Sanat > Harflerle çizdiğimiz resimlerin bir hikayesi var > Mesaj Panosu > Kelimelerin gücü adına: AŞK

Kelimelerin gücü adına: AŞK


GönderenMesaj

Işık(düş sokağı (Işık)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1237
17 Eylül 2005 Cumartesi 01:39:33
Aslında bir şeyler vardır hislerde. Bir kâğıdın aklığına düşürülmeyi bekleyen duygular gizlidir; kelime olmayı bekleyen harfler dolanır, durur ortalıklarda, noktalamaların eşlik edeceği cümleler kurmak için. En çok da üç noktaların… Çünkü hisler o kadar yoğundur ki, o üç küçük nokta bazen onlarca cümlenin yerini tutacak kadar anlamlıdır ve derin. İçteki yangının, kalpteki sızının, yürekteki heyecanın bazen en iyi tercümanıdır onlar.



Satırlar oluşturmak ister insan; her biri ayrı anlamlar içeren, ayrı serzenişleri anlatan satırlar; ama her biri aynı sebepten doğan. Çünkü garip bir duygu “pır pır” eder insanın içinde, yüreciğinde. Öyle ki, “pıt pıt” diye atan şuracığındakine eşlik eder bu pır pır’lar… “Şuramda bir kuş var sanki, çıldırırcasına kanat çırpıyor!” denir bu hisleri ifade etmek için. Başka bir şekilde ifade edilemez sanki… İlle de kuş diye tutturulur, ille de kanat çırpan olması şarttır, ille de çılgın gibi olmalıdır…



Çoğu zaman eller kuşun kanat çırptığı yere götürülür. Bu biraz o kuşu sakinleştirebilmek içindir ve biraz da o kıpırtıyı hissedebilmek isteğinden… Çünkü hoştur, dahası hoşa gider bu duygu. Yere-göğe sığmaz sığdırmaya kalksan, koyacak yer bulamazsın koymak için yer arasan. Acısı vardır mutluluğuyla karışık; heyecanı vardır durgunluğuna nispet; suskun gibi görünür, içteki çığlıkları duyurmaz ki hiç… Bir senfonidir o gönülde, hiç bitmeyeceği düşünülen ve zaten hiç bitmemesi istenilen. Öyle yakıcıdır ki, kavrum kavrum eder yüreği. Bir tutam kordur âdeta.



Garip bir duygudur bu. İçinde anlaşılamazlıklar saklıdır. İnsan kendini anlayamaz o içindeyken. Şair oluvermiştir çünkü, şaşırır. Kendince şair çıkmıştır içinden. Duyguları, hisleri, mısra mısra belirivermiştir kâğıtlarda. Hep Onu anlatır kalemine döktüğü kelimeler. Cümlelerde hep O vardır. Her noktada, her virgülde, soru işaretinde ve ünlemde…



O, artık kendinden bir parçadır hayatında. Her yerinde O gizlidir. Her hissinde ve sözünde, her mantık yürütüşünde, her akılsızlığında ya da akıllılığında ve her helalle birlikte oluşunda..



Onu düşünürsün her zaman. Yağmur yağarken hüzünlendiğinde değil yalnızca. Güneşin cıvıl cıvıl ışıltıları arasında; sıcakta ve soğukta hep hatırındadır. Yaprakların sararıp ayaklarının dibinde sarı sarı konfetiler oluşturmasından hüzün duymak yerine, Onu sevdiğin için, gerçekten sevdiğini hissettiğin için mutlu olursun. Mutlu…



Adına nice türküler yakılmış, şiirler düzülmüş, canlar verilmiş bu duygu; Mecnun’u çöllere düşüren bu hasret; Ferhat’a dağları deldiren bu heyecan, bu cesaret; Kerem’in içini yakan bu sıcaklık; devası istenmeyen bu dert; seni senden alan bu aşk işte!



Bozkır çocuğuyum ben. Sarı sıcağa yaraşır, boy verir ya başaklar, işte öyle büyütürüm içimde sevdamı. Bir gülün kırmızısına döker, getiririm gürül gürül okyanus enginliğiyle sana.



Aşık olunmuştur bir kere. Ateş bacayı çoktan sarmıştır. Birileri demir atmıştır yüreğe. Fakat… Eksiktir bir şeyler; yarımdır… Öyle ki, bir zaman sonra yavaş yavaş kıvranmaya başlar yüreğin. Sen de kıvranırsın. Çünkü fânî mahbuptan karşılık görememenin acısı çökmüştür derinlerine. Acır gönlün, acınmaya başlarsın.



Ah benim ıssız yüreğim; nicedir bu ıssızlığın? Nicedir gönlüne kervan uğramayışı? Oysa diyar-ı yürekte bahar var. Zambaklar mıdır sadece açan yüreğinde! Ve… Dediği gibi şairin, “Zambaklar en ıssız yerlerde açar.”



Issız yüreğimde zambaklar var bu baharda… Oysa güller şenlendirmeliydi gönlümü; kırmızı, beyaz güller. Ve güllere meftun bir de bülbül olmalıydı. Şakırdı belki de güzelliğe meftun aşkıyla…



Aşk derdiyle hoşem, el çek tâbi derdimden…



Önceleri hep böyle söylerdin. Onun sevdası batıp da acıtmayan bir ok gibi saplanmıştı yüreğine. Ne gözleri vardı gözlerinin önünde, ne de sıcaklığı ellerinde.



Acı vermediğini sandığın bir yokluk yaşarken sen, yine sızlamaya başlar yüreğin.



Ulaşamadığım biriciğim; sonsuza kaç kala hissederim seni. Kaç kala sonsuza ellerine ve kaç kala sonsuza gözlerine. İçimde efsanesin sen…



Sevda terennümleriyle duygu tellerine dokunursun önce. Zihninde hep onun düşü. Birer şiirimsi olur sözlerin, içinden ve kalbinden kopup gidenler de öyle. Fakat bir zaman gelir ki, bir şeylerin eksikliği sarar benliğini. Bulmaya çalışırsın, ararsın. Çünkü güllerin soluşunu görmüşsündür, her baharda yeniden açıyor olsalar da. Sonra bülbüllerin suskunluğunu işitmişsindir; lâl olmuştur dilleri. Oysa sana solmayan ve susmayan bir şey lâzımdır. İhtiyacın olan O varlığın sıcaklığıdır. Onun sevgisi, ve Onun şefkatidir.



Bir gün yine yeniden mecnun gelivermiştir aklına. Hani Leyla için çöllere düşmüştü ya Mecnun, peki ya sonra?..



Mecnun çöllerdeydi. Kavrum kavrum olmuştu tabanları. Mecnun’du O, deli-divane olmuştu aşkından. O Mecnun ki, Leylâ’dan geçme faslındaydı, Mevlâ’yı bulma yollarında…







Ve sen!



Neden sonra akıl edersin ki, aradığın ve seni hissetmesini istediğin Mâşuk, sana senden daha yakındır. Damarlarındaki kan, sıcaklığını Ondan almıştır. Kalbindeki muhabbet, Onun tarafından derç edilmiştir çekirdeğe. O mâşuk ki, her an içindedir, asla yalnız bırakmaz seni. Sonsuzdur O, Ezel ve Ebed Sultanıdır. Gerçek Sevgili Odur işte! Karşılık beklemeden sever seni, şefkati tüm benliğini kuşatır. Seni korur, gözetir, esirger.



“Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim.



Aşkın ile avunurum, bana Seni gerek Seni!”



Sen, adına nice şiirler düzdüğün, gözyaşları döktüğün o fânî sevgiliden bir tek çiçek, bir tek gülüş, bir tek bakış bile alamazken, O sana kucak dolusu, binlerce çiçekle süslediği baharı sunar hediye olarak. Oysa bütün bülbüller senin için öter. Seni çağırırlar. Davettir bu ebedî aşka.



Ve sonra yaşlar süzülür yanaklarından, usul usul. Kelimelendiremeyeceğin bir süruru yaşarken sen, sevildiğini bilmenin huzurunu doldurursun içine. Onadır tüm aşkın hiç bitmemesine… Dilinden dökülenlerse yine, yalnızca Onadır, O mahbub-u Ezelî ve Ebedîye…



Ey sıkıntım anında hazırlığım;



Ey musibetim anında ümidim; ey yalnızlığım anında arkadaşım ve gurbetliğimde dostum; ey ihtiyacım anında yardımıma koşan, zor durumda sığınağım; ey korkum anında yardımcım, şaşkınlığım anında yol göstericim ve Sen ey en Sevgilim;



İlk anımda olduğu gibi, son anımda da muhabbetini benden esirgeme. Sıcaklığın ve şefkatin hep ısıtsın içimi. Sen ey en Sevgilim, senin aşkınla Mecnun et beni!




SORULACAK OLAN SORULAR BASİT ASLINDA
Ben kimim?
Sen kimsin?

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
22 Eylül 2005 Perşembe 16:35:11
''Kadinlar Ne ister?''

Yani ask hususunda, erkeklerden...

Ne isteyecek kadinlar, hic tabii. Bir iki onemsiz

sey.

Misal,

Bir erkek tarafindan kurtarilmayi ister.

Kimden, neden, niye?

Belli degildir ama, akli ermeye basladigi andan

itibaren bunu ister ve bekler.

Erkegin Supermen, Kazanova, Mecnun karisimi bir

yaratik olmasini ister.

Adami illaki degistirmek ister.

Durust erkek ister ama ''Baskasini seviyorum''

diyerek cekip gidene ''durust'' degil ''kalles'' der.

Erkegin mutemadiyen yalan soylemesini ister. Hatta

buna tesvik eder.

Adamin kopek misali, her cagriidiginda dizinin

dibinde bitmesini ister.

Erkegin, onda gizli kalmis cevherleri bulup

cikaracak kadar akilli, dikkatli, hatta yaratici,

baska kadinlarin orta yerde gorunup duran cevherlerini

fark etmeyecek kadar aptal olmasini ister.

Kiskandirmayi ama kiskandirilmamayi ister.

Erkegin hayatinda ilk ve son olmak ister.

Terk edilen degil, terk eden olmayi ister.

Sevgilisinin onu dusunmekten arta kalan zamanlarda

yine onu dusunmesini ister.

Erkeginin Gülben Ergen'i cirkin, Hülya Avsar'i ondan

da cirkin bulmasini ister.

Butun oteki kadinlarii varligindan bihaber olmasini

daha da cok ister.

Mumkunse kor olmasini tercih eder.

Erkekler tarafindan, hatta kadinlar tarafindan da

seks bombasi olarak gorulmeyi ister.

Erkegin ilk uc hobisinin,

- Ask dolu sozler fisildamak,

- Kadin dirdiri dinlemek,

- Birlikte alisverise cikmak olmasini ister.

Erkeginin, oteki kadinlari kiskandiracak kadar

yakisikli, kimseyi ayartmaya niyetlendirmeyecek kadar

paspal olmasini ister.

Uc yasin sevimliliginde,

Yirmi yasin cekiciliginde,

Kirk yasin tecrubesinde,

Otuz yasa sabitlenmeyi ister.

Erkegi eve hapsetmeyi ister.

Bir arada bulunmadiklari zamanlarda gecici olarak

hadim olmasini ister.

Zaman zaman, gecenlerde ABD'de bir kadinin yaptigi

gibi guvecte pisirip yemek ister.

Adam agziyla kus tutsa, bir kus daha, bir kus daha,

bir kus daha, bir kus daha, bir kus daha ister.

Kuslar bitti sanmayin, yerim yetmez diye kestim.

Erkegin yanmasini, surunmesini, olmesini, lime lime

olmasini ister.

Butun bu sayip doktuklerimin hepsi gerceklesse dahi

hálá tatminsizlikten olmeyi ister.



Aslinda kadin kismi ne istedigini bilmez ama

soruldugunda cok fiyakali laflar eder.

PAKiZE SUDA"

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
22 Eylül 2005 Perşembe 16:52:10
BÜYÜLENEN DUYGULAR


Aksam saatleriydi...
Her yer,
Her an
Ve her sey büyülenmisti o aksam! ...

Atese verilmisti en kati yasaklar!
Seytanin bir bildigi vardi sanki!
Büyücü görünmez olmus,
Hipnotize etmisti duygulari bir vapurun güvertesinde.
Ve seytan aciz kalmisti yasaklariyla! ...
www.paylasim.sevgisi.com

Bogazdan esen serin bir rüzgar oksamaktaydi, kadinin
saçlarini.
Belki de, esen rüzgara gizlenmisti büyücü.
Ya da;
Vapura eslik eden martilarin sesine sinmisti.
Kim bilir?
Ama;
Her an,
Her yerde
Ve hep onlarlaydi...

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
25 Eylül 2005 Pazar 01:32:53
A
İlla da ilişkilerinizde romantizm diye tutturduğunuz söylenemez! Daha çok aksiyonla ilgilisiniz. Hareket lazım size, hareket. Üstelik uğraştığınız herşeyde. Flört edecek kadar sabırlı değilsiniz. Ama dobralığınıza söyleyecek hiçbir şey yok. Eşiniz çok çekici olmalı. Özellikle fiziksel yönden. Çünkü bir şehvet düşkünü olarak siz buna çok önem verirsiniz.

B
Duygusallık ve romantizm sizin özelliğiniz. Mum ışığında yemek, ay ışığında yürümek sizin için ideal. Sevgiliniz size hediye almak zorunda çünkü bu tür numaralardan hoşlanıyorsunuz. Iradeniz çok kuvvetli. Özellikle seks konusunda. Ama sevginizi ifade etme kabiliyetini muazzam.

C
Sosyallik paçalarınızdan akıyor. Siz flörtsüz de duramazsınız. Sevgiliniz yandı her an yanınızda olmak zorunda. Tamam duygulu ve duyarlısınız ama seks de önemli degil mi? Biraz bencilsiniz, ne ayıp, sanki eşiniz, sevgiliniz size tapmak zorunda! Seksi sevmenize rağmen çok uzun süre hayatınızda seks olmadan yaşayabilirsiniz.

D
Kafaya takmaya görün! Onu mutlaka elde edersiniz. İmkansız olsa bile kolay kolay vazgeçmezsiniz. Yardımseverliğin bu kadarı da fazla. Popülerliğinizin kaynağı da bu. Sıfatlarınız şunlar: Seksi, sadık, kıskanç ve bencil.

E
Seks sizin icin zevkten daha öte bir şey! İş, stres, para, dış etkenler seks hayatınızı olumsuz yönde kolayca etkileyebiliyor. Ama her şeye rağmen asla seks duygunuzu tamamen kaybetmiyorsunuz. İhtiyacınız sürekli ilgi. Allah kolaylık versin.

F
İdeal sevgili, ideal romantik. Sevgilinizi ilahlaştırıyorsunuz. Üstelik bundan zevk alıyorsunuz. Dışarıdan gösteriş düşkünü olarak görülebilirsiniz ama içinizde sıcak ve romantik bir insan var. Umarım peşinde koştuğunuz ideal sevgiliye ulaşırsınız.

G
Sizin icin söylenecek iki sözcük: Müşkülpeset ve ayrıntıcı. Biraz özentisiniz. Statüsü sizden yüksek insanlarla ilişki kurmaya bayılıyorsunuz. Ayrıca bir özelliğiniz daha var, erotizmin zirvesine nasıl ulaşabileceğinizi iyi biliyorsunuz.

H
Sürekli bir arayış içindesiniz. Üstelik ne aradığınızı da biliyorsunuz: Sizi her yönden zenginleştirecek bir partner. Onun için her şeyi yapabilirsiniz. Ama buna yatırım gözüyle yapmanız iyi değil. İtiraf edin bazen yapıyorsunuz!

I
Sevilmek için yaratılmış birisiniz. Sevgilinizin size tapması için her şeyi yaparsınız. Ama unuttuğunuz bir şey var, her şeyi hep ondan bekliyorsunuz. Bu kadar çabuk kırılmanızın nedeni bu. Sizin için aslolan güven duygusudur. Seks ise sadece doyurulması gereken bir ihtiyaç.

J
Müthiş bir fiziksel enerjiniz var. Sevişirken hiçbir güç sizi durduramaz. Partnerinizin yorulması hariç! Sizin için karşı cinsle ilişki bir meydan okuma. Romantik olduğunuz söylenebilir ama sizi asıl ilgilendiren baştan çıkarmak. İdeal aşka inanıyorsunuz. İşiniz kolay değil.

K
Ketum ve utangaçmış gibi görünüyorsunuz ama son derece şehvetli ve duyarlı bir insansınız. Ama bunu kimseye çaktırmıyorsunuz. Ticari kabiliyetlerinize maşallah. Bu işin bütün ayrıntılarına hakimsiniz. Ciddi görüntünüz insanlarda çekingenlik yaratıyor. Aldatmaktan ve aldatılmaktan nefret edersiniz.

