Sanat > Harflerle çizdiğimiz resimlerin bir hikayesi var > Mesaj Panosu > Ne zaman Bir türkü duysam utanırım şairliğimden

Ne zaman Bir türkü duysam utanırım şairliğimden


GönderenMesaj

Elcin (Elcin_)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
13 Temmuz 2005 Çarşamba 18:27:29
Bedri Rahmi Eyüpoğlu böyle demişti şiirinde şairin şiirin hası türkülerimizden en sevdiklerimiz...

Suzan Suzi

Kırklardağı'nın yüzü
(Kırklardağı'nın düzü)
Karanlık sardı düzü
(Karanlık bastı bizi)
Ben öleydim
(Kör olasın zalım Suzan)
(Suzan Suzi) Ziyaret çarptı bizi

Köprüaltı kapkara
Anne gel beni ara
Saçlarım kumlara batmış
(Saçlarıma kumlar doldu)
Tarak getir de tara

Köprünün orta gözü
Sular apardı düzü
Ben öleydim
(Suzan Suzi) Dicle ayırdı bizi

(Ek)
Gazi köşkü serindir
Dicle suyu derindir
Ağlama sen garip anam
Kadir mevlam kerimdir


Can için

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
13 Temmuz 2005 Çarşamba 18:32:22
Çok teşekkür..........
Bir zamanlar günde en az on defa dinlediğim Türkü......
Dertlerim depreşti yine........

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
15 Ağustos 2005 Pazartesi 13:06:48
CEVİZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

NAZIM HİKMET



Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
26 Ağustos 2005 Cuma 13:13:39
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün
olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey
değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir
suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı
yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da
yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha
çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp
sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün
yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini
başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum
paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan
savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi
hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda
eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları
yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile
anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da
çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu
kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat
yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart
olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda
kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan
verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin
ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir
yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı
eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına
okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci
dereceden failidir' denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı
sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya
kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız
kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince
parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş
olmasalardı eğer!!