|
Gönderen | Mesaj |
|
8 Mayıs 2008 Perşembe
14:27:10
|
|
|
MISIR PİRAMİTLERİ 73.000 YILLIK GİZEM)
Binlerce yıl önce yapılan piramitlerde bugün bile hala binlerce sır yatmaktadır. İşte piramitlerin şaşırtan özellikleri:
- Büyük Piramitin açıları, Nil`in delta yöresini iki eşit parçaya böler.
- Gize`deki üç piramit aralarında bir Pisagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5`dir.
- Büyük Piramitin taban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını verir.
- Büyük Piramitin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliğinin karesine eşittir.
- Büyük Piramit, dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer alır.
- Büyük Piramit,dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir.
- Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramidi çeviren taş levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir. Bu gölgelerin taş levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu.
- Büyük Piramit`le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.
- Piramitin yüksekliğiyle,çevresi arasındaki oran,bir dairenin yarı çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir.Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.
- Gizde`den geçen boylam,dünyanın denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya böler.Bu boylam ayrıca,kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup,bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur.
- Bugün teknolojik olarak çok ilerlemiş Japonya bile Keops piramidinin aynısını yapamamaktadır. Ziyaretçilerin Keops piramidine girişine izin verilmediği, bunun nedenin de piramidin koridorlarının çok dar ve dik olması olduğu söylenmektedir.
- Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi verir.(149.504.000km)
- Piramidin çalışkan işçilerinin olağanüstü bir çabayla günde 10 parça üst üste koyduklarını kabul edersek, piramitteki 2.5 milyon taçın 250.000 gün, yanı 664 yılda ancak oluşmuş oluyor. Oysa piramit 20-30 yılda tamamlanmıştır.
- Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir.Bu taşların temin edilebileceği en yakın mesafe yüzlerce km uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildikleri tam olarak bilinmemektedir.
- Piramit kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya yılda iki kez güneş girer.(doğduğu ve tahta çıktığı günler.)
- Mısır`daki büyük piramit,30 yılda inşa edildi.Bu piramitin taşları ile Fransa`nın etrafında 3m. lik bir duvar yapılabilirdi.
- Mumyalarda rodyoaktif madde bulunduğundan; mumyaları ilk bulan 12 kişi kanserden ölmüştür.
- Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
- Kirletilmiş suyu, birkaç gün piramidin içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.
- Piramidin içerisinde süt birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.
- Bitkiler piramidin içinde daha hızlı gelişirler.
- Piramidin içine bırakılmış su beş hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.
- Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yapmadan piramit içinde mumyalaşır.
- Kesik ,yanık ve sıyrık gibi yaralar büyükçe bir piramit içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
- Piramitlerin bazı odalarını içinde ne olduğu hala bilinmemektedir. Araştırmacıların çoğu ya içinde kayboldu ya da aynı yerde birkaç tur attılar fakat içlerini göremediler.
- Piramitlerin içleri yazın soğuk, kışın çok soğuk olur.
- Uzayda,aynı Mısır`daki piramitler ve Sfenks`in dizilişine uygun şekiller vardır.Ayrıca piramitlerin,bir yıldız kümesine göre dizili oldukları iddia edilmektedir.
- Piramitlerin bazılarında,kilometrelerce devam eden tüneller vardı. Bu tüneller,kimi zaman bir tuzağa, kimi zaman da firavunun gerçek mezarında çıkardı
- Firavun mezarlarının dağlarda açılan oyuklara yapıldığı dönemde,mezar için çalışan tüm işçiler, tanrılara kurban verilirlerdi. Bu, hırsızlara karşı alınmış bir önlemdi.
-1789 yılında NAPOLYON mısıra girdiğinde askerlerine,askerler;``piramitlerin tepesinden 40 yüzyıl bize bakıyor``.demiştir.
|
|
|
8 Mayıs 2008 Perşembe
14:32:22
|
|
|
.1,murat annesi bizanslı horofira yani nilüfer hatun Y.bayazıt annesi bulgar marya yani gülçiçek hatun Ç.mehmet annesi bulgar olga hatun II.murat annesi veronika fatih sultan annesi sırp despina yani hüma sultan II.bayazıt annesi kornelya yavuz sultan annesi pontuslu rum yani ayşe hanım kanuni sultan annesi yahudi helga yani hafza sultan II.selim annesi yahudi roksalan yani hürrem sultan III.murat annesi yahudi raşel yani nurbanu sultan III.mehmet annesi venedikli bafo yani safiye sultan I.ahmet annesi yunan helen yani handan sultan genç osman annesi sırp evdoksiya yani mahfiruz sultan IV.murat annesi sırp anastasya yani mahpeyker sultan IV.mehmet annesi rus nadya yani turhan sultan II.süleyman annesi sırp katrin yani dilaşup hatun II.ahmet annesi yahudi eva yani hatice sultan II.mustafa annesi rum evemia yani emetullah sultan III.ahmet annesi ````````` `````` `````` `````````````` ``````````````` I.mahmut annesi aleksandra yani saliha sultan II.osman annesi sırp mari yani thorn ehsüvar sultan III.mustafa annesi fransız janet yani mihrişah sultan I.abdülhamit annesi fransız ida yani thorn ermi sultan III.selim annesi cenevizli agnes yani mihrişah sultan IV.mahmut annesi fransız rivery yani nakşidil sultan I.abdülmecit annesi rus yahudisi suzi yani bezm-i alem valide sultan abdülaziz annesi roman besime yani pertevniyal sultan V.murat annesi fransız vilma yani şevkefza sultan II.abdülhamit annesi ermeni virjin yani tirimüjgan sultan mehmet reşat annesi arnavut sofi yani gülcemal sultan m.vahdettin annesi çerkes henriet yani gülistan sultan BİZ SİZE SULTAN KOLTUĞUMUZU VERDİK:NE SOYKIRIMI
|
|
|
8 Mayıs 2008 Perşembe
14:33:28
|
|
|
AH SANAL ALEM
sanal aşk dedikleri: ne ismi,ne adresi belli iş,okul sorma sakın mesleğini kesinlikle üniversiteli -------------------------------------------- atar bir isim: ayşe, ali yaşınıda doğru söylemezki. yirmibeşindedir,olsada elli ------------------------------------------ acaba bekarmıdır? evlimi? bekarım diyecek tabiki olsada torun sahibi -------------------------------------------- aşık olursun sözlerine.o birtanesi en güzelidir:şaşıda olsa gözleri belkide kaba saba biri,bilemezsinki görmek istersin şeklini,şemalini. gönderir katalogdan bir mankenin resmini --------------------------------------------- gün gelir kesilir ses,soluk.nerededirki? her gece yanındayken.yoktur artık eseri. o şimdi yep yeni NİCK li tümüyle değiştirmiştir.kimliğini
|
|
|
8 Mayıs 2008 Perşembe
18:11:01
|
|
|
KOÇ: Bir kere bütün Koç’lar dünya şekeri olduklarına inanırlar.. özür dilemelerini gerektirecek bişey yaptıklarını ya da söylediklerini hiç düşünmezler.. O yüzden dizlerinin üstüne çökmek yerine basitçe "özür dilerim" derler.. Bundan ne azı ne fazlası
BOĞA: Bir hata yaptıklarında insanlarla yüzyüze bakmaya çok çekinirler.. Hem zaten olan olmuştur.. O yüzden Boğaların özür dilemedikleri için kaybettikleri çok arkadaşları vardır İKİZLER: İkizler her ne yapmış olurlarsa olsunlar, konuyu iyice derinlemesine bi araştırırsanız mutlaka haklı çıkacaklardır.. Haklı olduklarını düşünmüyorsanız demek ki konunun yeterince derinine inmemişsiniz o da sizin sorununuz
YENGEÇ: Bir Yengeç’in özür dilemesini bekliyorsanız buna pişman olursunuz... Her konuyu mutlaka kendi taraflarına çevirmeyi bu kadar iyi beceren başka bir burç daha yoktur... Sonunda bir bakmışsınız yalvar yakar olan sizsiniz.
ASLAN: Bir aslan hatasını telafi etmek için elinden ne geliyorsa yapar.. size çiçekler alır, evinizin karşısındaki duvara kocaman harflerle BENİ AFFET yazar, ayaklarınıza kapanıp yalvarır..... Sonunda affettiğiniz zaman kıs kıs gülmeyi de ihmal etmez tabi, ne de olsa ona karşı koymak ne mümkün.
BAŞAK: Başak hata yaptığı zaman özür dilemekten çekinmez, ama bunu ne zaman yapacağını kendi kafasından planlar.. Herkesi kendileri gibi sandıkları için böyledirler.. onlara Göre iş işten geçmiş olsa bile sonuçta özür dilemiş midir, dilemiştir.
TERAZI: Hata yaptıkları zaman bunu itiraf etmeye çekinmezler.. O kadar içtendirler ki zaten özür dilerim demelerine fırsat kalmadan siz affettiğinizi söylemiş olursunuz.
AKREP: Özür dilemenin bir formalite olduğuna inanırlar.. O yüzden bir telefon açmak ya da karşınıza alıp konuşmak yerine kart ya da mail yoluyla özür dileyen insanların çoğu bu burçtandır.
YAY: Yay’ların kitabında pişmanlık, özür gibi şeyler yazmaz.. Hatasız kul olmaz şarkisi onların hayat felsefesidir. Başkaları onlara yanlış bişey yaptığı zaman da ayni tavrı korurlar, çifte standart yapmazlar yani.. OĞLAK: Onlardan basit bir "özür dilerimle kurtulamazsınız.. uzuuuun bir açıklama beklerler.. 7 sayfalık bir savunma yazıp da sonunda onu tatmin edebilmişseniz ne mutlu. KOVA: Dünya tatlısı insanlardır.. Hata yaptıklarını bilir ve saniyesinde durumu kurtarmak için bişeyler düşünürler.. Genelde de başarırlar .
BALIK: Kolay kolay özür dilemezler çünkü onlara göre herkesin olaylara bakış açısı farklıdır.. Bir Balık ve özür dilemek ha? Şansınızı zorlamayın.
|
|
|
20 Haziran 2008 Cuma
02:58:16
|
|
|
DUYDUNUZ MU? Paulo Coelho’nun, tüm dünyada birkaç on milyonun üzerinde satan bir kitabının, Mevlana’nın menkıbesinin tıpatıp aynı olduğunu… Batı’nın allayıp pullayıp, kehanetleri ile ilgili milyonlarca kitap basarak aynı zamanda para da bastığı, Macaristanlı bir Yahudi aileden gelen Nostradamus’un kehanetlerini, kendisinden 350 yıl önce yaşamış olan Muhitini Arabi’den aktardığını.. Muhitini Arabi’nin, Nostradamus tarafından beyan edildiği açıklanan tüm kehanetleri daha Nostradamus doğmadan 350 yıl önce çoktan söylemiş olduğunu… Amerikalılar’ın, Kızılderiler’e, güya üşümesinler, soğuktan korusunlar diye verdiği battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırarak onları hiç kurşun atmadan ve kendilerinden fire vermeden bulaşıcı hastalıkla kırdıklarını… Abraham Lincoln, Elvis Presley gibi bir çok ünlü Amerikalı’nın, Çeşme kökenli, deniz savaşında esir düşmüş Osmanlılar’ın birkaç ayrı yerden sonunda Amerika’ya götürüldükten sonra doğmuş torunları olduklarını.. Bunlara Mel’un can denildiğini.. Yani esir düştükleri ve ayrı bir kıtada, apayrı kültür ortamında izole edilirken lanetli olduklarını düşünüp kendilerine mel’un dediklerini…Bunların 1990 ların sonlarında Amerika’da kök salmış nesillerinde Akdeniz anemisi çıkan genç bir çocuğun babasının, normalde bir Amerikalı’da olmayacak bu hastalığın mutlaka Akdenizli geni taşıyor olmaları gerektiği doğrusu ile yola çıkarak yaptığı araştırma sonunda köklerinin İzmir, Çeşme’ye dayandığını, Çeşme’de Çiftlik Köy’de bir Mel’un Can Evi açarak her sene gelip anmalar yaptıklarını ama bunu sadece birkaç yıl ancak sürdürülebildikten sonra Amerikan yetkililerinin girişimi ile mecburen bitirilip, Mel’un Can Evinin de kaptanlık okuluna dönüştürüldüğünü…. İspanyollar’ın Güney Amerika’ya ayak basmaları sonrasında derin bir kültürden gelen 90 milyon Tupi yerlisinden, 80 milyonunu yok ettiklerini.. Belçika’da (ve Hollanda’da da) yaşayan halkın Volan ve Flaman olarak iki gruptan oluştuğunu ve aralarında uçurumlar olduğunu, birbirlerinin dillerini konuşmayıp, birbirleri ile mümkünse yan yana bile oturmadıklarını.Bağımsız ülkeler olmak istediklerini. Fransız dediğimiz insanların, 35 ayrı kökenden geldiğini. Ama hepsine Fransız olduklarının öğretildiğini. İngiliz - Fransız ortak yapımı Concorde uçaklarının tüm alt çalışmaları ve yatırımları bittikten sonra, Fransızlar’ın , uçağın isminin Fransızca’da olduğu gibi Concorde olarak yazılması İngilizce’de olduğu gibi Concord olarak yazılamaması için neredeyse milyar dolarlık yatırımlarından vaz geçecekken, İngilizler’in, ismin Concorde olarak yazılmasını kabul ettiklerini.. İngilizler’in Hindistan’daki yerli dokumacıların ellerini bilekten keserek, ülkede dokuma ürün üretecek esnaf kalmadığı için kendi ürünlerini Hindistan’a pazarladıklarını.. İngilizler’in, Hindistan’daki ahşabı çok kıymetli olan ve mobilyacılıkta ve dekor işlerinde kullanılan tik (teak) ağaçlarını hoyratça keserek, Hint ormanları çorak alanlara çevirdiğini… İtalya’nın kuzeyi ve güneyi arasında husumet olduğunu, güney bölgelerinin iki de birde bağımsızlık istediğini ve hatta yakın bir tarihte bir ara bağımsızlık bile ilan ettiklerini.. Baş rolünü Pierce Brosnan’ın oynadığı çocukluğumuzun vazgeçilmez romanı Robinson Crusoe filmini izleyenlerin, çocukluğumuzda bizi cezbeden keçi, tavuk yetiştirmek, buğday mısır ekmek, tarım yapmak, doğayla mücadele etmek gibi bir tema üzerine kurulmadığını, Robinson’un kurtardığı ve Cuma adını verdiği yerliye kendini “Efendi” olarak tanıttığı, yerlinin dilini öğrenmeyip, yerliye kendi dilini öğrettiğini ve yerliye derhal kendi kitabı İncil’i vererek, onu kendi inancına çekmeye çalıştığını görüp filmin vermeye çalıştığı mesajını çok açık anlıyorlar: Film tamamen Robinson’un (ve tabii doğal olarak ait olduğu –giller- türü familyasının) gittiği her yerde “Efendi” olduğunu , ayak bastığı her yerde artık dilin İngilizce olacağı ve ve kitabın da Robinson’un kendi inancına ait olan İncil olacağı.
|
|
|
1 Temmuz 2008 Salı
16:37:13
|
|
|
Bazı kadınlar vardır. Baktığınızda kaşından gözünden başka şeyler görürsünüz yüzünde.
Cinselliklerini çekmişlerdir gözlerine kalem diye. Başkadır bakışları. Hatta tüm halleri.Dişilik değildir , daha başka bir haldir sanki. Buram buram cinsellik kokarlar. Kıyafet değil cinselliklerini giymiş sanırsınız üstlerine. Açık veya kapalı giyinmekle ilgisi yoktur bunun. Dokunamasanız bile bakışlarınız ulaşır bedenlerine. Gezinir rahatlıkla kuytu köşelerinde. Bazı kadınlar salt cinselliklerini verir size.
Bazı kadınlar vardır. Yoldan geçerken takılır gözleriniz. Dizine yatıp ruhunuzu ellerine bırakasınız gelir. Teninin sıcaklığında erir gidersiniz. Dingindirler, savaşmazlar dünya ile.Gözlerinin içinde bir kadının binbir halini görürsünüz. Erkek olmanın binbir halini de size yaşatırlar. Sıcaktır, şefkatlidir, bağışlayıcıdır, dişidir. Ne giyerlerse giysinler cinsellikleri değildir üzerlerindeki. Kadın olarak vardırlar, cinsellikleri sadece erkeklerine özeldir, size kapalıdır, göremezsiniz. Plajda bikinili bile olsalar ``kapalı`` kadınlardır onlar. Siz ulaşamazsınız kendileri gelmedikçe.Bazı kadınlar ``kadın``dır.
Bazı kadınlar vardır. Hoyrattır.Acıtır.Mahveder dokunduğu yeri.Erkeğinin sahip olduklarına önem verir sadece.Ondan aldıklarına bakar, erkeğin kendisi hiç önemli değildir.Bir şey veremeyecek duruma geldiğinde ona sırtını dönmesi kolay olur bu nedenle.Hayatı paylaşmasını bilmez bazı kadınlar.Mal paylaşımını hayatı paylaşmak sanırlar çünkü.
Bazı kadınlar vardır yine. Hayatın yükünü taşır.Yüzündeki her çizgi ayrı bir hüznü anlatır.Bilmez başka türlüsünü.Eştir, anadır, kadındır birileri için.Kendisi için kocaman bir ``sıfır`` olduğunu dert sahibi olunca görür o kadınlar. Bazı kadınlar vardır. Yüzüne bakınca gördüğünüz sadece falanca şirkettir.Okumuş, eğitimli, kariyer sahibi ama erkeksiz kadınlardır.Bakışlarında görürsünüz bir erkeğe teslim olmayacaklarını.Hayatlarında bir çocuğun kahkahası olmayacaktır hiçbir zaman.İçlerindeki kadının ümitsiz isyanını da görürsünüz o bakışlarda.
Bazı erkekler vardır. Baktığınızda gördüğünüz sadece bir tomar paradır.Paradan başka bir şeye sahip olamayacak kadar acizdirler o erkekler.Emek vermeyi bilmezler.Paraları kadar sahip olmak isterler herşeye.Paraları yoksa kocaman bir ``hiç`` tirler.
Bazı erkekler vardır. Hastadır ruhu.Zindan ederler hayatı etraflarına.Koca olamazlar, baba olamazlar, sevgili olamazlar.İlk zamanlar sıcacık sevgi dolu bir erkek sanırsınız.Hiç ummadığınız bir anda karşınıza çıkar canavar.O pençelerin ruhunuzu nasıl ve neden kan içinde bıraktığını anlayamazsınız bile.Kurtulmanıza da izin vermez bazen.Ondan güçlü olmanıza izin vermez.Yoketmek zorundadır.Ruhunuzu öldürür o erkekler.
Bazı erkekler vardır. Kullanır sizi.Emeğinizi, sevginizi kullanır.Almasını bilirler sadece.Sevgi veremezler.Hayatı paylaşmazlar.O kadar nazik ve yakışıklıdır ki bile isteye teslim olursunuz.Verdikleriniz tükenince giderler, anlayamazsınız neden terkedildiğinizi.
Bazı erkekler vardır. Erkektir, babadır, eştir, sevgilidir.Belki zengin değillerdir ama göğsüne sokulduğunuzda dünyanın en mutlu kadını olursunuz.O erkeklerin kendileri hazinedir ve siz ``bilirsiniz`` bunu.Bakışlarında bütün dünyayı görürsünüz.Ellerini güvenle tutarsınız.Siz hayatısınızdır, bilirsiniz.Ruh eşinizdir, hissedersiniz.Bazı erkekler gerçek bir ``erkek`` tir.
|
|
|
3 Temmuz 2008 Perşembe
13:51:52
|
|
|
OĞLAK: Onlardan basit bir "özür dilerimle kurtulamazsınız.. uzuuuun
bir açıklama beklerler.. 7 sayfalık bir savunma yazıp da sonunda onu
tatmin edebilmişseniz ne mutlu.
|
|
|
3 Temmuz 2008 Perşembe
13:52:26
|
|
|
ben 10 sayfalık savunma istiyom
|
|
|
3 Temmuz 2008 Perşembe
16:13:45
|
|
|
KOÇ: Bir kere bütün Koç’lar dünya şekeri olduklarına inanırlar.. özür dilemelerini gerektirecek bişey yaptıklarını ya da söylediklerini hiç düşünmezler.. O yüzden dizlerinin üstüne çökmek yerine basitçe "özür dilerim" derler.. Bundan ne azı ne fazlası
Eyvah Mustafa, kesinlikle senden özür dilemek durumunda
kalmamalıyım o halde..
10 sayfalık şiir yollasak olurmu abaca..
|
|
|
Yemliha (ts836668986)
1305
|
|
4 Temmuz 2008 Cuma
00:51:41
|
|
|
KOVA: Dünya tatlısı insanlardır.. Hata yaptıklarını bilir ve saniyesinde durumu kurtarmak için bişeyler düşünürler.. Genelde de başarırlar .
|
|
|
4 Temmuz 2008 Cuma
22:05:33
|
|
|
olur niye olmasın
|
|
|
25 Eylül 2008 Perşembe
12:49:40
|
|
|
       KİMSEYE EDEMEM ŞİKAYET, AĞLARIM BEN HALİMİZE.... Asagidaki mektubun yazari bir öğretmen... Ancak adını ve nerede çalıştığını devlet memuru olması nedeniyle gizlemek zorunda kalmiş... Mektup, aşağıdaki haliyle bir üniversitemizin "Öğretmenler Günü" toplantısında da gözyaşlarıyla okunmus...
BUNLARIN HEPSI GERÇEK...
*Biliyor musunuz, bu yil lise1. sinifta okuma yazma bilmeyen bir orenci var
*Biliyor musunuz, bir ögrenci okula "satir" getirmekten uzaklastirma cezasi aldi.
*Biliyor musunuz, iki hafta önce okulun önünde çikan bir kavgada bir ögrencimin boynu döner biçagi ile kesildi; 28 dikis atildi. (Çok sükür sah damarina gelmedi)
*Biliyor musunuz, bu çevrede kimse kisin aksam besten sonra sokakta yalniz yürümüyor.
*Biliyor musunuz, geçtigimiz hafta, bebek bekleyen müdür yardimcimiz bir ögrenci tarafindan karni tekmelenmekle tehdit edildi.
*Biliyor musunuz, disaridan elini kolunu sallaya sallaya giren bir adam, kendisini disari çikarmaya çalisan kat nöbetçisi bayan ögretmeni biçakla tehdit etti.
*Biliyor musunuz, derste sikinti yarattigi için ögretmeni tarafindan cezalandirilan ögrencinin asiret olan ailesi okulu basti.
*Biliyor musunuz, bir ögretmenimiz sinifta biraktigi ögrenciden tehdit telefonlari aldi.
*Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %86`si sigara içiyor.
*Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %42`si hap kullaniyor.
*Biliyor musunuz, okulun etrafinda hap satanlari, okulun içinde hap kullananlari polis biliyor.
*Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %23`ü ensest iliski magduru.
*Biliyor musunuz, geçtigimiz yil bir kiz ögrencimizin babasi çocugundan(ögrencimizden) dayak yedigi için okula sigindi.
*Biliyor musunuz, yalnizca koridorda birbirlerine çarptiklari için kavgaya tutusan iki kiz ögrencinin aileleri okulun önünde birbirlerine yumruk yumruga saldirdilar.
*Biliyor musunuz, bazi kiz ögrenciler 100 kontör karsiliginda minibüs soförlerine, hali saha sahiplerine kendilerini kullandirtiyorlar (cinsel anlamda)
*Biliyor musunuz, bu yil bir erkek ögrenci, bir kiz ögrencinin kendisine cinsel tacizde bulundugunu söyleyerek sikayette bulundu.
*Biliyor musunuz, geçtigimiz yil bir anne, kizinin saçinin boyali olmasi üzerine okula çagirildiginda, kizini okula koca bulmak için gönderdigini bu nedenle de süslenmesi gerektigini söyledi.
*Biliyor musunuz, velilerin %42`si kayittan sonra bir daha okula ugramiyor.
*Biliyor musunuz, maddi [/i
|
|
|
25 Eylül 2008 Perşembe
12:52:08
|
|
|
*Biliyor musunuz, maddi durumu iyi olan sayili ögrencilerden birinin velisi, geçtigimiz yil akan damimizi onardi. (Notlarinin hemen hepsi zayif olan ögrencinin sinif geçmesi sartiyla!)
*Biliyor musunuz, ögrencilerimizin %60`i sagliksiz beslenmeden dolayi hasta (aralarinda dispanserlik olanlar var) ancak ögrencilerimizin %90`inda cep telefonu var. (Cep telefonlari son model, bazilari kamerali)
Ben bu okulda 3 yildir ögretmenlik yapmaya çalisiyorum. Bu olaylara alismamak için, artik alisip bunlari neredeyse dogal karsilayan yillarin ögretmenleri gibi olmamak için ugrasiyorum. Biliyorum ki eger alisirsam gelecege dair hiçbir umudum kalmayacak. Her gün büyük bir çaresizlik ve endiseyle "Acaba bugün ne olacak?" diye basliyorum isime. Olaysiz geçen günler Allah`in nimeti! Biliyor musunuz, sinifta gezinerek ders anlatirken Atatürk`ün gözleriyle karsilasmamaya çalisiyorum, kafami kaldirip resmine bakamiyorum. Basimin üzerinden "Ey Türk Gençligi!" diye bagirdikça utancimdan omuzlarima gömülüyorum. Biliyor musunuz, 10 Kasim`larda, 29 Ekim`lerde siirler okunurken, marsimizi dinlerken agladigimda herkes günün anlamina agladigimi saniyor; oysa çaresizlige agliyorum. Muhtaç oldugu kudretin dolastigi asil kani uyusturucuyla zehirleyen ögrencilerimi kurtaramiyorum. Ögrenmeye direnen, kendini kapatan ögrencilerime Istiklal Marsi`nin anlamini bile ögretemiyorum.
Daha da yazacaktim ancak yazdikça yüregim agirlasiyor.
Sevgi ve saygilarimla.
Bir Öğretmen ©      
|
|
|
7 Ekim 2008 Salı
04:31:59
|
|
|
KALE, A. de Saint-Exupery`nin ölümünden sonra, notlarının bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir kitaptır. Exupery bu kitabında bir imparatorluk ve uygarlık tasvir eder. Bu imparatorluğun bir kalesi, bir uygarlığı, vatandaşları vardır. Nasıl bir imparatorluk, nasıl bir uygarlık, nasıl bir insan? Exupery bu sorulara cevaplar arıyor.
İşte bu kitaptan güzel sözler..
***
Bir aynada hiçbir şey yoktur, içini dolduran görüntülerin ne ağırlığı vardır, ne süresi. Öyle ya, bir ayna da, bazı bazı bir tuz gölü gibi, gözleri yakar.
*** Ölenler için yalnızlık diye bir şey yoktur. ***
Okuma yazma bilmeyen kişi, peygamberin kitabını tartmakla, harflerin biçimi ya da resimlerin yaldızı üzerine oyalanmakla, kitabın özünü sezemez, bu öz boş nesne değil, tanrısal bilgeliktir. ***
Mumum özü de izler bırakan balmumu değil, ışıktır. ***
Süreleri içinde sıralayıp farklarına böldün mü, ağaç konusunda da, insan konusunda da hiçbir şey öğrenemezsin. Ağaç hiç de önce tohum, sonra filiz, sonra yaş gövde, sonra kuru odun değildir. Tanımak istiyorsan, bölmemelisin. ***
Anısına saygı gösterildi mi, yitirilmiş insan yaşayan insandan daha çok aramızdadır, daha güçlüdür. ***
Aşk, aradığını bulmalı. Ben yalnız varolan ve doyurulabilen şeyi seveni kurtarırım. ***
İNSANIN TIPKI KALEYE BENZEDİĞİNİ GÖRDÜM BEN. ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAMAK İÇİN DUVARLARI DEVİRİR, AMA YIKILMIŞ VE YILDIZLARA AÇIK BİR KALEDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR ARTIK. HİÇ VAROLMAMANIN BUNALIMI BAŞLAR O ZAMAN. *** Yalnızca boşuna bir ışıkla yanıp tutuşanlar, şiir aşkıyla dolu olup da kendi şiirini yazamayan ozan, aşka tutkun olup da, seçmesini bilmediği için, oluşamayan kadın kaygılandırır beni. ***
Yürekçe oturgan kişileri sevmem. Hiçbir şey alıp veremeyenler hiçbir şey olamazlar. Ve yaşam hiç mi hiç olgunlaştırmaz bunları. Zaman bir kum gibi akıp gider onlar için, onları siler. ***
KUNDURACI, SENİ BÖYLESİNE SEVİNÇLİ KILAN NEDİR? SORUMUN KARŞILIĞINI BEKLEMEDİM, BİLİYORDUM, ALDANACAKTI, YA KAZANILAN PARADAN, YA KENDİSİNİ BEKLEYEN SOFRADAN, YA DA DİNLENİŞTEN SÖZEDECEKTİ BANA. MUTLULUĞUN SIRMALI TERLİKLERE DÖNÜŞMEK OLDUĞUNU NEREDEN BİLECEKTİ? ***
BİR UYGARLIK İNSANLARDAN İSTENENE DAYANIR, ONLARA SAĞLANANA DEĞİL. ***
BAŞKALARININ ŞİİRLERİNİ SÖYLEYEN, BAŞKALARININ BUĞDAYINI YİYEN YA DA KENTLERİNİ KURMAK İÇİN PARAYLA MİMAR GETİRTEN TOPLULUKLAR KÜÇÜMSENECEK TOPLULUKLARDIR. BUNLARA OTURGANLAR DERİM BEN. BUNLARIN ÇEVRELERİNDE, BİR AYLA GİBİ, DÖVÜLEN BUĞDAYDAN YÜKSELEN ALTIN RENGİ TOZLARI GÖREMEZSİN. ***
Büyük heykeltıraş kötü heykeltraşların toprağından doğar. Kötü heykeltraşlar ona basamaklık eder, onu yükseltir. ***
HER ŞEYİN KUSURSUZ OLDUĞU BİR İMPARATORLUK YARATMA. ÇÜNKÜ BEĞENİ MÜZE BEKÇİSİNİN ERDEMİDİR. BEĞENİSİZLİĞİ HORGÖRÜRSEN, NE RESMİN, NE DANSIN, NE SARAYIN, NE DE BAHÇELERİN OLUR. KUSURSUZLUĞUNUN BOŞLUĞU YÜZÜNDEN YOKSUN KALIRSIN ONLARDAN. HER ŞEYİN YALNIZCA COŞKULU OLDUĞU BİR İMPARATORLUK YARAT. ***
İNSANIN BÜYÜK GİZEMLERİNDEN BİRİ, ÖZÜ YİTİRİRLER DE YİTİRDİKLERİNİ BİLMEZLER.
*** KİMSE İSTEMEDİKTEN SONRA, BİR ELMAS YA DA BİR İNCİ NE DEĞER TAŞIR Kİ! BİRER YONTULMUŞ CAMDIRLAR, O KADAR. ***
BİR KADININ GÜZELLİĞİ KARŞISINDA HEYECANLANACAK BİR ADAM YOKSA, NEREYE KOYARSIN BU GÜZELLİĞİ? KENDİSİNİ ELE GEÇİRMEK İSTEYEN ÇIKMAYINCA, ELMASIN DEĞERİNİ? KENDİSİNE HİZMET EDEN KALMAYINCA İMPARATORLUĞU?
***
BOZULMUŞ BİRİ VARSA, ÖTEKİLERİ DE BOZMASIN DİYE KESMEK GEREKİR ELBETTE ONU, İÇİ GEÇMİŞ MEYVAYI KİLERDEN, HASTA HAYVANI AHIRDAN ATARCASINA. AMA KİLERİ YA DA AHIRI DEĞİŞTİRMEK DAHA İYİ OLUR, ÇÜNKÜ ÖNCE ONLAR SORUMLUDUR.
***
KALE, SENİ İNSANLARIN YÜREĞİNDE KURACAĞIM.
*********
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|