İnsan > Felsefe > Atatürk > Mesaj Panosu > ATATÜRK'ÜN İSLAM'A BAKIŞI

ATATÜRK'ÜN İSLAM'A BAKIŞI


GönderenMesaj

:::ck::: (YSNDRVSGL)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1238
3 Ocak 2006 Salı 13:44:00
Atatürk'ün İslam'a bakışı"...

Atatürk Araştırma Merkezi’nce hazırlanan "Atatürk’ün İslam’a Bakışı" adlı kitapta, Atatürk’ün İslam dini hakkındaki düşünce ve söylemleri belgelerle ortaya konuluyor.
Kitapta, Atatürk’ün halka hitabelerinde sıkça, "Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tahakkuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır" dediği bildiriliyor.
İslam dini konusunda geniş bir bilgiye sahip olan Atatürk’ün, İslam dininin layıkıyla halka öğretilememesinden son derece üzüntü duyduğu belirtilen kitapta, "İnsanlara ilk emri okumak ve ilim yapmak olan İslam dini ile, Türk milletine ilmi ve fenni rehber olarak bırakan Atatürk’ün ters düşmesi mümkün değildir" deniliyor.
Atatürk için dinin, "kendi hayatında hem toplumsal bir realite ve hem de iç dünyasında alışılmışın dışında gizli ve özel bir duygu" olarak yerini aldığı vurgulanan kitapta, Atatürk’ün saf, temiz ve sade bir din anlayışına sahip olduğu kaydediliyor.
Atatürk’ün, İslam dinine sonradan girmiş olan her türlü safsata, hurafe ve boş inanışlara karşı durduğu ve rasyonel bir din anlayışını benimsediği ifade edilen kitapta, şunlar kaydediliyor:
"Atatürk, İslam dininin özüyle uyuşmayan hurafeleri dine sokanlarla, İslam’ın sadeliğinde ve temelinde var olan canlı, yapıcı ve hamleci ruhunu birtakım laf kalabalığına boğanlarla ve her şeyden önemlisi dini özellikle siyasi ve dünyevi bir çıkar aracı olarak kullanmak isteyen zihniyetin temsilcileri ile amansız bir mücadele etmiştir."

"ATATÜRK: TEMELİ ÇOK SAĞLAM BİR DİNİMİZ VAR"
Kitapta, Atatürk’ün halka hitap ve demeçlerinde İslam dini hakkında söylediklerine de yer veriliyor.
Kitapta, Atatürk’ün 31 Ocak 1923 yılında İzmir’de halka yönelik yaptığı bir konuşmada, İslam dininin tarihsel süreçte birçok batıl fikirlerin saldırısına uğradığını dile getirdiği ve İslam dini hakkındaki düşüncelerini soranlara da, İslam dinine sokulan ve onu çepeçevre kuşatmaya çalışan hurafe ve batıl fikirlerden yakındığı bildiriliyor.
Atatürk, Ankara Orman Çiftliği’nde Asaf İlbay’ın "Paşam din hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum" sözleri üzerine şunları söylüyor:
"Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var.
Malzemesi iyi. Fakat bina uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş.
Aksine olarak birçok yabancı yorum, unsurlar, boş inançlar binayı daha fazla hırpalamış." Kitapta, Atatürk’e "dine karşıymış" gibi bakılması veya gösterilmeye çalışılmasının bu din anlayışından kaynaklandığı vurgulanarak, oysa Atatürk’ün gerçek dine ters düşen hurafe ve eklemelere itibar etmenin yanlışlığına işaret ettiği belirtiliyor.

ATATÜRK’ÜN BALIKESİR KONUŞMASI
Kitapta, Atatürk, 7 Şubat 1923 yılında Balıkesir Zagnos Paşa Camii’nde ise dine ilişkin şunları söylüyor:
"Allah birdir. Şanı büyüktür... Peygamber efendimiz hazretleri, Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kuran’daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. Eğer akla, mantığa, gerçeğe uymamış olsaydı, bununla ilahi tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi.
Çünkü alem kanunlarını yapan Tanrı’dır."

ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANI SARAY
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Mehmet Saray, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Atatürk’ün, Türk milletinin dinine bağlılığının devam etmesini istediğini, ancak laik Cumhuriyeti kurarken, dinin devlet iş ve güçlerine karıştırılarak yaşanmasına izin vermediğini hatırlattı.
Atatürk’ün, "laik sistemi dinsizlik manasında anlamayın. Herkes dininde inancında hürdür" dediğini bildiren Saray, Atatürk’ün, İslam dini hakkında asla menfi bir sözü olmadığını vurguladı.
Saray, kitabı, birçok insanın "Atatürk İslam’a şöyle bakmış, böyle bakmış" şeklinde kitap yazması üzerine, konuyu netleştirmek için hazırladıklarını söyledi.
Bu çerçevede, Atatürk’ün gençlik yıllarından vefatına kadar İslam ile ilgili söylediği bütün sözlerin belgeleri ile ortaya konulduğunu, bilim adamlarınca tartışıldığını ifade eden Saray, şunları kaydetti:
"Belgeler ve yorumlarda Atatürk’ün, ateistlikle, dinsizlikle, İslam’ı yermeyle hiçbir alakası olmadığı ortaya çıkıyor. Atatürk İslam dininin siyasete sokulmasını asla istememiş, tahammül edememiş ve bu laik rejimi kurarak, İslam’a değişik bir ivme kazandırarak, dinimizin güzellikler içerisinde yaşanmasını sağlamıştır. Bu İslam’a en büyük hizmet olmuştur." Saray, Atatürk’ün bu yaptıklarının İslam dünyasına örnek olduğunu ve İslam alimlerince rehber olarak görüldüğünü kaydetti.
Saray, ayrıca laik sistemde İslam’ı en güzel ve en nezih yaşayan yegane Müslüman ülkenin Türkiye olduğunu ifade ederek, "Ben bunu herkesle tartışırım. Gitsin Müslüman’ım diyen ülkelerde İslam nasıl yaşanır görsünler ve bir de Türkiye’ye baksınlar. Aradaki farkı tespit edeceklerdir" dedi.

Selçuk (selcuk2005)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1237
3 Ocak 2006 Salı 14:04:24
atamızın din hakkındaki sözlerinden seçmeler:

İnsanlık birinci devirde tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi yakından ve maddaî vasıtalarla kendisiyle meşgul olunmayı gerektirir. Allah, kullarının lâzım olan olgunlaşma noktasına erişinceye kadar içlerinden vasıtalarla dahi kullariyle meşgul olmayı tanrılık özelliğinin gereklerinden saymıştır. Onlara Hazreti Âdem Aleyhisselâmdan itibaren bilinen ve bilinmeyen sayısız denecek kadar çok nebiler, peygamberler ve elçiler göndermiştir. Fakat Peygamberimiz vasıtasiyle en son dinî, medenî gerçekleri verdikten sonra artık insanlıkla aracı ile temasta bulunmağa lüzum görmemiştir. İnsanlığın kavrayış derecesi, aydınlanma ve olgunlaşması sayesinde her kulun doğrudan doğruya tanrısal düşüncelerle temas kabiliyetine eriştiğini kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki, Cenabı Peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve kitabı, en eksiksiz kitaptır.
1922

Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Muhammed bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.
1923

Bizim dinimiz en mâkul ve en tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lâzımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.
1923

Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla alâkası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler zamanın yeniliklerine uymayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, beyinledir.
1923

Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor.
1923

Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, islâmın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinîdir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı.
1923

Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Şuura aykırı, ilerlemeye mâni hiçbir şey ihtiva etmiyor.
1923

Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalb ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.
1923