Sanat > Harflerle çizdiğimiz resimlerin bir hikayesi var > Mesaj Panosu > "performansa dair"

"performansa dair"


GönderenMesaj

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
28 Ağustos 2005 Pazar 22:10:16
Performans degerlendirme terminolojisi ve gerçek anlamlari:

1.şahsa ait
Motivasyonu yüksek : Sazan gibi her işe atlayan, bilumum angarya yüklenebilir şahsiyet
Etkili sunuş yeteneğine sahip : Ortalamanın üzerinde güzel/yakışıklı
kişi; cillop gibin
Beden dilini kullanabilen : "Bi su alabilir miyim" derken kasi gozu oynayan sakat kisilik;Ne yapacağı belli olmaz,
Problem çözme yeteneği olan : Havuz problemleri çözerek büyümüş
oldugundan her konuda çözülecek bir problem arayan, rahatsız mizaçlı
kolej talebesi; problem çözebiliyosa, problem de çıkartabilir,dikkatle
izlenmesi lazım gelir
Takım çalışmasına yatkın : Iki eliyle bi seyi dogrultamayan, lakin
kalabaligin arasinda kaynamayi becerebilen ve is yapiyo imajı
çizebilen; çakal
Stresle başa çıkabilir : Dünya yansa umurunda olmayan rahat kişilik,
gevşeklikte ve lakayitle sınır tanımayan (Not: Polyannagillerin
istihdam edilebilenleri de benzer özellikler gösterir, zinhar
karıştırılmamalıdır)
Zamanı iyi kullanan : Müdürünün ruhu bile duymadan, mesai saatleri içinde kahve içip fal baktıran, internette gezip solitaire oynayan, icabında kuaföre gidip saç-baş bile yaptıran yaratici, neşeli, eğlenceli kişilik; ha bi de saat 6 oldu mu bi dakka bile durmaz ve çıkar gider bu tipler.
Değişime açık : Yalaka, bukalemun, fırıldak kişilik
Koç'luk yapabilir : Ara gaz verip çalışanları bedavaya çalışmaya ikna
edebilen hin oglu hin.
Etkili satış becerilerine sahip : Agizlarindan girip burunlarindan
cikmak suretiyle, müşterileri kandırmayı başarabilen tilki şahsiyet;
herşeyi satabilir bu tipler, sizi de satabilir,dikkatli olun.
Müşteri odaklı : Şirkete karşı müşterilerle ittifak yapan hain tip; brütüs.
Temsil yeteneği olan : Her toplantıda basına demeç veriyormuşçasına
havalara giren, kendini bi birşey sanan, .... havada kisilik
Uyumlu : Suya sabuna dokunmayan, etliye sütlüye karışmayan silik
kişican, TRT'nin beraber ve solo şarkılar korosunda 30 yıl soloya
çıkmadan durabilir, otistik te olabilir.
Performans degerlendirme terminolojisi ve gerçek anlamlari

2. şahsa ait :
Disariya acik bir kisilige sahip : Surekli ofis disinda
Iyi iletisim becerilerine sahip : Surekli telefonla konusur
Ortalama bir eleman : Kafasi pek basmaz
Ustun niteliklere sahip : Simdiye kadar onemli bir hata yapmadi
Isi her zaman birinci onceliktir : Flort bulamayacak kadar cirkin
Sosyal hayatinda aktif : Surekli kafa ceker
Ailesinin sosyal hayati aktifdir : Esi ve cocuklari da kafa ceker
Bagimsiz calisabilir : Kimse tam olarak ne is yaptigini bilmez
Suratli dusunur : Iyi bahaneler uydurur
Dikkatlice dusunur : Karar veremez
Mantigini iyi kullanir : Isi baskasina yaptirir
Kendini cok iyi ifade edebilir : Turkce konusabilir
Liderlik yeteneklerine sahiptir : Uzun boyludur veya bagira cagira konusur
Gelecegi cok iyi okur : Bayagi sanslidir
Nesesi yerindedir : Belden asagi bir cok fikra bilir
Kariyerine cok onem verir : Adami arkadan bicaklayabilir
Sadiktir ve guvenilirdir : Baska yerde is bulamamistir..

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
31 Ağustos 2005 Çarşamba 14:01:54
Sevgisizlik nedir bilir misin
hiç sevgisiz kaldin mi küçügüm
çiçekler evet çiçekler bile
sevgisiz yaklastin mi solar
boynunu büker
ya insanlar
insanlar sevgisizlige
dayanabilir mi küçügüm...

sevgimi verdim size
ve de kalbimi almadiniz
terkedip gittiniz bosluga ittiniz
hiç düsünmediniz vereceginiz izdirabi
dudaginizda tatli bir gülumseyis
sevildigi için gururlananlara has
terkedip gittiniz
bosluga ittiniz...


