Şehirler > GAKKOŞLAR > Mesaj Panosu > onur la istanbuldayken...

onur la istanbuldayken...


GönderenMesaj

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
2 Eylül 2009 Çarşamba 12:29:48
Sen zaten baştan davetlisin onur konuğusun mehtap....Al bak sahra ilkhediyen hazır sana takı getirecekmiş mehtap....

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
2 Eylül 2009 Çarşamba 13:04:31
yok mehtap şahit olacak  hediye için tşkr onur takıları senin alman lazım  birde 2 daire bir tekne bir araba birde uçak isterim yoksa gelmem haaaa)

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
2 Eylül 2009 Çarşamba 17:25:56
sen merak etme mehtap onun istediği para pul olayı gelceğe yatırım para pul sadece elimizin kiri olur onun bu isteklerinin yanında benim ona vereceklerim daha hoş olacak....Beni bu zamana kadar bi allah ın kulu devirip bitiremedi bu saatten sonrada kimse deviremez...Yeterki sahra evet desin....Takı olayına gelince altına takıya zaten itimat etmem zaten sülaleyi çağırsam gelecek takılar için kamyon tutmam gerekecek....

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
3 Eylül 2009 Perşembe 00:03:42

onur lütfennn lütfen  o sülalene söyle o takıları bir kamyonla yollasınlar şimdi bana  )

şimdi daha ihtiyacım var okulum bitince  zaten mühendis olacam para kazanacam )

onur Allah devirmesin zaten çok şey istemedimki devirecek

 

mehtapcığım  bir hanıma o istediklerim gerekli sanda istiyecez inşallah   öpüyorum sizleri

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
3 Eylül 2009 Perşembe 00:47:09
Farketmez ama o kamyonu boşaltması sana ait olacak kimse yardım etmeyecek kabulmü.....

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
3 Eylül 2009 Perşembe 14:15:48
onur tabiki bana ait olacak o kadar  altın takı mücevher gibi  şeylere kim yaklaşabilirki hııııımmmmmmmm

Kadir (esder_km)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2771
3 Eylül 2009 Perşembe 15:55:52
hayırdır kim kimle evleniyor... düğünü Ankarada yapın yormayın beni... yeteri kadar antalya muğla yordu zaten ....

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
3 Eylül 2009 Perşembe 19:39:01
İşin ne tabii gelecen adama bak ya.....Bende yaklaşamam SAHRACIK....

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
3 Eylül 2009 Perşembe 23:52:04

Düğün var tamamda tarihi ne zamanDavet etmeseniz de ben gelirim

Kadir insan muğlaya gelirde bir haber vermez mi...

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
4 Eylül 2009 Cuma 00:30:11

EVET MEHTAP SANA İHTİYAÇ DUYACAMKOCA KAMYON  SANA GÜVENİYORUM

 

 

APO BEY SELAM  YA ONURLA EVLENİYORUZ  BEN OKULUM BİTSİN DİYORUM O BEKLEMEK İSTEMİYOR BENDE ALTINLARI YOLLA DEDİM

ÖNCE SONRA OLUR  ÇAKTIRMAYIN APO BEY  ALACAM TAKILARI ONDAN SONRA GİDECEM YURT DIŞINDA OKUYACAM  KİMSE DUYMASIN

 

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
4 Eylül 2009 Cuma 01:28:27
Tamam Sahra hanım.Benden sır çıkmaz.

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
4 Eylül 2009 Cuma 16:54:35
KOlay gelsin mehatp kimi kimden kaçırıyon sahrayı biricik aşkımı benden aşırmaya çalışıyosan uğraşma ambargolu o hiç bir yere gidemez ben izin vermiyorum ona....Kıskançlığında bu kadarı hııııı..........Olmaz SAHRA SENİNLE EVLENECEM YURT DIŞINA ÇIKARSAN NASIL BULURUM SENİ SONRA....

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
5 Eylül 2009 Cumartesi 00:11:18

MEHTAP   ÇOK GÜZEL OLUR BENCEDE  BİZİ KİMSE BULAMAZ YERİNİ SÖYLEME ONLARA TAMAMMI BİRDE ALTINLARI YER  GEZER TOZARIZ İKİMİZ  OH NE GÜZEL

ONUR YOK ŞİMDİ ÇIKMAM YURT DIŞINA KAMYON GELMEDEN ))

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
5 Eylül 2009 Cumartesi 00:13:33

HER KADININ İÇİNDE KÜÇÜK BİR KIZ VARDIR

 
Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı.
Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli
dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. `Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir` diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.

