|
Gönderen | Mesaj |
|
26 Mayıs 2008 Pazartesi
14:58:12
|
|
|
İhtiyarlığa adım atalı çok olmuştu. Gözleri dalgalara takılmış halde, iyi kötü yönleriyle geçmişi düşünüyordu. İnsanlığa karşı pek güveni kalmamıştı. İyilik yaptıkça nankörlük gördüğünü düşünüyordu. Çoğu kişinin kendisine "enayi" gözüyle baktığını da biliyordu. Fakat karşılıksız iyilik yapmaktan vazgeçmiyordu. Çünkü kendisini hayata bağlayan çok az değerden birisi de, kendisine olan saygısıydı. Onu da kaybederse , herşeyini kaybetmiş olacağını düşünüyordu. İhtiyar adam kayalıkların üzerinden yavaşça doğruldu, denizin kenarına atılmış kırık içki şişesi gözüne takılmıştı. İçki içmezdi ama görüp de almazsa ve bu kırık şişe birine zarar verirse vicdan azabı duyacağını düşündü. Onun şişeyi yerden aldığını gören biri kız, biri erkek iki genç gülüştü. Erkek ; "-Çöpçü herhalde. " dedi. İhtiyar adam herkesi hoş görmeye çalışırdı, özellikle gençleri ama yine de gencin, kendisi hakkında arkadaşıyla şakalaşırken biraz sesini alçaltmamasına, kendisinin duymaması için gayret etmemesine canı sıkılmıştı. İhtiyar kırık camları atmış dönerken, gençlerin az önce kendisinin oturduğu kayalarda, azgın dalgalara karşı şakalaştığını, birbirini itekler gibi yaptığını gördü. Biraz daha uzakta bir kayaya gidecekti ki, birinin denize düşme sesi ve çığlığı kulaklarında çınladı. Kız düşmüştü, . Sportif yapılı gencin hemen atlayıp kızı kurtarmasını bekledi. Fakat kayadan kayaya telaşla koşan genç atlamaya cesaret edemiyordu. Genç ne yapacağını bilemez halde dalgaların uzaklaştırdığı kız arkadaşına bakıyor, bağırıyordu. Sağa sola deli gibi koştururken, hemen yanından birinin denize atladığını duydu, bu az önce dalga geçtiği ihtiyar adamdı. İhtiyar adam dalgaların tüm zorluğuna rağmen, güçlü kulaçlarla kıza yetişti, saçlarından yakaladı kayalara doğru çekti. Kayalara yaklaştığında kıyıdaki genç, kızı yakalayıp önce yukarı, sonra sahile çekti. İhtiyar adamı o anda unutmuştu bile. Birden aklına gelip denize doğru baktığında ihtiyar adamın hala çıkamadığını gördü. İhtiyar kollarında derman kalmamış halde, kendisini kıyıdan koparmaya çalışan dalgalara kendini bıraktı. Genç çılgına döndü, sevdiği kızı kurtaran , az önce dalga geçtiği ihtiyar gidiyordu. Kısa zamanda büyük şeyler olmuştu hayatında. Hayatta en çok sevdiği kişiyi kurtaramamış, başkası kurtarmıştı ve o da şimdi kendisinden özür bile dileyemeden, boynuna tüm utançları takarak sonsuza dek gidiyordu. Kendine tam gelememiş kız , gencin sulara atlayışına baktı bağırdı ama nafile. Oysa arkadaşının kendisi kadar bile yüzemediğini iyi biliyordu. Genç erkek tüm çabasına rağmen ihtiyara yaklaşamamıştı bile , dalgaların üzerinde boğulan değil, sanki dinlenen biri gibi duran ihtiyar da sanki gülümsüyor gibiydi. Genç bir anda ihtiyardan daha çok kıyıdan uzaklaştığını farketti. Bitiyordu herşey. "Gerçekmiş demek ki " diye düşündü, hayatı, arkadaşları , sevdikleri hızlıca gözlerinin önünden geçiyor gibiydi. İnsan ölüme yaklaşınca böyle oluyormuş. Su yutuyordu ama mücadeleyi bırakmıştı. Birden beklenmedik birşey oldu; genç adam kolunun kuvvetlice yakalandığını hissetti, önce köpekbalığı aklına gelip telaşla çekmek istedi ama hemen yanında ihtiyar adamı farketti. İhtiyar adam önce kolundan yakalamış, sonra yakasından tutup, onu bir bebek gibi çekmeye başlamıştı. Göz açıp kapayana kadar kıyıya gelmişlerdi. İhtiyar adam, genci kızın yanına kadar atmış, nefesleniyordu. Gençlere gülümsedi ; "- Siz de, ben de bu gün güzel dersler aldık. Ben kendi adıma çok mutlu oldum. Siz kimseyi küçümsememeyi öğrendiniz. Ben de bu küçük dalgalarda sizi deneyerek, insanlığın ölmediğini gördüm. Delikanlı beni kurtarmaya gelmen, beni ne kadar mutlu etti sana anlatamam. Fakat ben daha bu dalgalara yenilecek kadar kocamadım" İhtiyar kıyıda kendilerini toparlamaya çalışan gençlerin birşey söylemesine fırsat vermedi; "-Hoşçakalın !. . . " deyip yürüdü. Gençler peşinden koşamadıkları ihtiyara şaşkınlıkla, içlerinde bir buruk sevinçle bakakaldılar
|
|
|
26 Mayıs 2008 Pazartesi
14:58:46
|
|
|
|
|
|
26 Mayıs 2008 Pazartesi
14:59:51
|
|
|
|
|
|
26 Mayıs 2008 Pazartesi
16:45:13
|
|
|
Yalnızlığın koynunda saklanıyorum artık. Köz olmuş şafaklarda uyanmam bir daha. Ne zaman sokulsa sevda yanıma kaçarım. Sürgünler başlar dönmem bilirsin.
Bekleme Boşuna.
|
|
|
28 Mayıs 2008 Çarşamba
12:01:32
|
|
|
ne zaman yolculuğa başlasam;
bir sokak geçsem örneğin,
bir adım atsam kapı dışarı,
sana gelir gibiyim..
ama,
her seferinde
durur otobüs,
durur ayaklarım,
başladığım yerdeyim...
odamdayım işte; karanlık, soğuk...
penceremde karşı dağ,
dağın ardı gözlerin...
gözlerim oraya kayar;
seninleyim...
her günün gecesi
düş dolu seherdeyim,
her gecenin gündüzü
sana uçan kuşta,
esen yeldeyim...
Tayyibe Atay
|
|
|
29 Mayıs 2008 Perşembe
00:15:54
|
|
|
Sel Olmayınca
sen olmayınca ne yapayım? o güzel gözlerin o sıcak ellerin olmayınca yanımda en sevdiğim olmayınca burada olmak ne işe yarar? gözlerim gözlerine bakmayınca ellerim ellerine dokunmayınca kalbinin sıcaklığı beni ısıtmayınca burada olmak yaşamak ne işe yarar?
tek başına olmuyor ki insanın sevdiği olmayınca yaşanmıyor ki nefesini solumayınca mis kokunu koklamayınca saçlarına dokunmayınca burada olmak yaşamak bir işe yaramıyor ki
|
|
|
29 Mayıs 2008 Perşembe
19:43:14
|
|
|
http://www.ortanokta.com/yakamoz_vy/blog/blogid=1884583#blog Elimde avucumda ne varsa yitirerek yürüyorum, gözlerinden başka bir yere bakmamaya çalışarak, çünkü gözlerin deniz fenerim benim, gözlerine bakmazsam, düşeceğim…
“İçinde sen olmasan, bu hayatın başka nesi var ki” diye düşünüyorum çoğu zaman. Yanımda sen olmasan, neye güveneceğim, yüreğimde sen olmasan, neyle besleneceğim?
Her yanı kırık bir köprü üzerinde ilerliyor yaşamım. Ayağımı bastığım parça, kopup kayboluyor uçurumun uçsuzluğunda, gözlerine bakıyorum bense sadece, gözlerinde aşkın en saf hali var, ellerimden tutuyor gözlerin, gözlerin yaşamla aramdaki köprüleri bağlıyor.
Sana baktıkça, anlıyorum; aşk; bambaşka bir hayat sunuyor bana, umutlar sunuyor, aşk beni karşı kıyıya geçiriyor. Yıkılan köprülerin üzerinden düşmeden yürümemi sağlıyor.
Aşk bana seni sunuyor.
Gözlerini kapatmaktan söz ediyorsun sense bana, yorulmaktan söz ediyorsun. Tüm bunları bilmeden, kendince yaşamaya çalışıyorsun, kendi uçurumlarında parçalanıyorsun, benim yaşamıma bağ olduğunu bilmeden, kendi bağlarını koparmak istiyorsun.
Oysa sen gözlerini kaparsan, ben yaşamdan düşeceğim.
Eğer sen vazgeçersen, ben öleceğim…
Avuçlarımda sakladığım üç beş kırık umudum var sadece, başka da hiçbir şeyim…
Sana bunlardan başka bir şey veremiyorum. Sana mucizeler vaad edemiyorum. Ama söz verdiğim gibi; mucize aratmayacak kadar seviyorum seni. Hep söylediğim gibi, tek yapabildiğim şeyi; en güzel yapabildiğim şeyi yapıyorum;
Seni seviyorum.
Elimden başka bir şey gelmiyor ki, Avuçlarımda sakladığım üç beş kırık umudum var sadece, başka da hiçbir şeyim
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|