Sanat > Harflerle çizdiğimiz resimlerin bir hikayesi var > Mesaj Panosu > Grup Resmi....

Grup Resmi....


GönderenMesaj

Tuğba (tuğba)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
21 Temmuz 2005 Perşembe 15:41:30
Ellerine sağlık çok gzüel olmuş... Bu da bende gelsin...


MUTLULUGUN RESMI

Bugün; bütün agaçlar yüregimdeydi.
Bütün çiçekler gözlerimde.
Günes, isiklarini dudaklarima kondurmustu.
Neydi kanimi kaynatan bu güzelligin adi?
Mutluluk muydu?

Bugün,
Ne varsa hüzünden yana
Denize firlattim az önce.
Sanki beklermis gibi hepsini,
Hop hop hoplativerdi dalgalarinda.
En güzel maviligiyle oynasip durdu.
" Bak" dedi "firlattigin hüzünlerine...
Iste; onlarin bendeki hükmü sadece bu!"

Sonra, sakalasircasina
Bir kaç tuzlu damlasini
siçrativerdi yüzüme.
Gülümsedim mahcup mahcup,
Onun bu nesesine...
Duruldu.
Bir deniz yildizi birakti avuçlarima.
Yoksa mutluluk bu muydu?

Herkes kalabalikken,
Içimdeki yalnizligi
Alip, gidiverdi sihirbaz martilar!
Bir de arkasindan o bildik
sen kahkahali bagirismalar!
Hiç bu kadar güzelini görmemistim.
Beyazmis megerse
Beni, onlarla bütünlestiren mucize!
Kanat çirpa çirpa,
yüregimdeki isyanlari uçurdular...
Yasamaktan aldigim tad; iste buydu!
Yoksa mutluluk bu muydu?

"Sen mutlulugun resmini
Cizebilir misin Abidin?"
Evet... Adim INSAN...
Ya, tabii ki, çizerim!

Az önce;
Sgaç oldum,
ç içek oldum,
Günes oldum,
Deniz oldum,
Marti oldum,
Ö lümsüzlestim...

Megerse, hep
Yanibasimdaymis
Bu güzel resim!
Ben çizdim. Adi umudum'du!
Yoksa tüm umutlarim
Beni hiç terketmeyen
Mutlulugum muydu?

* * *

MUTLULUK,

Hepimize sadece
Kendi çizdigimiz resimler
Ve uzakliklar kadar

YAKINDIR!

Tuğba (tuğba)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
21 Temmuz 2005 Perşembe 15:42:17
ve ayrıca....

Hayatımda ilk önce SEVMEYİ öğrendim çünkü sevdikçe kendimi hissettiğimi gördüm.


>AFFETMENİN ne olduğunu anladım ve affetmenin aslında yeni insanlar kazandırdığını gördüm. Bir gün geçmişime baktığımda

>PİŞMANLIĞIMDAN üzülmediğimi gördüm, bunları ben yaşadım çünkü..

>Birisini HATIRLAMANIN aslında ufak bir telefon görüşmesi kadar basit olduğunu biliyorum artık.

>Aslında BANA DEĞER VEREN İNSANLARIN çok yakınımda olduğunu fakat gözlerimin hep uzaklarda olduğunu anladım.

>Birisini kırdıktan sonra ÖZÜR DİLEMENİN aslında beni ben yaptığını anladım.


>SEN BENİM İÇİN ÖNEMLİSİN kelimesinin verebilecek en büyük hediye olduğunu buldum.

>Bir yerden sonra KELİMELERİN mana ifade etmediğini biliyorum.


>Sahilde yürür ve düşünürken birinin de beni DÜŞÜNDÜĞÜ duygusu beni sevindiriyor.

>MUTLU OLMANIN aslında bir kedinin güzel bir anını yakalamak kadar basit olduğunu anladım.


>KAÇIRDIĞIM FIRSATLARIN aslında bana yeni fırsatlar yarattığını gördüm. Yıldızların benim için parladığını görmeyen gözlerimin, gün geldi

>HAYATIMDAN KAYAN YILDIZLARIN gömüldüğü maziyi unutması gerektiğini anladım.


>GÖZLERİN kelimelerden daha önemli olduğunu ve yalan söyleyemediklerini biliyorum.

>Hayatımda YANIMDA GÖRMEK istediklerimi yanımda göreceğim, çünkü onların bana değer verdiklerini biliyorum.


>TELEFONUN tuşlarına üzüntünün, mutluluğun, yıkıntının sığdığını gördüm.

>YAŞAMIN YAŞAMAYA DEĞER OLDUĞUNU VE İSTERSEM MUTLU OLACAĞIMI ÖĞRENDİM!!..

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
21 Temmuz 2005 Perşembe 18:03:13
Caresiz kaldigim zamanlarda gider , bir tas ustasi bulur , onu seyrederim.

Adam belki yuz kere vurur tasa. Ama degil kirmak , kucucuk bir catlak bile olusturamaz.Sonra birden ; yuzbirinci burusta tas ikiye ayriliverir.

Iste o zaman anlarim ki tasii ikiye bolen o son vurus degil , ondan oncekilerdir...


Tuğba (tuğba)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
22 Temmuz 2005 Cuma 09:29:03
Etrafındakilere karşı mümkün olduğu kadar dostça davran , müşfik ol!

Eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan ;

Bağır, çağır, kır, dök ve UNUT....

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
24 Temmuz 2005 Pazar 17:50:13

alır gider beni sarı rüzgarlarıyla
sonbahar...


gelir anılardan bir davet,
çocukluğum canlanır...

bir varmış bir yokmuş
diye başlardı bütün masallar...
hani nerede o masum,
ve daha bozulmamış rüyalar...
sedef sedef olup açardı nilüferler

ve kanatlarıyla tülden fildişi kelebekler

bir martı misali tek başıma uçardım

hani nerede o üstünde uçtuğum mor denizler..
sevgiden saygıdan,
bir altın kafes ördüm...
inançlarım kilit kilit olur üstüme..
aşıp bedenimi, bendeki beni gördüm,
hani nerede uğruna azaldığım değerler,

ellerim soğuk şimdi..
üşüyor dudaklarım..
göğsüne düştü başım,
o çiçekten yıllarım şimdi hep
sonbahar...

sezen aksu

Volkan (volkanhan)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2506
25 Temmuz 2005 Pazartesi 00:02:12
Metrodaki boş koltuğa oturdum, kitabımı açıp okumaya başladığım
sırada vahşi bir çığlıkla irkildim. 10 yaşında bir canavar erkek
çocuğu. O yaşlarda genellikle canavar olurlar zaten. Karşımdaki
koltuğa saldırdı, oturur oturmaz da ayağıyla bana çarptı. Hemen
annesi çocuğun yanına oturdu, babası da benim yanıma.


Birkaç gündür tıraş olmamış gençten bir adam baba. Anne de
30'larında, fakir giyimli bir kadın.


Baba öne eğilip, "Evladım," dedi, "ayağını amcaya çarpma!"


Ben duymazlıktan geldim. Anne "Böyle olmayacak," dedi, "sen benim
yerime geç." Küçük oğlan istemeyerek annesinin yerine geçti.
Tekmelenmekten kurtulmuştum. Memnuniyetimi belli etmeden kitabımı
okumaya devam ettim.


Ve o garip çığlığı tekrar duydum. Anlamsız, yürek burkan bir çığlık.
Kadın eğildi, oğlunu şefkatle, usulcacık öptü. Bir ödül verir ve
alır gibi.


Dikkatim dağıldı, çığlık çocuktan mı geldi? Evet, biraz sonra gene o
anlaşılmaz çığlık. Çocuk konuşamıyor.


Güzel bir çocuk. Esmer, düzgün hatları olan bir yüz. Görünüşünde
hiçbir gariplik yok. Ama konuşma yerine o garip ve pek anlamlı
olmayan sesleri çıkarıyor.


Ve çocuğun her çığlık atışından sonra anne sevgiyle, şefkale eğilip
çocuğunu öpüyor. "Aferim benim oğluma, üzülme sen, bu sesleri
çıkarman da bir şey. Elbet bir gün bir mucize olacak, her şey
birdenbire düzelecek. Beynindeki sinirler birbirine değecek, eminim
bundan. Sen dünyanın en güzel çocuğusun. Anlatmak istediğin her şeyi
çok iyi anlıyorum ve seni seviyorum. Metroda ayakların başkasının
pantolonuna değse de ne önemi var. Sendeki gizli güzellikleri ancak
ben görürüm. Sen dünyanın en güzel, en sevimli şeyisin. Anneler
bilir, emin ol. Yalan değil bunlar."


Baba elleriyle yüzünü kapamış, öne doğru eğilmiş, karısına bakarak
bir şeyler mırıldanıyor. Ama kadın kocasını dinlemiyor gibi.
Çocuğunu öpmekle, usul usul okşamakla meşgul.


Derken çocuk sıkıldı. Pencere kenarına geçmek istiyor. Bütün
çocuklar gibi. Sonunda annesinin direnmeine rağmen pencere kenarına,
karşıma geçti, oturdu. Anneyi babayı bir telaş aldı.


O sevgi dolu anne, "Dayak mı istiyorsun," dedi ama çocuğuna
kıyamayacağı o kadar belliydi ki, çocuk ona bakmadı bile.


Baba öne doğru eğildi, "Oğlum," dedi, "amcanın pantolonuna çarpma
sakın."


Adama döndüm, "Siz merak etmeyin lütfen," dedim, "çocuk beni
rahatsız etmiyor."


O anda adamın gözlerinde gördüğüm minnet ve şükran duygularını
anlatamam. Sanki çok büyük bir lütufta bulunmuşum gibi gülümsedi,
rahat bir nefes alıp arkasına yaslandı. Yüzünü kapatmadan.
Son durakta hepimiz indik. Anne ve baba çocuklarının elinden tutup
merdivenlere doğru yürüdüler. Bir isyan duygusu yükseldi içimden.
Neye ve kime karşı olduğunu bilmediğim bir isyan duygusu. "Allah
kolaylık versin," dedim arkalarından. İnsanların acımasız ve
duyarsız olduğu bir dünyada çok büyük sıkıntılar sizi bekliyor.


Herkese piyangodan farklı bir şey çıkıyor işte.

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
25 Temmuz 2005 Pazartesi 13:28:46
Gönlünüze,elinize sağlık..................

Tuğba (tuğba)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
27 Temmuz 2005 Çarşamba 10:02:21
HAYATI SEVMEKTEN SUÇLUYUZ HAKİM BEY
savunmam biraz uzun olacak hakim bey ve ben burada aynı kaderi paylaştığım insanlar adına yapacağım son konuşmamı.
haklısınız efendim,biz suçluyuz...
çocukken akıllı uslu,büyüdüğümüzde ise hiç bir şeyi sorgulamadan boyun eğen insanlar olmamızı istediniz bizden;ama,biz olamadık.işte bunun için suçluyuz.
dostlara ''hoşçakal'' derken,içimizdende ''dostça kal'' demeyi ihmal etmediğimiz için suçluyuz.
aşka inandığımız,aşka aşık olduğumuz,gerektiğinde aşk için bütün gemileri ateşe verdiğimiz için suçluyuz.
severken şartlı sevmedik biz.yürekten sevdiğimiz,olduğu gibi kabul ettiğimiz için sevdiğimizi,suçluyuz biz.
yaşadığımız her yere hayatın ta kendisini taşımaya çalıştığımız,ölmeden mezara girmediğimiz için suçluyuz biz.kişiliklerimizi olduğu gibi ortaya koyup,kapılarımızı şartlı sevenlere daha baştan kapadığımız için suçluyuz.
insanı insan bildiğimiz,insani olan her şeyi başımızın üstüne taşıdığımız içinde suçluyuz.
evet biz suçluyuz,vicdansızın karşısında durduğumuz,kendi vicdanımızın ise başında nöbete yattığımız için suçluyuz.
kendimizden başkasını ezmediğimiz,zararı sadece ve sadece kendimize verdiğimiz için suçluyuz.
başkalarının omuzlarına basarak yukarıya çıkmanın,kitabımızda yeri olmadığı ve sadece kendi yeteneklerimize güvenerek önemli değil,değerli insanlar olmaya çalıştığımız için suçluyuz.
romantiğin,gezginin,serüvencinin,hergelenin,uslanmaz aşığın yanında saf tuttuğumuz için suçluyuz biz hakim bey.
üreteni,yaratanı,yüreği büyük olanı,yılmayanı,direneni,kendi göz yaşından korkmayanı,duygularıyla barışık olanı sevdiğimiz için suçluyuz biz.
namusumuzu bacak arasında değil beyinlerimizde aradığımız ,bazen bir geceye yılları sığdırdığımız,anlara hak ettiği değeri verdiğimiz için suçluyuz.
şair M.Zeki Gezici'nin bir şiirindeki mısrada dediği gibi,''...biz hayatı sevmekten suçluyuz...''
anlaşılacağı üzere suçumuz çok ve her biride görkemli hakim bey.
son sözünüz mü dediniz? peki efendim onu da söyleyeyim!
şanımıza yakışır bir cezayla taltif edin bizi lütfen !
Bukowski'nin önerdiği gibi yapın,suda yakın,ateşte boğun bizi...

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
27 Temmuz 2005 Çarşamba 14:55:30
:...:

Volkan (vvv)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Temmuz 2005 Cuma 01:06:24
BEKLEYENLER İÇİN

Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir sarı saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir

Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.

Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, nerdesin diye

Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım


Ümit Yaşar OĞUZCAN



Volkan (vvv)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Temmuz 2005 Cuma 01:10:15
devamı gelicek

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
29 Temmuz 2005 Cuma 08:48:02
Bekliyoruz Volkan.......

Tuğba (tuğba)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Temmuz 2005 Cuma 09:39:23
Desem, diyebilsem sana
Seviyorum seni, çılgınca aşığım sana
Ama diyemem , söyliyemem
Çünkü aramızda dağlar denizler ve benim o kahrolsı gururum var.
Bu böyle sürüp gidecek
Benim seni sevdiğimi bilmeyeck öğrenmeyeceksin.
Ama ben her gece
Allah' ın hergecesi sana seni sevdiğimi söyleyerek uyuyacağım
Ama sana asla
Çünkü aramızda
Dağlar , denizler ve benim o kahrolası gururum var...


Alıntı...

Volkan (vvv)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Temmuz 2005 Cuma 09:48:02
seni unutmaya çalıştım dün gece bir sigaranın üzerine adını yazdım bittiğinde unutacaktım duman duman atacaktım seni içinden rüzgar savuracaktı küllerini fakat seni unutmaya çalışırken NERDEN BİLEBİLİRDİM Kİ SENİ HER NEFESTE İÇİME ÇEKTİĞİMİ.....

Tuğba (tuğba)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Temmuz 2005 Cuma 09:51:40
Süper... Kesinlikle bunu günün sözü ilan ediyorum. Tebrikler volkan... Paylaştığın için teşekürler...

Volkan (vvv)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
29 Temmuz 2005 Cuma 09:59:47
tubiş bekle daha yeni başladım dur herkese yetecek kadar var

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
12 Ağustos 2005 Cuma 11:44:20
Arkadaşlar............sustunuz.....

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
12 Ağustos 2005 Cuma 12:30:00

yaaaaa evet...
napalım kimsenin ilgisini çekmiyor heralde.

Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
12 Ağustos 2005 Cuma 12:45:04
AŞKMIYDI 0 ?

Ask miydi o, askimsi bir sey miydi.

Neydi çekip kendine, beni baglayan

Kanatan dudagimi, tenimi daglayan

Elleri ta içimde o dev miydi

Etime bir alev degmisçesine

Nasil da yakardi öptügü zaman

Bir su gibi akip gitti avuçlarimdan

Yorgunum simdi bin yil sevmisçesine

Hani o yalniz benim olan gül, kirmizi

Gözlerimin önünde açilan sonsuz bahçe

Hani, o var olmalarimiz öpüstükçe

O delice sürdürmeler yasantimizi

Hiç doymamak oysa, tene, kokuya, aska

Sarildikça güçlenmek, bütünlenmek

Kudurmus arzularla zamani yenmek

Ve en kuytularda bulusmak korka korka

Kimi gün utanmak otlardan, çimenlerden

Kimi gece mihlamak gölgemizi duvara

Varmak için o sevgiyle açilmis kollara


Apansiz düsmek yükseklerde bir yerde

Oydu iste alistigim, özledigim simdi de

Sevgice bir tutku, askimsi bir yakinlik

Avunmak... Kirik dökük anilarla artik

Kimbilir? o geceler yasanmadi belki de


Bulut (betamix)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1344
13 Ağustos 2005 Cumartesi 08:46:13
Yüreğim
avuçlarında
Seninle ikimiz yanyana olamadık,
Göremedi hiç martılar bizi kolkola
Ne elinin sıcaklığına yapışıp kaldı kalbim,
Ne buz gibi bir dondurma yiyebildik Moda’da
Yedi tepeli şehrim birine bile çıkıp
Seremedim bu şehri ayaklarına
Başım omuzlarında
Saçlarım kucağında olamadı hiç
Bebek’teki o yaşlı amcanın
Islanmadı kiprikleri uğrumuza,
Ne Hisar’da bir bardak çay içebildik
Ne vapurdan simit atabildik kuşlara…
Alıp ellerini avucuma
Dökemedim hiç içimi sana,
Sense takılıp kalmışsın denizsiz şehrine,
Kimbilir ellerin kimlerin ellerinde…
İstanbul hiç yanyana görmedi bizi
Yeni çıkan şarkılar avaz avazken sokaklarda
Şöyle bir elin belimde, yürüyemedik senle Beyoğlu ’nda
Ben çıkıp Çamlıca’ya
Sen Piyer Loti sırtlarında
“Benimsin ” diye bağıramadık hiç doya doya…
Ne Heybeli’de mehtap nasip oldu bize
Ne de bir yudum sahlep Sultanahmet’te!..
Karanlık sararken senin olmadığın bu şehri
Serçe parmağın bile değmedi, dudaklarıma
Ne şehr-i deniz sensiz İstanbul’un
Ne o eski şarkılar haz verir kulağıma,
Çocuklar gibi şen yüreğimizle,
Doya doya koşamadık Aşiyan’da
Hiç mola veremedik bir ağacın altında
Ve üzerine adımızın harflerini kazıdığımız
Bir ağacımız olmadı İstanbul’da,
Ne notlarımızı unuttuk bir otobüste
Ne de kendimizi, ikinci sınıf bir meyhanede
Sen yine takılıp kalmışsındır şehrine,
Kimbilir ellerin kimin ellerinde…
Akşam vakti Tophane’de oturup,
Bir tavla atamadık birlikte,
Yaslanamadım doyasiya, bir kere bile gögsüne,
İstanbul’u gezemedik
Tramway’a hiç binemedik
Ne doğduğum evi görebildin,
Ne sakladığım bebeklerimi,
Ve ben seni bildim bileli…
Unutmadı İstanbul, denizsiz şehre ihanetimi,
Istanbul’da bir gün bile değmedi elin elime,
Bir dilim ekmeği ikimiz için bölemedik
Ne müzelerini gezip, tarihimizi bilebildik seninle
Ne Fatih’in fethini konuşabildik..
Biz seninle hiç olamadık bu şehirde
Sandallara binip kız kulesine gidemedik
Ne de kız kulesi ayağımıza gelebildi…
Denizi olmayan şehrin prensi!
Istanbul neden istemedi bizi?