Alaycı bir ses tonuyla:
- Ekmek parası mı istiyorsun? diye sordu.

- Hayır çikolata parası lazım!

Bülent`in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü.

- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız.

Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata götürmek istiyorum.

- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.

Adamın söyledikleri Bülent`in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.
Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu.

Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. `Acaba söyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu` diye düşündü.

- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?

Bülent`in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı.

- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.

Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.

Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.

- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını?

- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

- Hımmmm. Aşk hem de otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim.Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarpıp çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, herşeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?

- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandandaha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.

- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiçanlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.

- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu?

- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

- Küçük kızı severek.

- Küçük kız mı? Hangi küçük kız?

- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutlu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.

- Nasıl yani?

- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?

- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır `babacığım beni ne kadar seviyorsun? ` diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda `Baba güzel olmuş muyum? ` diye sorar durur. Güzelsin demem de yetmez ona. ` Harikasın prenses gibi olmuşsun` demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona`bebeğim` diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. `Bebeğim bana bir çay yapar mısın? ` dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.

- Hiç kavga etmez misiniz siz?

- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

- Küçük kızlar büyü

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
5 Eylül 2009 Cumartesi 15:46:58

çak mehtap   yani mehtabın evi benim evim sayılır  benimkide onun  hem ikimiz başbaşa verdikmi kim tutar bizi onurrrr

 

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
5 Eylül 2009 Cumartesi 15:48:10

üstteki yazının devamı  dikkat ettim hepsini almamış   arkası yarın  gibi oldu

 ---------------------------------------------------------------------

 

 Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi yada en yaşlı kadının bile içinde o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar.Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğindekarşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.

- Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.

- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Amahediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu.Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep
öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.

Adam ayağa kalktı.

- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sen de git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

- Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.

- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.

Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evinin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.

Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı, sonra eşinin önüne koydu.

- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.

İnci hiç konuşmadı.

- Sorsana `niye` diye.

İnci kızgın kızgın:

- Niye? Diye sordu.

- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.

- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. `bak senin sevdiğin meyveleri aldım`Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.

- Özür dilerim seni kırdığım için.

Sonra Bülent yere diz çöktü.

- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice sevenbu adamı senden mahrum etme.

- Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.

İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.

- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.

Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.

Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.

 

 

 

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
6 Eylül 2009 Pazar 02:18:09
Bu yazıyı bir kez daha okumuştum ve hala daha hoşuma gider ama şu sorun var türkiyr gibi bir yerde malesef kadınlar bir istismar gibi görüldüğü için bunuda anlayabilecek erkekler veya kadınlar olsun pek zannetmiyorum belki %10 diyebilirim diğerlerininde %40 ı para pul menfaat geriside malum sizce....

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
6 Eylül 2009 Pazar 04:00:12
ıslandınmı Sen Hiç Sevgi Sağanağında
 

Gökyüzü çekilirken kendi sessizliğine,
Buzdan düşlerim eriyor karanlıklarda,
Beyaz hayallerimin ince ruhlu sahnesinde,
Dilsiz senaryolar oynuyor kendi çapında...
Bilirmisin,
Hasretin kaç kez azaplara bürünerek inletti beni,
Kaç kere kılık değiştirip te yapıştı yakama,
Adın geçince ağlama krizlerden çıkamadım kaç defa,
Kaç defa içim yarıldı da,
Bulutlar içime karışıp yağmur oldu yağdı,
Şakır şakır yağdı defalarca,
sen diye diye,
Sen diye...
Ve sen hiç sevgi sağanağında ıslanmadın,
Asla benim gibi...
Yaşlar kan olup içine akmadı sel gibi.
Adını anmadan asla uyuyamazdım,
Tövbe,gelmezdi o gece uykum.
Bozuldu sihir,seni tutmayayım canım,
Silindi saçlarına sinen kokum.
Artık uğruna ölünecek sevdaların içinde,
Ben daha yokum...



Mehmet Metin Baş


Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
6 Eylül 2009 Pazar 09:16:26
ayıp oluyo ama metin abi...

Muharrem (unutulan84)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
55
6 Eylül 2009 Pazar 15:01:24
bakalım profiline baktım onun 41 yaşlarında bayan yazıo...

Sayfa:1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa