sevgi diyarı > Mesaj Panosu > sadece bilginiz olsun

sadece bilginiz olsun


GönderenMesaj

Lord (gentleman)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1877
8 Mayıs 2008 Perşembe 14:27:10

MISIR PİRAMİTLERİ73.000 YILLIK GİZEM)

 

Binlerce yıl önce yapılan piramitlerde bugün bile hala binlerce sır yatmaktadır. İşte piramitlerin şaşırtan özellikleri:

- Büyük Piramitin açıları, Nil`in delta yöresini iki eşit parçaya böler.

- Gize`deki üç piramit aralarında bir Pisagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5`dir.

- Büyük Piramitin taban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını verir.

- Büyük Piramitin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliğinin karesine eşittir.

- Büyük Piramit, dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer alır.

- Büyük Piramit,dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir.

- Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramidi çeviren taş levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir. Bu gölgelerin taş levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu.

- Büyük Piramit`le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.

- Piramitin yüksekliğiyle,çevresi arasındaki oran,bir dairenin yarı çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir.Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.

- Gizde`den geçen boylam,dünyanın denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya böler.Bu boylam ayrıca,kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup,bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur.

- Bugün teknolojik olarak çok ilerlemiş Japonya bile Keops piramidinin aynısını yapamamaktadır. Ziyaretçilerin Keops piramidine girişine izin verilmediği, bunun nedenin de piramidin koridorlarının çok dar ve dik olması olduğu söylenmektedir.

- Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi verir.(149.504.000km)

- Piramidin çalışkan işçilerinin olağanüstü bir çabayla günde 10 parça üst üste koyduklarını kabul edersek, piramitteki 2.5 milyon taçın 250.000 gün, yanı 664 yılda ancak oluşmuş oluyor. Oysa piramit 20-30 yılda tamamlanmıştır.

- Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir.Bu taşların temin edilebileceği en yakın mesafe yüzlerce km uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildikleri tam olarak bilinmemektedir.

- Piramit kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya yılda iki kez güneş girer.(doğduğu ve tahta çıktığı günler.)

- Mısır`daki büyük piramit,30 yılda inşa edildi.Bu piramitin taşları ile Fransa`nın etrafında 3m. lik bir duvar yapılabilirdi.

- Mumyalarda rodyoaktif madde bulunduğundan; mumyaları ilk bulan 12 kişi kanserden ölmüştür.

- Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.

- Kirletilmiş suyu, birkaç gün piramidin içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.

- Piramidin içerisinde süt birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.

- Bitkiler piramidin içinde daha hızlı gelişirler.

- Piramidin içine bırakılmış su beş hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.

- Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yapmadan piramit içinde mumyalaşır.

- Kesik ,yanık ve sıyrık gibi yaralar büyükçe bir piramit içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.

- Piramitlerin bazı odalarını içinde ne olduğu hala bilinmemektedir. Araştırmacıların çoğu ya içinde kayboldu ya da aynı yerde birkaç tur attılar fakat içlerini göremediler.

- Piramitlerin içleri yazın soğuk, kışın çok soğuk olur.

- Uzayda,aynı Mısır`daki piramitler ve Sfenks`in dizilişine uygun şekiller vardır.Ayrıca piramitlerin,bir yıldız kümesine göre dizili oldukları iddia edilmektedir.

- Piramitlerin bazılarında,kilometrelerce devam eden tüneller vardı. Bu tüneller,kimi zaman bir tuzağa, kimi zaman da firavunun gerçek mezarında çıkardı

- Firavun mezarlarının dağlarda açılan oyuklara yapıldığı dönemde,mezar için çalışan tüm işçiler, tanrılara kurban verilirlerdi. Bu, hırsızlara karşı alınmış bir önlemdi.

-1789 yılında NAPOLYON mısıra girdiğinde askerlerine,askerler;``piramitlerin tepesinden 40 yüzyıl bize bakıyor``.demiştir.

 

Lord (gentleman)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1877
8 Mayıs 2008 Perşembe 14:32:22
.1,murat annesi bizanslı horofira yani nilüfer hatun
Y.bayazıt annesi bulgar marya yani gülçiçek hatun
Ç.mehmet annesi bulgar olga hatun
II.murat annesi veronika
fatih sultan annesi sırp despina yani hüma sultan
II.bayazıt annesi kornelya
yavuz sultan annesi pontuslu rum yani ayşe hanım
kanuni sultan annesi yahudi helga yani hafza sultan
II.selim annesi yahudi roksalan yani hürrem sultan
III.murat annesi yahudi raşel yani nurbanu sultan
III.mehmet annesi venedikli bafo yani safiye sultan
I.ahmet annesi yunan helen yani handan sultan
genç osman annesi sırp evdoksiya yani mahfiruz sultan
IV.murat annesi sırp anastasya yani mahpeyker sultan
IV.mehmet annesi rus nadya yani turhan sultan
II.süleyman annesi sırp katrin yani dilaşup hatun
II.ahmet annesi yahudi eva yani hatice sultan
II.mustafa annesi rum evemia yani emetullah sultan
III.ahmet annesi ````````` `````` `````` `````````````` ```````````````
I.mahmut annesi aleksandra yani saliha sultan
II.osman annesi sırp mari yani thorn ehsüvar sultan
III.mustafa annesi fransız janet yani mihrişah sultan
I.abdülhamit annesi fransız ida yani thorn ermi sultan
III.selim annesi cenevizli agnes yani mihrişah sultan
IV.mahmut annesi fransız rivery yani nakşidil sultan
I.abdülmecit annesi rus yahudisi suzi yani bezm-i alem valide sultan
abdülaziz annesi roman besime yani pertevniyal sultan
V.murat annesi fransız vilma yani şevkefza sultan
II.abdülhamit annesi ermeni virjin yani tirimüjgan sultan
mehmet reşat annesi arnavut sofi yani gülcemal sultan
m.vahdettin annesi çerkes henriet yani gülistan sultan
BİZ SİZE SULTAN KOLTUĞUMUZU VERDİK:NE SOYKIRIMI

Lord (gentleman)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1877
8 Mayıs 2008 Perşembe 14:33:28

AH SANAL ALEM



sanal aşk dedikleri:
ne ismi,ne adresi belli
iş,okul sorma sakın mesleğini
kesinlikle üniversiteli
--------------------------------------------
atar bir isim: ayşe, ali
yaşınıda doğru söylemezki.
yirmibeşindedir,olsada elli
------------------------------------------
acaba bekarmıdır? evlimi?
bekarım diyecek tabiki
olsada torun sahibi
--------------------------------------------
aşık olursun sözlerine.o birtanesi
en güzelidir:şaşıda olsa gözleri
belkide kaba saba biri,bilemezsinki
görmek istersin şeklini,şemalini.
gönderir katalogdan bir mankenin resmini
---------------------------------------------
gün gelir kesilir ses,soluk.nerededirki?
her gece yanındayken.yoktur artık eseri.
o şimdi yep yeni NİCK li
tümüyle değiştirmiştir.kimliğini

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
8 Mayıs 2008 Perşembe 18:11:01

KOÇ: Bir kere bütün Koç’lar dünya şekeri olduklarına inanırlar.. özür
dilemelerini gerektirecek bişey yaptıklarını ya da söylediklerini hiç
düşünmezler.. O yüzden dizlerinin üstüne çökmek yerine basitçe "özür
dilerim" derler.. Bundan ne azı ne fazlası

BOĞA: Bir hata yaptıklarında insanlarla yüzyüze bakmaya çok
çekinirler..  Hem zaten olan olmuştur.. O yüzden Boğaların özür
dilemedikleri için  kaybettikleri çok arkadaşları vardır
 
İKİZLER: İkizler her ne yapmış olurlarsa olsunlar, konuyu iyice
derinlemesine bi araştırırsanız mutlaka haklı çıkacaklardır.. Haklı
olduklarını düşünmüyorsanız demek ki konunun yeterince derinine
inmemişsiniz  o da sizin sorununuz

YENGEÇ: Bir Yengeç’in özür dilemesini bekliyorsanız buna pişman
olursunuz...  Her konuyu mutlaka kendi taraflarına çevirmeyi bu kadar iyi
beceren başka  bir burç daha yoktur... Sonunda bir bakmışsınız yalvar
yakar olan sizsiniz.

