Ülkeler > VATAN AŞIKLARI > Mesaj Panosu > amerikanın IRAK politikası

amerikanın IRAK politikası


GönderenMesaj

Aslan (jamal)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1236
20 Şubat 2006 Pazartesi 00:34:28
Bu siyasetin tek bi amacı vardır o da kirli su(yani petrol) Amerika istediğini aldı çölü araplara bıraktı dağları kürtllere bıraktı peki musul ve kerkükteki TÜRK ler nereye gidecek onlara analarının atalarının doğduğu toprakları nasıl terk et deriz yada amerika onlara nası gidin der tabi direk olarak gidin diyemiyor işin içinde TÜRKİYE ile papaz olmak var o yüzden kürtleri kullanıyor.Onlara para ve silah yardımı yaparak musul u ve kerkük ü boşaltmaya çalışıyor.Ama başaracak ama başaramayacak bunu zaman bize gösterecek yine bu milletin 300yıllık kaderi olan BEKLE VE GÖR politikasını izlemekten başka elimizden ne gelir.

Aslan (jamal)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1236
20 Şubat 2006 Pazartesi 00:38:51
amerikanın İran siyaseti de Irak tan farksız amerika neden endenozyaya saldırmıo da ırak a ve irana saldırıo sebeb gayet basit kirli su tabiki . amerikaşu an İran a diş geçiremiyor çünkü İran ın arkasında Rusya ve Çin var.amerikada şu en son karikatur olayı gibi olayları başlatarak yeni bi haçlı ordusu oluşturmaya çalışıyor ingiltere ile birlikte ama nafile İran Irak gibi değil İran köklü bi devlet ve bu defa Türkiye amerikanın yanında olamaz.amerika da bunun farkında ki savaş için başka ortaklar arıyor.

Aslan (jamal)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1236
20 Şubat 2006 Pazartesi 12:21:11
yukarıda bahsetiğim karikatür olayı peygamber efendimiz adına yapılmış olan serefsizlikten bahsediyordum alttaki karikatür ise her şakanın altında bi gerçek yatar sözünü hatırlattı bana

Fatoş (hivana)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
20 Şubat 2006 Pazartesi 18:01:11




SİYASET HABERLERİ


MİLLİYET ANA SAYFA







AB Ulusal Programı
(Giriş ve Siyasi Kriterleri)

1.1. Giriş
Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin özünde, barışçı bir dış politika ile laiklik, hukukun üstünlüğü, çoğulcu ve katılımcı demokrasi, insan hak ve özgürlükleri bulunur.

Atatürk'ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, benimsemiş olduğu değerler sistemi temelinde çok kısa bir zaman dilimi içinde toplumsal yaşamın her alanında gerçekleştirdiği devrimlerle, Türk Milletini ilk kez ortak coğrafyayı ve tarihi paylaştığı Avrupa ailesiyle aynı değerler sisteminde buluşturmuştur.

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte hukuk ve sosyal düzenini Batı normlarına göre kuran Türkiye, 1946 yılında çok partili siyasi hayata geçmiş, başta basın özgürlüğü ve sendikal haklarda olmak üzere, açık ve katılımcı bir toplum düzeni yolunda çok önemli mesafeler kaydetmiştir. Birey ve bireysel özgürlükler, Türkiye’nin temel referansları olmuştur. Türkiye'nin demokratik gelişimi ve hukuk düzeni, dinamik bir evrim sürecine girmiştir.

Türkiye, 1984 yılından bu yana dışarıdan da yoğun bir şekilde desteklenmiş olan ayrılıkçı terörle mücadele etmektedir. Bu terör olgusu, Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları iklimine, sosyal ve ekonomik gelişimine olumsuz etkilerde bulunmuştur. Bu tehdide rağmen, Türkiye Cumhuriyeti, ulusal bütünlüğünü korumuş ve vatandaşlarının eşitlik temelinde birliğini sürdürmüştür.

Türkiye’nin ekonomik politikaları, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki koşulların da gerektirdiği Devlet önderliğindeki kalkınma modelinden giderek karma ekonomik sistem ve daha sonra da dünya konjonktüründeki gelişmelere paralel olarak serbest piyasa sistemi ağırlıklı bir yapıya kavuşmuştur. Türkiye, son zamanlarda yaşanan ve daha çok ülkenin mali yapısına ilişkin sorunlardan kaynaklanan krize rağmen, serbest piyasa ekonomisini tüm kurum ve kurallarıyla güçlendirici politikalarını sürdürmektedir. Bu çerçevede, enflasyonun uzun yıllardan beri Türk ekonomisine verdiği zararın giderilebilmesi, kamu açıklarının sürdürülebilir bir boyutta tutulması ve makro-ekonomik dengesizliklerin ortadan kaldırılabilmesi amacıyla, mali sektör reformu, tarım reformu, sosyal güvenlik reformu gibi yapısal değişikliklerin tamamlanması ve özelleştirme sürecine hız verilmesi hedeflerini benimsemiştir. Türkiye, Kopenhag ekonomik kriterlerine bu hedeflere ulaşmak suretiyle uyum sağlayacaktır.

Uluslararası ilişkilerde, barış, refah, güvenlik ve istikrar artırıcı ve pekiştirici katkılar yapan deneyimli bir ülke olan Türkiye, barışçı dış politikası çerçevesinde, komşularıyla ilişkilerinin geliştirilmesine özen gösterecek, bu bağlamda Yunanistan’la sorunlarına diyalog yoluyla çözümler getirilmesi için girişim ve çabalarını sürdürecektir. Kıbrıs konusunda da tarafların egemen eşitliğine ve ada gerçeklerine dayalı yeni bir ortaklık kurulması için BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesindeki çabalarına destek vermeye devam edecektir. Bir AB üyesi olarak demokratik ve lâik Türkiye modeli, Türk dünyası ve İslâm aleminin evrensel değerler temelinde ilerlemelerinde, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve Orta Doğu coğrafyalarında istikrar sağlayacak yeni bir mayalanma sürecinin başlamasında, Avrupa ile Asya’nın yakınlaştırılmasında, kısacası Avrasya’nın çağdaşlaşma yolunun genişletilmesinde etkili olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği üyesi ülkelerle, evrensel ortak değerleri esas alan, barışçı ve aydınlık bir geleceği paylaşmak ve bu hususta katkılarda bulunmak azmindedir.

Türk Hükümeti, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini, Cumhuriyetimizin kurucu felsefesini ve Atatürk’ün geleceğe bakışını doğrulayan kilit bir aşama ve Türkiye Cumhuriyeti için yeni bir basamak olarak değerlendirmektedir.

Türk halkı, çağdaş değerlere uyumu vazgeçilmez bir yaşam tarzı ve daimî bir hedef olarak benimsemiştir. Halkımız, tarihsel birikim ve deneyimi ile yüzyılların şekillendirdiği uygarlık bilinci sayesinde Avrupa’nın birleşmesi ideali bağlamında önemli görevler ve sorumluluklar üstlenmeye hazır ve muktedirdir. Bu çerçevede, Türkiye’nin AB müktesebatını özümseme iradesi tamdır.

Avrupa Birliği’ne üyelik, bu husustaki kriterlerin karşılanması suretiyle ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasamızda ifade bulan temel özellikleri çerçevesinde gerçekleşecektir. Avrupa Birliği’ne üyelik, hem ulusal kimliğimizin bileşiminde yer alan ülkülerle örtüşmekte, hem de Türkiye için bilinçli bir tercihin ve çağdaşlaşmada yeni ufuklar açmanın bir vasıtası hâline gelmektedir. Bu amaçla, tüm vatandaşların eğitiminin nicelik ve nitelik itibariyle AB standartlarına yaklaştırılması, Ulusal Program’da öngörülen hedeflere uyulmasını kolaylaştıracaktır.

Türkiye, başta insan hakları ve demokrasi alanlarında olmak üzere, Avrupa Birliği müktesebatı niteliğindeki evrensel normlar ile Avrupa Birliği ülkelerinin uygulamalarına daha fazla uyum sağlamak amacıyla, gerekli tüm uluslararası sözleşmelere taraf olacak ve bunların etkin şekilde uygulanmasını sağlayacak tedbirleri alacaktır. Türkiye esasen, bu bağlamdaki sözleşmelerin çoğuna taraftır.

