|
Gönderen | Mesaj |
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
12:38:29
|
|
|
" Kelimeler cama benzer,
gostermeye yardim etmedikleri vakit goruse engel olurlar."
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
13:07:04
|
|
|
Yeliz naaber....
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
14:58:27
|
|
|
iyidir can senden ...
mailin okunmuyo ya yazı karakterlerinde bi sorun var sanırım
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
16:00:38
|
|
|
>Boşver Üzerine daha bir tek kelime yazmadan birazdan buruşturup
>atacağını
>bildiğin beyaz bir kağıt duruyordur önünde. Elinde ise çocukluktan
>kalma bir
>alışkanlıkla arkasını kemirdiğin kara bir kalem. Kara, kapkara,
>tıpkı içinde
>bulunduğun oda gibi... Bıçak gibi bir gidişti Arkanı döndüğünde
>Sallanmadı
>sardunyalarımın yaprakları Kesin ve net Sadece bitti… Bir ağırlık
>çöker
>üzerine, bulunduğun yere sığamazsın. Görünürde hiçbir neden yoktur
>ortada.
>Boğazına sarılanın kim, içini daraltanın ne olduğunu bilemezsin. Ama
>bildiklerin de vardır elbette; yalnızsındır, için daralıyordur,
>yüreğin
>burkuluyor ve savunmasızsındır... Bekledim Bekleyişler içinde
>Kayboluşumu
>seyrettim Seni sevmek Yeniden var olmaktı Ben sensizlikte zamana
>yenildim…
>Hiçbir sesin anlamı yoktur. Çalan telefonlara aldırmazsın. Konuşmak
>bir
>eziyettir ve derdini anlatmanınsa hiç ama hiçbir anlamı yoktur.
>Bakışların
>boshtur. Kendine bile katlanacak durumda değilsindir. Hiçbir şeyin o
>anda
>seni mutlu edeceğine inanmıyorsundur... Güneş İnat etmiş bir kere
>Doğmamak
>için Doğmayacak işte… İlahi bir güç, hayatında değer verdiğin
>her kavramın
>içi boshaltılmıştır sanki. Yaşadığın kente de, o kentte yaşayan
>dostlarının
>da, yakınlarının da yabancılaştığını düşünürsün. Hiçbir şey
>gözetmeden,
>hiçbir şey beklemeden açtığın, hançerlenmiş yüreğinin kabuk
>tutmuş yarası
>da, o yürekte duyduğun sızı da önemsizdir o an senin için... Güneş
>bu
>elbette doğacak Başka suların Başka kuşların Kanına karışacak
>Sadece
>zamanını bekliyor… Hayatımı tam da sorgulama zamanı diye
>düşünür, bilmem
>kaçıncı kez ruhunla giriştiğin savaşa hazırlanırsın önce. Ama
>anında
>vazgeçersin. Çünkü bir daha böyle bir savaşa girecek ne gücün
>vardır, ne de
>o savaşta arkanı yaslayacağın yüreğine ve beynine güvenin... Dünya
>var
>oldukça sürecek Bir MaSaLın kahramanlarıyız biz. Birbirimizin
>farkındayız Ve
>bu farkındalık Can yakıyor... "Neyse ya boshwer" dersin. "Boshwer"
>irsin...
>Kırarsın kalemi, buruşturursun kağıdı, koca bir yudum alırsın
>kadehindeki
>zehirden, yaslanırsın arkana ve gülümsersin...
>
>
>
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
16:21:48
|
|
|
|
|
|
7 Eylül 2005 Çarşamba
18:06:16
|
|
|
Bir deli yağmurdun sen.
Yağışını, tepeden tırnağa beni sırılsıklam yapmanı severdim. Her damlan içime işlerdi, her damlan yüreğime akan bir nehre dönüşürdü. O ıslak halimle tir tir titrerken, bir tek damlanı bile kaçırmamak için kapanmazdım hiçbir yere. Yağmurdan sonra üşümeyi kim sever ki? Ben severdim işte. Bir yağmur bağımlısına dönüştürmüştün beni. Sen yağdığın zaman elinde şemsiyesiyle gezen, kaçışan insanları gördükçe öfkelenirdim.
Seni hissetmeyen insan neden yaşardı ki dünyada?
Sonra dağılırdı öfkem ve gururlu bir gülüş kaplardı yüzümü. Hiç kimsenin fark etmediği o güzel ıslaklığın tek sahibi bendim. Bu beni hepsinden ayrıcalıklı kılıyordu. Onlar sıradandı, ben farklı. Uçurumun dibindeki yalnız çiçektim ben. Tek besinim yağmurdu. Yağışını beklerdim. Kurak günlere, ayaz gecelere inat hiç bitmeyen bir umutla beklerdim. Kapardım yapraklarımı, bükerdim boynumu direnmek için. Umudun yitip gittiği günler de oldu elbette. Bekleyişin işkenceye dönüştüğü zamanlar da oldu. Yağmama ihtimalin yoktu ama ya ben sabırsızdım, ya da sen yağacağın zamanı çok iyi bilirdin. Ben bunun rahatlığıyla hiç solmayacağımı düşünürdüm. Yağacağını bilerek özlemenin tadını da sevdim ben. Benimle birlikte bekleyen diğer yalnız çiçekler ;artık yağmayacak; diye kendi yağmurlarından ümidi kesmişken, ben ;durun; derdim onlara. ;benim yağmurum hepinizi hayata döndürmeye yeter; Öyle kıvamında yağardın ki, ne sel olup yıkardın duvarları ne birkaç damlayla kandırırdın dünyayı. Hep yettin, hep
;şükür; dedirttin. Seni taşıyan bulutlar da hiç siyah olmadı. Yakışmazdı sana kara bulutlardan düşmek dünyaya. Aydınlığını verdin, beyaza boyadın onları. Bu yüzden hiçbir zaman yıkım olmadı yağışın;
Yağışından sonra gökkuşağına dönüşmeni de sevdim.
Her damlan başka bir renkti. Gözlerimi alamazdım o renk cümbüşünden. Çabuk kaybolacağını bildiğim için bir saniye ayırmazdım gözlerimi senden. Sonra güneş yükselir, sen çekilirdin. Ama her gidişin, yeniden döneceğinin müjdesiydi, bilirdim. Bu aralar yine kurak gidiyor günler. Ne bir bulut var, ne de yere düşen bir damla. Ben yine direniyorum ama geciktin ey yağmur. Sitemdir sanma, vardır bir bildiğin ama düşün ki sen olmasan solup gideceğim bu çorak dünyada.
Ben tutkulu, böyle bir yağmur delisiyim işte.....
|
|
|
8 Eylül 2005 Perşembe
17:09:33
|
|
|
SANA HAYRANIM
Zehir etme bana hayatı cananım,
Elemlerle dolu zaten benim her anım,
Kederinle yanıp sönse de canım,
İnan ki ben sana yine hayranım.
Bir yaz sabahı gözlerimin ufkuna bir kereden,
Doğdun güzelim, bir bakışın kalbimi deldi.
Aşk meltemi neşenle esip ruha dolarken,
Sevginle taşan kahkahalar ömre bedeldi
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|