ASLAN: Bir aslan hatasını telafi etmek için elinden
ne geliyorsa yapar..  size çiçekler alır, evinizin karşısındaki duvara
kocaman harflerle BENİ  AFFET yazar, ayaklarınıza kapanıp yalvarır.....
Sonunda affettiğiniz zaman  kıs kıs gülmeyi de ihmal etmez tabi, ne de
olsa ona karşı koymak ne mümkün.

BAŞAK: Başak hata yaptığı zaman özür dilemekten çekinmez, ama bunu ne
zaman  yapacağını kendi kafasından planlar.. Herkesi kendileri gibi
sandıkları  için böyledirler.. onlara Göre iş işten geçmiş olsa bile
sonuçta özür  dilemiş midir, dilemiştir.

TERAZI: Hata yaptıkları zaman bunu itiraf etmeye çekinmezler.. O kadar
içtendirler ki zaten özür dilerim demelerine fırsat kalmadan siz
affettiğinizi söylemiş olursunuz.

AKREP: Özür dilemenin bir formalite olduğuna inanırlar.. O yüzden bir
telefon açmak ya da karşınıza alıp konuşmak yerine kart ya da mail
yoluyla özür dileyen insanların çoğu bu burçtandır.

YAY: Yay’ların kitabında pişmanlık, özür gibi şeyler yazmaz.. Hatasız
kul  olmaz şarkisi onların hayat felsefesidir. Başkaları onlara yanlış
bişey  yaptığı zaman da ayni tavrı korurlar, çifte standart yapmazlar
yani..
OĞLAK: Onlardan basit bir "özür dilerimle kurtulamazsınız.. uzuuuun
bir  açıklama beklerler.. 7 sayfalık bir savunma yazıp da sonunda onu
 tatmin  edebilmişseniz ne mutlu.
 
KOVA: Dünya tatlısı insanlardır.. Hata yaptıklarını bilir ve
saniyesinde  durumu kurtarmak için bişeyler düşünürler.. Genelde de
başarırlar .

BALIK: Kolay kolay özür dilemezler çünkü onlara göre herkesin olaylara
bakış açısı farklıdır.. Bir Balık ve özür dilemek ha? Şansınızı
zorlamayın.

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
20 Haziran 2008 Cuma 02:58:16

 

DUYDUNUZ MU?
 
Paulo Coelho’nun, tüm dünyada birkaç on milyonun üzerinde satan bir kitabının, Mevlana’nın menkıbesinin tıpatıp aynı olduğunu…
 
Batı’nın allayıp pullayıp,   kehanetleri ile ilgili milyonlarca kitap basarak aynı zamanda para da bastığı, Macaristanlı bir Yahudi aileden gelen  Nostradamus’un  kehanetlerini, kendisinden 350 yıl önce yaşamış olan Muhitini Arabi’den aktardığını.. Muhitini Arabi’nin, Nostradamus tarafından beyan edildiği  açıklanan tüm kehanetleri  daha Nostradamus doğmadan 350 yıl önce çoktan söylemiş olduğunu…
 
Amerikalılar’ın, Kızılderiler’e, güya üşümesinler, soğuktan korusunlar diye verdiği battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırarak onları hiç kurşun atmadan ve kendilerinden fire vermeden bulaşıcı hastalıkla  kırdıklarını…
 
Abraham Lincoln, Elvis Presley gibi bir çok ünlü Amerikalı’nın, Çeşme kökenli, deniz savaşında esir düşmüş Osmanlılar’ın birkaç ayrı yerden sonunda Amerika’ya götürüldükten sonra  doğmuş torunları olduklarını.. Bunlara Mel’un can denildiğini.. Yani esir düştükleri ve ayrı bir kıtada, apayrı kültür ortamında izole edilirken lanetli olduklarını düşünüp kendilerine mel’un dediklerini…Bunların 1990 ların sonlarında Amerika’da kök salmış nesillerinde Akdeniz anemisi çıkan genç bir çocuğun babasının, normalde bir Amerikalı’da olmayacak bu hastalığın mutlaka Akdenizli geni taşıyor olmaları gerektiği  doğrusu ile yola çıkarak yaptığı  araştırma sonunda köklerinin İzmir, Çeşme’ye dayandığını, Çeşme’de Çiftlik Köy’de bir Mel’un Can Evi açarak her sene  gelip anmalar yaptıklarını ama bunu sadece birkaç yıl ancak sürdürülebildikten sonra  Amerikan  yetkililerinin girişimi ile mecburen bitirilip, Mel’un Can Evinin de kaptanlık okuluna dönüştürüldüğünü….
 
İspanyollar’ın Güney Amerika’ya ayak basmaları sonrasında derin bir kültürden gelen 90 milyon Tupi yerlisinden, 80 milyonunu yok ettiklerini..
 
Belçika’da (ve Hollanda’da da) yaşayan halkın Volan ve Flaman olarak iki gruptan oluştuğunu ve aralarında uçurumlar olduğunu, birbirlerinin dillerini konuşmayıp, birbirleri ile mümkünse yan yana bile oturmadıklarını.Bağımsız ülkeler olmak istediklerini.
 
Fransız dediğimiz insanların, 35 ayrı kökenden geldiğini. Ama hepsine Fransız olduklarının öğretildiğini.
 
İngiliz - Fransız ortak yapımı Concorde uçaklarının  tüm alt çalışmaları ve yatırımları bittikten sonra, Fransızlar’ın , uçağın isminin Fransızca’da olduğu gibi Concorde olarak yazılması İngilizce’de olduğu gibi Concord olarak yazılamaması için neredeyse milyar dolarlık yatırımlarından vaz geçecekken, İngilizler’in, ismin  Concorde olarak yazılmasını kabul ettiklerini..
 
İngilizler’in Hindistan’daki yerli dokumacıların ellerini bilekten keserek, ülkede dokuma ürün üretecek esnaf kalmadığı için kendi ürünlerini  Hindistan’a pazarladıklarını..
 
İngilizler’in, Hindistan’daki  ahşabı çok kıymetli olan ve mobilyacılıkta ve dekor işlerinde kullanılan tik (teak) ağaçlarını hoyratça keserek, Hint  ormanları  çorak alanlara çevirdiğini…
 
İtalya’nın kuzeyi ve güneyi arasında husumet olduğunu, güney bölgelerinin iki de birde bağımsızlık istediğini ve hatta yakın bir tarihte bir ara bağımsızlık bile ilan ettiklerini..
 
 Baş rolünü Pierce Brosnan’ın oynadığı çocukluğumuzun vazgeçilmez romanı Robinson Crusoe filmini izleyenlerin, çocukluğumuzda bizi cezbeden keçi, tavuk yetiştirmek, buğday mısır ekmek, tarım yapmak, doğayla mücadele etmek gibi bir tema üzerine kurulmadığını,  Robinson’un  kurtardığı ve Cuma adını verdiği yerliye kendini “Efendi”  olarak tanıttığı, yerlinin dilini öğrenmeyip, yerliye kendi dilini öğrettiğini ve yerliye derhal kendi kitabı İncil’i vererek, onu kendi inancına çekmeye çalıştığını  görüp filmin vermeye çalıştığı mesajını çok açık anlıyorlar: Film tamamen  Robinson’un  (ve tabii doğal olarak ait olduğu –giller- türü familyasının) gittiği her yerde  “Efendi” olduğunu , ayak bastığı her yerde artık dilin İngilizce olacağı ve  ve kitabın da Robinson’un kendi inancına ait olan İncil olacağı. 
 
 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
1 Temmuz 2008 Salı 16:37:13

 

Bazı kadınlar vardır. Baktığınızda kaşından gözünden başka şeyler görürsünüz yüzünde.

Cinselliklerini çekmişlerdir gözlerine kalem diye. Başkadır bakışları. Hatta tüm halleri.Dişilik değildir , daha başka bir haldir sanki. Buram buram cinsellik kokarlar. Kıyafet değil cinselliklerini giymiş sanırsınız üstlerine. Açık veya kapalı giyinmekle ilgisi yoktur bunun. Dokunamasanız bile bakışlarınız ulaşır bedenlerine. Gezinir rahatlıkla kuytu köşelerinde. Bazı kadınlar salt cinselliklerini verir size.

 

Bazı kadınlar vardır. Yoldan geçerken takılır gözleriniz. Dizine yatıp ruhunuzu ellerine bırakasınız gelir. Teninin sıcaklığında erir gidersiniz. Dingindirler, savaşmazlar dünya ile.Gözlerinin içinde bir kadının binbir halini görürsünüz. Erkek olmanın binbir halini de size yaşatırlar. Sıcaktır, şefkatlidir, bağışlayıcıdır, dişidir. Ne giyerlerse giysinler cinsellikleri değildir üzerlerindeki. Kadın olarak vardırlar, cinsellikleri sadece erkeklerine özeldir, size kapalıdır, göremezsiniz. Plajda bikinili bile olsalar ``kapalı`` kadınlardır onlar. Siz ulaşamazsınız kendileri gelmedikçe.Bazı kadınlar ``kadın``dır.

 

Bazı kadınlar vardır. Hoyrattır.Acıtır.Mahveder dokunduğu yeri.Erkeğinin sahip olduklarına önem verir sadece.Ondan aldıklarına bakar, erkeğin kendisi hiç önemli değildir.Bir şey veremeyecek duruma geldiğinde ona sırtını dönmesi kolay olur bu nedenle.Hayatı paylaşmasını bilmez bazı kadınlar.Mal paylaşımını hayatı paylaşmak sanırlar çünkü.

 

Bazı kadınlar vardır yine. Hayatın yükünü taşır.Yüzündeki her çizgi ayrı bir hüznü anlatır.Bilmez başka türlüsünü.Eştir, anadır, kadındır birileri için.Kendisi için kocaman bir ``sıfır`` olduğunu dert sahibi olunca görür o kadınlar. Bazı kadınlar vardır. Yüzüne bakınca gördüğünüz sadece falanca şirkettir.Okumuş, eğitimli, kariyer sahibi ama erkeksiz kadınlardır.Bakışlarında görürsünüz bir erkeğe teslim olmayacaklarını.Hayatlarında bir çocuğun kahkahası olmayacaktır hiçbir zaman.İçlerindeki kadının ümitsiz isyanını da görürsünüz o bakışlarda.

 

Bazı erkekler vardır. Baktığınızda gördüğünüz sadece bir tomar paradır.Paradan başka bir şeye sahip olamayacak kadar acizdirler o erkekler.Emek vermeyi bilmezler.Paraları kadar sahip olmak isterler herşeye.Paraları yoksa kocaman bir ``hiç`` tirler.

 

Bazı erkekler vardır. Hastadır ruhu.Zindan ederler hayatı etraflarına.Koca olamazlar, baba olamazlar, sevgili olamazlar.İlk zamanlar sıcacık sevgi dolu bir erkek sanırsınız.Hiç ummadığınız bir anda karşınıza çıkar canavar.O pençelerin ruhunuzu nasıl ve neden kan içinde bıraktığını anlayamazsınız bile.Kurtulmanıza da izin vermez bazen.Ondan güçlü olmanıza izin vermez.Yoketmek zorundadır.Ruhunuzu öldürür o erkekler.

 

Bazı erkekler vardır. Kullanır sizi.Emeğinizi, sevginizi kullanır.Almasını bilirler sadece.Sevgi veremezler.Hayatı paylaşmazlar.O kadar nazik ve yakışıklıdır ki bile isteye teslim olursunuz.Verdikleriniz tükenince giderler, anlayamazsınız neden terkedildiğinizi.

 

Bazı erkekler vardır. Erkektir, babadır, eştir, sevgilidir.Belki zengin değillerdir ama göğsüne sokulduğunuzda dünyanın en mutlu kadını olursunuz.O erkeklerin kendileri hazinedir ve siz ``bilirsiniz`` bunu.Bakışlarında bütün dünyayı görürsünüz.Ellerini güvenle tutarsınız.Siz hayatısınızdır, bilirsiniz.Ruh eşinizdir, hissedersiniz.Bazı erkekler gerçek bir ``erkek`` tir.

 

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
3 Temmuz 2008 Perşembe 13:51:52
OĞLAK: Onlardan basit bir "özür dilerimle kurtulamazsınız.. uzuuuun
bir açıklama beklerler.. 7 sayfalık bir savunma yazıp da sonunda onu
tatmin edebilmişseniz ne mutlu.

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
3 Temmuz 2008 Perşembe 13:52:26
ben 10 sayfalık savunma istiyom

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
3 Temmuz 2008 Perşembe 16:13:45

 KOÇ: Bir kere bütün Koç’lar dünya şekeri olduklarına inanırlar.. özür
dilemelerini gerektirecek bişey yaptıklarını ya da söylediklerini hiç
düşünmezler.. O yüzden dizlerinin üstüne çökmek yerine basitçe "özür
dilerim" derler.. Bundan ne azı ne fazlası

 

 

Eyvah Mustafa, kesinlikle senden özür dilemek durumunda

kalmamalıyım o halde..

10 sayfalık şiir yollasak olurmu abaca..

 

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
4 Temmuz 2008 Cuma 00:51:41
KOVA: Dünya tatlısı insanlardır.. Hata yaptıklarını bilir ve
saniyesinde  durumu kurtarmak için bişeyler düşünürler.. Genelde de
başarırlar .

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
4 Temmuz 2008 Cuma 22:05:33
olur niye olmasın

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
25 Eylül 2008 Perşembe 12:49:40

 

 
KİMSEYE EDEMEM ŞİKAYET, AĞLARIM BEN HALİMİZE.... Asagidaki mektubun yazari bir öğretmen... Ancak adını ve nerede çalıştığını devlet memuru olması nedeniyle gizlemek zorunda kalmiş... Mektup, aşağıdaki haliyle bir üniversitemizin "Öğretmenler
Günü" toplantısında da gözyaşlarıyla okunmus...

       BUNLARIN HEPSI GERÇEK...

       *Biliyor musunuz, bu
yil lise1. sinifta okuma yazma
bilmeyen bir orenci var

       *Biliyor musunuz, bir
ögrenci okula "satir"
getirmekten uzaklastirma
cezasi aldi.

       *Biliyor musunuz, iki
hafta önce okulun önünde çikan
bir kavgada bir ögrencimin
boynu döner biçagi ile
kesildi; 28 dikis atildi. (Çok
sükür sah damarina gelmedi)

       *Biliyor musunuz, bu
çevrede kimse kisin aksam
besten sonra sokakta yalniz
yürümüyor.

       *Biliyor musunuz,
geçtigimiz hafta, bebek
bekleyen müdür yardimcimiz bir
ögrenci tarafindan karni
tekmelenmekle tehdit edildi.

       *Biliyor musunuz,
disaridan elini kolunu sallaya
sallaya giren bir adam,
kendisini disari çikarmaya
çalisan kat nöbetçisi bayan
ögretmeni biçakla  tehdit
etti.

       *Biliyor musunuz,
derste sikinti yarattigi için
ögretmeni tarafindan
cezalandirilan ögrencinin
asiret olan ailesi okulu
basti.

       *Biliyor musunuz, bir
ögretmenimiz sinifta biraktigi
ögrenciden tehdit telefonlari
aldi.

       *Biliyor musunuz,
ögrencilerimizin %86`si sigara
içiyor.

       *Biliyor musunuz,
ögrencilerimizin %42`si hap
kullaniyor.

       *Biliyor musunuz,
okulun etrafinda hap
satanlari, okulun içinde hap
kullananlari polis biliyor.

       *Biliyor musunuz,
ögrencilerimizin %23`ü ensest
iliski magduru.

       *Biliyor musunuz,
geçtigimiz yil bir kiz
ögrencimizin babasi
çocugundan(ögrencimizden)
dayak yedigi için okula
sigindi.

       *Biliyor musunuz,
yalnizca koridorda
birbirlerine çarptiklari için
kavgaya tutusan iki kiz
ögrencinin aileleri okulun
önünde birbirlerine yumruk
yumruga saldirdilar.

       *Biliyor musunuz, bazi
kiz ögrenciler 100 kontör
karsiliginda minibüs
soförlerine, hali saha
sahiplerine kendilerini
kullandirtiyorlar (cinsel
anlamda)

       *Biliyor musunuz, bu
yil bir erkek ögrenci, bir kiz
ögrencinin kendisine cinsel
tacizde bulundugunu söyleyerek
sikayette bulundu.

       *Biliyor musunuz,
geçtigimiz yil bir anne,
kizinin saçinin boyali olmasi
üzerine okula çagirildiginda,
kizini okula koca bulmak için
gönderdigini bu nedenle de
süslenmesi gerektigini
söyledi.

       *Biliyor musunuz,
velilerin %42`si kayittan
sonra bir daha okula
ugramiyor.

       *Biliyor musunuz, maddi [/i

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
25 Eylül 2008 Perşembe 12:52:08
       *Biliyor musunuz, maddi
durumu iyi olan sayili
ögrencilerden birinin velisi,
geçtigimiz yil akan damimizi
onardi. (Notlarinin hemen
hepsi zayif olan ögrencinin
sinif geçmesi sartiyla!)

       *Biliyor musunuz,
ögrencilerimizin %60`i
sagliksiz beslenmeden dolayi
hasta (aralarinda dispanserlik
olanlar var) ancak
ögrencilerimizin %90`inda cep
telefonu var. (Cep telefonlari
son model, bazilari kamerali)

       Ben bu okulda 3 yildir
ögretmenlik yapmaya
çalisiyorum. Bu olaylara
alismamak için, artik alisip
bunlari neredeyse dogal
karsilayan yillarin
ögretmenleri gibi olmamak için
ugrasiyorum. Biliyorum ki
       eger alisirsam gelecege
dair hiçbir umudum kalmayacak.
Her gün büyük bir çaresizlik
ve endiseyle "Acaba bugün ne
olacak?" diye basliyorum
isime. Olaysiz geçen günler
Allah`in nimeti! Biliyor
musunuz, sinifta gezinerek
ders anlatirken Atatürk`ün
gözleriyle karsilasmamaya
çalisiyorum,
       kafami kaldirip resmine
bakamiyorum. Basimin üzerinden
"Ey Türk Gençligi!" diye
bagirdikça utancimdan
omuzlarima gömülüyorum.
Biliyor musunuz, 10
Kasim`larda, 29 Ekim`lerde
siirler
       okunurken, marsimizi
dinlerken agladigimda herkes
günün anlamina agladigimi
saniyor; oysa çaresizlige
agliyorum. Muhtaç oldugu
kudretin dolastigi asil kani
uyusturucuyla zehirleyen
       ögrencilerimi kurtaramiyorum. Ögrenmeye direnen, kendini kapatan ögrencilerime Istiklal Marsi`nin anlamini bile ögretemiyorum.

       Daha da yazacaktim ancak yazdikça yüregim agirlasiyor.

       Sevgi ve saygilarimla.

      Bir Öğretmen ©    

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
7 Ekim 2008 Salı 04:31:59

 

KALE, A. de Saint-Exupery`nin ölümünden sonra, notlarının bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir kitaptır. Exupery bu kitabında bir imparatorluk ve uygarlık tasvir eder. Bu imparatorluğun bir kalesi, bir uygarlığı, vatandaşları vardır. Nasıl bir imparatorluk, nasıl bir uygarlık, nasıl bir insan? Exupery bu sorulara cevaplar arıyor.

İşte bu kitaptan güzel sözler..


***

Bir aynada hiçbir şey yoktur, içini dolduran görüntülerin ne ağırlığı vardır, ne süresi. Öyle ya, bir ayna da, bazı bazı bir tuz gölü gibi, gözleri yakar.

***
 
Ölenler için yalnızlık diye bir şey yoktur.
 
***

Okuma yazma bilmeyen kişi, peygamberin kitabını tartmakla, harflerin biçimi ya da resimlerin yaldızı üzerine oyalanmakla, kitabın özünü sezemez, bu öz boş nesne değil, tanrısal bilgeliktir.
 
***

Mumum özü de izler bırakan balmumu değil, ışıktır.
 
***

Süreleri içinde sıralayıp farklarına böldün mü, ağaç konusunda da, insan konusunda da hiçbir şey öğrenemezsin. Ağaç hiç de önce tohum, sonra filiz, sonra yaş gövde, sonra kuru odun değildir. Tanımak istiyorsan, bölmemelisin.
 
***

Anısına saygı gösterildi mi, yitirilmiş insan yaşayan insandan daha çok aramızdadır, daha güçlüdür.
 
***

Aşk, aradığını bulmalı. Ben yalnız varolan ve doyurulabilen şeyi seveni kurtarırım.
 
***

İNSANIN TIPKI KALEYE BENZEDİĞİNİ GÖRDÜM BEN. ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAMAK İÇİN DUVARLARI DEVİRİR, AMA YIKILMIŞ VE YILDIZLARA AÇIK BİR KALEDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR ARTIK. HİÇ VAROLMAMANIN BUNALIMI BAŞLAR O ZAMAN.
 
***
 
Yalnızca boşuna bir ışıkla yanıp tutuşanlar, şiir aşkıyla dolu olup da kendi şiirini yazamayan ozan, aşka tutkun olup da, seçmesini bilmediği için, oluşamayan kadın kaygılandırır beni.
 
***

Yürekçe oturgan kişileri sevmem. Hiçbir şey alıp veremeyenler hiçbir şey olamazlar. Ve yaşam hiç mi hiç olgunlaştırmaz bunları. Zaman bir kum gibi akıp gider onlar için, onları siler.
 
***

KUNDURACI, SENİ BÖYLESİNE SEVİNÇLİ KILAN NEDİR? SORUMUN KARŞILIĞINI BEKLEMEDİM, BİLİYORDUM, ALDANACAKTI, YA KAZANILAN PARADAN, YA KENDİSİNİ BEKLEYEN SOFRADAN, YA DA DİNLENİŞTEN SÖZEDECEKTİ BANA. MUTLULUĞUN SIRMALI TERLİKLERE DÖNÜŞMEK OLDUĞUNU NEREDEN BİLECEKTİ?
 
***

BİR UYGARLIK İNSANLARDAN İSTENENE DAYANIR, ONLARA SAĞLANANA DEĞİL.
 
***

BAŞKALARININ ŞİİRLERİNİ SÖYLEYEN, BAŞKALARININ BUĞDAYINI YİYEN YA DA KENTLERİNİ KURMAK İÇİN PARAYLA MİMAR GETİRTEN TOPLULUKLAR KÜÇÜMSENECEK TOPLULUKLARDIR. BUNLARA OTURGANLAR DERİM BEN. BUNLARIN ÇEVRELERİNDE, BİR AYLA GİBİ, DÖVÜLEN BUĞDAYDAN YÜKSELEN ALTIN RENGİ TOZLARI GÖREMEZSİN.
 
***

Büyük heykeltıraş kötü heykeltraşların toprağından doğar. Kötü heykeltraşlar ona basamaklık eder, onu yükseltir.
 
***

HER ŞEYİN KUSURSUZ OLDUĞU BİR İMPARATORLUK YARATMA. ÇÜNKÜ BEĞENİ MÜZE BEKÇİSİNİN ERDEMİDİR. BEĞENİSİZLİĞİ HORGÖRÜRSEN, NE RESMİN, NE DANSIN, NE SARAYIN, NE DE BAHÇELERİN OLUR. KUSURSUZLUĞUNUN BOŞLUĞU YÜZÜNDEN YOKSUN KALIRSIN ONLARDAN. HER ŞEYİN YALNIZCA COŞKULU OLDUĞU BİR İMPARATORLUK YARAT.
 
***

İNSANIN BÜYÜK GİZEMLERİNDEN BİRİ, ÖZÜ YİTİRİRLER DE YİTİRDİKLERİNİ BİLMEZLER.

***
 
KİMSE İSTEMEDİKTEN SONRA, BİR ELMAS YA DA BİR İNCİ NE DEĞER TAŞIR Kİ! BİRER YONTULMUŞ CAMDIRLAR, O KADAR.
 
***

BİR KADININ GÜZELLİĞİ KARŞISINDA HEYECANLANACAK BİR ADAM YOKSA, NEREYE KOYARSIN BU GÜZELLİĞİ? KENDİSİNİ ELE GEÇİRMEK İSTEYEN ÇIKMAYINCA, ELMASIN DEĞERİNİ? KENDİSİNE HİZMET EDEN KALMAYINCA İMPARATORLUĞU?

***

BOZULMUŞ BİRİ VARSA, ÖTEKİLERİ DE BOZMASIN DİYE KESMEK GEREKİR ELBETTE ONU, İÇİ GEÇMİŞ MEYVAYI  KİLERDEN, HASTA HAYVANI AHIRDAN ATARCASINA. AMA KİLERİ YA DA AHIRI DEĞİŞTİRMEK DAHA İYİ OLUR, ÇÜNKÜ ÖNCE ONLAR SORUMLUDUR.

***


KALE, SENİ İNSANLARIN YÜREĞİNDE KURACAĞIM.


*********