Şehirler > GAKKOŞLAR > Mesaj Panosu > ZAVALLI ŞİİRLERİM...

ZAVALLI ŞİİRLERİM...


GönderenMesaj

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
23 Şubat 2009 Pazartesi 23:14:16
Ben istiyorum abim...İnan istiyorum...

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
24 Şubat 2009 Salı 17:57:11
saçmalama onur yaşamak herşeyden güzel insan herşey ister ama hiçbirşey olamaz sende ölmeyi istersein ama ölemezsin hadi bugünkü şiirde geliyor bak...

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
24 Şubat 2009 Salı 17:59:22

                            ÇAYIMIN ŞEKERİ
 
Sadece hasretin büker belimi,

Özellikle aramadım ama,

Bulamadım senden daha güzelini,

Yalnız sen gel benim içimde eri,

Çayımın en tatlı şekeri…

Sendin dünyamın başlangıç yeri,

Çok özlüyorum kahve gözleri,

Gel birde göz kapaklarımda eri,

Çayımın en güzel şekeri…

Sensiz bu gönül hep serseri,

Her şeyimsin sen gözümün feri,

Bir adım uzak olma benden,

Gel artık ol çayımın şekeri…

Vatanımsın sen hazinemsin,

Ben kapında bekleyen neferi,

Seni kaç yıldan beri,

Yolunu gözlüyorum ağzımın tadı,

Çayımın en en en tatlı şekeri…
   
                                          M.METİN BAŞ

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
24 Şubat 2009 Salı 21:37:05

GECE VE GÜNDÜZ

Gündüz ve Gece, birbirinden ayrılamayan iki büyük dost ve iki büyük düşman. Her an kavga ederler ama her seferinde barışır gökyüzünü bölüşürler. Sıra şimdi gecede, etraf kabuğuna çekilmeye başladı.
Minik bir yer burası, meşeden yapılmış ince oymalarla emeğin terinin damladığı işlemeli tabure ve ona eşlik etmesi için aynı ormandan kesilen yaşlı çınar ağacının minicik parçasını oluşturan, benzer ellerden çıkmış sehpa var yalnızca. Onların yalnızlığına ortak olan ben, sehpanın üzerinde yaşamımın acılarını silen, ruhumu alıp götüren ince uzun bir bardağın içinde beyazımsı bir merhem ve o merheme katkı sağlayan, serin esen rüzgâra ortak iki küçük buz tanesi.
Ellerimle uzanıyorum ilacıma, yavaşça elime alıp tüm tenimde soğukluğunu hissediyorum, dudaklarıma götürüyorum bardağı. Keskin bir koku sarıyor etrafı, içimi ısıtan beynimi uyuşturan hoş bir koku. Sonra dudaklarım hissediyor; acı ama tatlı olan merhemi, derken ellerim beni dinlemeden dikiyor bardağı dudaklarımın arasına, önce dilim sonra da boğazım yanıyor ancak nedenini anlayamadığım bu acı benim hoşuma gidiyor. Acıyla yandığım anda kan kırmızısı gözlerim kendiliğinden açılıyor. O da ne, ne güzel parıldıyor orada...
Gece çoktan hâkimiyetini ilan etmiş, vakit kaybetmeden zafer simgesi olan incilerini dizmişti gökyüzüne. Tarlasına tohum serpen çiftçi gibi itinayla oluşturmuştu bu tabloluk eseri.

