Sanat > Harflerle çizdiğimiz resimlerin bir hikayesi var > Mesaj Panosu > Ayrılığa hüküm giymiş bir aşk !!!

Ayrılığa hüküm giymiş bir aşk !!!


GönderenMesaj

Işık(düş sokağı (Işık)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1237
17 Eylül 2005 Cumartesi 01:53:25
Bir çift karagöze, gülümseyen kuru bir tebessüme yakalandı bu yürek bir vakit bir yerlerde…

Gelişinle hayat bulan ve sana ram olan bu yürek, esaretinden hiç şikayet etmedi.Esarete rıza göstermenin akla ziyan çelişkisine rağmen artan bir sadakat ve iştiyakla sahiplendi seni ve sevdanı…

Hayata tutunmanın sıkıntılarına göğüs germeye çabalarken, sevdanın esaretini de sırtladı hiç hesapta yok iken… Hesapsızlığının ve fütursuzluğunun acı faturalarını ödemede tecrübeli sayılabilirdi belki ama sevda acısının faturası var mıydı? Ödenebilir miydi? Hiç düşünmemişti.
Doğrusu artık çok geçti. Gittikçe çetrefillleşen, içinden çıkılmaz bir hal alan hayatı yaşamak ve yaşanabilir kılmak adınaydı tüm çabası. Gelişi ile neşvü nema bulup şerefyab olduğum sevdanı taşımaktan, sevdan ile anılmaktan hiç yorulmadım ben.

Seni ne kadar sevdiğimi,sevdana ihanet etmediğimi, seni anladığımı ve hayallerini sana anlatmayı ne çok isterdim bir bilsen. Bir çift karagöze gülümseyen kuru bir tebessüme değermiydi diye kendimle çok hesaplaştım.

Seni sevdanı ve sevdamı bir baş savcı edası ile yargıladım. Yargılanan bir sevda taşıyor olmaktan daha zor olan sevdanın hüküm giyip giymeyeceği beraat edip etmeyeceğiydi. Ya sevda tutuklanırsa, hüküm giyerse endişesinin sardığı anlarda seni taşımakatan hiç pişman olmadığını hatırlıyor mutlu kılıyordu kendini…

Karar:
Ve sevda beraat etmişti. Ama sen yoktun. Kara bir çift göze ve kuru bir tebessüme yakalanan aşk yokluğunda da onurluydu. Gelişin ile neşvü-nema bulan bu yürek gittiğinde bile seni ve sevdanı taşıyor olmaktan utanmadı, sıkılmadı.

Ayrılığa hüküm giymiş bir aşkı yaşadık biz seninle.
Ve aşk sıcak bir yaz günü, günün dönmeye yüz tuttuğu bir vakitte öldü…

Aşka sadakatin onuruyla,

Aşka kavuşamamanın acısıyla,

Aşka, aşkla, aşk için,

Hoşçakal…

Cennette görüşmek üzere…

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
22 Eylül 2005 Perşembe 17:11:02
Ben daha çok uçurum kenarlarinda açan diri yaban çiçeklerini sevdim.
Uzanip kokusunu içine çekerken, uçuruma düsme tehlikesiyle karsi
karsiya kalindigi için.



Ben daha çok sonbaharlari sevdim.
Olgun asklara yataklik yaptigi için.



Ben daha çok sonu hüsranla biten asklari sevdim.
Yepyeni asklara bereketli bir toprak olacak kadar yikimi sagladiklari
için.



Ben daha çok masum günahlari sevdim.
En dehsetli hazlarin ardindan girilen günahin vicdana yapacagi
baskilarla bogusulmasi gerektigi için.



Ben daha çok aci çeken insanlari sevdim.
Acilarin onlari olgunlastirip daha iyi bir insan haline getirecegini
bildigim için.



Ben daha çok kalabaliklari degil yalnizligi sevdim.
Içimdeki benle rahatça arkadaslik edebilmemi sagladigi için.



Ben daha çok bahtsiz insanlarin kahramani oldugu kitaplari sevdim.
Mutluluklarin büyük bedelleri oldugunu bana çok iyi anlatabildikleri
için.



Ben daha çok derinlikleri sevdim.
Hayatin gizleri ve mutluluklarin ipuçlarini orada buldugum için.



Ben daha çok ölüme yakin duran ve ondan korkmayan insanlari sevdim.
Hayatin ne kadar ciddi bir sekilde yasanmasi gerektigini iyi bildikleri
ve keskeleri az oldugu için.



