Gönderen | Mesaj |
|
14 Nisan 2008 Pazartesi
23:44:24
|
|
|
yasmin abla şaka yaptım olurmu öle şey.şaka şaka.vede canan ablama göndermenede sevindim kıskanma gibi algılanmasın.sadce espiri mahayitinde yazdım ablalar ben onu
|
|
|
15 Nisan 2008 Salı
00:13:24
|
|
|
sen ben yok tabi, paylaşımlar zaten birer yıldız değilmi her biri..
|
|
|
15 Nisan 2008 Salı
10:48:30
|
|
|
Ne Gerçeksin Ne Rüya
gece her yanı sarmış ayaza kalmış istanbul;üşüyor öksüz kalmış ağaçlar;ağlıyor saçların ayaklarıma dolanmış gözlerin ellerime kelepçe bembeyaz bir ferman kalbimde
seni özlüyorum
güneş doğuyor içimde bir lodos,kucağında bulutlar getiriyor gözlerim yaşlı anılarla doluyor küçücük bir kar tanesi avucuma düşünce gözlerim açılıyor bir bir gidiyorsun....
|
|
|
15 Nisan 2008 Salı
16:29:40
|
|
|
evet sen ben yok ben sadce espirisine söyledim yasmin abla
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:27:23
|
|
|
Bu gece
Yuregime araliksiz batan sozlerinin acisiyla ,
ofkenin kusatmasinda yaziyorum ,sahipsiz kirilganliklarimi…
Beni Dinle/me…
Ne oncesini,ne de soyleyeceklerimi ,bu defa dinle/me…
Sana dogru attigim her adimda,
ustume yikilan duvarin altinda kalmaktan,
(c)atisma icinde gecen dakikalarin,
gece boyu sinirini tasimaktan ,yoruldu ruhum…
Oysa bu degildi ,icimde baslattigim seni kazanma savasinin sonu…
Boyle olmamaliydi..
Umitleri tukenmeye yuz tutmus ses bogumlarindan ,
cikamiyor nefesim…
Inadina zorluyorum onca haykirilmis sozlerin sonrasinda tenimi…
Oysa ozgurluk vaad etmistim sana,kendimi atarak zindanlara..
Zaman kiskaclarini acmis yengec gibi gelirken ustume ustume,
Kekremsi bir ruyanin yorgun tadini yutkunuyorum,
burusturarak yuzumu…
Sessizligin cigliklarina dustum…
Ne yana baksam sen bakiyorsun Kirpiklerimin penceresinden…
Simdi hangi kuytunda susar avazim…
yoruldum…
Hicbir hikayenin kahramani olamayacak kadar uykum var…
Basimi koydugum yastikta ,
yoklugundan olma koca bosluklara dusuyorum hizla…
Ey yaar !..
Gecenin yarisinda ;
Yine bagdas kurmus oturuyorsun kancanagi gozlerime…
Kapak resminde idam ilmegi olan ,
yesilimsi bir kitabin huzun sarisi sayfalarinda ariyorum,
yankisi (c)alinmis sesimi…
Oykunup ustama "sus(may)acak var " diyorum,yakilmis sesimle…
Sussam icimde (k)anarim seni…
Yine de sargisi boldur yaralarimin…
Uzak sehir ozlemleri surtse de bedenimi,
Inadina bekliyorum gelecegimi(zi)…
Dort duvarimda yankilanan tum acilarimi
ve kuflenmis aliskanliklarimi tek hamlede
infaz edecegim o gun…Bunu bil…
Yeter ki sen toplama valizini ve gitme…
Birak inadina daginik kalsin kizil saclarin…
Uzerine sinen agirliklarimla bu gece yarisi ,
Catkapi arala acilarimi…
Dondur beni yasam(in)a…Bak ol(m)uyorum iste…
Icimdeki sevinclerin senli sebeplerini desteliyorum yuregimde…
Ask'a bes kala sancilaniyorum yine,dogumsuz cografyalarda…
Ah yaar!..Yuregimdeki amansiz savasin,
tenimde actigi yaralari gormezden gelme..
"KALBINDEKI SICAKLIGA DUSUR BENI"
usuyorum...
~~netten alıntı~~
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:31:43
|
|
|
burada sabah akşam donmuş bir denizi taşlıyoruz taşladıkça taşıyor deniz çocuklar oyunda hile yapan arkadaşlarına ceza olarak bir parça bu denizden veriyorlar akasyalar ve barbunlar bir arada… ortaçağ anlatıları satıyor uzun yol şoförleri mola yerlerinde... durup ay`a bakıyor kediler ve köpekler dolunay akşamları… mardinli bir gece istiyor aşıklar hafta içleri ve haftasonları italyan rönesansı hakkında konuşuyorlar mahalle bakkalı yaşlı adam boyuna bir ağacı yontuyor biz anlıyoruz ki aşk soyunan bir şehirdir susuyoruz ve balkanlar ve ötelerinde yazılmış bir şiiri söylüyoruz ege ağzıyla… kadınlar geçen kıştan, kardan sözediyor şiirin sonunda biz anlıyoruz ki erimek eski bir şiirin son dizesidir atları içeri çekiyorum ve üstünü onlarla örtüyorum şimdi daha serin terliyorsun bu iyi bir mevsim gibi geliyor sana ben dolu vurmuş bir tarlada üstüm başım ay bir filmde oynuyorum...seninle tanışmamışız daha!.. (Aşkın ve Suların Öğleni’nden) Doğan Ergül
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:44:55
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:45:37
|
|
|
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:49:08
|
|
|
Ben bitmiş aşklar emanetçisiyim.Yeni çıktım cehennemden yaklaşmayın,yakarım.Yanmış kalbimle sizin kalbinizi de parçalarım! Bir deniz kadar derin yaralarım.Bakışlarım bir sokak çocuğu kadar ürkek. Gelmeyin zindan ederim masmavi gökyüzünüzü.Söndürürüm gözlerinizdeki parlayan o yıldızı. Sevmeyin beni.Daha yeni çıktım bir savaştan.Güçsüzüm,zayıfım şu an,yenilirim. Biliyor musunuz?Gözlerimden gözyaşları değil kan damlıyor şu an.Kan kokuyor yaşam. Sevmek acı çekmek mi? Her savaşta yenik düşmek mi? Terk edilmek mi? Biliyorum;gökyüzü kadar güzel bir mavi sevdalıların şehri.Ben oraya hiç gitmedim,oraya hiç uğramadı kalbim.Melek olup uçmak isterdim mavi yüreğimle sevdalıların şehrine. Kan değil de mavi mavi ağlamak isterdim doyasıya Ve mavi düşlerimle sevmek isterdim mavi yürekleri. Ne olur!Ne olur artık ellemeyin benim mavime!!!!!!!!
|
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
03:57:52
|
|
|
öğle sıcağında şiir yazma bana gecenin karanlığı ve büyüsü sinmeli mısralarına gözlerimi kapatabilmeliyim, gece gözlerimi sana çevirmeli..
bir parça mavilik almalısın denizden ve bulaştırmalısın yüreğime öyle parça parça değil bütün bedenime hele bir de yağmur yağarsa, değme keyfime tut kolumdan sürükle beni../..yapış saçlarıma dansa kaldır beni
itinayla akıtmalısın isyanlarımı ve fırlatmalısın uzaklara öyle yavaş yavaş değil, bir belayı uzaklaştırırcasına hele bir de kolların sarmışsa beni, dokunma sessizliğime al başımı daya göğsüne../..okşa ruhumu beni benden istercesine..
öğle sıcağında şiir yazma bana bekle geceyi bütün korkuların çekip gitmesini gizlice../..görünmeden sana gelmemi bekle gecenin notasız melodilerini gecikmişliğini delirmişliğini..
Pelin Onay
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
21:24:43
|
|
|
|
|
|
Yemliha (gülbahçeli)
5437
|
|
16 Nisan 2008 Çarşamba
21:26:47
|
|
|
|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
00:37:20
|
|
|

Alışmamalıyım Sana alışmamalıyım taranmamış bıyıklı adam. Alışırsam; Aşk, yerini sevgiye bırakacak. Kıyamam. Karanlık bulutlar dolaşıyor şehrin üzerinde. Birazdan, ıslak yağmurlar inecek boş sokaklara.
Kalırsam; Sen bana sokulacaksın, ben de sana. Kalamam. Kabaracak aşkın kimyası. Biliyorum. Ve…nöronlarına ayrılacak. Önce; terinin kokusuna alışacağım, / sonra da teninin sıcaklığına. Bir de dudaklarım tiryaki olacak bıyıklarının yumuşaklığına.
Bulutlar dağılıp, yağmurlar dindiği zaman; Ben, sana alışmış olacağım. Ama, tutku gitmiş olacak.
Dağınık, taranmamış bıyıklı adam Dinle…dinle de vazgeç bu sevdadan. Sana alışırsam! Neden anlamıyorsun? / AŞK çıkacak aradan. Mine Özdemirtaş
|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
00:43:53
|
|
|
Ve, Boşa Boşluğa Hiçliğe söylenen o sözlerin Kanattı içimi de Öpüşlerin Çere olamadı. Umarsızım Kalabalık, bir yalnızlıkta
Bir yanlışa düşmüşüm ki Sorma ! Hep keskin yanı Keser bilirdim, kılıcın.
Kılıç ta yar gibi Suskunluğu Ve Kör yanı ile yaralarmış.
En derin yaralar Susarak açılırmış Yüreğin, Hekim eli ulaşmaz Ücra ülkelerinde
Ufkumda Umutlar tükettim Hoyrat bekleyişlerde, Güneşler gömdüm sessizce İçimdeki yangınlara.
Ateşlerden medet umdum Amansız .
Ayrılıkmış, İnsanı tüketen Kağıdı yaralayan Hep kalem olurmuş
|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
01:09:07
|
|
|

SENİ SANA ANLATACAĞIM
Gel otur yamacıma Seni sana anlatayım
Ben seni çok eskilerden bilirim Pırıltısını ruhunun göstermeye geldim
Rüyalarına gireceğim Aşkı ne kadar özlediğini anlatacağım sana Aşık olmaktan ne kadar çok korktuğunu Özlem büyüdükçe nasıl daha çok korktuğunu Korktukça nasıl umudunu kararttığını anlatacağım sana Gel sana mutsuzluğuna dokunmanı öğreteceğim
Gel otur yüreğimin kıyısına Zayıflığını anlatacağım sana Haykırmak istediğin Ama içinde sakladığın zayıflıklarını anlatacağım Sana zayıflıklarını bilmenin Seni ne kadar güçlendireceğini anlatacağım
Sana senin bildiğinden fazlasını anlatmayacağım Sadece senin sözlerin Senin yüreğin Senin bakışların olacağım Sana seni göstereceğim Gel, gece yastığa başını koyduğunda Kurduğun düşleri anlatacağım Kurduğun düşlerden ne kadar korktuğunu da göstereceğim Korkunun sonunun olmadığını fısıldayacağım uykularına
Bunu aslında bildiğini de söyleyeceğim sana Kaçtıkça, kaçtığın yerde Daha çok kaçman gereken seni bulacağını da söyleyeceğim Ne zamandır ruhuna kimsenin dokunmadığını anlatacağım
Gel, sana aşık olanları elinin tersiyle ittiğini Ama asil aşık olmak istediğini anlatacağım Aşık olunca nasıl bir nehir gibi deli akacağını Nasıl bir rüzgar gibi eseceğini anlatacağım Sel olacağını Çığ olacağını anlatacağım Kendini bulmak için ask yolunda Nasıl yıkıntıların üstünden yürüyeceğini anlatacağım
Bunu senin nasıl da bildiğini Nasıl yeniden korktuğunu Bildikçe nasıl da yüreğini gömdüğünü anlatacağım Geceler boyunca sevişmelere nasıl düş büyüttüğünü anlatacağım
Gel otur ruhumun renklerinin yanına Anlatacaklarımın seni nasıl korkutacağını anlatayım Bu yalancı mutluluk oyununu bozacağımdan Sendeki o gerçek sene dokunacağımdan nasıl korkacağını anlatayım
Sonra sana dair her cümleden sonra Her korku engelini geçtikten sonra Zaten senin bildiğin Bildiğini sakladığın seni ne kadar seveceğini anlatayım sana
Haydi gel kaçışlarını sonlandır Anlatayım seni sana …..
Gassan Satar
|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
01:50:30
|
|
|

|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
16:42:12
|
|
|
Bir sevgiyi anlamak
Bir ömrü tüketir
Tüketeceksin...
|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
21:32:46
|
|
|
kız yolunumu kaybettin
|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
21:33:59
|
|
|
el salla el salla kol salla kol salla sağ gösterip sol salla bir omuz at sağdan sola
|
|
|
18 Nisan 2008 Cuma
21:35:21
|
|
|
Dandini dastana dinolar bostana İyi bak hastana sor beni ustana El salla el salla, el salla el salla
|
|