Sanat > Edebiyat > cemal süreya > Mesaj Panosu > ** CEMAL SÜREYA **

** CEMAL SÜREYA **


GönderenMesaj

Ebru (Ebruliden)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
246
27 Mart 2008 Perşembe 22:20:53

 



 

Asıl adı Cemalettin Seber`dir. 1931 yılında Erzincan`da doğdu, 9 Ocak 1990 tarihinde İstanbul`da öldü. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü`nü bitirdi. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yaptı.
     
İkinci Yeni şiirinin en önemli isimlerindendir.  Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı,yoğun, diri imgeleriyle İkinci Yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. 
Yaşama ve insana dair söyleyeceği şeylerde umutsuzluk değil ama yaşantının ve geçmişin etkisinin görüldüğü bir keder hali bulunmaktadır. Ama bu kederi de estetize ederek sunar okura; tatlı bir kederdir bu, incitmez. Her şeyin hızla kirlendiği bir zamanda bu kirlenmeden etkilenen insana, insan olduğunu hatırlatan bir kederdir. Umudun cephaneliğinden ateş eden bir şairdir o....



Her şeyin hızla kirlendiği bir zamanda bu kirlenmeden etkilenen insana, insan olduğunu hatırlatan bir kederdir. Umudun cephaneliğinden ateş eden bir şairdir o....

"tanrı
binbirinci gece şairi yarattı,
binikinci gece cemal`i.
binüçüncü gece şiir okudu tanrı,
başa döndü sonra,
kadını yeniden yarattı."

"Özgürlüğün geldiği gün
O gün ölmek yasak" demiş Cemal Süreya.
 
Sonra;
"Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım. " demiş.
 
İkinci Yeninin en önemli şairlerinden Cemal Süreya.
 
Darphanede müdürken birgün dönemin bakanı teftişe gelir..
kendinden emin ve sanki her an bir uygunsuzluk bulup bunu
Cemal Süreya`nın yüzüne vurmaya,onu aşağılamaya hazır bir
tavırla bütün kapıları tek tek açtırıp arkalarında ne olduğunu sorar..
her kapının arkasını didik didik arar tarar bir uygunsuzluk bulamaz...
Giderken de herkesin elini tek tek sıkar ama Cemal Süreya`nın elini sıkmaz...
Tam arabaya binecekken
`Sayın bakanım, 1 dakika bakar mısınız?` der Cemal Süreya...
Bakan `bakar` `Evet?`
`Bir kapı daha var..ama onu size açmayacağız..`
Bakan sinirlenir,arabadan iner aşağıya `Hangi kapı? Çabuk Gösterin!!`
`Gönlümüzün kapısı..` der Cemal Süreya...
 
“Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin”
Ötesi yok!
of off oofff  daha ne dememiş kiii......
iyi ki de demiş...
 
Sevgilerimlee....


ADAM

Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı.

Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı
Adamın ayaklarının altında
Yıldızların yıldız olduğu vardı
Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.

Cemal Süreya
 
"Kaldırımlarda yıldızlar kıyamet gibi olsun ve basa basa yürüyün..."

 

Ebru (Ebruliden)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
246
27 Mart 2008 Perşembe 22:34:54

 



 

8.10 Vapuru
 
Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun
 
Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar
 
Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var
 
Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.
 
Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar
 
Sesinde ne var biliyor musun
Söylenmemiş sözcükler var
 
Cemal SÜREYA

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
28 Mart 2008 Cuma 01:41:44

 

İŞTE TAM BU SAATLERİNDE

İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su
Yeni deşilmiş uçlarına sokakların, küçük uçlarında.
Senin o güneş sarnıcı gözlerin
Ölüm yası içindeki bir evde
Olmaması gereken birşey gibi,kırılan bir ayna gibi.
Bu saatlerde.
Çarmıhını yanından eksik etmeyen bir İsa gibi
Merdiven taşıyan bir adam görüyoruz
Bu adamı ne kadar çok seviyorum, bu kuşu ne kadar
Sen ne seviyorsun sen zaten sevince
Alnınla ayıklarsın yeryüzünü,
Çardaklar binaların ağızlarında
Aşar gider kendi sınırlarını
Köpekler gizli bir dağı havlar.

Bunlar iyidir diyorum bunlar senden haberli,
Yoksa nerden bilecekler
Korbon sınırlarında yaşayan balıklar
Kovadan sızan hiçret gününü,
Peygamberin parmaklarına asıp paltolarını
Nasıl girecekler tanrıevine
Mucizesever müslümanlar,
Ve On Binlerin Dönüşü sırasında
Grek keçilerinin çiftleştiği
Dağ yolları neyle donacak?

Yine de sevişirken
Kullandığımız her kelime
Hırsızın devirdiği eşya.

Minibüsleri morarmış sokaklar
Buğdayın parayla değişildiği
Paranın ekmekle değişildiği
Ekmeğin tütünle değişildiği
Tütünün acıyla değişildiği
Ve artık hiçbirşeyle değişilmediği acının.
O sokaklarda.
Saatler yağmuru gösteriyor,
Bugün bu küçük salı günü
Herşeyi eksik İstanbul`un, tepedekilerden başka
Yalnız Galata
Galata
Gecenin bodrumlarında beslediği
O tükenmez paslanmaz tutkusu
Bir ağız mızıkası halinde
Denize yediriyor yavaş yavaş

 CEMAL SÜREYA