yokuşundaki kırık merdivene astın

Hangi dağda ceylan ölse
Sisini kaybetmiş sinsi bir yağmur
Gelir yaralarıma damlar

Gözlerindeki merhemi yanlış aşklara sürdüğünden beri
Vicdanı körelmiş paslı bir hançer
Uykusuz gecelerimi kanatır

Oysaki sen
Gönlüme kurulmuş çilingir sofrasının tek misafiriydin
Hayatın her sahnesini aşkımıza kaldırır,
Leyla ile mecnunun şerefine içerdik...

Şimdi nikotin kokulu bedenimle
Yokluğunu söndürdüğüm akşamlarda
Korsan hayaller kurup
Yeni bir sevda yarattım kendime

Vicdansız bakışlarındaki buzları eritebilmek için
Çıktığım yağmur dualarının kurak toprağı değilsin artık.
Ve anladım ki,
Okul tahtalarına yazdığım isminden geriye kalan
Tebeşir değil teneşir tozuymuş...

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
10 Haziran 2008 Salı 22:12:59
Daha kaçıncı ayrılık ki Elvan

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
11 Haziran 2008 Çarşamba 20:38:14

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Haziran 2008 Cumartesi 19:50:12

 

 

MAVİ GECE
Bir mavi gecede başlamıştı sevdamız
Ve maviye çalmıştı bütün umutlarım o gece
Unutturmuştun bana karanlığın siyah olduğunu
Ve gözlerinde farkettim ilk kez
Bütün gecelerin mavi olduğunu

Bir mavi geceydi o
Bütün gecelerden güzel
Bir mavi geceydi o
Benim için ömre bedel

Ve sonra...
Bir gidişin vardı ki
Mutluluğuma inat
Bir gidişin vardı ki
Kırıldı içimde kol kanat

Umutlarımın mavisini alıp gittin
Denizlerimin mavisini çalıp gittin
Masmavi dünyama
Simsiyah bir çivi çakıp gittin...

Gittin
Ve sen de her yalan gibi
Bittin..

AHMET SELÇUK İLKAN

 

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Haziran 2008 Cumartesi 19:51:43

 

bir pencere
dünyaya açılan
dört köşe cam
iki karış mönitör
dışında bir adam
bir kadın içinde
adam
uzattı elini iki karış
dört köşe cam pencereden
uzattı kadın elini
değmedi fakat birbirine elleri
değemedi
yazdılar hesapsız-kitapsız
dürüst ve pürüzsüz yazdılar
dize dize
satır satır yazdılar
yüreklerine sevdayi
dünya bir adım
onlarsa uzak
uzak yıldızlar kadar
bir yürekleri yakın
Ferhat ile Şirin kadar
el uzatsa tutacak kadar
ay karanlık
ay aydınlık
oturup dört köşe cam pencerede
günlerce
gecelerce baktılar göz göze
yazdılar dize dize
dolu yürek sevda
sevdiler hesapsız-kitapsız
dört köşe cam pencerede

sonra bastılar düğmeye
kapandı pencere...

 

Yemliha (gülbahçeli)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
5437
29 Haziran 2008 Pazar 00:38:32

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
29 Haziran 2008 Pazar 01:19:54
Aşklar bile sanal oldu değilmi Yasmin

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
29 Haziran 2008 Pazar 04:16:06

 

Aşk ın sanalı olurmu hiç sevgili Abdullah hocam, olur mu hiç,

o bir anka kuşu, insanoğlu arardurur da o ancak kendi bilir

kimin başına konacağını ve kendi karar verir, durum böyleyken yinede aranılmaktan bıkılmayan, umut edilmekten vazgeçilmeyen bir olgu aşk, kimi bulduğunu sanır, kimi çağırılınca geleceğini, kimi yaşadığını umar kimi aldanır sanrılar içinde, işte öyle bir bilmece..

Benim bildiğim o bir anka kuşudur, aynı dost gibi, aranılacak bir yeri yoktur, geldimi geldiğini bile anlamazsın kanımca ancak gittiğinde farkında olursun aynı kaybedilen dostlar gibi..

tılsımlı bir durumdur velhasılı.. her kişi kendince yaşar, kimse de onu kendinden başkasının gördüğü gibi göremez, bu yüzdendir ya kişiye özel oluşu, her kişinin kendi derinliği kadardır ancak bildiği.. sanal olur mu, e valla oluyor diyen varsa, oluyormuş ona göre demeli galiba..

Her kim ne yaşıyorsa, gönlünce olması dileğimle...

Sevgiyle..

 

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
29 Haziran 2008 Pazar 11:19:46

Evet haklısın yasminAşk aşktır belirli bir çerceve içine sokamassın.

Sen Gel Hiç Gitmemiş Gibi



(Gözün cama dalarsa ,geceler çığ olursa ,gündüzlerin kırılırsa ,yandın
aşıksın..)

Ben seni yüreğimde sevdim
Yaslan yüreğime
Sevmelere aç yüreğim
Aşkın kızgınlığında
Ne yapayım yüreğim sevişken
Mor kıvılcım aktı
Elim sana değmeden yanıyordu parmaklarım
Buruk damaklarımda
Senin adın sözcüklerde bile yakıcı
Kavruluyorum
Yorgun kanatlarımla
Anlamı
Yüreğimde hasretin
Suçluyum
Gelemiyorum büyük engel çıktı
Ilık meltemler dengemi bozdu
Kuyruğu tele takılı uçurtma gibiyim
Korkuyorum tellerden
Beynim firar da
Ezgi sarhoşuyum
Büyük engeli ben yaratırken
Gelemiyorum
Bari sen gel hadi
Hiç gitmemiş gibi

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
29 Haziran 2008 Pazar 20:04:31
HASRETİN DÜŞER YÜREĞİME Hasretin düşer yüreğimin orta yerine Garip bir hüzün sarar ruhumu Her zaman yaslıdır bu şehir sensiz Fakir odamda döner durur yokluğun Dalar gider gözlerim uzaklara Silindi rüyalarımı süsleyen renkler Ne kar tanelerini tutuyor ellerim Nede melekler teselli ediyor beni Düşlerim kapkara artik Düşlerimde bile yalnızım Birden çalsan diyorum kapımı Ansızın uyandırsan beni Kurtarsan bu kâbustan Kurtulsam bu maphustan Güneşi getirsen bana Yani sen gelsen diyorum Ellerim acıyor ellerim bağlı simdi Ellerim tutsak ellerim saklı Ellerim kayboldu karanlığında gecelerin Ellerime yokluğunun kelepçesi vuruldu Sana çiçek veremem can Resmin puslu vaktine dutsu düşlerimin Mezar olacak bana bu dört duvar Yokluğun kadar gerçek bu ecel Yokluğun kadar büyük içimde acı Azar azar oluyorum sen bunu bilmiyorsun Mezar olacak bana bu dört duvar Resmin puslu vaktine düştü düşlerimin Simdi ben yokluğuna tutsağım Olum içiririm sensiz her güne İste bu ben senin fakir sairin Gökyüzüne sekil veren o ressamım ben Bir sen yoksun görünmüyorsun Gökyüzünde döner durur bir kartal Ben yaralıyım vurgun yedim gözlerinden Ter ateşliyim yanıyorum Bir yudum su olsan diyorum çatlayan dudaklarıma Yüreğim kurak topraklar gibi Gözlerim karanlık kuyu dibi Sevdamı kurşunladılar can Kahpelerin hesabi var ömrüme Bir sen yoksun görünmüyorsun..CAN (ark.K.paylaşım için tşklr

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
29 Haziran 2008 Pazar 20:04:45

apo dayı bu şiir sana

 

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Haziran 2008 Pazar 20:41:52


Siyah bir elbise aldım daha geçenlerde.

Herkes sordu bana
"Bu elbisenin rengi neden böyle?"

Bir cevap için yordumsada kendimi
Anlamazlar diye korktumda
Söyleyemedim bir türlü
Sebebi "Yanlızlıktır" diyemedim.


Siyah ile yanlızlığı
Buluşturdum bu elbisede
Benim de hayatım
Malasef budur işte.

Soluk ve renksizdir siyah
Bir acı, matem havası
İnsanın içini karartan
Ölümün ve yanlızlığın sesi.
Can bir kuş gibi durmuyor ki yerinde
Keşke dursaydı
kalırdım hep bir köşede
O köşe başında soğuk bir direk
Ve ben onun yerinde

Bir gün......
Siyah siyah atarken okula adımlarımı
Siyah ayakkabılarımla
Yine siyah hayallere daldım

Siyah gözlerini görürüm belki
Düşüncesiyle...

Siyah benim işte,
Siyah benim Yanlızlığım
Siyah benim can dostum

Siyah bir elbise aldım geçenlerde
Siyah ve yanlızlığımı buluşturdum
Bu elbisede...

Siyah korkutur aslında beni
Siyah yaşartır gözlerimi
Çünkü hatırlatır siyah
Her gördüğümde seni

Yani anlayacağın
Siyahla yaşamak benim işim.


Bilesinki
Siyahla yaşamak
Sana düşmez be
Küçük zalim...

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Haziran 2008 Pazar 20:42:21

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
29 Haziran 2008 Pazar 21:38:32

Bi Haber



sukunetin izlerini taşıyor sevgimiz
ne ayrı nede tam beraberiz
ayrıldığımızda daha yakın kavuşunca başka yerlerdeyiz
ne tam sevgili ne de bir başka birşeyiz

dünyayı saran bir sevda değil bizdeki
yuvayı değil yatağı ancak ısıtabiliyor bedenlerimiz
ne sevgi ne şehvet bizdeki
birşey var ama ne bilmiyorum

bendeki ferhat aşkı değil sende şirin değilsin
mecnun kimden yana leyla kim
eğer aşk değilse seni görünce içimi ısıtan ne
ne dir bu sendeki ben bendeki sen ne

acaba eskiler çok aşk yaşadıda
bize kırıntı aşklarmı kaldı
yoksa biz küllerimi yakmaya çalışıyoruz
kaknüs değiliz yanınca yok oluyoruz

bir yol var yürüyoruz
sonunu ne sen nede ben biliyoruz
ben artık çok yoruldum
sevdam sana duyurulur

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
29 Haziran 2008 Pazar 22:04:29
 e m a z e n

“…kendi çizgimin, en kırılgan sahnesinde yürüyorum ey zaman
parmak izlerin, kederimde karabasan, büyüyorum an be an…”

l
sen bilemezsin
şeklin, mânâyı yendiği gecelerden geliyorum ben
adamların, umudu yağmaladığı cümlelerden
kırık dökük anıların cirit attığı, pıtrak tarlası güncelerden

renklerin hükmünü yitirdiği –tıpkı aydınlık gibi-
umarsızca tüketildiği tuvâllerden geliyorum

dahası
akrebin yelkovana darıldığı
hızır’ın, gül dalına uğramadığı mevsimlerden

yıkılan yılların altından geliyorum ben, derinlerden
kadınların, tabulara gömüldüğü öykülerden

ll
bütün fay hatları içimde kırıldı benim, bütün aynalar yüzümde
o kırıklardan sızdım ürkerek güne
tutulduğum cümle geceler, hevesle aktı sehere

ve çölde, ay küskünü bir gecede, ben öldürdüm mavi ışığı
yorgan oldu tarihe dipsiz sızı
şimdi sûretimin tek durağı, şehrin, o katran karası yalnızlığı

geç kaldım, hep geç
ne sesli harflere yetişebildim ne de virgüle
darmadağınık şimdi vezinlerim, susuyorum elimde bir ünlemle
geç kaldım satır başlarına geç
yanlış şıkkıydım soruların sınanan, cevapların, hükmünü yitirdiği an
zulme bağışlanan, o her damla yaşta yeniden boğulan, umut kırıntısı

nereye gidersem gideyim, insanlığın, (t) uzağına düştü, adımın yazgısı

yangına maya oldu dokunulmazlığını ellediğim bütün şehirler
öptüğüm bütün seslerden vuruldum
sokulduğum şiirlerin, ikiz kardeşiydi lügâtlerde zemheri
izlerim aşikâr, im’lerim g i z l i…/
imrendiğim, bütün tepeler yüksekti benim, çok yüksek
bütün selamlar eğrelti
hep, hancıydı acı, ne sorguladı ne de anladı yazılmayanı

inkar etmiyorum, suçluyum, ben üfledim bütün mumları
cümlelerin en topalını ben kurdum
sıradanlığın mümbit kucağında, ben çıkarttım isyanları
karanlığı da ben doğurdum, yaşlı bir ilmeğin ucunda
yalnızlığı da (!)
bana yazıldı ayrılık şarkıları
en kırılgan yanından yaralandı a r z u l a r ı m
tüm tabuları ben yıktım, yaktım yasak diyen satırları
yargılandım
ve bakışlarıma sürüldü kâinatın münzevi karanlıkları

işte, o karanlıkla büyüdü keşkeler
bak, nasıl da semiriyor dizelerde ıskaladığım mevsimler
gecenin, sayrı zamanlarında, saçımı okşamaz oldu büyüdüğüm öyküler
ninniler küstü
neden böylesine hüzünlü şimdi gölgesinde serpildiğim çınar
neden sustu sevdayı çalan gramofonlar
ya arnavut kaldırımları, ya onlar niye döndü sırtlarını
neden ışıksızdı hep tünellerim
sığındığım kucaklar neden hep yoksul

-gülün, titreyen sesindeki parmak izleri de mi benim
gülü de mi ben incittim-

heyhât, azap yangını dilimde geçmişim

küçük harflerle yaşadım ya hayatı
umarsızdı ya düşlerim
ben oldum bütün imlâ hatalarının doğurgan anası
yıllar yılı, hevesle konakladı dallarımda vesvese kuşları

lll
bu fasıl, (s) aklanmak için açıldı hepten
neden hâlâ hesap soruyor adamışlar küllerimden, neden

lV
şuramda, işte tam şuramda, ağusu sez(e) mediğin hecelerin
lânetlenmiş kavimlerin, suskun telaşında şimdi yüreğim

-yılmış ağdalı güncelerden-

V
yine de ben
durup durup, sana dönüyorum, her satır başında yeniden
bir damla yaş bırakıyorum geceye, duru, arta kalan son heceden

olur da gelirsen…/

Arzu Eşbah

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
29 Haziran 2008 Pazar 22:05:16
Düşünceli İskelede
 

Ne büyülü çivit rengi içecek hüznünü
Ne nemli soğuğu boğazın.
İçinde feryat figan patlayarak,
Çürüterek ciğerini
Sen tımar eyleyeceksin yine yeni kendini.
Görmez misin en derin boğaz zihninde,
Ğn yalnız kız kulesidir yüreğin.
Huzurlarında boğazın düğümlenen
Tanrılara say kısmetsizliğini.



Köpük köpük taşıyacak
"yıldız"ı bol isyan dalgası,
Ağusu yaman hayıfları gündönümlerine.



Güleceksin bir yeşil mahluk olacağın çün
Haki nizamiyelerinde diyarın.
Ellerin soğuk siyahındayken cana kıyan metalin.
Dudaklarında belirsiz, bir esrik tebessüm.




Proksima