Sanat > Harflerle çizdiğimiz resimlerin bir hikayesi var > Mesaj Panosu > Ümit Yaşar Oğuzcan.....

Ümit Yaşar Oğuzcan.....


GönderenMesaj

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
7 Temmuz 2005 Perşembe 09:47:13

İSTANBUL


Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.

Ümit Yaşar Oğuzcan



Elcin (Elcin_)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
11 Temmuz 2005 Pazartesi 10:22:02

BİR AYRILIK GÜNÜNDE

Ne gariptir şu ayrılık günleri
Bir dosttan da, düşmandan da ayrılsan
Nedense bir tuhaf oluyor insan

Derin bir sızı giriyor içeri
Son bir defa bakarken caddelere
Dükkanlara, evlere, kahvelere

Hatıra yüklü kervanlar geçiyor
Dolu dolu gözlerinin önünden
Bu son yadigar mı bir ayrılık gününden

Ne unutulmaz zamanlar geçiyor
Ağır ağır biz farkında değilken
Gökler masmavi, yaprak yemyeşilken

Sen istediğin kadar unutulmaz de
Bu son dakika, bu vakitsiz yağmur
Unutulur, azizim unutulur

Başka ne yapılır böyle bir günde
Kapanan bavul, çivilenen sandık
Ve sonra kuru bir 'Allaha ısmarladık!'




ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN


Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
31 Ağustos 2005 Çarşamba 22:03:37
Ben acilar denizinde boğulmuşum
işitmem vapur duduklerini , marti çiğliklarini
Dalgalar her gun bir başka kiyiya atar beni
Duyarim yosunlarin benim için ağladiklarini

Öluyum çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanli cam kiriklarini
Bu ne karanlik , bu ne zindan gece böyle
Butun gemiler söndurmuş işiklarini

Ben acilar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularim tuzlu, sularim zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmuş artiklarini

Bu karanlik bitse artik, bir ay doğsa
Bir deli ruzgar çiksa; alip göturse
Yillarin içimde biraktiklarini...

UMİT YASAR OGUZCAN

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
1 Eylül 2005 Perşembe 14:45:20
Yemin





Ne zaman denizler çöl,
Çöller deniz olursa
Kayalarda nilüfer,
Çöllerde çam biterse
Güneş doğmayı unutur
Ay çimenlerin üstüne düşerse
O zaman seni unutur
Bir başkasını severim

Ne zaman denizler çöl,
Çöller deniz olursa
Kayalarda nilüfer,



Ümit Yaşar Oğuzcan

__________________________________________________

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
5 Eylül 2005 Pazartesi 13:22:25

Geceydi... Bütün insanların çırılçıplak olduğu bir zamandı.
Onları düşünüyordum; gümüş tepsilerdeki kristal kadehlerden zamanı yudumlayan insanları düşünüyordum. İrili ufaklı aynaların karşısında enseleri bembeyaz kadınlar boyanıyordu. Uzun uzun parmakları vardı kadınların. Öpülmeye alışmış olgun dudakları vardı. Kocaman kocamandı kalçaları. O kadınları düşünüyordum. Bir kurt bir geyiği kovalıyordu yüreğimde. Geyik soluk soluğaydı, yorgundu, bitkindi. Karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi. Koşuyordu. Koşmak kurtuluş değildi belki, ama bir ümitti. Koşmalıydı. Oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri. Avına güvenle, şehvetle yaklaşıyordu. Yeni bilenmiş, sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri, bütün dileği et ve kandı. İstese geyiğe hemen yetişebilirdi, ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu, bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk bitmesin istiyordu. Ben seni düşünüyordum. Çünkü geceydi. Sevişme zamanıydı insanların. Yalnızdım. Beni kuşatan duvarlar birer beyaz çarşaftı bu saatte. Kapılar tüylü, yumuşak battaniyelere benziyordu. Ben seni düşünüyordum. Kim bilir ne güzeldin soyunduğun zaman? Nasıl kadındın? Nasıl öpüşürdün kim bilir? Nasıl kadın kadın kokardı her yerin? Tutup avuçlarıma sığdırıyorum seni, gözlerime, dudaklarıma sığdırıyorum. Sensiz kahrolmak vardı. Seninle yaşamak vardı doludizgin. Seninle her gece birbirimizi yenilemek vardı odalarda. Odalara sığmamak vardı. Bir sel gibi taşmak vardı gecelerden. Elimi uzatsam tutabilirdim seni. Öyle yakındın. Zamana kokun sinmişti. Belki de uzaktan günlerce koşsam yetişemezdim sana. Zamana kokun sinmişti. Tuttum resmini indirdim duvardan. Duvar ağlamaya başladı.