Sanat > Harflerle çizdiğimiz resimlerin bir hikayesi var > Mesaj Panosu > "ATİLLA İLHAN VEFAT ETTİ"

"ATİLLA İLHAN VEFAT ETTİ"


GönderenMesaj

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
11 Ekim 2005 Salı 11:37:14
Türk Edebiyatı'nın önemli ismilerinden Attila İlhan gece saatlerinde geçirdiği kalp krizinin ardından hayatını kaybetti. İlhan kısa bir süre önce kalp sorunları nedeniyle Cumhuriyet'teki köşe yazarlığını bırakmıştı.
İlhan'ın, gece saatlerinde evinde hayatını kaybettiği bildirildi. Atilla İlhan'ın yarın İstanbul'da toprağa verilmesinin planlandığı kaydedildi.

ATİLLA İLHAN KİMDİR?

Menemen´de dogdu. Karsiyaka Cumhuriyet ilkokulunu, arkasindan Karsiyaka Ortaokulunu bitirerek girdigi Izmir Atatürk Lisesi´nde onuncu siniftayken, Türk Ceza Yasasi´nin 141. Maddesine aykiri örgütsel etkinlikte bulunmak saviyla bir süre gözaltinda tutuldu, okuldan uzaklastirildi. 1941 yilinda bu olay yasanirken henüz 16 yasindaydi. Danistay karariyla ögrenimini sürdürme hakkini kazanarak, Istanbul´da Isik Lisesine girdi. Bu okuldan 1946 yilinda mezun oldu. O yil yapilan CHP Siir Yarismasinda, "Cebberoglu Mehemmed" adli siiriyle Cahit Sitki Taranci ile Fazil Hüsnü Daglarca´nin arasinda ikinci olunca, birdenbire yazin dünyasini asan bir üne erdi. Üc yil devam ettigi Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini yarida birakip 1949´da Paris´e gitti. Orada Nazim Hikmet´in cezaevinden cikarilmasi icin yapilan etkinliklere katildi. Askerlik öncesi ve sonrasinda gidip geldigi bu kentte toplam alti yil yasadi. Ikinci Paris döneminden sonra 1950´li yillarda "Vatan" Gazetesinde sinema elestirileri yayinladi. Ali Kaptanoglu takma adiyla Yesilcam´a senaryolar yazdi. Daha sonra TV dizisi senaryolari yazdi. Ücüncü Paris döneminden sonra Izmir´e yerlesip, "Demokrat Izmir" Gazetesinin genel yayin müdürlügünü, basyazarligini üstlendi. Arkasindan Izmir´den Ankara´ya gecerek, 1973´ten 1980´e kadar "Bilgi Yayinevi´nde" danisman olarak calisti. Istanbul´a döndükten sonra ise bes yil "Sanat Olayi" dergisini yönetti. Cesitli gazetelerde köse yazarligini sürdürdü, bugün de sürdürüyor. Su anda Cumhuriyet Gazetesinde köse yazilari yazmaktadir. Romanlari ve denemeleriyle de cok okunan bir yazarimizdir. 1974´te Türk Dil Kurumu Siir Ödülü´nü, 1974-1975 Yunus Nadi Roman Armagani´ni aldi.

AN GELİR ATTİLA İLHAN ÖLÜR


an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
Attila ölür


çok sevdiğim bir yazar ve şairdi Allah rahmet eylesin

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
12 Ekim 2005 Çarşamba 09:18:48
Atilla İlhan'a

Elveda,
Hiç sevmem ya; elvedaları...
Namı diğer; KAPTAN... Kendin için öyle demiştin.
Demek öyle?
Sende gittin ya!
Böyle sessizce gitmek var mıydı?
Adam gidecekse; gümbür, gümbür gitmeli!
Hani, gökte şimşekler çakmalı,
Denizlerde fırtınalar olmalı...
Yelkenlerin bir sağa , bir sola yatmalı,
Ufuklara bakışlarımız, senin için beklemek li dalmalıydı.
Bizler bilmeliydik, açık denizlere yol alacağını,
Gidipde dönmemek var mıydı bu işin içinde?...
Biraz dinleneydin köşeciğinde,
Biraz daha haberlerimizi bekleyeydin ya,
Bileydin ya, çoban ateşlerinin çatır çatır yandığını...
Hem de yüreklerimizin taa şuracığında...
Ve memleketin her köşesinde, bucağında...
Ah KAPTAN, böylesi çılgın, böylesi mert bir ruha,
Böylesi bir sessizlikte ve bizi hazırlıksız bırakıp ta,
Hele, yalnız bırakıp gitmek var mıydı bu davada?
Hani, demiştin ki bana;
Öbür tarafta Mustafa Kemal'in yüzüne nasıl bakarız?
Söz olsun sana;
Önderimiz Mustafa Kemal,
Dilimiz Türk!
Namusumuz Vatan!
Aşkımız Memleket...
Yoksa; öbür tarafta elim iki yanıma geldiğinde,
Yüzüne nasıl bakarım?