Türkiye’nin AB üyeliği, farklı kültürler arasında uyum kurma özlemini taşıyan dinamiklerin tarihin akışıyla buluştuğunu simgeleyecek ve Avrupa’nın manevî dokusunu zenginleştirecektir. Türkiye ve Avrupa Birliği, karşılıklı ve sürekli etkileşim hâlindeki kültürel öğeleriyle, felsefî ve moral plânda daha yüksek bir uygarlık sentezinin oluşumunu başlatacaklardır. Bu gelişme, siyasî, ekonomik ve sosyal alanlardaki olumlu yansımalarıyla, her iki tarafın da daha güvenli ve huzurlu bir ortam içinde aydınlık bir geleceği şekillendirmelerini kolaylaştıracaktır.

Türkiye, somut ve özgün katkılarıyla Avrupa’nın evriminde önemli bir rol oynayacaktır. Türkiye ve Avrupa Birliği’nin farklı tecrübe ve birikimlerini birleştirmeleri, çağımızın sorunlarının çözümüne önemli bir katkı sağlayacaktır. Günümüz dünyasının maddî ve manevî mirasının yarattığı fırsatlardan ileriye dönük olumlu sonuçlar elde edilmesi, ancak bu takdirde mümkün olabilecektir. Böylece, Türkiye ve Avrupa Birliği, karşılıklı sağladıkları yarar ve katkılarla, 21’nci yüzyıl dinamiklerinin yönlendirilmesinde daha güçlü ve yaratıcı olacaklar, işbirliği ve dayanışma içinde kendi halkları ve uluslararası toplumun yükselmesi ve gelişmesi için birlikte çalışmaya devam edeceklerdir.

1.2. Siyasi Kriterler
Türk Hükümeti, siyasî, idarî ve yargı reformlarına ilişkin çalışmalarını 2001 yılında hızlandıracak ve önerilerini mümkün olan en kısa zamanda TBMM'ye sunacaktır. Bu bağlamda amaç, özgürlükçü, katılımcı, güvenceli, devlet organları arasında görev ve yetkileri dengeleyen, hukuk devleti ilkesini üstün kılan Anayasa ve yasa hükümlerinin, Türkiye'nin uluslararası taahhütleri ile AB standartları temelinde daha da geliştirilmesidir. Demokrasi ve insan hakları alanlarındaki reform sürecinde, öncelikle Anayasa gözden geçirilecektir. Anayasa değişiklikleri, yasal düzenlemelerin de çerçevesini belirleyecektir.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarında kaydedilecek gelişmeleri sürekli olarak izleyecek, AB müktesebatına uyum çalışmalarını düzenli şekilde değerlendirecek ve bu çalışmaların hızlandırılması için gerekli tüm önlemleri alacaktır.

Sözkonusu reformlar bağlamında, Türkiye Büyük Millet Meclisi esasen önemli bir çalışma içindedir. Partilerarası Anayasa Uyum Komisyonu, halen Anayasa'da yapılabilecek değişiklikler üzerinde çalışmaktadır.

1.2.1. Düşünce ve İfade Özgürlüğü
Türk Hükümeti, ifade özgürlüğünün Avrupa Birliği müktesebatı ile Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uygulamaları ışığında geliştirilmesine önem ve öncelik vermektedir. Anayasa ve diğer mevzuattaki ilgili hükümlerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10'uncu maddesi çerçevesindeki toprak bütünlüğü ve ulusal güvenliğin korunmasın

Aslan (jamal)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1236
20 Şubat 2006 Pazartesi 18:10:25
inanma fatoş böle şeylere heleki ülkendeki gazetelere hiç inanma şu an antremanım var döner dönmez sana daha geniş bilgi vericem ok hadi kib

Fatoş (hivana)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
20 Şubat 2006 Pazartesi 18:13:10
inandığım için yazmadım herkes görsün die yazdım

Aslan (jamal)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1236
20 Şubat 2006 Pazartesi 18:17:38
tamam tamam kızma ama bu ne sinir kime kızdın bilmiorum ama boşver gitsin senden bu haberi beklemıodum açıkcası

Fatoş (hivana)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
20 Şubat 2006 Pazartesi 19:29:00
ben anlatamıyorum die düşünüyorum amerkanın ne kadar şerefsiz bi millet olduğunu ben dahil herkes bilmesine karşın bi kere daha görsünler die düşündüm senle zaten hiç anlaşamıcaz...

Aslan (jamal)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1236
20 Şubat 2006 Pazartesi 21:14:20
ii ne diyim sen baştan hükmü vermişsin bana laf demek düşmez:?