L
Aşk sizin için tutkuyla eşdeğer. Sevilmekten çok sevmeye önem veriyorsunuz. Birine bağlanmak sizin için çok değerli. Aşk konusunda her alanda başrı garanti. Bu yüzden biraz maymun iştahlısınız. Yeni tatlar deneme potansiyeline sahipsiniz. Tuzlu mu, tatlı mi, ekşi mi? Sevgilinizin işi zor çünkü entelektüel olmak zorunda.

M
Çok duygusalsınız. Çok ama. Bir ilişkiye girdiğinizde tüm benliginiz eriyip gidiyor. Seks özgürlüğüne inaniyor gibi görünseniz de, lafta, doğru değil. Fantezileriniz ve seksüel enerjiniz tükenecekmiş gibi durmuyor. Birlikte olduğunuz insanı çocuk gibi koruyup, kolluyorsunuz. Ama onun bundan sıkılabileceğini hiç düşünmüyorsunuz.

N
Sizi yakından tanıyanların asla inanmadığı iki sıfatınız var: Masum ve
çekingen. Bu sadece diş görünüşünüz. Son derece aldatıcı. Seks konusunda çok yeteneklisiniz. Sekste tekdüzeliğe asla tahammülünüz yoktur. Maalesef mükemmeliyetçisiniz bu yüzden de sizin standartlarınızda uygun birini bulmanız çok zor oluyor.

O
Oooo sekse çok düşkünsünüz! Ama biraz da çekingensiniz. Enerjinizi başka alanlara yönlendirmeniz bu yüzden. Para ve güç sizin için çıkış yolu. Düşkün olmanıza rağmen seksi ciddi bir iş gibi görüyorsunuz, karşınızdakini de seksüel bir obje gibi. Bu yüzden itirazlar geliyor.

P
Sizin için hayatın anlamı sosyal statü. Biriyle birlikte olabilmeniz zor. Çünkü eli yüzü düzgün olmayan biri sizin statünüzü düşürür. Üstelik çok da zeki olmalı çünkü siz tartışmadan duramazsınız. Bu sizin için bir ihtiyaç!

R
Birlikte olmak için en iyisi kendinizi kopyalamanız olurdu. Çünkü sizin
tıpkı kendiniz gibi birine ihtiyacınız var: Entelektüel ve zeki. Akıl sizin için fiziksel güzellikten daha önemli. Ama bu seksin önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Eşiniz yatakta etkili değilse, öğretmekten zevk alırsınız.

S
Gevezesiniz. En büyük zevkiniz konuşmak. Eşiniz dinlemekten hoşlanmıyorsa yandınız. Eş değiştirmek zorundasınız. Çünkü konuşmak sizin için bir ihtiyaç. Hayatınızdaki her şey derli toplu olmalı. Uyumsuzluk ve karmaşadan nefret ediyorsunuz. Siz her şeyi kontrol etmek istiyorsunuz. Çok flört ediyorsunuz. Sizin için flört seksten önemli. Ama bir kere kalbinizi kaptırmaya görün, dünyanın en sadık insanı oluverirsiniz. Size uygun
sevgili bulamazsanız, iyi bir kitapla da idare edebilirsiniz.

T
Tam bir romantik. Aşka düşkünsünüz. Flört için ideal bir tipsiniz. Aşık oldugunuzda romantiksiniz ve bu yüzden de kırılgansınız. Ufak bir aksilik ayaklarınızın yere basmasını sağlar. Anında gerçekçi olursunuz.

U
Tam bir paradoks. Aşık olduğunda gerçekçi, aşık olmadığı zamanlarda aşka aşık bir tip. Her zaman değer verecek birini arar. Sevmek için yaratılmıştır. Sevgilisini her şeyin üzerinde tutar.

V
Sizden adam olmaz, her zaman özgürlük ve heyecan peşindesiniz üstelik gizemli insanlar ilginizi çekmek ne kelime, sizi büyüler. Ya yaşça büyük ya da küçük insanların peşinde koşarsınız. Bu yüzden bütün ilişkileriniz tehlikelidir.

Y
Bağımsızlık sloganınızdır. Biriyle olmanız zor, haliyle. Her zaman kendinizi ispatlamak zorundasınız. Özellikle sevgilinize karşı. Ya o da kendini ispatlamaya kalkarsa? Ama Allah icin son derece açık ve çekici bir insansınız. Sekse önem veriyorsunuz. Ama para daha önemli. Ne ayıp!

Z
Aşkın acı çekmek olduğunu artık biliyorsunuz. Samimi, hassas, duygusal ve
hayalperestsiniz. Başı dertte olan insanlar için, sizden daha iyi biri bulunamaz. Üstelik her zaman da sevgilinizin kurtarıcısısınız. Ama paylaşmaktan çok hoşlanmıyorsunuz. Özel hayatınızı, sırlarınızı kendinize sakliyorsunuz. Belli olmasa da seksi seviyorsunuz. Evlenmek zorundasınız yoksa yapamazsınız.


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
26 Eylül 2005 Pazartesi 13:14:43
BENİ YAZ BİR KENARA
|
| Ansızın ayrı düştük aynı uçurumdan,
|
| Aynı zamanda, ayrı noktalara.
|
|
|
| Şaşkındık...
|
| Şaşkınlığımıza gülmekten yola çıkıp,
|
| Ağlamaklara vardığımız ve hıçkırıklarımızla
yorduğumuz |
| O geceyi hiç unutamadım ben.
|
| Yani tümüyle bir uçuruma feda etmedim seni yar.
|
| Kaldın yine bende biraz
|
| O en kocaman "Sen" yanlarınla,
|
| Ve en çok o geceye döktüğün gözyaşlarınla.
|
|
|
| Bilsen ne çok sorguladım kendimi "Hala mı?..."
diye. |
| İyi niyetimden değil inan,
|
| Unutamadığımdan unutamadım seni.
|
| İki taraflı başkalaşmalarda,
|
| En başkalaşan olduğum için belki de unutamadım
seni. |
| Haklıydın, en çok bendim artık sence olmayan.
|
| Sence ben, bence sen değildik artık yar,
|
| "En çok"ların ne önemi var?
|
| Biz gideli çok oldu, üzme kendini.
|
| Gönüllerimizde sevdamızın çürümüş artıkları
|
| Tümüyle yok olma çabası içerisindeyken,
|
| Ve yüreklerimiz
|
| Var oluşlarının en yorgun dönemlerinde
|
| Usul usul demleniyor,... hayır
düğümleniyorken... |
| Yorma kendini "çoktan bitmiş"ler için,
|
| Üzme kendini yar.
|
| Bir adamın bal tatlısı gözlerine
|
| Ne kadar yakışırsa sel gibi yaşlar,
|
| İşte o kadar yakıştı sana aşk için ağlamaklar.
|
|
|
| İÇİMDEN ATAMAM" dediklerinden kurtulabilmek
adına, |
| Yüzünü yol yol eriten,
|
| İçimi delik deşik eden,
|
| Yüreğimin en yaralı köşelerine düşen,
|
| Kezzap formüllü yaşlar akıttın gözlerinden.
|
|
|
| İlk kez o gün tümden yitirdiğimiz o en kara
sevdamız,... |
| O en derin yaramız ve en çaresiz yanlarımız,...
|
| Ardınca el salladığımız aşkımız için,
|
| Gözümüz aydın yar!Beni yaz bir kenara.
|
| İlk kez adımladığın ve bir daha asla
uğramayacağın |
| Hayal mayal bir şehrin,
|
| İl sınırındaki şehir tabelasının nufus
hanesine. |
| Sıradan bir taşa tebeşir kılığı giydirerek...
|
| Silerek...
|
| Gerçeklere yalan anlamlar yükleyerek...
|
| Yaz beni yar.
|
|
|
| Beni yaz bir kenara.
|
| Hayatın tek kenarlarına,
|
| Sevdanın en geometrik yanlarına,
|
| Siyah kılıklı koyu gri tüm duvarlara.
|
| Aşkın;
|
| "İmkansızdı" başlığının yakışabileceği neresi
varsa, |
| Oraya yaz beni yar.
|
|
|
| Yaz işte. bir yerlere yaz beni.
|
| Kaybetmemiş olmak adına,
|
| Aradığında bulamayacağından emin olduğun
|
| Hayatın en kuytu çıkmazlarına,
|
| En derin girdaplarına,
|
| En karanlık köşelerine yaz beni.
|
|
|
| Yaz beni.
|
| Beni yaz bir kenara yar.
|

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
29 Eylül 2005 Perşembe 17:44:36
-Eğer ben olmasaydım , ceylan aslanı göremeyecekti ve aslana yem
olacaktı, dedi aydınlık.

-Eğer ben olmasaydım , ceylan aslana görünecekti ve aslana yem
olacaktı , dedi karanlık.

-Eğer ben olmasaydım, ceylan aslanın gelişini duyamayacaktı ve aslana
yem olacaktı, dedi ses.

-Eğer ben olmasaydım,ceylan ayak seslerini gizleyemeyecekti ve aslana
yem olacaktı,diye içinden geçirdi sessizlik....


Bu arada bir aslan , aydınlıkta yakaladığı ceylanı karanlıkta
yiyordu.Ceylan sessizdi, aslan kükrüyordu

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
2 Ekim 2005 Pazar 15:37:03
Harmoni yaratıcılığın ve yaşamın notasıdır.

Düşünce uzay gibi sonsuzdur. İstediğimiz olayı, yine istediğiniz
şekilde düşünme özgürlüğüne sahibiz. Yaşanılan her olayı, bizi pozitif
yönde destekleyecek şekilde düşünmemiz, bizim bilincimizin gelişimi
için gereklidir. Pozitiflik sahip olduğumuz evrensel haromoni ile aynı
frekansda olduğundan yapıcıdır.
Negatiflik bir yandan sahip olduğumuz harmoniyi bozarken, diğer yandan
egomuzu besleyerek kontrolümüzü kaybetmemize neden olur.
Yaşadıklarımızı, bilinçsel eğitimimizin bir parçası olarak görmeyi
alışkanlık haline getirdiğimizde, en zor şartlarda dahi, önümüze sonuz
düşünme kapıları açılacaktır. Bu polyanacılık değil, pozitifcilik
değil, bilincimizi bize faydası olacak düşünme yapısına programlayarak
yaratmaktır. Bu yaratıcılıktır.
Yaşadığınız her olayda oynayabileceğimiz oyun şudur;
Her olayda düşünün, kadar farklı açılardan bakıp, ne kadar farklı
düşünceler yaratabilirsiniz? Yaratacağınız olasılıkların sayısını ne
kadar arttırabilirsiniz? Bu oyun, bizim yaratıcılığımızı beslediği
gibi, biliç evrimimizede faydalı olacaktır. Yıllardır
uyguladıklarımızın sonuçlarını kabul edebiliyorsak buna devam. Şikâyet
ediyorsak, artık değişime evet demenin vakti geldi demektir. Moraliniz
çok bozuk, sinirden baş ağrıları çekiyorsunuz, çok üzgünsünüz,
ağlıyorsunuz, bağırıyorsunuz, ne yapacağınızı bilmiyorsunuz, Bu türlü
tüm olumsuz durumlarda yapacağınız tek bir şey var. Düşüncelerinizi
değiştirmek! Olayı, olanları veya kişileri değiştirmeniz mümkün değil.
Tek çözüm yolu düşüncelerinizi değiştirmek ve her şeyi olduğu gibi
kendi haline bırakmak.
Muzik harmoniyi deneyimlememiz için sahip olduğumuz en etkili
yöntemlerden biridir. Sevdiğiniz bir müziğin notalarında dans edin.
Kendinizi dinlediğiniz müziğin harmonisine bırakarak tüm
olumsuzluklardan uzaklaşın. Oturduğunuz yerden mucizeler beklemeyin.
Mucizeler icin değismeniz şart. Değişimin baslangic yeri, ucu bucagı
olmayan sonsuz sayıdaki düşüncelerimizdir.


Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
2 Ekim 2005 Pazar 15:41:52
TUZLU KAHVE
Kiza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gün pesinde o kadar
delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve icmeye davet etti.
Kiz parti boyu dikkatini cekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam
bir kibarlik gösterisi yaparak kabul etti. Hemen kösedeki sirin kafeye
oturdular. Delikanli öyle heyecanliydi ki, kalbinin carpmasindan
konusamiyordu. Onun bu hali kizin da huzurunu kacirdi.. "Ben artik
gideyim" demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu çagirdi..
"Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak için.."
Yan masalardan bile saskin yüzler delikanliya bakti..
Kahveye tuz!..
Delikanli kipkirmizi oldu utanctan, ama tuzu kahvesine döktü ve icmeye
basladi. Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi..
Delikanli anlatti:
"Cocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde
oynardim. Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hic eksilmedi. Bu tatla
büyüdüm ben.. Bu tadi cok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman
o tuzlu tadi dilimde hissetsem, cocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi
ve mutlu ailemi hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda
oturuyorlar.. Onlari ve evimi öyle özlüyorum ki.."
Bunlari söylerken gözleri nemlenmisti delikanlinin.. Kiz
dinlediklerinden cok duygulanmisti.
Içini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir
adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini düsünen, evini arayan,
evini sakinan biri.. Ev duyusu olan biri..
Kiz da konusmaya basladi.. Onun da evi uzaklardaydi.. Cocuklugu gibi..
O da ailesini anlatti. Cok sirin bir sohbet olmustu.. Tatli ve sicak..
Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel baslangici olmustu tabii..
Bulusmaya devam ettiler ve her güzel öyküde oldugu gibi, prenses,
prensle evlendi. Ve de sonuna kadar cok mutlu yasadilar. Prenses ne
zaman kahve yapsa prensine içine bir kasik tuz koydu, hayat boyu..
Onun böyle sevdigini biliyordu çünkü.. 40 yil sonra, adam dünyaya veda
etti.
"Ölümümden sonra ac" diye bir mektup birakmisti sevgili karisina..
Söyle diyordu, satirlarinda..
"Sevgilim, bir tanem..
Lütfen beni affet. Bütün hayatimizi bir yalan üzerine kurdugum icin
beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu
kahvede.. Ilk bulustugumuz günü hatirliyor musun?.Öyle heyecanli ve
gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' çikti agzimdan.. Sen ve herkes
bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim.
Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hic aklima gelmemisti.
Sana gercegi anlatmayi defalarca düsündüm. Ama her defasinda korkudan
vazgeçtim.
Simdi ölüyorum ve artik korkmam için hicbir sebep yok.. Iste gercek..
Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanidigim
andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pismanlik
duymadan. Seninle olmak hayatimin en büyük mutlulugu idi ve ben bu
mutlulugu tuzlu kahveye borcluydum. Dünyaya bir daha gelsem, herseyi
yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve bütün hayatimi yeniden
seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek
zorunda kalsam da.."
Yasli kadinin gözyaslari mektubu sirilsiklam islatti.
Lafi açildiginda birgün biri, kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye
soracak oldu..
Gözleri nemlendi kadinin..
"Cok tatli!.." dedi..

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
2 Ekim 2005 Pazar 22:22:39
e ne de olsa 40 yıl hatırı var..

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
2 Ekim 2005 Pazar 23:25:02
e fena mı daha 20 yılın var önünde

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
3 Ekim 2005 Pazartesi 09:32:25
| Karlı bir kış günüymüş...
|
|
|
|
|
| Yağan kardan üşümüş küçük kırlangıç, yalnız bir adamın
penceresinin dışına gelip|
| gagasıyla camı tıkırdatmış, adeta adamın onun içeri
girmesine müsade etmesini|
| istemiş.
|
|
|
|
|
| Yalnız adam bu isteği görmüş, "olmaz alamam, git
başımdan" der gibi kuşu kovalamış,|
| sonra da kendi kendine söylenmiş; "Hıh, camı tıkırdatmakla
kendisini içeri alacağımı|
| mı sanıyor acaba?.."
|
|
|
|
|
| Gecenin ilerleyen saatlerinde canı sıkılmış, rüzgar ve
soğuk arttıkça yalnız adamı|
| daha başka düşünceler sarmış, kırlangıcın
arkadaşlığını geri tepmekten biraz|
| pişmanlık duymuş...
|
|
|
|
|
| "Keşke kuşu içeri alsaydım. Ona biraz yiyecek verirdim.
Minik kuş oradan oraya uçar,|
| neşeli sesler çıkartır, cıvıldar, yalnızlığımı paylaşırdı.
" demiş. |
|
|
|
|
| Ertesi sabah ilk iş pencereyi açıp, etrafına bakınmış
adam, belki kırlangıç oralarda|
| bir yerlerde olabilir diye düşünmüş. Ama görememiş zavallı
kırlangıcı... |
|
|
|
|
| Uzun kış geçmiş, yine yaz gelmiş... Etrafta
kırlangıçlar, cıvıldıyarak uçmaya|
| başlayınca; yalnız adam, heyecanla camını sonuna kadar
açıp kuşu beklemiş... Ama hiç|
| gelen olmamış.
|
|
|
|
|
| Onun hevesle havada uçan kuşlara baktığını gören
komşusu hikayeyi öğrenince hafif|
| buruk bir sesle: "Sevgili komşum, anlaşılan sen
kırlangıçların sadece 6 aylık bir|
| ömürleri oduğunu bilmiyordun." demiş.
|
|
|
|
|
| Bunu işiten yalnız adam çok üzülmüş ama üzülmek
için de artık geç kaldığını|
| anlamış...
|
|
|
|
|
|
|
| Dikkatli olun!.. Farkında olun!.. Kendinize bir
sorun!.. Acaba, siz kaç kırlangıç|
| kovaladınız?
|
|
|
|
|
| Hiç geri çevirmediniz mi bugüne kadar size sunulan bir
dostluğu? |
|
|
|
|
| Hayatta bazı fırsatlar vardır ki, sadece birkez karşımıza
çıkar, değerini bilemezsek|
| kaçıp giderler.
|
|
|
|
|
| Ve asla geri gelmezler...

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
3 Ekim 2005 Pazartesi 10:18:14
Sen Gülerken yanındakiler de güler,
Ama ağlarken yalnız ağlarsın,
Onun için öyle bir ağaca yaslan ki,
Asla yıkılmasın.
Öyle bir dost edin ki,
Asla bırakmasın.

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
3 Ekim 2005 Pazartesi 10:37:10
Bir Kuşun Resmini Yapmak



Önce bir kafes resmi yaparsın
Kapısı açık bir kafes
Sonra kuş için
Bir şey çizersin içine
Sevimli bir şey
Güzel bir şey
Yararlı bir şey
Sonra götürür bir ağaca
Asarsın bu resmi
Bir bahçede
Bir koruda
Ya da bir ormanda
Saklanır beklersin ağacın arkası da
Ses çıkarmaz kımıldamazsın
Kus bazen çabuk gelir
Ama uzun yıllar bekleyebilirde
Karar vermezden önce
Yılmayacaksın
Bekleyeceksin
Yıllarca bekleyeceksin gerekirse
Resmin başarısıyla hiç ilgisi yoktur bunun
Kusun çabuk ya da yavaş gelmesinin
Geleceği olup geldi mi kus
Çıt çıkarmak yok
Kafese girmesini beklersin
Girdi mi kafese
Usulcacık kapısını kapatırsın fırçanla
Sonra kusun bir tüyüne dokunayım demeden
Bütün kafes tellerini bir bir silersin
Yerine bir ağaç resmi yaparsın
Dalların en güzeline kondurursun kuşu
Tabii ne yaprakların yeşilini unutacaksın
Ne de yellerin serinliğini
Ne de yaz sıcaklarının böcek seslerini
Otlar arasında
Sonra beklersin ötsün diye kuş
Ötmezse kötü
Resmin kötü demektir
Öterse iyi olduğunun resmidir
İmzanı atabilirsin Artık
Bir tüy koparırsın kuşun kanadından usulca
Ve yazarsın adını resmin bir köşesine

Andre Prevert

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
6 Ekim 2005 Perşembe 18:11:29
.

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
8 Ekim 2005 Cumartesi 12:52:19
Aşık olduğumuz zaman, her şeyin başladığı gibi güzel sürüp gideceğini sanırız değil mi? Aklımıza hiç gelmez, mevsimler nasıl değişiyorsa, zamanla ilişkinin de değişip gelişeceği ya da bitip gideceği. Aşkınızı tek bir mevsimde tüketmeyip, mevsimler boyu yaşatmak sizin elinizde...

Aşık olduğumuz zaman nasıl da ruhumuz canlanır, içimize bir yenilenme isteği gelir. Güzelleşip, bütün tazeliğimizle arz-ı endam eyleriz sevgilimizin etrafında. Bahar gelmiş de yenilenmişiz sanırız aşık olunca. Ah keşke bütün ilişkiler başladığı gibi güzel, başladığı gibi heyecanla sürse... O ilk günlerin tadı hep öyle sürecek diye yaşarız ilişkinin ilk zamanlarını. Aklımızda yalnız sevmek, sevildiğimizi hissetmek ve mutluluk vardır.

Aşkın ilkbaharı!

Aşklar hep mevsimler gibi yaşanır. Gönlümüzün, ilişkimizin ilkbaharında her şey öylesine saflıkta yaşanır ki, bu günler ölene dek sürecek diye hayaller kurulur. Ve ilkbaharımızın arkasından yaz gelir. O güzelim sıcaklık yavaş yavaş bunaltıya dönüşür. Hayalkırıklıkları, suçlamalar, terketme planları alır başını gider. Bunun bir yakınlaşma, kaynaşma, iyisiyle-kötüsüyle görüp, bir uyum sağlama dönemi olduğu unutulur, her şeyin başlangıçtaki gibi olmadığını değişik versiyonlarda gözünüzde canlandırırsınız.

Yaz döneminde aşktan geri dönmek kolay

İlişkilerin hep kolayca yürümesi, kolayca uyum içinde mutlu bir hayat sürme hayalleri ne kadar anlamsız hale gelir aşkın yaz aylarında. Biraz çaba harcamak gibi uğraş gerektiren konular bahanelerle ertelenir, ertelenir... Bu arada karşıdaki kişi suçlanır, onu niye yapmadığı, bunu niye yapmadığı başkalarına anlatılır, bolca onay aranır. Hiç merak etmeyin çünkü bu onayları kolayca alırsınız. Herkes bu kadar mutsuzken gökten düşen o üç elmadan biri elbette sizin kafanızı da yarmalı. Bu dönemde ilişkinin bitmesi en kolayı; geri dönüp başkaları aranacak şimdi, yine yine olmayacak ilişkiler...

Biraz çaba gerekmiyor mu?

Bu yaz dönemini başka türlü de geçirebilirsiniz. karşınızdaki kişiden beklentilerinizi, sizin kendi hayatınız için planlarınızı bir gözden geçirebilirsiniz. Sevgiye ihtiyacınız olduğunu, sevgi almak kadar vermeye de ihtiyacınız olduğunu unutmadan elbette. Bunlar durup dururken olmayacak. İlişkinizin biraz çabayı hak ettiğini düşünüyorsanız, biraz anlayış belki de sizi çok mutlu olacağınız bir hayatın içine doğru yavaş yavaş çekecektir.

Alıştınız mı birbirinize?

İteleye kakalaya ilişkinizin yazını geçirdiniz. Bunaldınız ama eğer elinizden geleni gerçekten yaptıysanız artık güzel bir sevgiliniz, iyisiyle kötüsüyle birlikte yaşadığınız bir ilişkiniz var. Daha anlayışlısınız herhalde şimdi. Sorunlar da daha yumuşak, daha kavgasız gürültüsüz hallediliyor değil mi? Ne de olsa alıştınız birbirinize. Geçirdiğiniz yaz döneminin meyvaları şimdi elinizde olan... Öyleyse tadını çıkarın.

Her şey böyle sürüp gitmeyecek!

Tadını çıkarın çıkarabildiğiniz kadar, çünkü böyle sürmeyecek. Mevsimlerden kış geliyor. "Her şey yolunda ama ben gerçekten böyle bir ilişki yaşamayı mı istiyorum" gibi düşüncelerin bütün aklınızı sarması an meselesi. Tabii siz bunları düşünürken o da boş durmayacak. Karşılıklı yeniden plan-program yapılmaya başlanacak. Mükemmellik ölçünüzü abartırsanız, öylece tek başınıza kalırsınız ortada. Bu yalnız sizin için de geçerli değil. Olduğunuz yerde sayıyorsanız, birbirinize verebileceğiniz güzel-çirkin, iyi-kötü şeyleri bitirdiyseniz, yeni olana karşı pasif kalıyorsanız, bu körelme ilişkiyi de sizi de köreltir, bitirir.

İlişki sizin sonunuz değil!

Bütün hayatınızı güzel bir birlikteliğe, güzel bir insanla birlikte olamaya odaklamışsanız vay halinize. Bu kendi kişiliğinizi ve karşınızdaki kişiyi hiçe saymaktan başka ne olabilir. Gezin-tozun, hiç durmadan birbirinize sevginizi anlatın. Olacak şey değil. Fazla sürmez karşılıklı bir sıkılma ve bunaltının içine düşersiniz. Biraz kendinizle ilgilenseniz... Hayatınız bitmedi ya. Şimdi ne yaşayacaksınız? Herhalde çocuklar yapıp onlara buraya kadar nasıl ulaştığınız konulu geniş bilgiler vereceksiniz. Kendinizi geliştirin, ilişkiniz gelişsin, sevgiliniz gelişsin, güzel güzel günlerde bu sevgili ilişkiniz devam edip gitsin. Asla ama asla yerinizde saymayın ki, aşkınız yeni yeni mevsimlerde, mevsimler boyu yaşansın.


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
8 Ekim 2005 Cumartesi 14:13:56
Seziyorum ki kacacaksin..
Yalvaramam kosamam
Ama sesini birak bende

Biliyorum ki kopacaksin
Tutamam saclarindan
Ama kokunu birak bende

Anliyorum ki ayrilacaksin
Cok yikkinim yikilamam
Ama rengini birak bende

Duyumsuyorum ki yiteceksin
En buyuk acim olacak
Ama isini birak bende

Ayrimsiyorum ki unutacaksin
Aci kursun bir okyanus
Ama tadini birak bende

Nasil olsa gideceksin
Hakkim yok durdurmaya
AMA KENDINI BIRAK BENDE

AZİZ NESİN

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
8 Ekim 2005 Cumartesi 16:42:05
BENİ SEVMEK

Beni sevmek kolay değildir
Dikenli tellerin arasından geçmek gibidir
Bazen neşelenip, çoğu zaman üzülmektir
Beni sevmek;
Bazen yaşamak, çoğu zaman da sevgiden ölmektir
Çok ağlayıp, az gülmektir
İçin yanarken bile tebessüm etmektir
Çok söze niyet edip, az söz söylemektir
Beni sevmek kolay değildir
Beni sevmek;
En zor anında bile beni düşünmektir
Yürümeyi bırakıp, koşabilmektir
Sözünü bilmektir, özünden dönmemektir
Beni sevmek;
Duygularını gizlemeyip, dürüstçe söylemektir
Gurbet adına ne varsa her şeyi bilmektir
Beni sevmek kolay değildir
Senin küçük yüreğin kaldırmayabilir
Bütün bunlara rağmen;
Beni sevmek, imkansız da değildir...


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
15 Ekim 2005 Cumartesi 13:24:56
ALIŞKANLIK

Gitgide alışıyorum sana....
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
Alışkanlıklar daima korkutur beni...
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
Fakat şimdi sana alışıyorum...
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum...
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini
daha değerlisini verememekten korkuyorum...
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla
yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...

Oysaki her zaman ve günün her saatinde
yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan
pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı...
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni...
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim...
"Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün...
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla,
sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!

İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle
mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum...
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.

Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim
senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor...
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa
seni görecekler içimde...
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...

Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni...
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden...
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor...
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri...
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum...
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...

Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz....
Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum...
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde...
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez...

Açılmış bütün kuyuların derinliği
içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız...
Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık...

Ümit Yaşar OĞUZCAN