sevgi diyarı > Mesaj Panosu > ** ÖLÜMCÜL ŞİİRLER DOSYASI **

** ÖLÜMCÜL ŞİİRLER DOSYASI **


GönderenMesaj

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
24 Mart 2008 Pazartesi 22:06:04





ÖLÜMDÜ O

Ölümdü o,beni aldatmayın

Soğuk nefesiydi yüzümde duyduğum

Öyle sessizce öldüm ki defalarca

Hiçbir zaman anlaşılmadı yokluğum

  

            Ümit Yaşar Oğuzcan


 

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
25 Mart 2008 Salı 16:54:36
başlık biraz farklı olmuş

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
26 Mart 2008 Çarşamba 03:03:15



         DOĞUMUN
         KEFALETEN SERBEST BIRAKILMANDI
         ÖLÜMÜN
         BERAAT...


      …
      yaşam sana sunulmuş bir inci
      bu inciyle büyür yaşam sevinci
      ölüm seni bekleyen sonsuzun ucu
      kim takar,
      ucu dediğin nargilemin marpucu...



Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
26 Mart 2008 Çarşamba 11:23:50
Yer kazılır derin olıur
kazıldıkça serin olur
içine giren kaybolur
ah kabrimin ilk gecesi
içine giren kaybolur
ah ölümün ilk gecesi
kabir kurdu acı olur
başların tacı olur
ilk gecesi acı olur
ah kabrimin ilk gecesi
ilk gecesi acı olur
ah ölümün ilk gecesi


sevdiklerim kabrim kazar
baş taşımda adım yazar
uyuyan dertlerim azar ah kabrimin ilk gecesi
uyuyan dertlerim azar
ah ölümün ilk gecesi

ilk gecesi ilk gecesi ah kabrimin ilk gecesi
ilk gecesi ilk gecesi ah ölümün ilk gecesi

kabir evler sıra sıra
kara toprak kara kara
karnlıkta ışık ara
ah kabrimin ilk gecesi
karanlıkyta ışık ara
ah ölümün ilk gecesi

duman çıkmaz bacası yok
kalkıp kazsan kapısı yok
ilk gecenin hesabı çok
ah kabrimin ilk gecesi

bizim evler ıssız kalmış yavrularım öksüz kalmış
sizlerden ayrılmak varemış
ah kabrimin ilk gecesi
sizlerden ayrılmak varmış ah ölümün ilk gecesi

ziyarete gelin gidin
dua edin serin edin
karanlığa ışık edin
ah kabrimin ilk gecesi
karanlığa ışık edin ah ölümün ilk gecesi

ah kabrimin ilk gecesi
ah ölümün ilk gecesi

Cristian (cristian)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
287
26 Mart 2008 Çarşamba 11:31:07

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
26 Mart 2008 Çarşamba 11:36:03

Bülbülüm ayrıyım gonca gülümden
Zor gelir ayrılık inan ölümden

Kimseler anlamaz benim halimden
Bülbülü gülüne kavuştur yarab


Beklerim gülümü açılsın diye
Kokusu nur olup saçılsın diye
Ayrı düştük gülüm söyle ne diye


Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
26 Mart 2008 Çarşamba 11:39:00
gönderdiğin resimler açılmıyor canan

Cristian (cristian)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
287
26 Mart 2008 Çarşamba 11:41:42
yeni farkettim canım sagol

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
26 Mart 2008 Çarşamba 11:42:35
estağfurullah

Cristian (cristian)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
287
26 Mart 2008 Çarşamba 11:43:13
ya neden gönderdigim resimler açılmıyo

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
26 Mart 2008 Çarşamba 11:45:43
o resimlerde vardır hata başka bir sayfadan dene istersen

Cristian (cristian)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
287
26 Mart 2008 Çarşamba 11:48:39
ok

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
26 Mart 2008 Çarşamba 11:49:11

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
26 Mart 2008 Çarşamba 11:50:10

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
27 Mart 2008 Perşembe 01:34:45

 

Ölürsem
açık bırakın balkonu.

Çocuk portakal yer.
(Balkonumdan görürüm onu.)

Orakçı ekin biçer.
(Balkonumdan duyarım onu.)

Ölürsem
açık bırakın balkonu!

GARCİA LORCA



 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Mart 2008 Cuma 01:50:13

 

Onarmak Zordur

Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.

Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.

Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.

İnsanın içine düşen korku
Özgürlüğünden olmustur,
Onarmak zordur

Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir,
Onarmak zordur

Özdemir Asaf

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
1 Nisan 2008 Salı 04:37:57

 
Dönüş Kendinedir
Son göçmen kuşları bekle;
..ki o vakit sabrın sınandığı vakittir,
Bıçağın kemiğe dayandığı andır.
Kalan yanar !.. Kalan ölür !..

Bir hicret anıdır artık yaşanan
Vefa yoksunluğundan devşirilmiş
Kelimeleri çıkar at heybenden
Boşalt sana ait olmayan
Ne varsa;
Günahkar işveleriyle
Gönlünü avutan geceleri
Geleceğini satın alan
Sahtekar vaatleri
Bitir artık boşa dökülen
Bedava göz yaşlarını

Bir uzun yolculuğa hazır olsun gövden
Ardına dönüp de bakma çıkarken evden

Yanına tuz al,
Ve bıçak
Ve aynayı
Unutma çıkarken son defa
Çiçekleri sulamayı

Sil bütün işaretleri
Ve yırt haritaları
Onlar ki;
Bilinen coğrafyalar içindir
Senin gidişinse yalnızca kendinedir,

Bıçak;
Sünnet-i seniyyeden dir
Bir yanı ölüme bakar
O yüzdendir ki ölülerin üstüne en son bıçak konur
Bir yanı hayata bakar ;
Göbek kordonu nu keserken

En büyük ihtilallerin
ilk basamağıdır bıçak
Bir isyanın alfabesidir
..ve patrona halillerin
Hamam kurnasına kazıdığı
Yelkenlinin pruvasında
Saplıdır ucundan kıpkızıl
Bir ısyan damlayan bıçak

Mertlik ölmeden önce
Sarığın ucu bele uzandığında
Tuğralar basıldığında fermanlara
Sürüldüğünde savaş sancakları meydanlara
...ve köslere tokmaklar vurulduğunda
İlkin bele bıçak sokulur !.
Masmavi bir çelikte sınanır
Yiğitlik;meydanlarda
Töredir;
Kefen üste zırh giyilmez
Töredir;
Sürgün bıçaksız olmaz
Bir sürgünlük ki
Kendinedir
Zor iştir yani

Kazansan da,kaybetsen de
Yetim bir zaferdir elinde kalan
İhanetlerin,yalan dolanların
Riyakarlıkların merhemi olmaz
Yarası kapanmaz
Tuz ki; bu zamanlar içindir
Dağlandığında yaraların bir, bir

Acı parçan olur
Acı taş olur
Yoldaş olur
Kardaş olur
Gelip iki kaşının arasına oturur
Ayna ki;
Peygamber emanetidir
Acının resmini görmene yarar
Ve acziyeti
Ve seni yalansız sana sunar
Gördüğünde acıyı
Taş gibi toprak gibi
Nesneleştiğinde acı
Dönüş vaktidir artık

Gül akşamına denk gelsin dönüşün
Gül mevsimini başlatsın gülüşün

O zaman işte heybene
Kadim bir imparatorluğun
Talan edilmiş hıncını koy
Vefa koy
Sabır koy
Erdem koy

Muhannete ,namerde söylenecek bir çift söz koy
Dünyayı ;elinin tersi ile itebilecek iman koy
Vatan koy
Ki; vatansız iman olmaz

Dönüşünde seni kucaklayan çocuklarına
Merhamet koy
Gece karanlığı gözleriyle bakana
Yalansız sevgi koy
Ölümlerde sınanmış sadakat koy

Dostun yüreğine serpilecek su koy
..ve yetimin
ve mazlumun ahı ile ıslanan göz koy
haksızlığa isyanı koy

..Ve hakk yolunda
Gelen her belaya
Her zulme
Ve her zulmete
Gel buradayım
Diyebilen bir yürek koy


.. Ki dönüş vaktidir ;zaman
Oyalanmak olmaz
Yol uzundur çetindir
Artık, dönüş kendinedir .

Ahmet Kırmızı



 

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
1 Nisan 2008 Salı 15:20:49
harikasın

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
2 Nisan 2008 Çarşamba 00:21:15



Ben ölü bir martıyım
ne kumrular gibi destansı bir aşkım
ne de göçmen kuşlar gibi
terkedişlerim oldu.

Buradayım,
ne geldim ne de gideceğim.
Emaneten geldim zannedenler
vazgeçtiler benden ve gitmelerimden.
Bazen gözgöze geliyorum
‘evsahiplerim’ le kaçırıyorlar bakışlarını.
Ait olmadıkları topraklarda
beni ancak yok farzederek yaşayabilirler.

 

Ben ölü bir martıyım
bir geminin arkasından
gittiğim dostlarımla
her seferinde
yanlız dönüyorum ‘karaparçam’ a.
Gitmeyeceğimi bildiğimden
uzun yol dostlukları kurmuyorum.
Ne sıkıcı bir düzenle uçan
göçmen kuşlara,
ne yırtıcı kartalların
yanlızlığı kutsayan hallerine özeniyorum

Bu karanlık denizler,
bu ölü balıklar,
bu bana aldırmayan vatoslar oldukça
ne ölmekten korkarım ne de yaşamaktan.

Şimdi;
şefkatsiz ellerde
kanatlarım uçmaktan vazgeçti.
Ruhum şaşırtıcı bir intihar yolu buluyor.

Bir şairin;
“kuş ölülerine” ihtiyacı vardır umuduyla
bir rakı masasına pike yapıyorum.

Ben ölü bir martıyım.

 


Ölü bir martı var ellerimde, sert,kokusuz, donuk, kısa ve talihsiz bir hayatı özetliyor bana…
Ayakları tertemiz, gözleri donuk, tüyleri yumuşacık, kanatları sımsıkı bir inat gibi duruyor.

Bir martıdan bir insana gideceğim.
Erken yaştan başlıyorum bir çırpıda iniyorum bilmediğim siyah sulara,
ayaklarım değmeden gözleri siyah soğuğa gömülüyor.
Merakla körlük kolkola çaresiz bir gezinti içinde üşüyorum.
Burnuma çarpanların ölü balıklar olduğunu zannediyorum, gözüm karanlığa alışıyor.
Koca bir vatos geçiyor; karanlık suda saklambaç oynuyorum. Vatos biliyor beni, yerimi,
sığınağımı. Gelmiyor kısa bir kıvraklık hissediyorum küçücük beynimde. Vatos,
“Sen düşman olamazsın” diyor. Aşağılanıyorum.

Yukarı çeviriyorum başımı, yıldızlar yok diye üzülüyorum.
Bir martı gökyüzüne bakamaz biliyorum; içindedir çünkü.
Emin olmanın beklenmedik bir ihanete ilk adım olduğunu bilerek boynumu yıldızlara
çevirmeye çalışıyorum olmuyor. Hızla çıkıyorum karanlık denizin üzerinde yıldız izleri bana
“emin misin ?” diye soruyor.

Bir süre uçmalıyım, birilerine sormalıyım, “Saçmalama tabii ki yıldızlar vardır” ,
duymalıyımki ‘beklenmedik’ ihanette hızla karanlık sulara dönebileyim.

Kimse yok ortalıkta bildiğim cevaplar elimde unutulmuş bir sevgili gibi yerli yerinde ama
yabancı karanlıkta renkler yok oluyor menzili belli bir merminin tanımlanmış aceleciliği var
sırtımda. Sahi, bir aşkın bir martıya ulaşması bu kadar zor mudur ?

Ben ölü bir martıyım ne nasihatlar tüylerimin güzelliğini bozar,
ne işittiğim azarlar beni alır bu karanlık sulardan. Uçmak, karanlığa gömülmek,
pislikle beslenmek, tüylerimi tertemiz tutaraken büyük çöplüğün içinde yaşamak,
zor sorular bunlar…

Sahibi için balık tutan bir pelikan olsaydım diyorum ya da hesap vermek zorunda olmayan
bir karabatak ne kolay olurdu.

“Ben martıları çok severim” diyenler neden bunu söyleme gereği duyarlar.
“ ‘Bir arkadaşım var yahudi ama çok iyi bir insan’ demekle baştan yahudiliğimi yargılıyorum”
dese insanlar, bu ilan edilen sevgiler olmasa ben neden bu karanlık suda dalıp
ölü balık nekrofilisi yapayım.

Nefesim tükendi. Burnum tıkalı. Bakmaktan göz bebeklerim terledi.
“İnanılmaz bunlar” diyorum, bağırıyorum sesimi duyan yok ! Ölü bir martıyım ben.

Ben modern çağların göçmeniyim. Asla terketmediğim denizlerimde bir yabancı gibiyim.
Susuz coğrafyalardan gelen ev sahipleri bülbül sesleri hayaliyle beni aşağıladıkça
pisliklerine daha fazla gömülüyorum.

Karanlık bir denizi görmeden geçirebilirim ömrümü çöplüklerinde.
Ne onlar denize ısındı; ne de ben çöplüğe…
Ben çöplükteyim onlar benim denizim içinde bülbül sesleri hayal ederek
içiyorlar geçici intihar sıvılarını.

Ben ölü bir martıyım ne kumrular gibi destansı bir aşkım
ne de göçmen kuşlar gibi terkedişlerim oldu.

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
2 Nisan 2008 Çarşamba 00:51:51

 

trt 1 izliyorum isyanım geldi yüreğim sığmaz oldu kafesine

 

Sayfa:1 - 2İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa