Şehirler > GAKKOŞLAR > Mesaj Panosu > onur la istanbuldayken...

onur la istanbuldayken...


GönderenMesaj

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
11 Haziran 2009 Perşembe 17:49:05

19.05

2009
Mola Süreniz Bitmiştir...(istanbul dönüşü
 

Bahar elini yeni yaza uzatırken,
Bizde verdik elele sıcak bir günde,
Hepsi kralı şiirlerin,sultanı şairlerin...
Eylül daha gelmeden dokundu yüreklere,
Aşk ne zaman engel tanımışki.
Sevda isterse çıkarıyor göklere...

Dönüş yolundayım çay içiyorum,
Anons...
İstanbul`dan Manisa`ya gitmekte olan,
Şiirkolik`in sayın yolcusu,
Mola süreniz bitmiştir...
Eee.
Şiirkolik`teki sayfanızda,
Yer almanız önemle rica olunur...
Vay benim başım üstüne...

Geçiyordu gözümün önünden,
Herkes gülümseyerek,
Dağıldık tekrar sessizce,
Herkes çok keyifli,çok renkli,
Kimi evli,kimi bekar, kimi dul,
Ne fark ederki gönüller birdi,
Buluşturdu bizi,aziz istanbul...



Mehmet Metin Baş

524 kez okundu.


Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
11 Haziran 2009 Perşembe 21:47:41
İstanbul 7 tepeli istanbul yaşanması zor kalması bi hayli zor ne dersin metin abim eyvallah bu arada...

Muharrem (unutulan84)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
55
19 Temmuz 2009 Pazar 20:47:45
herkeze iyi akşamlar diler ve kandilinizi kutlarım sevgiler saygılar sunarım sağlıcakla kalın...

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
20 Temmuz 2009 Pazartesi 11:31:46
saol sen,nde kandilin mübarek olsun muharrem...

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
6 Ağustos 2009 Perşembe 11:20:40
nice kandillere onur seni istanbulda bir ben bulamadım ) burda öyle biri yok dediler  umarım iyisinizdir:::)

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
6 Ağustos 2009 Perşembe 14:09:16
Sen aramasını bilmemişindir...

Muharrem (unutulan84)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
55
7 Ağustos 2009 Cuma 17:02:51
geçmiş kandiliniz kutlu olsun...

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
7 Ağustos 2009 Cuma 18:42:54
saol ve  amin...

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
7 Ağustos 2009 Cuma 22:50:15
onur merak ettim neler konuştunuz metin beyle  hadi kulağıma söyle )) dermişim

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
8 Ağustos 2009 Cumartesi 00:42:53
iyi şeyler konuştuk ve kulaklarınızı çınlattık sevgiler...

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
8 Ağustos 2009 Cumartesi 09:35:37

mehtap hanım siz o kadar seyrek giriyorsunuzki veya ben  göremiyorum  o yüzden  hep böyle olursak bir gün hep kayboluruz  beni af edin  zaman zaman hastalıklardan dolayı  kayboluyorum rabbim beni seviyor inşallah  biri bitiyor biri geliyor

sağlıcakla kalınız  herkes toplansın artıkkkkkkkk)))))

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
8 Ağustos 2009 Cumartesi 19:45:02
sen gelki toplanalım hanfendi...

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
9 Ağustos 2009 Pazar 19:56:17
Tamam sen istersen ben hanım lafını bırakırım...Bu arada sahracık kendine iyi bak nedenini biliyosun....

Muharrem (unutulan84)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
55
10 Ağustos 2009 Pazartesi 18:53:27
ewet ewet bencede aynen katılıyorum

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
10 Ağustos 2009 Pazartesi 20:09:44
iyi bir hafta dilerim sevgilerimle...



 
 


 

 

Hayat Ertelemeye Gelmez.

Hayatta neleri ıskaladığımızı hiç durup bir düşündünüz mü? Bir şeyi tercih ederken aslında nelerden vazgeçtiğimizi?

Nasılsa hep birlikteyiz diye en yakınlarımızdan neleri esirgediğimizi? Neyse, bu hafta olmadı, haftaya inşallah

diyerek neleri, belki bir ömrü ertelediğimizi? Bu kadar emin miyiz bizim için veya sevdiklerimiz için bir yarın olduğuna

gerçekten? Peki ya yoksa

15 dakikalık uyku için güzel örtülerde peynirli, domatesli; ballı, kaymaklı kahvaltıdan vazgeçiyoruz, kuru bir

simide talim oluyoruz. Servise bindiğimizde sıcacık bir gülümsemeyi ve hatta bir günaydını esirgiyoruz iş

arkadaşlarımızdan. İşe gelince de sıradan bir nasılsın deyip arkadaşımıza, cevabını bile dinlemeden telaşla işe

girişiveriyoruz. "Dün buradaydı ve iyiydi, nasılsa yarın da burada olacak" diye mi düşünüyoruz? Peki ya yarın işe

geldiğimizde onun acı bir trafik kazasında hayatını kaybettiğini öğrenirsek

çocuğumuz bacağımıza sarılıp çekiştirdiğinde şimdi olmaz, şu bulaşığı bitirmem gerekiyor. Ya da…

Dur şimdi, önemli bir haber izliyorum, görmüyor musun diyerek küçük bir öpücüğü, bir kucaklaşmayı bile

erteliyoruz çok zaman. Zaman ilerlediğinde, çocuğumuzun küçüklüğü hakkında bir şeyleri hatırlamak isteyip de

hatırlayamadığımızda artık çok geç olmayacak mı?

Yağmurda şemsiye açıyoruz, şöyle deli gibi ıslanılacak kaç yağmur daha görebileceğimizi bilmeden 20 dakikalık

yol için otobüse biniyoruz, ne zamana kadar yürüme kabiliyetine sahip olacağımızı bilmeden ya da engelli birinin

yürümek için neler verebileceğini düşünmeden

Her tercih bir vazgeçiştir aslında

Takip ettiğimiz bir diziden vazgeçmemek uğruna, arkadaşlarla yapılacak hoş sohbetlerden vazgeçiyoruz.

Para, kariyer, şöhret uğruna ailemizden, dostlarımızdan, değerlerimizden ve hatta hayatımızdan vazgeçiyoruz.

Hangi zamanı kimlerden çalıyoruz, çantada keklik gibi gördüklerimizden mi?

Sokakta kafamız önümüzde yürüyoruz; öten kuşları, yeşeren ağaçları, flüt çalan küçük çocuğu, size bakıp

gençliğini hatırlayan yaşlı teyzeyi bile fark etmeden, öyle hızlı hızlı geçip gidiyoruz hayatın kıyısından.

Ya da hayat geçiyor bizim kıyılarımızdan ve bir türlü uzanıp yakalayamıyoruz. Çünkü hep yetişilecek bir yerler

oluyor hayatta, hep yetiştirilecek bir işler, hep kaçırılmaması gereken otobüsler, uçaklar

Peki ya kaçırdıklarımız, yetişemediklerimiz ve tabii yetişilemediklerimiz

Şöyle bir hikâye anlatıla gelir:

Meksika´da İnka tapınaklarına çıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birkaç yerli rehberle yola koyuluyor.

Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun yolu, kısa bir sürede yarılıyorlar. Aynı hızlı tempoyla biraz daha yol

aldıktan sonra, yerliler kendi aralarında konuşup birden yere oturuyor ve böylece beklemeye başlıyorlar.

Tabii Avrupalı arkeologlar buna bir anlam veremiyorlar. Saatler sonra, yerliler kendi aralarında konuşup

tekrar yola koyuluyorlar, sonunda tepenin üstündeki görkemli İnka tapınaklarına geliyorlar.

Arkeologlardan biri, yaşlı rehbere soruyor, ´Hiç anlayamadım, niye yolun ortasına oturup saatlerce yok yere

bekledik?´ Yaşlı rehberin cevabı o kadar güzel ki; ´Çok kısa sürede çok hızlı yol aldık, ruhlarımız bizden çok

uzakta kaldı. Oturup ruhlarımızın bize yetişmesini bekledik...´

Bir gün geri dönüp baktığımızda her şey için çok geç olacak ve muhtemelen ruhlarımız taaa çocukluğumuzda

kalmış olacak; saf, temiz ve yavaş. Ve pişmanlıklarımızı yaşayacağımız bir hayatımız bile olmayacak.

O zaman yarın değil bugün, hemen şimdi.
 
 
 mehtapcığım buda  senin içindi
 

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
12 Ağustos 2009 Çarşamba 09:03:22
Bu kadar uzun yazı yazmayada gerek kalmaz hayatı ertelemek için ama neyse sen anladın sahracık......

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
12 Ağustos 2009 Çarşamba 11:15:06
onurrr   deli çocuk sende )))))))))))))))))

Muharrem (unutulan84)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
55
12 Ağustos 2009 Çarşamba 12:13:22
yine döktürmüşün sahra abla ellerine sağlık...

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
12 Ağustos 2009 Çarşamba 19:46:16
ne yapalım bir tane sahracık var onuda kaybedemem dimi ama sizce...Bence bir arada sahraya bir kurşun döktürmek lazım muharrem...

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
12 Ağustos 2009 Çarşamba 22:31:15

tşkrler muharrem  sen iyi günlerimde görecektin evet onur nazara geldim düne kadar en sağlıklı benim derken çorap söküğü  gibi geldi aaa kanseri yendik  şimdi dizlerim dün sıvı enjekte tti doktor

Allahım tüm hastalara şifa   onur demekki herkes kaçtı  bir ben kaldım dimi iyi ozaman ben kaçmam hatırın var nede olsa

Sayfa:1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa