|
Gönderen | Mesaj |
|
5 Eylül 2005 Pazartesi
01:56:43
|
|
|
üstte kalmasını bilmek gerek
|
|
|
5 Eylül 2005 Pazartesi
02:19:55
|
|
|
uyumayınn 
|
|
|
5 Eylül 2005 Pazartesi
02:20:51
|
|
|
bağlantısı yok yukarıyla!!
bu salak )
|
|
|
5 Eylül 2005 Pazartesi
13:54:49
|
|
|
> >>Jennifer Lopez ve Ahmet (Türk erkeğini temsilen) bir gemi
kazasi neticesinde
> >>issiz adaya duserler.
> >>
> >>Ne yapsinlar can sikintisindan sabah aksam sevisirler. Ancak
bir sure
> sonra
> >>Ahmet , durumdan zevk almamaya baslar .
> >>
> >>Jennifer cildirir, Ahmete ne oldugunu sorar, ne isterse
yapabilecegini soyler.
> >>
> >>Her turlu fantaziye açık olduğunu, her seyiyle emrine amade
oldugunu, nerede
> >>hata yaptiysa duzeltmeye calisacagini anlatir. Ahmet inatla
Jennifer'a
> >>
> >>"İstedigim seyi yapabilmen mumkun degil" der.
> >>
> >>Jennifer caresizlik icinde israr eder ve her seyi goze
aldigini soyler.
> >>
> >>Ahmet en sonunda bir denemeye karar verir... Once
Jennifer'ın saclarini kisacik keser. Sonra ceketini giydirir. Kestigi
saclardan biyik yapar.
> >>
> >>Jennifer, ne oldugunu anlamaya çalisirken Ahmet onu mumkun
oldugu kadar erkege benzettikten sonra aksam olunca sahile gelmesini
soyler.
> >>
> >>Aksam olur ve Jennifer erkek kiliginda sahile gelir bakar
ki, Ahmet mukemmel
> >>bir raki sofrasi hazirlamis ve masayi mezelerle
doldurmustur. > >>
> >>Ahmet ve Jennifer masaya otururlar. Ahmet elini Jennifer'ın
omzuna
> atar.
> >>
> >>Bardagini Jennifer'ınkine tokusturur ve soyle der:
> >>
> >>"Ulan Cemal bir aydir kimi goturuyorum soylesem inanmazsin
!!! > >
|
|
|
5 Eylül 2005 Pazartesi
15:27:33
|
|
|
> Gerçek bir hikaye
>
> Amerika'nin kuzeyinde bir yerlerde yeni tanışmış iki genç
>haftasonu kaçamağı için bir kayak merkezine gidiyorlarmış. Dışarıda
fena
>bir
>soğuk varmış, acayip de kar yağmaktaymış. Çift tanışma çabaları içinde
>hafiften flört vaziyette, kikirdeyerek, oynaşarak hava koşullarının
>elverdiği ölçüde yol almaktaymış.
>
> Ancak kızın çişi gelmiş. Delikanlı biraz dayanmasını rica
>etmiş.
>Bir süre daha gitmişler ama kız dayanamaz hale gelmiş: "Duralım, ben
>arabanın arkasında hallederim" demiş. Durmuşlar, kız inmis arabayı
>kendisine
>siper etmiş, pantolonunu indirip işini görmeye baslamış. Çocuk
centilmen
>bir
>tavır içinde kafasını çevirip bir kez bile bakmadan kızı beklemiş.
>Beklemiş... Beklemiş...
>
> Kızcağız işini bitirmiş ama ayağa kalkmaya çabalıyor, ama
bir
>türlü kalkamıyormuş. Çünkü çömelirken kalçasını metal tampona yaslamış,
>hava
>sıfırın altında olduğundan yapışıp kalmışmış. Pantolonu inik bir
vaziyette
>olduğundan, yeni tanıştığı çocuğa da seslenip yardım istemekten
>utanıyormuş.
>Arabayı itmiş, montunu çıkarıp, kalçasına sürterek ısıtmaya çabalamış
ama
>nafile...
>
> En sonunda can havliyle "İmdaaat" diye haykırmış.
Delikanlı
>zaten iyice meraklandığından koşup gelmiş ki, manzara fena. Bir süre
apışıp
>kaldıktan sonra, durumu anlayıp kızı kurtarmaya çabalamış.
>
> Ne yaptılarsa olmamış. En sonunda çocuğun aklına bir fikir
>gelmiş, ama bu yaşadıkları rezaleti ikiye katlayacağından,
söyleyemiyormuş.
>Kız yerde kıçı-başı açık otururken donma raddesine geldiğinden, fazla
>dayanamamış ve aklına gelen çözümü kıza açmış.
>
> Kız haliyle duyar duymaz "Hayıır! Olamaz" şeklinde nida
etse
>de;
>biraz düşününce başka çare olmadığını kabul etmiş. Böylece delikanlı
>fermuarını indirip, kızın kalçasına işemeye baslamış.
>
> Sonuçta kız kurtulmuş. Ama çift kayak merkezine kadar
>birbirleriyle tek kelime konuşmadan gitmiş ve ayrı odalar tutmuşlar.
>Böylece
>muhtemel bir beraberlik, son yılların en garip sakarlığı yüzünden
>başlamadan
>bitmiş.
>
> Bu hikaye Amerika'nin ünlü show programı Leno Show'da
>anlatılmış. Gerçekten olmuş. En azından Leno Amcamız öyle diyormuş.
>
>
|
|
|
5 Eylül 2005 Pazartesi
17:53:18
|
|
|
Koyun agasinin oglu komsu koyun agasinin kizina sevdalanir.
Oglanin babasi amcalari toparlanip komsu aganin kizini istemeye
giderler.
Karsilama faslindan sonra pazarlik baslar. Kizin babasi ac gozlu oldugu
gibi
kizi vermeye de pek niyeti yoktur. isi yokusa surmeye baslar..
5 inek, 1 boga isterim.karsi taraf kizi almaya kararlidir
Veririz agam...
100 bas da koyun isterim...
Veririz agam..
Dere boyundaki 5 tarlanizdan birini isterim...
Veririz agam..
Kizin babasi iyice bastirir 6 metre altin kordon isterim...
Oglan tarafi birbirine bakar Onu da veririz agam...
Kizin babasi kendince son darbeyi vurur
Damatta 30 santimlik alet isterim... deyince oglanin babasi, amcalari
yerlerinde soyle bir kimildanip birbirlerine bakip kas goz ederler.
Oglanin babasi derin bir nefes alip cevabi yapistirir
KESTIRIRIZ BE AGAM !
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
10:42:00
|
|
|
Hırsızın biri, bi apartmanın çatısına çıkıp gözüne kestirdiği bi dairenin anten kablosunu kesmiş. Evin ahalisi o sırada televizyon seyrediyomuş. Yayın kesilince, TV'yi bir-iki kurcaladıktan sonra, "Bozuldu heralde" diye düşünüp, yatmışlar.
Ertesi gün adam işe gittikten sonra kapı çalınmış. Kapıda mavi iş önlüklü biri. Adamın karısına, "Yenge, beni abi gönderdi. Sizin televizyon bozukmuş galiba. 'Alın da bir bakın' dedi" demiş. Kadıncağız da ne bilsin, vermiş tabii televizyonu. Akşam adam eve geldiğinde televizyonu görmeyince sormuş haliyle. Kadın da, "Aa! Sen bi usta gönderip aldırdın ya gündüz" demiş. İşin aslı ortaya çıkınca adam dumur olmuş. Yapacak bi şey olmadığından televizyonun üzerine bi bardak soğuk su içmişler.
Aile olayın olduğu hafta sonu balkonda kahvaltı yapıyomuş. Bizim hırsız da o sırada aşağıdan ıslık çala çala geçmez mi?! Kadın o an hırsızı tanımış ve "Bey, televizyonu çalan işte buydu!" demis. Adam hemmen pijamalarla apar topar aşağıya inip hırsızı kovalamaya başlamış. Herif tazı gibi koşuyomuş. Bizim adamcağız da, garibim, gurur meselesi yaptığından dalağını tuta tuta kovalıyomuş.
Beş dakika sonra evin kapısı çalınmış. Bi adam, evin hanımına, "Yengecim abi hırsızı yakaladı. Şimdi karakoldalar. Pantolonuyla, cüzdanını istiyor" demiş. Kadın da vermiş tabii ki normal olarak.
Bu arada bizim adam hırsızı uzun bir süre kovalamış ama nafile, herif sokak aralarında kaybolup gitmiş. Umudu kalmayınca kan ter içinde eve dönmüş. Kapıdan girer girmez, televizyonun üstüne bir de pantolon ve cüzdanın gittiğini öğrenince o şokla koltuğa yığılıp kalmış. Bu hırsız milletinden korkulur valla
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
10:42:12
|
|
|
Osmanli donanmasiyla Venedik donanmasii arasinda savas çikmis. Venedik donanmasinin komutani Andrea Doria imis. Gözcü Osmanli donanmasinin yaklastigin fark edince hemen Andrea Doria'ya haber vermis : -Osmanli yaklasiyor. Andrea Doria sormus : -Kaç gemi var? Gözcü: -10-20 kadar. Komutan hemen emir erini çagirmis : -Oglum bana hemen kirmizi gömlegimi getir. Emir eri sasirmis : -Niçin komutanim? Andrea Doria : -Savasirken yaralanacagiz. Kan izi belli olmasin ve de askerlerin cesareti kirilmasin diye. Bu arada gözcüden yine ses gelmis : -Efendim 50 kadar oldular. Andrea Doria heyecanlanmis ve emir erine tekrar seslenmis : -Gömlegi bosver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir.
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
10:48:13
|
|
|
Burçların Kötü Yanları
KOÇ - Sana kalsa dünyada herkes aptal bir sen akıllı değil mi! Millete
öğütler verir ukalalık taslar, önüne yemek koysan beğenmez... Allah
düşmanların başına vermesin...
BOĞA - Sen ayrı bir panel konususun... Kafayı iş yapmakla bozmuş sanki
dünyayı bu kurtaracak.... İnatçı mı inatçı, dik kafalı... komünistsin
sen yaa!
İKİZLER - Sen hızlı ve pratik düşünebiliyorsun, ama insanlar seni
bunun için değil bisexuel olduğun için seviyorlar.. Kendinden çok şey
verip karşıdakinden az şey bekliyorsun yani salaksın... ayrıca çoğu
şizofrenin de ikizler burcundan çıktığı söyleniyor, bilgine...
YENGEÇ - Sen sempatik ve başkalarının problemleriyle ilgilenir
görünmeye çalışan son derece yapmacık birisin, ama biz bu sahte
şirinlik numaralarını yemeyiz... Bu arada akıl hastanelerindekilerin
%90'ının yengeç burcu olduğu söyleniyor! Haberin olsun!
ASLAN - Sen kendini dünyanın zirvesindeki kusursuz insan sanmaya devam
et, ohoooo millet senle ne dalga geçiyor haberin yok... Eleştiriye hiç
gelemeyen, kendini beğenmiş zavallı aslan parçası, sen kendini bir
odaya kapat ve hayatının geri kalanını aynada oranı buranı seyrederek
geçir bakalım....
BAŞAK - Sen pek aklı başında otoriter biri olduğun için dağınıklığı
pek sevmezsin değil mi? Ama senin her tarafı didik didik kontrol etme
huyundan millete fenalık geldi! Amma soğuk, ruhsuz tipsin yaa sen…
TERAZİ - Sen sanatçı ruhlu olduğun için apayrı saçma salak bir boyutta
yaşıyorsun... Böyle aklı bir karış havada gezen adamın iş bulması da
pek muhtemel değil, ömrünün sonuna kadar aylak aylak gezersin, sonunda
da her büyük sanatçı gibi "kimse beni anlamadı" diye çıldırırsın yarım
aklın da gider.
AKREP - Sen hele sen! Berbatların içinde en berbat olan! İçten
pazarlıklı, kıskanç, ahlak anlayışı sıfır! Çoğu Akrep'in eninde
sonunda korkunç bir cinayete kurban gittiğini duymuş muydun?
YAY - Sen her şeyin iyi tarafını gören şen şakrak bir tipsin, kendini
buna alıştırmışsın ne de olsa yeteneksizliğini ve şanssızlığını başka
türlü örtemezsin değil mi? Çoğu Yay burcu zaten alkoliktir. Seni adam
yerine koyup bu kadar yazanda kabahat...
OĞLAK - Sen tutucu ve risk almaktan kaçan birisin. Böyle biri dünyada
ne diye yer işgal eder ki! Şöyle bir etrafına bak bakalım hangi kayda
değer insanın Oğlak burcundan çıktığı görülmüş?
KOVA - Sen güya çok atak birisin ya, bir şeyi elde etmek için her
türlü yalanı söylüyorsun, ama yalanı bile beceremiyorsun. Aynı
hataları döne döne yapıyorsun çünkü kafasızsın. Ne sinirleniyorsun?
Doğruları söyleyince kabahat oluyo di mi...
BALIK - Senin maşallah hayal gücün pek gelişmiştir. Sürekli FBI'dan ya
da CIA'den birilerinin peşinde olduğunu düşüne düşüne sonunda kafayı
yiyeceksin. Ama sen en iyisi hayallerinle başbaşa kal, nasılsa
arkadaşlarının arasında en ufak bir dikkat çeken tarafın yok, kendine
güveni olmayan öyle sessiz sedasız bir tipsin işte.
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
11:13:05
|
|
|
Wilson adinda birinin civi fabrikasi vardir ve reklama ihtiyaci
vardir. Pazarlamaci bir arkadasi ile konusurken arkadasi
"Wilson Civileri" diye
bir reklam ayarlayabilecegini ifade eder.
"Bana bir hafta ver" der arkadasi,
"sana bir kasetle donecegim"
Bir hafta sonra pazarlama uzmani Wilson'u gormeye gelir. Kaseti
videoya koyar ve calistirir.Romali bir asker Isa'yi Carmiha
civilemekle mesgul, Yuzunu kamereya cevirir ve
"Wilson civileri kullanin, onlar herseyi tasirlar" der
Wilson cilgina doner ve bagirir
"Senin problemin ne? Bunu asla TVde gostermezler, Sana ikinci bir sans
veriyorum, ama kesinlikle Romalilarin Isa'yi carmiha germesi gibi
seyler istemiyorum"
Ikinci hafta pazarlamaci elinde baska bir kasetle gelir, Yine kaseti
videoya koyar ve calistirir. Bu sefer kamera Romanin disindan
merkeze dogru yakinlasir ve carmiha asili Isa'nin onunde durur.
Romali bir asker yukari bakar ve "Wilson civileri, herseyi tasir" der.
Wilson kendini tutar bu sefer.
"Sen beni anlamiyorsun, Carmihta bir Isa istemiyorum. Sana son sans
veriyorum bir hafta icinde yayinlanabilecek bir reklamla gelmeni
istiyorum"
Bir hafta daha gecer. Wilson sabirsizca beklemektedir. Pazarlama
uzmani yeni kasetiyle gelir. Saclari uzamis, ciplak bir adam
nefes nefese kosmaktadir. Bir duzine romali askerde pesinden
kovalamaktadir. Tepenin basina gelirler ve askerlerden biri
kameralardan birine donerek:
"Keske Wilson civileri kullansaydik!"
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
11:14:13
|
|
|
Dokuz yaşındaki oğlan çocuğu elinde raket, gözünü pencere camında çiftleşmekte olan sineklere dikmiş..
- ''Anneee!!'' diye çağırmış..
- ''Sineklerin erkeği olur mu?''.
Anne bu masum sorudan kuşkulanmadığı için;
- ''Olur yavrum'' cevabını verince, çocuk sorusunu ikilemiş
- ''Peki sineğin dişisi olur mu?''.
Kadın o zaman soruların çetrefilli bir yere gideceğini sezip, yan çizmiş;
- ''Olmaz evladım'' deyince...
Çocuk elindeki raketi hırsla sineklerin üzerine yapıştırmış;
- ''İbneler!''.
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
11:17:19
|
|
|
Temel bir gün haca gitmeye karar verir. Fadime'ye gelir "hakkini helal et ben hacca gidiyorum" der.
Fadime de "bir sartla der benide götürürsen". Temel ikna edemez Fadimeyi "tamam gel, o zaman annelerimizle helalleselim" der. Temel'in annesine giderler "anne hakkini helal et biz hacca gidiyoruz" der annesi de "bir sartla der benide götürsen". Temel onuda ikna edemez "tamam" der. Hep birlikte Fadime'nin annesine giderler. "hakkini helal et biz hacca gidiyoruz" der. Kayinvalide ayni sekilde "Bir sartla beni götürürsen" der. Temel çaresiz üçünüde alip hacca gider. > Haccin gereklerini yerine getirler. dönecekleri gün herkes son ibadetlerini ve tövbelerini yapmak için odalara geçer. Temel odasina giderken annesinin tövbesini duyar. "Allahim beni affet temelin babasini 4 kez aldattim". Temel inanmiyorum diyerek odasina dogru yürür. ikinci odada kayinvalidesinin tövbesini duyar "Allahim beni affet Fadimenin babasini 8 kez aldattim".
Temel duyduklarina inanamaz. Son odada Fadime'nin töbesini duyar "Allahim beni affet Temel'i 1 kez aldattim".
Temel büyük bir sok içerisinde odasina kapanir dizlerinin üstüne çökerek baslar tövbe etmeye:
- Allahim sen onlari bosver esas beni affet senin huzuruna bu kadar orospuyu getirdigim için..
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
11:18:34
|
|
|
Elma ve Sarap
Kadinlar agactaki elma gibidir.
En iyileri en ust dallarda bulunur. Erkeklerin cogu dusup incinmekten
korktuklari icin ust dallara uzanmak istemezler. Onun yerine yere
dusmus curukleri toplarlar cunku onlari elde etmek daha kolaydir.
Yukaridaki elmalar ise kendilerinda ararlar sucu ve sorarlar
nerede hata yapiyorum diye. Aslinda gercekten hatasiz
ve muhtesemlerdir.
Sadece dogru erkegin ortaya cikip cesaretini ve yuregini
toparlayip o ust dallara ulasmasidir butun olay.
Bunu iyi elma olan butun kadinlarla dalindan toplanmis olsalar
bile paylasin.
Erkekler ise ... erkekler ise iyi birer sarap gibidir.
Koruk olarak baslarlar, mayhos ve tatsiz.
Kadinlar tarafindan canlari cikana kadar cignendikten sonra ancak
bir yemegin yaninda gidecek kadar tatlanirlar...
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
21:25:20
|
|
|
|
|
|
6 Eylül 2005 Salı
21:26:01
|
|
|
yaratıcı insanlarım
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
01:15:31
|
|
|
UNIVERSITE HASTANESI
Yaslica, ancak kadinlarin yaslanabilecegi kadar yasli bir hanima bir türlü teshis konulamiyor.
Kadincagiz yirmi sekiz gündür hastahanede yatmakta ve hiç bir sonuç yok.
Belki dikkatinizi çekmistir, üniversite hastahanelerinde garip bir hiyerarsi vardir.
Ord. Prof. basta, arkasinda Doç'lar, sonrasinda basasistanlar ve bir iki
parlak ögrenci üçgen düzende "Vizitlere" uçarak giderler.
Yine böyle bir gün ve tüm kadro hastanin basinda. Ord. Prof sorar:
- Radyolojik tetkikler ?
Hemen filmler isikli panoya yerlestirilir.
Sert ve kararli bir ses:
- EKG ?
Derhal "Trase" hocanin önüne serilir,
- Eforlusu ?
O da hemen açilir hocanin önüne.
- Laboratuvar tetkikleri?
Her sey önceden hazirlanmistir.
- Elektroansefalografi ?
- Buyrun hocam.
- Emar ?
Disarida çektirilmis(!) emar da konulur büyük patronun önüne.
- Sintigrafi? Anjiyo?... derken büyük sef sorar :
- Scan oldu mu ?
Kadindan gelen ciliz bir ses :
- Bi onu yapmadilar !
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
08:45:05
|
|
|
)
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
22:14:14
|
|
|
heheue
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
22:14:55
|
|
|
.
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
22:15:29
|
|
|

|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|