Ben daha çok gerçekleri degil, hayalleri sevdim.
Hiçbir gücün hayallerime kelepçe vuramayacagi için.



Ve ben daha çok güvenin yerine özgürlügü sevdim.
Güvensizlik içinde bile özgürlügün insana daha çok yakistigina
inandigim için.....

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
5 Ekim 2005 Çarşamba 08:54:14
Tek kelimeyle mükemmel.......
Sağol.....

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
5 Ekim 2005 Çarşamba 12:53:06
TUZLU KAHVE
Kiza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gün pesinde o kadar
delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve icmeye davet etti.
Kiz parti boyu dikkatini cekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir
kibarlik gösterisi yaparak kabul etti. Hemen kösedeki sirin kafeye
oturdular. Delikanli öyle heyecanliydi ki, kalbinin carpmasindan
konusamiyordu. Onun bu hali kizin da huzurunu kacirdi.. "Ben artik
gideyim"
demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu çagirdi..
"Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak için.."
Yan masalardan bile saskin yüzler delikanliya bakti..
Kahveye tuz!..
Delikanli kipkirmizi oldu utanctan, ama tuzu kahvesine döktü ve icmeye
basladi. Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi..
Delikanli anlatti:
"Cocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde
oynardim.
Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hic eksilmedi. Bu tatla büyüdüm
ben.. Bu
tadi cok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi
dilimde
hissetsem, cocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi
hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar..
Onlari ve
evimi öyle özlüyorum ki.."
Bunlari söylerken gözleri nemlenmisti delikanlinin.. Kiz
dinlediklerinden
cok duygulanmisti.
Içini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam,
evi,
aileyi seven biri olmaliydi. Evini düsünen, evini arayan, evini sakinan
biri.. Ev duyusu olan biri..
Kiz da konusmaya basladi.. Onun da evi uzaklardaydi.. Cocuklugu gibi..
O da
ailesini anlatti. Cok sirin bir sohbet olmustu.. Tatli ve sicak.. Ve de
bu
sohbet öykümüzün harikulade güzel baslangici olmustu tabii.. Bulusmaya
devam
ettiler ve her güzel öyküde oldugu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve
de
sonuna kadar cok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine
içine bir kasik tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdigini biliyordu
çünkü.. 40 yil sonra, adam dünyaya veda etti.
"Ölümümden sonra ac" diye bir mektup birakmisti sevgili karisina..
Söyle
diyordu, satirlarinda..
"Sevgilim, bir tanem..
Lütfen beni affet. Bütün hayatimizi bir yalan üzerine kurdugum icin
beni
affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. Ilk
bulustugumuz günü hatirliyor musun?.Öyle heyecanli ve gergindim ki,
seker
diyecekken 'Tuz' çikti agzimdan.. Sen ve herkes bana bakarken,
degistirmeye
o kadar utandim ki, yalanla devam ettim. Bu yalanin bizim iliskimizin
temeli
olacagi hic aklima gelmemisti. Sana gercegi anlatmayi defalarca
düsündüm.
Ama her defasinda korkudan vazgeçtim.
Simdi ölüyorum ve artik korkmam için hicbir sebep yok.. Iste gercek..
Ben
tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanidigim andan
itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pismanlik duymadan.
Seninle
olmak hayatimin en büyük mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu tuzlu
kahveye
borcluydum. Dünyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni
yeniden
tanimak ve bütün hayatimi yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir
hayat
boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da.."
Yasli kadinin gözyaslari mektubu sirilsiklam islatti.
Lafi açildiginda birgün biri, kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye
soracak oldu..
Gözleri nemlendi kadinin..
"Cok tatli!.." dedi..

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
11 Ekim 2005 Salı 19:16:28
Adını Bilmeden Sevdim

Ben, seni; adını bilmeden sevdim. Ve, "var"lığınla gülüşünü...
Ben seni, yaşını bilmeden, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ve, "yar"lığa süzülüşünü.

Ben seni, sesini duymadan sevdim...
Ve duymadan nefesini.
Ben seni adını bilmeden sevdim...
Ama; sevdim!..

Üşüyüşünü sevdim...
Üşüyüşünü sevdim onüçüncü ayın ilk günü;
"Gel, ısıt" deyişini!..
Bekleyişini sevdim beşinci mevsimin gün bitimlerinde, bilerek
gelmeyeceğimi...
Akşam alacalarının gönlüne yürüyüşünü sevdim...
Ve, kıpırtısız, karanlığa gömülüşünü sevdim.
Bir de;
"Gel, ışıt" deyişini!..

Ben seni, adını bilmeden sevdim.
İhtiyacım... Cevabım...
İsimler koydum sana; bahar yelim, çiçek tarlam... Gökkuşağım, ışığım...
Kuşkanadım, pembe rüyam, çiy tanem...
Seni, adını bilmeden sevince öğrendim; seni sevmek için gerekmiyordu
ismini bilmem...
...Sevdim işte!

Ben, seni; yaşını bilmeden sevdim... Yani bilmeden sevdim deden yaşında
mıyım, torununla akran mı!
Ben seni, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ben seni, sesini duymadan sevdim.

Ve hatta öğrenmeye korkarken, bilmeye kıyamazken seni...
...seni sevdim.
Seni sevdim.

İçime salıncaklar kurdum gönlümün ipleriyle...
Oturdun, sallayamadım; dokunurum diye korkumdan!
Dolaştın boynuma bir sarmaşık gibi; okşayamadım.
...Koklayamadım!
Dalgalarını taramamış olan parmaklarım yabancı saçlarına...
Ve hâlâ bilmiyorum, gözlerin ne renk?.. Hangi yıldızlar mahpus içinde?

Ve ben sana hâlâ seni sevdiğimi söyleyemedim!..
Ama ben seni; adını bilmeden, yaşını bilmeden... Yüzünü bilmeden, sesini
bilmeden...
...seni bilmeden sevdim.
Seni, "bilmeden" sevdim!
Senin olmadığın ve benim olmadığım bir sokaktaki köşebaşında çarpıştı
duygularımız!
Döküldü içindekiler ve döküldü içimdekiler...
Sen yoktun orda ve ben de yoktum;
Ama sevda vardı!

Ve, ben; seni adını bilmeden sevdim


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
12 Ekim 2005 Çarşamba 13:56:02
Kış geldi gelecek, yine bulutlar çökecek

Ben, eski ben değilim

Sen eski sen değilsin

Karanlık bu şehirde yok olur giderim

Ama yinede bir sensiz yaşarım

Artık, güneş doğmalı bugün,

Aydınlık yarınlara gitmeli

Bir yağmur yağmalı hafif den

Gözyaşlarıma karışmalı

Bir deli rüzgar esmeli,

Önce saçlarımı savurmalı,

Sonra bütün düşüncelerimi,

Öyle bir sonbahar, öyle bir kış mevsimi olsun istiyorum;

Meltem tadında, Şarap tadında,

Havaya karışmalı yosun kokusuyla

Böyle güzel bir mevsim böyle güzel bir yaşam olsun istiyorum


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
13 Ekim 2005 Perşembe 18:39:05
Canımı Yakıp Gitme




sana alıştım
öyle dengesiz masalarda terketme beni
tam öperken dudaklarını uzanmış
ve gözlerim kapanmış
duygusal olsun diye



dudaklarımı yakıp gitme



sahibimiz yok
sözümüz söz
sözümüzü tutalım tek istediğim



tarihime yazılmasın seni saatlerce beklediğim
ve senin gelmediğin



şehveti hala gecelerin çağırıyor beni
sıcaklığın terketmedi yatağımı
en sevdiğim yanın orospu ruhunu
karanlıklarda telef etme
yüreğim soğumakta beni bekletme



canımı böyle yakıp gitme


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
15 Ekim 2005 Cumartesi 14:57:21
SEVGİLİYE MEKTUP

Şimdi yoksun. Seni dilediğim gibi düşünebilirim artık. Tutar ellerini,
dilediğim gibi öperim artık uzun uzun. Kimseler ayıplayamaz beni,
yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar. İşte gözlerin, işte
dudakların senin olan ne varsa karşımda duruyor. Senin dilediğim yere
götürebilirim artık, sevdiğim şarkıları söyletebilirim artık dudaklarına
ve hasret ellerimle okşayabilirim yanaklarını. Bütün aynalarda sen
varsın, bir yere gitsem peşimden sen geliyorsun.
Kimse yokluğunda bu denli sevilmedi.

Her şey daha güzel ama ayrılığın adı kötüye çıkmış. Yoksa bin yıl daha
yaşamak isterdim ve seni bin yıl daha ayrılıklar içinde sevmek.

Ama biliyorsun bende insanım. Umutsuzluğa düştüğüm günler oluyor ve
hiç gelmeyeceksin sanıyorum.
O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime.
Büyük bir yalnızlık sarıyor içimi, yalnızlığımdan utanıyorum. Ben sevmesem
ölürdüm, beni sevmesen bir çakıl taşıydım. şimdi, bir duvar gibi sağırdım,
ölümden acıydım.

Beni bunca saracak ne vardı, kanıma girecek, göz bebeklerime oturacak, bir şarkı gibi kulaklarımdan eksilmeyecek ne vardı...
Hiç karşıma çıkmasaydın bu kahrolası gözler hiç görmeseydi seni
ne vardı...?

Belki karşımda değilsin yanılıyorum. Bu gözler senin gözlerin değil,
aldatıyorlar beni... Karanlığın gözleri olmalı bunlar. Bana böylesine
keder veren gülmeyi, yaşamayı haram eden bir karanlığın gözleri olmalı.
Öyleyse sen hiçbir yerde yoksun.
Sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım.
Yalan bu geçici sevinç, bu nur, bu ışık, karanlığın ortasında
yanan bu gözler.

Ne dedimse inanma. Seni değil, kendimi aldatıyorum.

Sen istediğin kadar varlığın taa kendisi ol, ölümsüzlüğün ta kendisi, ben
günden güne yok olmaktayım.
Bütün ışıkları attım bir kenara anlamıyor musun?

GÖKYÜZÜ GÜNEŞ OLSA DA, SENSİZ YİNE KARANLIKTAYIM

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
18 Ekim 2005 Salı 09:29:07
SANA NE YAPTILAR

O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
Seni görür görmez özgürlüğümden utandım
Söyle ne içersin, çay mı kahve mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Saçların uzundu, omuzlarına akardı
Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
Gülerdin, içimize aylar doğardı
Görünmez dağların arkasından
Eski gülümsemeni beyhude aradım
O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Bir çay içer misin, yoksa kahve mi
Kibritim yok, demek cigaraya başladın
Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var
Böyle bir kız değildin sen eskiden
Sana ne yaptılar, sana ne yaptılar?
Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken
O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.


Cem (mkcem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
18 Ekim 2005 Salı 11:42:23
GİTME CANIM

Cem (mkcem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
18 Ekim 2005 Salı 11:44:48

Cem (mkcem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
18 Ekim 2005 Salı 11:48:39
AĞUSTOS
Bana yorgun, yoksul akşamlar verdin
Bir bulut kesimiydi dudakların, gülüşün
Sen mi getirdin,
Yoksa ben nasıl geldim
İzlerine basarak gölgenin

Bu kadar kısa bir ömür
Seninle nasıl çoğalıyor gitgide
Toprak tanıyor, güneş tanıyor
Ve üstümüzde gökyüzü, bak
Maviden yeşile akıyor..
Çoktan ayrılmış yerimiz
Bizi bekliyor.

Harlı bir ateş,
Bulut gibi bir sevda,
Yumuşacık meyan tadı..
Tanımlayamıyorum seni öpünce
İçimden bembeyaz bir nehir geçiyor..

Bekliyor seni
Bitip tükenmeyen uykular gibi
Arkandaki o ürkek çocuk hayaleti
Ne olur usulca göğsüme bıraksan
Ağustos ateşinde
Esmer rüzgar esintisini



Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
18 Ekim 2005 Salı 16:00:57
BÖYLE BİR SEVMEK (NE KADINLAR SEVDİM)
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Biraksam korkudan gözleri sislenir.

Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
18 Ekim 2005 Salı 16:03:55
KARANTİNALI DESPİNA

bir
gül
takıp da sevdalı her gece saçlarına
çıktı
mı deprem sanırdın 'kara kız' kantosuna

titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan

muammer
bey'in gözdesi karantina'lı despina
çapkın gülüşü şöyle faytona binişi kordelia'dan
ne kadar başkaydı her kadından her bakımdan
sınırsız bir mutlulukta uyuturdu muammer bey'i
ustalıkla damıttığı o tantanalı aşklarından
işgal altüst etti nasıl da izmir'de her şeyi
öğrendi kullanmasını despina bu yanlış geceyi
körfezde parıldayan yunan zırhlılarına karşı
miralay zafiru'la ispilandit palas'ta sevişmeyi
gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması
havuzda samanyolunun hisarbuselik şarkısı
demlendikçe yanlızlığı aydınlanıyor muammer bey
olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması