Gönderen | Mesaj |
|
Benden bu kadar (munush)
1235
|
|
23 Ocak 2006 Pazartesi
11:59:23
|
|
|
gitmek....
Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.
"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.
Can Yücel |
|
|
|
Benden bu kadar (munush)
1235
|
|
23 Ocak 2006 Pazartesi
13:16:26
|
|
|
bence hayat ayna gibi bisey... sen onu seversen oda seni sevecektir ... hayat ona tutunanı sımsıkı tutar...
|
|
|
Benden bu kadar (munush)
1235
|
|
23 Ocak 2006 Pazartesi
13:51:11
|
|
|
ya bence bu kadarda kaderci olmayalım arkadaslar...evet yazılmış bi kader var..ama insan sonunda yine kendisi seciyor...
ben o kadar cok yasadim ki bunu... hayat bi ayna.. kimileri çin şu kar felaket... kimileri için özlem.... nasıl görmek isterseniz..öyle görünüyor...
|
|
|
Benden bu kadar (munush)
1235
|
|
23 Ocak 2006 Pazartesi
14:03:26
|
|
|
aaa noluyo yaaa simdi onur bey cok sükür kader inancım var ama ben baska biseyden söz ediyorum. ya bence herseyi hayata yüklemek yanlış. insanın hayatında bazı dönüm noktaları vardır.tabiki anneni babanı vs.secemezsin ama işini, eşini secebilirsin. dinini,takımını bile seçersin yaw bunlar gibi biçok şey insanın hayatını etkiler..yazılmış bişey var ama lütfen yani!!!! o kadarda diil..
|
|
|
Benden bu kadar (munush)
1235
|
|
23 Ocak 2006 Pazartesi
14:22:08
|
|
|
evet kesinlikle katılıyorum sonunda cok şükür
|
|
|
Benden bu kadar (munush)
1235
|
|
1 Şubat 2006 Çarşamba
08:45:23
|
|
|
Eğer
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
Arkalarında doldurulması
Mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
En güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
Çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
Hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
Kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
Son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
Meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
Beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
Yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
Son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
Her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
Dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
Namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
Sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
Kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık Gizlendiğine belki de,
Kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
İhanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya Kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
Ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
Tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
Can Yücel
|
|
|
14 Şubat 2006 Salı
19:55:19
|
|
|
Kaçmaya çalıştığın gerçek,
Birgün karşına çıkacak.
Ve işte o gün
Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varlığını seviyorum,
Yokluğunu seviyorum
Sana ulaşamadığım dakikalarda.
Seni duymayı
Seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüşünü seviyorum.
Her bana bakışında
Gözlerinede okuduğum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
|
|
|
14 Şubat 2006 Salı
19:55:59
|
|
|
SON VEDA
Bir sonbahar günüydü...
Kirpiklerimden yağmur boşalıyordu
Ve sen gidiyordun...
Dağlıyordu her bir adımın
Yüreğimin en gizli köşelerini
Sen... Bakmadan ardına
Savrulan kuru yapraklar
Estiriyordun üzerime
Yıkılıyordum her çiğneyişinde
Islak yolları...
Sen yüreğimin kurşunlandığını
Bense sensiz geçecek günlerin Sayısını bilemiyordum
Üşüyordum düşündükçe yalnızlığımı
Ve sen...
Büyük bir kararlılıkla
Gidiyordun sevdiğim
Yer ayağımdan kayıyor,
Düşüyordum...
Ve yağmur yağıyordu
Ölü toprağı kokuyordu İstanbul
Sen giderken...
ÖLÜYORDUM...
GÖRMÜYORDUN...
(alıntı)
|
|
|
14 Şubat 2006 Salı
19:56:34
|
|
|
Öyle bir kabustu ki..
Sen yoktun..
Hasret yanımıza değil
Tam içimize düşmüştü..
Ölümün girdabına kapılıyorduk !
Sen acı içinde..
Ben sensizlikte..
Yavaş yavaş çürüyorduk
Düşen ilk yaprak senin
Ardından benim oluyordu..
Sen solarken başka topraklarda..
BEN SENSİZ ÖLÜYORDUMMM . . .(=
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
11:52:48
|
|
|
SAĞOL FATİH ..
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
11:59:39
|
|
|
HADİ CANIM DURABİLECEKMİSİN
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
12:05:46
|
|
|
GİDENE DUR DİYEMEM GİDEN GİDER ZATEN SEVENE SEVME DİYEMEM SEVEN SEVER ZATEN GİDENİN YOLU İÇİ AÇIK OLSUN ARKADAŞLAR KALANLAR BİZİMDİR
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
12:09:18
|
|
|
ODA MÜNASİPTİR
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
12:17:20
|
|
|
Dİ
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
13:11:33
|
|
|
tamam bitanesini silelim o zaman fazladan yer kaplamasın
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
14:27:22
|
|
|
|
|
|
6 Mart 2006 Pazartesi
16:10:47
|
|
|
hiiiiiiiiiiiç
|
|
|
7 Mart 2006 Salı
11:51:35
|
|
|
OOOO NOLU BAKALIM BURDA BİRİLERİ İLANI AŞK FALAN MI EDİYO
|
|
|
7 Mart 2006 Salı
11:59:55
|
|
|
|
|
|
7 Mart 2006 Salı
12:07:28
|
|
|
AMİNNNNNNNNNNNN
|
|