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
1 Eylül 2005 Perşembe 15:24:24
Kadınlar, Ülkeler, Denizler

Gözlerin gözlerime değince
Su katılıyor rakıya
Denizler açılıyor önümde.

Üç çeşit deniz var bildiğim:
Birincisi süt liman deniz.
İlkgünün özenle okşadığı,
Gökyüzüyle kaynaşan deniz.

İkincisi dalgalı oynak,
Bir kedi gibi önce sokularak
Sonra tozu dumana katan deniz.
Balıklara beşik sallayan deniz.

Üçüncüsü volkansı dağlar...
Tüfek namlusundan menevişli,
Baştan başa gövdesi köpek dişli,
Kendi kendine savaşan deniz.
Anadolu dağları gibi kıraç,
Kış ortasında kurtlar gibi aç
Karanlığa uluyan deniz.

Senin gözlerin de öyle uzak,
Üç türlü denizde balkıyarak
Bütün yaşamımı alıp gitti.
Türküler yitirdim dağlarda.
Çiğdemleri rüzgar okşar ya,
Sarkar ya söğütler ırmağa
Rakıya su katılır gibi
Gözlerin başlar yansımaya



Gözlerin gözlerime değince
Su katılıyor rakıya
Denizler açılıyor önümde.

Üç çeşit deniz var bildiğim:
Birincisi süt liman deniz.
İlkgünün özenle okşadığı,
Gökyüzüyle kaynaşan deniz.

İkincisi dalgalı oynak,
Bir kedi gibi önce sokularak
Sonra tozu dumana katan deniz.
Balıklara beşik sallayan deniz.

Üçüncüsü volkansı dağlar...
Tüfek namlusundan menevişli,
Baştan başa gövdesi köpek dişli,
..........
..........



Cahit Külebi


Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
2 Eylül 2005 Cuma 02:36:41




ASKIN METAFIZIGI'nden kisa kisa notlar
(bir schopenhauer eseri.)

sevildigimizden emin olusumuz, sevdigimize sahip olamayisimizin yerini tutamaz hicbir zaman.

erkeğin aşkı doyuma ulaştığı andan itibaren azalırken, kadınınki artmaya başlar.
erkek değişiklik ister ve bu doyum anından sonra doyduğu kadından başka tüm kadınlar tarafından daha fazla çekilir.

ayrıca erkek, kendisine yeterince kadın sunulduğu takdirde, yılda yüz çocuk yapabilir,
oysa kadın istediği kadar çok erkekle birlikte olsun, yılda sadece bir çocuk meydana getirebilir.
bu nedenle erkeğin gözü hep dışarıdadır,
kadın ise erkeğe sımsıkı sarılır.


..insanlarin kendilerinde bulamadigi seyleri sevdigini goruruz.


erkegin dogasi geregi askta vefasizliga, kadinin ise surekli sadakata egimli oldugu andan itibaren belirgin bir bicimde azalir.hemen hemen butun oteki kadinlar onu, sahip olmus oldugu kadindan daha fazla cekerler.erkek degisiklik ozler.kadinin aski ise , ozellikle o andan sonra artmaya baslar.

bundan oturu erkegin esine sadakati yapaydir. kadininki dogaldir.dolayisiyla da , kadinin ihaneti ,nesnel olarak , sonuclari bakimindan oldugu kadar ,oznel olarak dogaya aykiriligi bakimindan da erkeginkinden cok daha az bagislanabilir bir ihanettir.


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
2 Eylül 2005 Cuma 13:51:34
NE SEN NE DE BEN
Şimdi geri dönüşü olmayan bir yoldayım,
İçim hep senden yana olsa da,
İçim hep kan ağlasada,
Bir tarafım "asla" der gibi,
Böler beni ikiye.
An gelir haykırmak isterim seni hala deliler gibi sevdiğimi,
Hala unutamadığımı,
An gelir yaptıkların geçer gözümün önünden film şeridi gibi,
Şu an ne yaptığını bilmem, duymam, görmem,
Sorarım kendime,
Ben ona şiirler yazarken,
Acaba gelir miyim aklına?
O da benim gibi çareler arar mı?
Her telefon çalışında içi acır mı?
Benzetir mi başkalarını bana?
Benim onu benzettiğim gibi,
Artık geri dönüş yok bilirim
Eksikliğini hissetsemde,
Özlemeyi sayende çok iyi bilsem de,
Unutmak yerine istemeden, çaresizce kabullensem de,
Bilirim artık çok geç,
Ne sen dönebilirsin geri, ne de ben "gel" diyebilirim sana...


Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
3 Eylül 2005 Cumartesi 13:14:21
elinin murekkebiyle kadin isine soyunan, kisaca yalniz yasamaya baslayan erkeklerin beslenme ihtiyaclarini karsilamak icin yemek yapmayi ogreten bir kitap arayip durdum yillarca.anladim ki yokmus. tum kaynaklar sanki hepimiz Boluluymusuz da sabah sekerlerindeki gibi koca kiclarimizi sallaya sallaya sip diye yemek yapabiliyormusuz gibi yazilmis. neyse efendim sonucta bir sekilde hasbelkader yemek yapmayi kendi basima ogrendim.
simdi sizlere bu yillarin birikimiyle olusan engin tecrubelerimi anlatacagim ki yeni nesillere isik tutsun
1-mutfak malzemeleri
ocak-firin
ilk fark ettigimde ben de sasirmistim ama mutfakta duran o kocaman seyin cakmak bulamadigimizda sigara yakmak disinda da bir kullanim alani varmis. yemeklerimizi onun uzerinde pisirecegiz.
tencere-tava
bunlar piyasada icleri bos olarak satiliyormus. yani default halleri bos. biz bi seyler yapip icine koyacagiz. kisaca yiyecekleri pisirmeye yariyorlar. uzun sapli olanlari tava, kenarinda kulak gibi seyleri olanlar tencere (tencerelerin kapaklari da oluyor)
buzdolabi
yazik ki bunlar da icleri bos olarak satiliyor.reklamlarda tika basa dolu gosterildigine bakmayin. bunun da icini biz dolduracagiz. biralarin soguk olmasina yariyorlar. yemekler de bunun icine konuyor ama onun sebebini anlayamadim henuz. ne zaman bi yemegi buzdolabina koysaniz sonra cikarip yine isitmak zorunda kaliyorsunuz. ocakla ortakyasar gibiler. birbirlerini tamamliyorlar. her ikisinin de ayni marka olduguna sasmamali.
lavabo
en onemli mutfak gereclerinden. kirlettigimiz tabak canagi bunun icine
dolduruyoruz. bir cesit depo gorevi goruyor.
ketcap
yaptigimiz yemeklerin icine sikiyoruz. kirmizi ve tadi domatese benziyo yemeklerin yapilmasi gereken saatler var. genelde ogleden sonra yapmak en ideali. o saatlerde televizyonda izlenecek pek bi sey olmadigindan yakma riski cok az.
2. artik yemek yapmaya baslayabiliriz.
oncelikle lavabodan gozumuze kestirdigimiz malzemeleri topluyoruz. en az kirlilerini secmeye ozen gosteriyoruz. omer seyfettin bir hikayesinde lokantadaki yemeklerin lezzetini tabak canagin asla yikanmadigina baglamisti. boylelikle yemeklerin lezzetleri birbirine karisiyor ve daha guzel oluyorlar. onun yolunda ilerlemekte bir sakinca gormuyorum
3. basit yemekler
domatesli biberli yumurta
buyukce bir tavaya yag domates ve biber koyup bi sigara yakiyoruz. sigaranin kulu yere dusmek uzereyse yumurtalari eklemenin zamani gelmis demektir. yumurtalari kirip sigaramizi bitiriyoruz. pismistir herhalde ocagin altini kapatiyoruz
domatesli yumurtali biber
her gun domatesli biberli yumurta yemekten sikildigimizda yapabilecegimiz bu enfes yemek tipki biberli yumurtali domates gibi pisiriliyor.
makarna
bir tencere dolusu sicak suya makarna posetini bosaltip mac izlemeye basliyoruz. ilk yarinin ortalarina dogru kalkip altini kapatiyoruz. tencerenin icinden sectigimiz makarnayi fayansa firlatiyoruz. yapisirsa pismis demektir. devre arasinda hala icinde su kaldiysa tencerenin kapagini kapatip lavabodaki tabaklaryn uzerine dogru dokuyoruz.. (o zaman hem
tabak temizleniyor hem de makarnalar catalla yenebiliyor ) uzerine ketcap sikip yiyiyoruz.
not: fayansa firlattiginiz makarnayi bi ara oradan alin. sayica fazlalastiklarinda bazen hangisini firlattiginiz karisiyo.
tuzlu makarna
yapilisi ayni makarnaya benziyor. tek farki bu kez makarnalari suya atmadan once tuz koymayi akil ediyoruz . oyle daha guzel oluyor.
pilav
pilav aslinda basit bir yemek degil. aranan kriterler var. tuzlu yumusak ve tane tane olmasi gerekiyor. sonuncusu kolay. pirincleri tek tek pisirdiginizde tane tane oluyorlar ama uzun suruyor. maharet hepsini bir arada pisirebilmekte;ama cok da sorun etmeyin. nasil olsa icine yogurt koyup bulamac haline getirdigimizde hepsi birbirine yapisiyor. kisaca yag
koyup uzerine pirinc ekliyorsunuz. sonra da su ve tuz koyup pisiriyorsunuz. hem bunu suzmeye de gerek yok.
patates kizartmasi en kolay islerden biri. patatesleri soyup parmak gibi kesiyorsunuz ve kizgin yaga atiyorsunuz.tek yapmaniz gereken altini zamaninda kapatmaniz. yoksa tencere alev alabiliyor. bu yuzden sadece tvde pembe dizi varken yapin. bir de diger yemeklerin aksine bunu tencereden yiyemiyoruz. mutlaka tabaga koymak gerekiyor. onun disinda cok kolay.
4. orta zorluktaki yemekler.
hazir pizza pizzamizi firinimiza atip pismesini bekliyoruz daha sonra firindan cikarip yanik yerlerini bicakla kaziyoruz. dikkat edilmesi gereken tek sey kazirken uzerindeki malzemeleri mutfak tezgahina yapistirmamak.
hazir koftebu da nispeten zor bir yemek. bir miktar sivi yagi teflon tavaya koyup kofteleri icine diziyoruz. kofteler tavayla ayni renk olmadan altini kapatmak gerekiyor. o yuzden basinda beklemek lazim.
5. zor yemekler konserve turlu bir miktar yag ve salcayi tencereye koyup konservenin icindekileri dokup uzerine su koyuyoruz. pismesi cok uzun suruyor. o sebeple basinda beklemiyoruz. gidip tv izliyoruz. her seferinde yandiklari icin henuz tadina bakamadim ama konservenin uzerindeki resme bakilirsa guzel bi seye benziyor
tavukyapilisi makarna gibi. sicak suyun icine atiyoruz arada pisip pismedigine bakmak icin hayvanin kaba etine catal sapliyoruz. bu yemek pistikten bir iki gun sonra uzeri jelibon gibi oluyor. bu yuzden pisirirken istege bagli olarak bolca toz seker eklenebilir.
6. ultra zor yemekler
kiymali bamya
konserve turluye benziyor ama icine daha onceden kavrulmus kiyma konulmali. kiyma kavurmak cok zor ve zahmetli bir is. bu yuzden makarna pisirmeyi oneriyorum
7. puf noktalar
yemekleri daima tencerenin icinden yiyin. boylelikle tabak kirletmemis olursunuz
asla sade pilav yapmayin.domatesli pilav yaptiginizda altini tuttursaniz bile renginden anlasilmaz
mutlaka soganli bir yemek yapacaksaniz asla sogana dokunmayin. ozellikle rendelediginizde elleriniz cok kotu kokuyor. bunun yerine sogana ekmek tahtasiyla bes alti kez vurmayi deneyin. ayni isi gorur.
patates kizartacaksaniz soydugunuz patatesleri asla yikamayin. kizgin yaga attiginizda cok kotu patliyorlar.
yemekler asla kendi baslarina hareket etmezler.sayet gecen ay yaptiginiz tavuk kendi kendine kimildamaya basladiysa kurtlanmis demektir. sakin yemeyin.
sebzeleri pisirdikce vitamin degerleri duser. mumkun oldugunca cig tuketin.
karpuz tabaga koyulmamasi gereken bir meyvedir. ikiye ayirip ortasindan kasikla yiyebilirsiniz.
tencere kapagi en mukemmel tabaktir
buzdolabinin sebzelik olarak adlandirilan kismi yemeyi dusunmediginiz seylerin saklanmasi icin idealdir. bu bolume konan seyler nasil olsa bir sure sonra unutulur. sebzeligin kapagini siki kapatirsaniz curuyen seylerin kokusu dolaba daha az yayilir.
spagetti pakedini acmak icin pakedi ortasindan sikica kavrayin ve altini tum gucunuzle fayansa vurun.pakedin ust tarafi yirtilacaktir. belki bu islem sirasinda makarna unufak olabilir ama risk almaya deger. ozellikle misafirlerin yaninda yaparsaniz bu size cok maco bir hava verir.
sagda solda kulagima caliniyordu. mutfak robotu denen bisey varmis. birden icimi bir heyecan kapladi.ulan madem bu isin robotu var ben niye kasiyorum yillardir diye sinirlendim.hemen gidip aldim bi tane.eve gelip kutusundan cikardigimda itiraf etmeliyim ki hayal kirikligina ugradim biraz. ben acikcasi c3po gibi bisey bekliyodum, bu bildigimiz tencerenin plastigi. icinde de vantilator gibi bisey var.bununla birlikte bi ton plastik zimbirti daha cikti icinden ama biise yarayacaklarini sanmiyorum. neyse fisini taktim denemek icin bi tane sogan attim icine. bakalim ne yapacak diye bekledim. kabuklarini bile soyamadi essogluesek. paramparca etti birakti. sinirlendim attim bi kenara yazdan beri duruyo orda. bir ara yikayip o vantilator gibi olan seyi bilgisayarima takmayi dusunuyorum.belki fan olarak is gorur. onun disinda tamamen para tuzagi. ilerde cikarsa mutfak androidi almayi dusunuyorum"
-Yazari bilinmiyor

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
5 Eylül 2005 Pazartesi 09:15:00
Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan
kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar
yavaş yavaş ölürler.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet
değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk
almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler.


Pablo Neruda

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
5 Eylül 2005 Pazartesi 14:00:38
Birgün belki dönersin diye
Bir şarkı yazdım sana
Yağmur yağıyor üstüme
Güneş batıyor akşamlarıma
Hala yoksun ortalarda
Sabah penceremi açıyorum
Dışarıya bakıyorum
Gözlerim seni arıyor
Ama yoksun
Birini görüyorum kırmızı kazaklı
Sen zannediyorum
Büyük bir heyecanla
Dikkatlice bakıyorum
Ama nafile
Gözleri yeşil saçları parlak değil
Gene gözlerim ıslak
Camı kapıyorum
Yataga yatıp seni düşünüyorum
Çünkü artık tek yatıyorum
Korkmalarımı özledim
Geceleyin uyandırmalarını
Sessizce dokunmanı
Özledim seni….
Hemde hiç özlemediğim kadar
Aynada kendime bakıyorum
Arkamda hep birini arıyorum
Bazen bir gölge geçiyor kenardan
Dönüp bakıyorum ama nafile
Bana aldığın küçük ve sevimli hediyelere bakıyorum
Verdiğinde ne kadar mutluydun
Baktığımda ise gözlerim doluyor artık
Aklıma geliyor günler saatler
Saymakla bitmiyor…
Müzik dinlemek istiyorum
Her şarkı seni hatırlatıyor
Dayanamıyorum acı çekiyorum
Kalkıp kapatıyorum
Bazen odama kapanıp şarkı yazıyorum
Aklıma sen geliyorsun
Kalemi fırlatıp atıyorum
Canım sıkılıyor…
Deniz kenarına gidip
Martıları izliyorum
Çıkardıkları sesi dinliyorum
İçten ve hüzünlü bir melodi gibi
Kalbimin söylediği şarkı gibi
Sessiz ve derinden
Dalğaları izliyorum
Kumsala her vurduğunda
Bir sürü kum tanesini alıp götürüyor
Bazen kum tanesi gibi hissediyorum hayatı
Minik ve önemsiz…
Nefesim kesiliyor bazen
Bu kadar derinden gelen ney
Ney seni bu kadar önemli yapan
Veya ney beni bukadar sana önemli yapan
Hiç bitmeyen bir roman gibi
Sayfalarını çevirdikçe insanı sürükleyen
Son sayfasını okumak için bu kadar neyi bekledim ki ?
Keşke son sayfasını okumasaydım hiç…
Resimlere bakıyorum
Dikkatimi çekti hepsinde avuçların kapalı
Neden bilmiyorum ama çok merak ettim
Gene akşam oldu
Nehir kenarındayım
Demir köprünün altında
Gökyüzüne bakıyorum
Yıldızlar bile yerinde duramıyor
Yanıma baktığımda tekim
İlk defa sensiz izliyorum gökyüzünü
Etrafıma bakıp seni arıyorum
Şimdi geleceksin diye bekliyorum
Ama bu 162. gün
Genede hergün seni beklemek bile güzel
Ya gelirsen…
Belki bir hayat böyle akıp gidecek
İçlerden gelen sessiz bir hüzün
Ve hergün devam eden
Bu kadar içten ve samimi duygularla
Kimsenin cesaret edemediği
Asla hiç kimsenin aşık olmadığı kadar
Bir birimize karşı yaşadığımız aşk
Birlikte dalga geçtiğimiz sevgililer
Sadece filmlerde olabilir bizim aşkımız derdik
Hayatımız bile aynıydı
Birlikte oturup şarkılar yazardık
Ben hala yazıyorum
Belki sende…
Seni özlüyorum hemde hiç özlemediğim kadar
Bu sana yazdığım son sözler belki
Belki yanıma gelmen için hiç bukadar uğraşmamıştım
Ama eminim yanıma geleceksin
Oturup gökyüzünü izlermisin yanımda
Sadece bir kere yanıma gelip
SENİ SEVİYORUM
Dersen inanki bu yaşadıklarım
Saydığım günler
Yıldız olup gökyüzene çıkacak
Bir gün gökyüzüne bakarsan semada beni göreceksin
Artık anladım böyle büyük bişeyki
Aramıza ölüm girecek ama sana söylüyorum
Her sabah ve her gece kendi kendime
Sana söylediğim gibi
SENİ SEVİYORUM
Kimsenin cesaret edemediği kadar hemde…
anlayacaksın

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
7 Eylül 2005 Çarşamba 20:17:35
Bekir COŞKUN
Vahşi...



BİZ içimizdeki vahşiyi bastırırız.

Kanunlar, yasaklar, eğitim, tabular, din, ahlak...
Bunların tümü o vahşiyi yok etmek içindir.

Ama olmaz.

O vahşi sadece bekler.

Kimi zaman güler yüzle 'günaydın', ya da 'iyi
akşamlar' dediğinde dahi insan, içindeki vahşi 'Canın
cehenneme' diye mırıldanır.

Bu duyulmaz.

Kimi zaman bir halk otobüsünün koltuklarına atılmış
jilet izlerinden, kimi zaman bir tuvaletin kapı
arkasına yazılmış yazılardan, o vahşinin oradan
geçtiğini anlarsınız.

Ve onu kınarken dahi ruhunuzdaki sizin vahşiniz,
'Bunları yapanı tutup bıçakla doğrayacaksın' diye
söylenir.

*

İnsan, hiçbir zaman o gözüken şey değildir.

Onu 'zarif' yapmak için çatalı sol eliyle tutmasını
öğrettiler. Gırtlağı kesilerek öldürülmüş bir kuzunun
ciğerine sol elde tutulan çatalı batırdığında bile
vahşet, zarafeten sol elle tutulan çatalın ucundaydı.

Savaşlarda kadınları, çocukları, yaşlıları öldüren
komutanlar, eratın yanında yellenmediler, görgüsüzlük
olmasın diye.

Bir aileyi öldüren katille röportaj yapmıştım,
esnerken ağzını eliyle kapatıyordu, nezaketen...

*

Uygarlığın yasaları ve kuralları, vahşiyi sadece
gizler.

Bizler Amerika'daki o uygar insanların bir kasırgadan
sonra nasıl vahşileştiklerini, nasıl birer yağmacıya
döndüklerini, çocukların ırzına geçip yaşlıları nasıl
öldürdüklerini tam konuşurken ve kınarken, dünkü
Hürriyet'te 50 yıl önceki 6-7 Eylül olaylarının
fotoğrafları yayınlandı.

Sebepler, yer, zaman farklı olsa bile aynı şey vardı
fotoğraflarda:

İşte o vahşi görüntüsü ile yakalanmış insan...

Yakıyor, yıkıyor, kesiyor, kan görmek istiyor, yok
etmek için çırpınıyor, öldürüyor.

*

Sonra?..

Sonra ortam ve şartlar değiştiğinde vahşi sessizleşir
ve siner.

Artık onu mağazadaki kasiyerlere 'teşekkür' ederken,
marketteki yaşlılara sırasını verirken görürsünüz.

Durduğu yerde 'pardon' der.

Sevgiden, dostluktan, merhametten, vicdandan, dinden,
ahlaktan, insanlıktan söz eder.

Ama vahşi oradadır.


Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
7 Eylül 2005 Çarşamba 20:18:28
Yetismis bir kizi olan bir dulla evlendim.Babam uvey kizimla evlendi.
Bu sekilde babam benim DAMADIM oldu, uvey kizim da babamin karisi olmasi dolayisiyla ANNEM oldu.Benim karim bir oglan cocuk dogurdu. Bu cocuk tabiatiyla BABAMIN KAYINBIRADERI ve benim uvey annemin BIRADERI olmasi nedeniyle de benim DAYIM oldu.Babamin karisi da bir oglan cocuk dogurdu.
Tabii dogan cocuk benim KARDESIM oldu fakat ayni zamanda kizimin oglu olmasi dolayisiyla da TORUNUM oldu. Boylece, karimda annemin annesi olmasi dolayisiyla benim BUYUKANNEM oldu. Kocasi ve ayni zamanda onun torunu oldugumdan, bir kimsenin buyuk annesinin kocasi da buyuk babasi olacagindan dolayi, KENDI KENDIMIN BUYUK BABASI oldum

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
9 Eylül 2005 Cuma 15:27:53
İNSANIN MÜKEMMEL BiR DOSTU OLSA....



> >Hani, diyorum da, insanın gercekten mükemmel bir
> >dostu olsa... Ne iyi olur degil mi?
> >Dostunuz! dostunuz var mı ? Kadın ya da erkek...
> >Hiç fark etmez.
> >Gercek dostun cinsiyeti olmaz. Paylastiginiz birileri var mı?
> >Var ise mesele yok. Yok ise, gidin bulun hemen! Sırlarinizi
> >paylastiginiz. Ozlediginizi
> >acik yüreklilikle söylediginiz. "Canim benim!..
> >dediginiz... Telefonda
> >bile saatlerce konuştugunuz, sicacik biri...
> >"O"nu görmediginizde yüreginizin "pıt pıt " attigini
> >hissettiginiz,bir
> >dostunuz var mi? Dert ortagi, sohbetlerinizi
> >paylastiginiz,
> >yalnizliginizi anlattiginiz, sevincinizi hisseden
> >biri... Yalniz
> >kaldiginizi düsündügünüzde, birilerine
> >öfkelendiginizde, sevdiklerinizi
> >özlediginizde, hayal kurdugunuzda yaninizda o var mi?
> >Sizi hic yalniz
> >birakmayan biri... Cesur, sempatik, azimli, kararli, ...
> >Arayan, soran,"Seni özlüyorum" diyen biri. Böyle bir
> >canli ile her şeyi
> >konusabilir, paylasabilirsiniz. Yaniltmaz! Anlayisla
> >karsilar her seyi... Hatalari, günahlari-sevaplari, her bir seyi
> >konusabilirsiniz onunla... Hic yalniz kalmazsiniz nitekim...
> >Böyle bir dost bulmak icin
> >fazla bir arayis icinde olmaniza gerek yoktur. O
> >kendiliginden cika
> >gelir zaten. (Elektrik olayi ...) Bir gün bir
> >bakarsiniz
> >karsinizda... Bir de bakmisiniz simsicak
> >sohbetler, derin
> >konular, sirlar,paylasimlar... Kimseye
> >söyleyemediginizi, en yakininiza
> >anlatamadığinizi, gecmisteki izleri, gelecege
> >dairlerinizi, sadece ona
> >anlatir olursunuz. Kadin, erkek Bir dost bulun! Ama
> >gercek olsun.
> >Aradıginda isinizi degil, sizi soran... Kötü
> >gününüzde ev sahibi, iyi
> >gününüzde kiraciniz olsun. Anlatsin, konussun,
> >acik-secik, korkmadan
> >yasasin. Güvensin! Cinsiyeti olmasin!
> >Bir kartal kadar hasin, bir maymun kadar saklaban,
> >bir ceylan kadar
> >narin olsun. Dogrulari söylesin.
> >Gercekci olsun. Yaniltmasin, kandırmasin! İçten,
> >sevecen, sempatik,
> >sevdalari, özlemleri anlayabilen biri
> >olsun. Anlasin! Agziyla degil, gözleriyle ve kalpten
> >konussun. Yasasin!
> >Doya-doya yasasin, doya-doya yasatsin.
> >Beyninden değil, yüreginden versin. "Olsun varsin!
> >Paylasirim." desin.
> >Bir dostunuz olsun.
> >Sizi ve benliginizdekileri paylassın...
> >Dost olsun!
> >Ama... Gercek bir dost..
> >
> >D O S T C A K A L I N...S E V G İ Y L E K A L I N...
> >
> >
> >sevgi yüreğinizden hiç ama hiç eksik olmasın...
> >

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
11 Eylül 2005 Pazar 00:57:41
ERKEKLER ASIK OLUNCA NELER YAPAR

.normalde ustune para verseler yapmayacagi maskaraliklari yapma güdüsüyle, daha sonradan dusundugunde "allah belami versin" diyecegi turden "sen de bena asik olurmusunuz bayan" konsepti barindiran girisler yapmak, sorular sormak, bakislar atmak..

sürekli olarak "abi çok doğal bu kız" diyip durmak ve başka bir sıfatla tanımlamayı reddedip arkadaşlarını çıldırtmak. "kardeşim yok mu bildiğin başka bir kelime?" şeklinde tepkilere de maruz kalmak kaçınılmaz oluyor tabii

aptal seylere kafayı takar, kendine şaşırır, sora başka aptal şeylere kafayı takar sora da salak salak kızar...

normalde ustune para verseler yapmayacagi maskaraliklari yapma güdüsüyle, daha sonradan dusundugunde "allah belami versin" diyecegi turden "sen de bena asik olurmusunuz bayan" konsepti barindiran girisler yapmak, sorular sormak, bakislar atmak..

sacmalar, her yolu dener, denedikce daha cok hata yapar, kendini kaybeder, hic yapmamamasi gereken seyleri yapar, eli ayagina dolasir en sonunda da ilk yapmasi gereken seyi yapar: icer.

bir de soyle ki; asik olunan kizin ne kadar yakin erkek arkadasi varsa birden hepsine kil, tuy olunmaya baslanir.

mahalleden asık oldugu kız geçerken kafasına top atarlar ergenlik çaglarında. pardon diyip tanışmak için vesiledir. tabi şimdi ne eski mahaller kaldı, ne de tanışmak için kafaya topu yemeyi bekleyen kızla

en klasik tepkilerden bir tanesi yemeden içmeden kesilmekdir.ayrıca normal zamanda dinlemediği duygusal müzikleri dinleyerek vakit geçirmeye başlaması ve kurulan çilingir sofralarının sayısının artması da yapılması olası aktivitelerdendir.

gecici olarak buyuk bir cogunlugu sadece gozleriyle asik olduklari insana herseyi anlatma ozelligine sahip olurlar. herseyi yapmaya hazirdirlar.asik olduklari sure icinde dunyanin en iyi ve muhtesem erkegi hareketlerini sergilerler.ve en onemlisi bu sure zarfinda kotu yonlerini ozellikle gizleyebilme yetenekleridir.

erkek adam ağlamaz derler ama aşk erkeği ağlatır..

bir gece önce kızı başında bıraktığım sokağı ertesi gün boydan boya dolaşıp, bütün apartmanlara girip, bütün dairelerin zillerini çalıp oturduğu evi aramıştım.
bulamadim (
(joshua'dan)

aşık olunca arabesk müzik dinler..evet..dalga geçtiği,eşek anırmasına benzeyen şarkıların müptelası olur.çünkü artık aşk ile ilgili bütün eserler onu anlatır.cezmi ersöz okur ağlar, ahmet altan okur ağlar.ayşe arman'ın köşe yazılarını toplar,başucu eseri yapar.

mail ile can dündar yazıları forwardlar.internette 160 karakterlik sevgi sözcükleri arar.cep telefonuna gelecek mesajı ona aval aval bakarak bekler.
ha unutmadan,"her üç kişiden dördünün yaptığı gibi" şair olur,şiir yazar.

kekelemek, saçmalamak, elini kolunu kontrol edememek, aptal aptal sırıtmak, üzülmek, şaşırmak, çişi gelmek, dili tutulmak, alkol istemek, fondip yapmak, şarkı söylemek, yolda onu düşünürken tökezlemek, dolmuşta onu düşünüp parayı vermeyi unutmak, televizyon seyrederken dalıp gitmek, ağlamak, dikkatini çekmek için türlü şebeklikler yapmak, derste kafasına çiğnenmiş kağıtları rottringden tüftüf yapıp atmak, karnı ağrımak... iç çekmek

erkekler aşık olunca iş hayatında kariyerini tehlikeye atacak her türlü şaşkınlığı, aptallığı, dalgınlığı, gerginliği yaparlar (evet, bunu kadınlar da yapar), fakat bu süreç içinde etrafındaki insanlara sürekli "aaabi yaa tamam, ben naaptığımın farkındayım... kontrol bende, merak etme... ben çok iyi biliyorum neler olduğunu, hayır dağıtmadım abi nerden çıkarıyorsun ya, sen kimden yanasın hocam!..." tadında cümleler kurarlar (hayır, bunu kadınlar yapmaz, onlarınki açık açık, dobraca "aşığım ben, hiçbirşey umrumda diil, işe de gitmicem, okula da gitmicem... sadece onu istiyorum ben, çekilin başımdan, onu getirin bana..." formatıdır...)