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
24 Şubat 2009 Salı 21:37:28
Ne de güzel o geceyi aydınlatan inciler, kim bilir neler vardır onlarda, ne hikâyeler ne yaşamlar saklarlar. Gözüme ufak gelen büyük yürekli inciler. Ama tuhaflık var bugün gecede, göz kırpan incilerin kalbime seslenişi farklı bugün. Kalbim bir başka atıyor bugün; acıyla, yorgunlukla, isyanla pompalıyor kanı. Kanım ağar ağar dolaşıyor damarlarımda, bedenim halsizleşiyor ve gözlerim dokunamadığım bembeyaz parıldayan şirin inciye takılıyor. O da benim gibi, yalnız bu gece. Dertleriyle harmanlanıp iç çekiyor benim gibi. Bir parlıyor bir sönüyor, biliyorum onun da gönlü pırpır ediyor. Acaba kime âşık o da, onun sevdiği de; lüle lüle saçları, parıldayan gözleri, çilek kokan kırmızı dudakları, masum gülüşü, nurani çehresiyle kalbine hançer vurdu mu?
Tekrar bomboş bardağım, tıpkı benim hayatım gibi boş ve anlamsız. Parmağımla vuruyorum bardağa, sessizliğimi bozan ‘tın` sesi geliyor kulaklarıma, benim gibi sehpa da irkiliyor sesten bir an sendeliyor olduğu yerde derken kendine geliyor. Son nefesinde yaşamını izleyen yolcu gibi, yerinde duramayan ırmaklar gibi, evinin özlemiyle yanan gurbetçiler gibi bağırıyorum gökyüzündeki incilere, feryat ediyorum her birine;
- Yeteeerrr...

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
24 Şubat 2009 Salı 21:37:52
Yine göz kırpıyor inciler bana aniden sert bir rüzgâr esiyor, içimi ürperten tüylerimi diken diken yapıp, suratıma tokat gibi çarpan sert bir rüzgâr. Ürküyorum o an, ne gökyüzündeki inciler geliyor aklıma ne de sevip de kavuşamadığım sevgilim. Sessizlik oluyor birden, ne ruhum ne bedenim ne de karanlık gökyüzü. Hiçbiri konuşamıyor benle. Korkuyorum, sessizlikten korkup bana göz kırpan incime bakıyorum lakin o da ne, görünmüyor, yerinde yok sanki. Gözlerim simsiyah gökyüzünde dolaşıyor, önce sağa sonra sola, yok yok hiçbir yerde yok...
Gökyüzünde yeni bir savaş başlıyor, bu sefer galip gelen gündüz. Bakın, dağların arkasından güneç doğuyor. Geceden emanet aldığı; yalnızlığını damarlarına kazıyan yorgun bir adam. Kaldırımda sevda acısıyla yanıp sessizce yatan bir adam ve her ikisine de arkadaş gözüyle bakıp bir hafta önce gecenin içersindeki incilere komşu olan güzel bir melekle.
Her şey ama her şey, geceyle gündüz gibi İşte...

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
24 Şubat 2009 Salı 21:39:35
Sana bu sefer şiir yerine yazı gönderiyorum ve bu yazı sana benim yapmak isteyipte yapamadığım ve hasretle yolunu gözlesemd eolmayak bri takım şeyleri anlatır sana umarım...Ve hata yapmak ne kadar olabilirse her hatayı farklı algılayıp hata içinde hata olarak algılanacak olayları yapmakta bize mahsustur metin abim...

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
24 Şubat 2009 Salı 23:43:40
katılıyorum kardeşim eline sağlık...

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
25 Şubat 2009 Çarşamba 18:18:03
AYAK SESLERİNDEN TANIRSIN

Uykusuz gözlerle sabahı bekleyen,
Bir çift göz ufuklara bakar,
Bakarda geri dönmek istemez,
İhanet sayar sırtını yasladığı sandalyeye.
Umutları deniz mavisi gibi,
Koynunda baharın tazeliğini saklamıştır,
Kelimelere ne gerek sevene,
Gözlerinden okursun bir bakışta,
Ayak seslerinden tanırsın sevgiliyi,
Benzemez başka koku onun kokusuna,
Ellerini tutmasada sıcaklığı kalmıştır,
Yumruk yaptığın avuçlarında,
Bir tebessüm belirir yüz hatlarında,
Ona en kızgın olduğun anda bile,
Bir güzel sözü gelir ya aklına,
Girer devreye sevginin kutsallığı,
Yenilirsin o güzel duygularına,
Bakmak istersin yine ışıltılı gözlerle,
Ne yorgunluğun kalır ne hüznün,
Mutlu olursun ondan duyduğun sözlerle…

M.METİN BAŞ


Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
25 Şubat 2009 Çarşamba 20:59:35

Sahte sevgilerle adamda kandırılırmış
Sever gibi görünenlere aldanılırmış
Kahpeligin adı gizli yazılırmış
Sevgiden bahsetme,Sevgi kutsaldır

Sen sevgiden aşk`tan ne anlarsın
Aşki öpücük ve yatakta sanarsın
Her gördügüne kuyruk sallarsın
Sevgiden bahsetme,sevgi kutsaldır

Herkez beni sevsin istersin
Karşına çıkana mail verirsin
Oysa onlar için sıradan birisin
Sevgiden bahsetme,sevgi kutsaldır

Sakın dönme bana bakma arkana
Git senin gibi olup adam satana
Lanet olsun sana,lanet olsun aşkına
Sevgiden bahsetme,sevgi kutsaldır




Ama hata yaptı diye telafi etmek için yapacağı her olayıda hata sanıp uzaklaşanlardan nefret ederim....

Sahra basak (senanurr)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1468
25 Şubat 2009 Çarşamba 23:09:59
Yıllardır beklenen bir umut gibi,
Ruhumu saracak bir rüzgar gibi..,
Dağlara kükreyen bir şimşek gibi..,

Yakarıp Mevlaya, yalvarsam her an!

 

Vuslat mı, hasret mi ne hallerdeyim..,
Sevdamın kahrını çeker yüreğim..,
Varsa bir caresi söyle bileyim..,
Umut yıkık, kalbim kırık, acı çekerim..


Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
25 Şubat 2009 Çarşamba 23:26:19
Çekilmez oldu yaşam anılar sanki bir yük
Çaresizlik aşkından özleminden de büyük
Hiç tadı yok özlemin kimse yok özlenecek
Çaresizlik aşkından özleminden de büyük

Sana neler söylemek isterdim bilsen neler
Bir alo desen bile bu garip cana yeter
Gelmesende gücenmem özlemin bana yeter
Çaresizlik aşkından özleminden de büyük

Şiirlerim kaskatı sanki yalçın bir kaya
Nasıl sığar bu özlem bu küçücük odaya
Kelimeler yetmiyor bu aşkı anlatmaya
Çaresizlik aşkından özleminden de büyük

Bu kısacaık yaşamda vakit yok ağlamaya
İnsanca yaşamalı sevmeli doya doya
Bu özlem bitsin artık razıyım her acıya
Çaresizlik aşkından özleminden de büyük

Ecel geldiği zaman yine sensiz bulacak
Kefen yapıp aşkını beni ona saracak
Bana sensin sevgilim açılacak son kucak
Çaresizlik aşkından özleminden de büyük

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
25 Şubat 2009 Çarşamba 23:26:37
yani artık bende güç kalmadı...

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
1 Mart 2009 Pazar 23:08:21

        AKLIM SENDE
 
Sıcaklığımı bıraktım gelirken yatağımıza,

Gecenin soğuğunda ısıtsın diye,

Heyecanımı bıraktım avuçlarında,

Korkularını yensin diye.

Kalbimi bıraktım yüreğinde,

Seninle birlikte atsın diye,

Ben kendimi bıraktım sende,

Her nereye baksan kendini bulasın diye,

Her nerede olursam olayım,

Aklım hep sende, ruhum hep seninle…
    
                                          M.METİN BAŞ

Onur (firegod)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1793
2 Mart 2009 Pazartesi 21:59:47
Gitme Aklım Sende KalırBu sefer başka yaktık sanki
Başka pencerelerden kapı dışarı ettik umutlarımızı.
Geleceğe dair, beraberliğimize dair
Kurduğumuz bütün psikolojik süreçlere son verdik bugün.
Gerçeklerin, imgeleri bu sefer beynimizde birleşti.
Dört duvar oldu her yer.
Ben her yeri mesken yaptım senin yokluğunda.
Hiçbir farkı yok oranın, buradan.
Ha İzmir’in değişen havasında bağırmak denize karşı
Ha Erzurum da tir tir titremek.
Hiçbir farkı yok bu yolda.
Bütün yollarım sensiz artık,
Bütün yollarım ışıksız.

Bu kurduğumuz hayat çizelgesinin sahibi kim bilmiyorum
Sen ya da ben.
Bunun önemli olduğuna inanmıyorum.
Çünkü ben senden hala haber beklerken,
Gözlerim o yolun sonunda küçücük bir ışığı ararken
Bunun suçlusunun, sebebinin bir önemi yok içimde.

Sana dair çok şeyi eksilttim ben
Eksilecek o kadar az duyguların varmış ki
Tükettim kısa zamanda, her şeyi.
Gün ışığına yeni kavuşmuş gibiyim şimdi, bu boşlukta.
İçim öyle boş ki
Bu boşluk bile bitirebiliyormuş meğer insanı.
Bu boşluk bile
O uçurumdan atlamaya sebep olabiliyormuş.

Hani bana önceden sormuştun ya
İçimdeki bu panik atakların nedenini,
Cevap veremediğin uçurumdan atlayan çocukluğumdu.
Artık yapayalnızım.

Metin (gakgos_33)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2714
6 Mart 2009 Cuma 10:11:34

ÖLÜRÜM SANA BEN
 
Gökyüzüne bakar gül yüzünü görürüm,

Bulutların arasından el sallarsın bana,

Mis kokunu çekerim içime,

Ben senin için ölürüm

Canım ölürüm.
 
Yitik umutlarım yeşerir,

Her ağacın tomurcuğunda,

Yağmur olur yağarsın,

Her damlasında eririm

Aşkım eririm.
 
Gecenin mehtabıyla aydınlanır dünyam,

Pamuk tenin çağırır beni yanına,

Nasıl durayım yerimde koşarım,

Sana gelirim birtanem,

Yalnız sana gelirim.
 
Ayrılık acısını sineme çeker,

Ne demek olduğunu çok iyi bilirim,

Özlemimi yüreğime atar,

Ömür boyu severim

Birtek seni severim.
 
Gözlerinin ışıltılı kahvesinde,

Büyülü bakışların çeker beni,

Çok uzaklarda senin aşkınla,

Ölürüm sana ben,ölürüm…
  
                                                M.METİN BAŞ

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
6 Mart 2009 Cuma 16:40:22
Kimse bile bile kötü değildir, her kötülük bilgi sanılan bir bilgisizlikten gelir... (...Socrates)

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
6 Mart 2009 Cuma 16:43:02
"Eğer bir yanlış yapacaksan, bari onu doğru yap" Asiller idare eder. Acizler şikayet eder. Basitler ise iftira eder...
(Anonim)
insanlar,gelmeleriyle yalnızlıklarını dagıtanları severler....
ama gitmeleriyle onları yalnız bırakanlara aşık olurlar....


özdemir asaf....... Birisi mutluluğuyla ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demektir..

Herman Hesse


Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
6 Mart 2009 Cuma 16:44:00


Hani böyle; o çok sevdiğin insandan aslında beklenen ama olmasını istemediğin bir ayrılık teklifi gelir ya…
Hani böyle; o an boğazına bir şey düğümlenir de konuşmakla konuşmamak arasında büyük bir mücadele verirsin ya…
Hani böyle; derler ya “başımdan kaynar sular döküldü” diye…
Hani böyle; ellerin ayakların titrer de bir yer ararsın ya tutunmak için kendine…
Hani böyle; “seni seviyorum lanet olası, ne olur gitme, yalan tüm söylediklerin” dersin ya kendinin bile duyamayacağı iç sesinle…
Hani böyle; daha o saniyelerde aşkını, yaşananları, umutlarını, heyecanlarını, varlığını kaldırmak zorunda olduğunu anlarsın ya sol iç cebinin en derin yerlerine…
Hani böyle; kimselere belli etmemeye çalışarak aşkını, ızdırabını, hüznünü; gülümsemeye çalışırsın ya zorlanarak…
Ve hani böyle; zorlarsın ya kendini “haklısın zaten sen söylemesen ben söyleyecektim bunu sana” demeye…

Aslında tüm bunlar yaşadıklarının ve yaşayacaklarının sadece ufacık bir bölümü bu ayrılıkta…
Telefonu kapattıktan sonra ilk olarak gülümsemeye ağlamamaya çalışacaksın…
Sonra; “yaşandı ve bitti” diyeceksin içinin yırtılmalarına aldırmadan…
Sonra; gülümseyeceksin ve hatta kahkaha atacaksın şaşırtıcı bir biçimde aptalca espriler eşliğinde…
Sonra; çok az bir zaman geçince üzerinden, gözünden birkaç damla yaş akacak fakat sadece o kadar…Çünkü ağlayamayacaksın…
Sonra; düşünmeye başlayacaksın “neden?” diye…
Sonra; kendinde ve ondaki eksikleri arayacaksın içini biraz olsun ferahlatmasını umarak…
Sonra; “çıksam buradan, alsam nevalemi gitsem sessiz bir yere dağıtsam biraz “ diye düşüneceksin…
Ve sonra; tekrar durup düşüneceksin, “neye yarar?”
Neye yarar?
Gitmek isteyenin ardından kal demenin bir faydası olmadığını biliyorsun çünkü…
Çünkü gidiyorsa sende yaşayacağı bir şeyin kalmadığını biliyorsun…
Çünkü bunu zaten bir kere yapmıştın ve bir ikincisinde bütün iplerinin kopacağını bileceksin…
Daha sonra; biraz olsun içinde kopan fırtınaları dindirdikten hemen sonra, düşüncelere dalacaksın…
Peşini bırakmayacak düşüncelerindeki sorular…
Günler geçecek, sen nasıl geçtiğine hayret ederken…
Ama her saniye;

Merak edeceksin; “şu anda ne yapıyor acaba?”
Merak edeceksin; “beni özleyecek mi?”
Merak edeceksin; “ona olan aşkımın büyüklüğünü gösteremedim mi acaba?”
Merak edeceksin; “tutmak istediğim o elleri şu anda kime dokunuyor?”
Merak edeceksin; “beni düşündüğü bir an oluyor mu acaba?”
Merak edeceksin; “günlerim nasılda hızla geçiyor , onsuz zaman geçmek bilmezken”…
Bir sürü soru işaretleriyle dolu geçecek günlerin…Düşündüğün ama aslında düşünmek istemediğin bir sürü şey geçecek ona dair içinden…Her gece onunla hayallerin olacak rüyalarında…Her gün ellerini tutmak, gözlerinin içine bakmak, sarılmak arzusuyla dolup taşacaksın…O bir zamanlar ellerini tutabilmek için canını verebileceğin elleri bir başkasının tutuyor olma ihtimali geçtikçe aklından çıldıracaksın, için kıskançlıkla dolacak…
Sonra;
Zaman hızla geçip gidecek sana aldırmadan…
Ve hikayen burada bitecek…Bir başka hikayeye; hiç beklemediğin bir anda, sen onsuz bir hayatı düşünemezken kendiliğinden başlayacaksın sonra…Unutup gideceksin, her zaman yüreğinin en dibinde taşıyarak bitmiş hikayeni…

Her son, yeni bir başlangıç demektir insanın hayatında.

Gül (akgül)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
6 Mart 2009 Cuma 16:45:45
Sanmaki dert sadece sende var..

Sendeki derdi nimet sayanlarda var...


Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya tıklayınız.`

Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya tıklayınız.

Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya tıklayınız.

Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya tıklayınız.

Resmi orjinal boyutunda görmek için buraya tıklayınız.

Demekki neymis;
derdimi dinledim, derdimden igrendim...
onun derdini gördüm, derdime imrendim...
Ömür Dedigin Üc Gündür,
Dün Geldi Gecti, Yarin Mechuldür,
O Halde Ömür Dedigin Bir Gündür,
O Da Bugündür...
 

Sayfa:1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa