|
Gönderen | Mesaj |
|
2 Nisan 2008 Çarşamba
00:53:22
|
|
|
Ah kadınlar bu toprağın üstünde ve de altında "ölü" olanlardır onlar
hacizlidir geceleriyle günleri... dünleri veyarınları ağulu kadınlar kah öldüler yaşa(ya)madan kah yaşamak için etlerini sattılar sesleri/sözleri/türküleri.../ ve de kaderlerikara kadınlar yaralar açtılar yüreğin dehlizlerinde/gözlerimde an be an umudu dağladılar
kadınlar.../"çok"kadınlar gelinlikleri yaslı.../kefenleri "yok" kadınlar
hacizlidir ömürleri yaralı her daim döşleri.../ düşleri yasaklı kadınlar
o kadınlara kader yazan yarım yamalak adamlar her damla gözyaşında acımadan sustular
kadınlar.../"çok " kadınlar hayatın baharında kanayan ağıttılar
ah kentin büyük adamları anlamadılar yazdıklarımı yazdıklarımla yargılayıp suçlu saydılar kadınlığımı
tüm sorgular acımasızdı/yargısızdı tüm infazlar kalemi suskuya sürüp gören gözlerimi astılar
kırıldı kanadım.../kana`dım belliki daha çok kanatacaklar
ah kadın.../hem "çok" hem de "yok"adın
Arzu Eşbah
|
|
|
2 Nisan 2008 Çarşamba
00:57:04
|
|
|
ATEŞ BAHÇESİ Gavur bir geceye bağışlamış yüzük parmağını / asırlar önce kadın...*** I
Dün
En mahrem anlarından birinde gecenin / ve olum uykusundayken neş’e
Umutlara boy boy kayıp ilanı yazılırken gazetelerde
Ve binbir parça olup binbir yana savrulurken hisler / fırtınalırın içinde / en içinde bir yerlerde
Yitiklere karıştı da merhamet / arsızca sürgün verdi zulüm. II
Bir kadın
Tuz basıp içinin acıyan yanlarına / ve dokunarak kırıklarına yüreğinin
Sarmaladı karaya vuran düşlerini sımsıkı / uşudu
Ve sustu / dile gelip o sustukça / suçsuzluğunu yargıladı mahkeme salonları. Yüreğindeki sızıya / bir mana aradı çok uzaklarda bir ana. Ve kadın karanlığa bağışladı / gözlerinden firar eden her bir damlayı
Her bir damlada bir yıldız daha kaydı gökte
İşte bu yüzden / dipsiz kuyular gibi karanlıktı gök / dün gece yine. İsyanın sesi oldu da ruhu / haykırdı bedene;
‘Bu kaçıncı yok oluşumuz bizim / bu Anka’nın kaçıncı yitişi
kaçıncı / dönüşüne sayfalar dolusu mektuplar yazışımız gülüşlerin’... III
Son sayfalarına kitapların / ve şiirlerin son mısralarına
Acıyla aynı hizada yazıldı adı
Ve gün / karalar bağladı ilk ışıklarına
Acılarını kaldırıp bohçasına / isyanı avuçlarına aldı kadın... IV
Ve kadının yüreğinde / çiçeğe durdu salkım salkım hüzün gülleri
Yangın yeriydi kadının yüreği / kadının yüreği ateş bahçesi... ***Usta Kalem Nehreyn’e ait bir şiirden alıntıdır. Arzu Eşbah Küçükpınar
|
|
|
2 Nisan 2008 Çarşamba
00:59:16
|
|
|
Yitik Kadınların Ruh Kokusu O dağlar ölüm kokardı
Kan akarken Murat Suyu / kan kokardı her bahar / Albahar Deresi. Gece / çökmeye görsün bir kez ovaya
Kuşanıp tüm silahlarını cehalet
Başlardı yaşama hain pusular atmaya... Ve gecenin / en savunmasız anlarında,
Kalleş bir namlu / namus için / namussuzca
Ölüm kusardı canlara... Dedim ya
O şehirin / ölüm kokardı sokakları / yarım yamalak düşleri ölüm kokardı. O şehrin kadınları bahar gibi değil / ölüm gibi kokardı... 2003 Muş Arzu Eşbah Küçükpınar
|
|
|
2 Nisan 2008 Çarşamba
01:01:43
|
|
|
KAYIP UMUTLARIN KADINLARI
`Siz hiç tandır gördünüz mü? Ya tandırda yanmış bir kadın cesedi? Çok şanslısınız çoookkk...
Sene Bindokuzyüzdoksandokuz, aylardan Aralık Öyle bir sis çökmüş ki, o gün şehre, Sabah bile kapkaranlık. Vakitlerdense öyle bir vakit ki; Uykuda merhamet, uykuda insanlık... Bir onlar, bir Mecbure, bir de vahşek uyanık, Dedim ya; Mecbure idi adı, Soyadı ise bende saklı, Otuzikisinde Beş çocuk annesi, Ve safaletin ikiz kardeşi Mecbure... Nüfus kalabalık, Ekmek pişecek çocuklara olsun diye katık, Yakmış tandırı, hala uykudayken insanlık ............................................. .............................................
Ve ekmek çocuklara değil, Mecbure olmuş tandıra katık !!! Kim yaptı asla bilinemedi, Düşmüş dediler Ama bu beni ikna etmedi... Bir rivayete göre ise; Namus temizlemiş vahşi yürekler Sokup zorla tandıra, -Önce kafasını sonra bacaklarını- Ölene dek beklemişler, Ben gördüğümde kömür gibiydi, Tanınmıyordu zavallı bedeni, Ne yüreğimden ne hafızamdan, hala silinmiyor Mecbure`nin o hali Ölüm Allah`ın emri Lakin; Bırakın artık kadınlar eceli ile ölsün ey ahali ! !
1999-2003 Arzu Eşbah
|
|
|
2 Nisan 2008 Çarşamba
01:07:38
|
|
|
Bir İntiharın Anatomisi
Yine, aynı sac ayağı; O uzak iklimde bir mezra, kalleş bir keleş, ve bir kız, henüz ondördünde. anacığı ölünce amansız dertten, kuzeni ile evermişler Zozan`ı aniden, kız ondört, oğlan henüz onbeşindeyken. bir gece ansızın evermeden evvel, amcası almış tüm düşlerini Zozan`ın, yıkmış tüm umutlarını, yok etmiş yarınlarını, üstelik anacığıda yokmuş artık, kucağına sığınacağı, babası mı? babası olanlara dünden razı ! ! karnında büyürken amcasının bebesi, evermişler işte, kuzeni olmuş kocası, gel zaman git zaman, nefeslerin bile donduğu bir aralık sabahında başlamış Zozan`ın doğum sancısı, ara ara yirmi nüfusun yaşadığı iki göz odada doğurmuş Zozan doğurmasınada sesini bile çıkaramamış fıkara... bir saat sürmemiş ömrü bebeciğinin hain eller, hiç acımadan ve hiç sızlamadan içleri sokmuşlar onu Murat Suyuna, ve beklemişler durmasını minicik yüreğinin... açıp gözlerini bakamadan daha dünyaya, gömülmüş bebecik bu nehrin kenarında bir kuytuya, yaşıtları oynarken sokakta, dayanamamış Zozan`ın yüreği tüm bu acılara bir keleşin kucağında, bırakıvermiş kendini, anacığının koynuna... ayın ondördü gibiydi yüzü otopside, açık gözleri hala aklımda ! ! !
DEMRE 2003
ARZU EŞBAH

|
|
|
3 Nisan 2008 Perşembe
03:39:26
|
|
|
|
|
|
3 Nisan 2008 Perşembe
03:43:48
|
|
|

BENİ BAYKUŞLAR ÖLDÜRDÜ
BENİ SEN DEĞİL BAYKUŞLAR ÖLDÜRDÜ.. Bir akşam alacasında, mavi bulutlara karılarak gitti gözlerin... Yorgun ve suskun bir yüreğim kapkaranlık bir derinlikte...Apansız vurgunlara susuyor...Susuyor şu ağaçlar, kaldırımlar, insanlar ve koca bir kent susuyor... GİTMEK ZAMANIDIR BURALARDAN BAYKUŞLAR EYLEME GEÇTİ... AH MARALLARIN GÖKÇESİ BENİ SEN DEĞİL, BAYKUŞLARIN UĞRUSUZLUĞU ÖLDÜRDÜ... Gözlerim ateş ve su içinde. Işığını saklayan bir sabah gibi... Andolsun okuduğum kitaplara, alıp verdiğim soluğa, şu dağlara ve gökyüzüne andolsun ki... Gök onay verdi, yer yaşattı beni... Ve sanaydı adımlarım, izdüşümüm sanaydı... AH MARALLARIN ECESİ CEREN, BENİ SEN DEĞİL BAYKUŞLARIN ÇIĞIRTKANLIĞI VE SENİN SUSKUNLUĞUN ÖLDÜRDÜ... Issız ufukları çizerdin gözlerinle. Sonra yüreğimin korlarına düşerdin bir kar taneciği gibi... Soyunur çiçek olur dizelerime girerdin.. Dokununca içimdeki ateşe ve gezindikçe dudaklarında sevda sözcükleri... Yüreğime sığınır orada bulurdun esenliği... AH CEREN, GARİPÇE CEREN; BENİ SEN DEĞİL BAYKUŞLARIN KAPANMAYAN GÖZLERİ VE SENİN BİTMEYEN DUYARSIZLIĞIN ÖLDÜRDÜ... Ateşin, arayışın, umudun, duygunun, visalin ve vuslatın içi güven dolu sarnıcıdır sevgiler... Damla damla birikir, bir çıngıda tutuşur ve dirili... Dirilir unutulmuş sevdalar, bir özge anışla dirilir... Ama sevdaları öldüren yalandır. Yalanlardır Maralların Ecesi...
Yalanlardır... Yalanlar... Ben işte böyle öldüm. DDDD
|
|
|
3 Nisan 2008 Perşembe
12:57:14
|
|
|
yasmin sen ne güzel bir insansın iiki geldin kendini sevdirdin bizlere bir güzellik kattın paylaşımlarla sevgin sevgimizdir
|
|
|
7 Ekim 2008 Salı
04:10:22
|
|
|
ÖLÜM,BEN ONU CiCEKLERLE GiDERKEN GÖRDÜM ÖLÜM,BEN ONU YASAMLARI BiLERKEN GÖRDÜM OBUR DOYMAZLIKLARIN OBUR AÇLIKLARINDA ÖLÜM,BEN ONU VARLIKLARI SİLERKEN GÖRDÜM AMA BİRDE SEVGİNİN VE YÜREGiN ÖNÜNDE, ÖLÜM,BEN SENi UTANÇ iLE TiTRERKEN GÖRDÜM...
Ö.ASAF
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|