|
Gönderen | Mesaj |
|
17 Eylül 2005 Cumartesi
16:00:16
|
|
|
merhaba arkadaslar yenı bı grup actım kendime deil hepimize hepinizi orda gormek bana mutluuk verir bu grup çogu gruptan deişik olcak herkes ozgur ve yasak denilen bi kelime gecmiyor buyrun beklerim grubun adı
eylen jix
|
|
|
17 Eylül 2005 Cumartesi
23:48:51
|
|
|
OFIS'TE BİR GUN
Kaan her zamanki yalanci telasla ofise girer.
SEF: Ooo, Kaan bey nerelerdesiniz? Kötü bir sey olmamistir insallah...
(Yine geç geldi hiyar.)
KAAN: Sormayin müdür bey, basima neler geldi bir bilseniz! (Ulan bu
da beni her gün kapida bekliyor herhalde...)
SEF: Hayirdir n'oldu? (Gözleri kan çanagi, aksam odun gibi içmis bu hiyar!)
KAAN: Efendim dün halamin oglunun evinde kaldim , gecenin vakti
karakola düstük maalesef. (Inandi galiba. Isterse detay sorsun, yol
boyunca hikaye düsündüm)
SEF: (Inanmis gibi yaptim ya, gözleri parladi.Yol boyunca yalan
düsünmüstür zaten) Allah Allah geçmis olsun, gelin oturun söyle...
(Hala les gibi içki kokuyor it!)
KAAN: (O kadar da sakiz çignedik ama kokuya uyandi galiba lavuk) Simdi
efendim, benim dayimin oglu (lan demin halamin oglu mu demistim yoksa?
kedi ticaretiyle ugrasiyor...
SEF: (Oha! Uydurdugu meslege bak)Aaa, çok ilginç bir is. Para
birakiyor mu bari...
KAAN: ( Sanane lan parasindan) Sokak kedisi degil efendim, amcamin
oglu (Lan valla iyice karistirdim. Amcaoglu muydu, dayioglu mu?) Van
kedisi satiyor.
SEF: Eee, n'olmus, kedi mafyasiyla basi derde mi girmis? (Lafi soktuk
ama anlayacak adam nerede?)
KAAN: (Espri yapti hayvan) Yok efendim, öyle degil. Simdi teyzemin
oglu (Ulan suna bastan kuzen desene, is iyice moka sardi) Van kedisi
satiyor. Istanbul'da bu isi sayili adam yapiyor biliyorsunuz...
SEF: Bu meslek dalini ilk kez sizden duydum, sayisini bilemiycem.
(Yahu, laf sokmaya çalisacagima kafayi uçsam ya suna...
Neyse sakinleseyim)
KAAN: Neyse beyefendi, diger saticilardan biri, sokak kedilerini
toplayip gözlerine lens takiyormus meger (uçtuk mu ki?), sonra da
degisik göz renkleri var diye Van kedisi olarak satiyormus.
SEF: (Vay ki vay, vay ki vay! Bu itin idrarini tahlile göndericem,
alkol kafasi degil bu) Bakin siz su sahtekarlara...
KAAN: Kesinlikle haklisiniz efendim, neler var. Baksaniza, sen tut
hayvanlarin gerçek gözünün üstüne renkli lens tak, sonra da Van kedisi
diye sat... (Kesin abarttik)
SEF: (Onu anladik essek sipasi, gerisinde ne yumurtlayacan ben onu
merak ediyorum) Sizin kuzenin ne alakasi var ki bununla? (Kuzen dedim
ya, sevindi, gözleri parladi. Salak...Salaak... Salaaak...)
KAAN: (Kuzen dedi, valla kuzen dedi. Kurtuldum stresten) Efendim,
Istanbul'da ne kadar Van kedisi ticareti yapan varsa topluyorlar...
SEF: Dogru ya, zaten sayili... (Bunu dövmek de kesmeyecek, ne yapsam acaba?)
KAAN: Aynen öyle beyefendi. Neyse, evdeyim diye beni de aldilar. (Of
be, kurtulduk galiba)
SEF: (Karsi saldirinin zamani geldi), Neyse olayin ayrintilarini
okuruz gazetelerden, ilginç olay, kesin haber olur. (bakalim nasil
karsilayacak?)
KAAN: (Bunu da hesapladim dallama, ulan ne zekiyim be...) Yok efendim,
yapanlar bulundu. Sonra araya bir sürü insan girdi, bizim yegen (hay
anasini mictik) de suçsuz oldugu için, ticari itibari sarsilmasin diye
gazetelere yansimayacak olay...
SEF: (Bak, bak, bak. Yavsaga bak! Analitik düsünüyor ya, bunu da
hesaplamis. Analitik kötek aticam bu deveye) Neyse, geçmis olsun. Siz
bugün eve gidin, iyice bi dinlenin isterseniz. Moraliniz bozulmus,
uykusuz kalmissiniz... (Lan bi git, daha kapida yersin uçan tekmeyi.
Bu sefer girismezsem serefsizim)
KAAN: (Hisar'da manitalar bekliyor, tabii giderim kerizim. Lan bu
lambayi da müdür yapmislar ya buraya, helal olsun valla. He he he...)
Sagolun, aslinda iyi degilim, dinlensem gerçekten iyi olur... (Lan
herif saatini falan çikariyor, odunu yiyecez galiba, vazgeçelim) Ama
gece ne güne duruyor ki beyefendi, gece dinlenirim. Zaten geç geldim,
arkadaslara da ayip oldu...
SEF: (Saati bosuna çikardik, uyandi hayvan) E hadi yerinize geçin o
zaman. Tekrar tekrar geçmis olsun. (Isten kovmak tatmin etse, dakikada
kovucam da, dövmem lazim, söyle evire çevire dövmem lazim ki hincimi
alabileyim. Neyse bir dahaki sefere)
KAAN: Sagolun efendim, anlayisiniza tesekkür ederim (Lan gitse miydim
ki? Saati öylesine çikardi belki de...)
|
|
|
18 Eylül 2005 Pazar
00:39:33
|
|
|
İnterpol yeni bir istihbarat birimi kuracaktır. Tecrübeli elemanlar aramaktadır. Referanslarıyla beraber en az iki kişiden oluşacak ve ekip halinde çalışacak elemanlar tercih edilmektedir. CIA’dan, KGB’den ve malum ülkeden ikişer eleman gelir. İnterpol yetkilisi bir tavşanı alır ormana bırakır ve yarım saat bekledikten sonra CIA elemanlarından yakalamasını ister.
CIA elemanları süratle ormana dalarlar ve iz sürerler. 3 gün sonra gelirler. Ellerindeki örnekleri analiz etmek için laboratuvara ihtiyaç duyduklarını belirtirler.
İnterpol yetkilisi KGB elemanlarına “buyrun” der, sıra sizde der. KGB elemanları süratle ormana dalarlar. Biraz sonra ormandan dumanlar yükselmeye başlar. Koşarak ormandan çıkarlar. Kendilerini zor kurtarmışlardır. “Hain, rejim düşmanını yok ettik” derler. Yanmış bir parça bularak ispat etmeye çalışırlar.
Sıra üçüncü grup ajana gelmiştir. Yetkili, başka bir tavşanı diğer bir ormana bırakır ve yarım saat bekledikten sonra ajanlardan yakalamasını ister.
Ajanlar süratle ormana dalarlar. Yarım saat sonra telsizle bildirirler: “yakaladık geliyoruz”. Biraz sonra gözükürler. Hırpalanmış ve bitkin bir haldeki bir ayıyı kollarından tutmuşlar sürükleyerek getirmektedirler. Ayı bir taraftan da bağırmaktadır:
“Her şeyi itiraf edeceğim, ben aradığınız tavşanım, ben o hain tavşanım.... yeter ki....”
|
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
13:02:27
|
|
|
Evin bakıcısı ütü yaparken, evin kücük yaramazı da salonda oyuncak
treniyle oynuyomuş..
derken bakıcısı bir kulak kabartmis ki oglan soyle bagiriyor:
- EVET..!! SON DURAGA GELDIK..!! DUYMADINIZ MI ALLAHIN CEZALARI HALA NE
OTURUYOSUNUZ?? ÇABUK DEFOLUN İNİN ASAGI..!!!
Bunlari duyan bakıcı neye ugradigini sasirmis dogru salona kosmus: - Sen
nerden ogrendin bakiyim boyle konusmayi?? Ne kadar ayip..simdi dogru odana
gidiyosun tam 2 saat cezalisin...bi daha da agzindan oyle kotu sozler
duymiyim..!!
Ve 2 saat sonra kucuk afacan tekrar salona donmus, treninin basina
oturmus... bakıcısı da mutfakta yemek yapiyomus, derken yine oglanin
konusmalarini duymus:
- Sayin yolcularimiz, iste son duraga geldik.. Umariz cok guzel bir
yolculuk gecirmissinizdir... Lutfen esyalarinizi trende unutmamaya dikkat
ediniz... Trene yeni binen yolcularimiz, sizin de cok guzel bir
yolculuk gecirmenizi diliyoruz.. kucuk bagajlarinizi koltuklarinizin
altina koyabilirsiniz..bu arada unutmayin yolculuk sirasinda sigara icmek
yasaktir.. bunlari duyan bakıcısı az onceki cezanin ise yaradigindan
memnun gulumserken;
oglan konusmasina devam etmis:
- ayrica iki saatlik rötar yuzunden mutfaktaki o...pu adina hepinizden
özür dileriz...!!
|
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
13:04:46
|
|
|
HANGI ULKE VATANDASI DAHA AVANTAJLI
JAPON OLMANIN FAYDALARI
-Bakkalınızdan Japon yapıştırıcısı isterken gururla " - Şu bizim
yapıştırıcıdan versene" dersiniz.
-Çok kiloluysanız zayıflamak için milyonlarca lira harcamaz aksine
Sumo Güreşçisi olup üstüne para kazanabilirsiniz.
- " -Adamlar yapmış ağbi! "diyerek hep kulaklarınızı çınlatırlar.
- Devleti yönetenlerin koltuklarını bırakmaları için ölmelerini beklemezsiniz.
iNGiLiZ OLMANIN FAYDALARI
- Her zaman için beyaz atlı prensin kapınızı çalma ihtimali
vardır(Prens Charles! ) .
- Ve üstteki mantığa göre kaynananız bir kraliçe olabilir.
- Hiç bir baltaya sap olamazsanız, bir tamirhanede " ingiliz anahtarı
"olabilirsiniz.
- ingilizceyi su gibi konuşursunuz. (!)
ETiOPYALI OLMANIN FAYDALARI
- Solarium için milyonlarca lira ödemeniz gerekmez.
- Diet yapmak için kasmazsınız.
- Tüm yardım konserleri sizin için yapılır.
- Akrabalarınız ya basketbolcu ya şarkıcı ya da dansçıdır.Aç ayı
oynamaz lafını altüst edersiniz.
AMERiKALI OLMANIN FAYDALARI
- Kendinizi iyi hissetmeniz ve Amerikalı olmanın hazzını ve gazzını
almak için, herhangi bir Amerikan filmini seyretmeniz yeterlidir.Eğer
hala övünmekten böğ gelmemiş ve kusmamışsanız.
- Her zaman ülkeniz savaştadır ama size zarar gelmez..
- NBA maçlar ını izlemek için sabahın köründe kalkmazsınız..
- Her apartmandaki 10 kişiden 5 'i dünyayı kurtaracak güçtedir..
Düşman ister uzaylı olsun isterse bir göktaşı ... (örnek: Rambo,
terminator, v.s..)
ÇiNLi OLMANIN FAYDALARI
- Çocuğunuzun ismini tabak çanak kırıp koyabilirsiniz. Çang, Çung, Çing gibi..
- Uzaydan görülebilen tek insan eseri olan " Çin Seddi" ni
gerçekleştirmiş olmanın gururunu yaşarsınız..
- Uzağı net görmek için gözlerinizi kısmanız gerekmez.
- Tek yataklı oda parası verip üç kişi yatabilirsiniz.
FRANSIZ OLMANIN FAYDALARI
-ingilizce bildiğiniz için değil, bilmediğiniz için hava atarsınız(
Yani onlar öyle sanıyor) ..
- Her şeye Fransız kalabilirsiniz..
- Fransızca küfür bile etseniz şiir okuyosunuz sanırlar...
iTALYAN OLMANIN FAYDALARI
- Kaybolmazsınız. Çünkü her yol Roma'ya çıkar.
- Herkesin sırtını yaslayacak bir dayısı vardır,özellikle Sicilya
dolaylarında...
- Dünya kızları, yakışıklılıkta hep sizi örnek gösterir..
- Doğan SLX fiyatına FERRARi alabilirsiniz( Abartık ama olsun! Eee..
Böyle vergilere böyle espri!) ...
VEE TÜRK OLMANIN FAYDALARI
- 2050 yılında dünyanın tek hakimi olabilirsiniz(Çünkü herkes uzaya
çıkmış olacak)...
- Eğer dünyanın hakimi olursanız, uzaydan gelebilecek UFO lara taş
atıp onları korkutup, kaçırabilirsiniz( UŞAK da yaşanmıştır) ..
- Restoran, lokanta gibi yerlerde masaları birleştirebilir ortaya bir
salata söyleyebilir, masanın kısa bacağının altına katlanmış kağıt
koyabilirsiniz...
- Otobüs, uçak, hastahane, vb. gibi cep telefonu kullanmanın yasak
olduğu yerlerde gizli gizli cep telefonu ile konuşabilir, plajda cep
telefonunuzu mayonuza sıkıştırabilir ve herşey çok normalmiş gibi
davranabilirsiniz..
-işsizlik, üretimsizlik, sosyal eşitsizlik, trafik canavarı, enflasyon
ve sonu gelmeyen zamlarla canla başla mücadele ederek, " ülke
yönetmecilik "oynayan siyasetçilere yıllarca katlanarak " Varolmanın
dayanılmaz eziyeti "ve"insanoğlunun dayanıklılık gücü" konularında
bilimsel araştırmalara katkıda bulunabilirsiniz...
Evet şaka bir yana, aslında nerede yaşadığınız değil, nasıl
yaşadığınız daha önemli değil mi? Victor Hugo ne güzel söylemiş...
|
|
|
21 Eylül 2005 Çarşamba
17:31:55
|
|
|
Anne ve Babası ile uzun bir tartışmadan sonra bıyıkları yeni terleyen
delikanlı, bavulunu toplamış. 'Sakın beni durdurmaya kalkmayın .. Ben
Heyecan istiyorum.. Coşku istiyorum. Bol para, güzel kızlar
istiyorum.. Bu evde bunların hiç biri mümkn değil ..'
Sonra kapıya doğru yürümüş.
'Dur' diye bağırmış, babası arkasından
'Size söylemiştim, beni durdurmaya teşebbüs etmeyin diye geriye
bağırmış delikanlı..'
'Dur' diye yeniden bağırmış babası, oğlu bahçe kapısından çıkarken…
'Dur … Beni bekle…'
Şansız Doktor
Şoför çarptığı yayayı teselli eder:
- Şansınız varmış, size çarptığım yer tam doktorun
muayenehanesinin karşısı.
- Yerdeki inleyerek cevaplar:
- İşte o doktor benim.
Servet
Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir işadamınla
röportaj yapmaktadır. Sorar:
- Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl
oluşturduğunuzu anlatır mısınız?
- Zevkle… 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı'nın etkileri
yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka bir şey
yoktu. Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama kadar onu
parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10
sentle 2 elma aldım ve onları da sattım. Böyle çalışarak, bir ay
sonunda, 10 dolardan fazla para kazanmış oldum. Ertesi ayın başında
karımın halası öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı.
Daha Çok İstiyor
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
- Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
- Hayır düşmedim. Arkadaşımla dövüştük.
Ben de yarın onun gözünü şişireceğim.
- Sakın ha! Dövüşmek iyi bir şey değil. Ben sana yarın pasta
çörek vereyim. Arkadaşına da ver barışın. Güzel güzel oynayın olmaz
mı?
- Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü. Annesi merakla sordu:
- Yine ne oldu?
- Arkadaşım yaptı, daha çok pasta ve çörek istiyor!
|
|
|
22 Eylül 2005 Perşembe
09:08:42
|
|
|
Kadının biri bir petshop a gider ve "bir papağan almak istiyorum" der.Mehmet ismindeki petshop sahibi
-"Hanımefendi elimde bir tane papağan kaldı fakat bu papağan çok küfürbaz almak istemezsiniz sanırım" fakat bir papağan sahibi olmak isteyen kadın
-" Hayır almak istiyorum" der ve papağını alır. Evine geldiğinde bir bakar ki gerçekten papağan kadını her eve geldiğinde'hoşgeldin orospu' diyerek karşılar. Buna dayanamayan kadın papağanı alır ve petshopa geri götürür. Mehmet bey bu papağan gerçekten çok terbiyesiz. Her eve geldiğimde beni hoşgeldin orospu diyerek selamlıyor ve ben buna dayanamıyorum. Papağını geri getirdim ve paramı geri istiyorum. Fakat o anda paraya ihtiyacı olan Mehmet bey hanımefendi merak etmeyin birkaç gün bana bırakın ben terbiye edeyim daha sonra gelin alın... Kadın inanmayarak da olsa tamam der ve gider. Mehmet papağanı alır ve bir çaydanlık su kaynatır. Ne diyeceksin lan kadın eve geldiğinde diye sorar papağana
-"Hoşgeldin orospu diycem." der. Bunun üstüne papağanın kafasını kaynar suyun içine sokar ve tekrar sorar.Papağan yine aynı yanıtı verir. Bir olur , iki olur ve papağan işkenceye dayanamaz
-"Hoşgeldiniz hanımefendi diycem" der. Ertesi gün kadın gelir ve Mehmet bey kadına papağanı terbiye ettiğini söyler. Kadın bunu kontrol etmek istediğini söyler ve papağana sorular sormaya başlar. Ben eve geldiğimde bana ne diyeceksin?
-"Hoşgeldiniz hanımefendi" diyeceğim der papağan. Kadın çok şaşırır ama emin olmak için devam eder. Peki yanımda bir kız arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?
-" Hoşgeldiniz hanımefendiler" diyeceğim peki yanımda bir erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?
-"Hoşgeldiniz beyfendi" diycem. peki yanımda 2
-3 erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin? Papağan biraz duraksar ve cevap verir :
-"Oğlum Mehmet suyu kaynat bu karı harbi orospu!!!"
|
|
|
22 Eylül 2005 Perşembe
10:32:21
|
|
|
>RAFET ELMASAL(25) egerli BÜYÜKÜM, size bir sorunsalimi anlatmak
istiyorum. Son 3 AYDIR karimla BILGISAYAR Karsisinda SANAL SEKS
yapiyoruz
ama, karim tatmin olmuyor. Sizce klavyenin BOYU mu önemli, yoksa ISLEVI
mi?..
>
>Haydar Dümen:Bence senin geri zekaliligin daha önemli evladim. Bir an
önce bir psikiyatrise filan git de, balans ayarini yapsinlar. Öptüm
çocugum bu evladim. Unutmadan, biliyorsun ben ayni zamanda
psikiyatristim,
muayane için
>bana gelirsen sana bir güzellik yaparim; 100 milyon olan vizite
ücretini senin için 95 milyona indiririm. Seni gidi köftehor seni...
>
>Berkant Ceviz(37) egerli Haydar Abicigim. Bu yasima geldim hala bir
kizin elinden tutabilmis degilim. Çünkü ne zaman bir kiz görsem,
ellerine
degil memelerine uzatiyorum ellerimi. Sizce çok mu utangaç bir yapiya
sahibim, ben
>ne zaman bir kizin elinden tutabilirim?..
>
>Haydar Abin:Utangaçmis, çüs!.. Senin gibisine düpedüz sapik derler.
Bence en
>kisa zamanda bir cerraha görün ve bilimum cinsel uzuvlarini aldir,
ondan sonra zaten kizlarin ellerinden baska bir yerlerini düsünemezsin.
Acil sifalar evladim.
>
>Mahmut Lakayit(27):Abicigim esimle evleneli 2 yil oldu ama hala su
malum isi
>yapmadik. Esim her gün geç saatlerde eve geliyor ve yattiktan sonra da
basim
>agriyor deyip uyuyor. Bana bir akil verin abicigim.
>
>Haydar Abin:Evladim biz buna tip dilinde kisaca semptomus boynuzus
diyoruz. Uzman bir hekime görünürsen eminim bu teshisi koyacaklardir.
Çaresi yok gibi
>bir sey, tek sansin o kadini bosayip basi agrimayacak ve dolayisiyla
senin de basini agritmayacak bir hatun bulup evlenmek. Geçmis olsun
canim
evladim...
|
|
|
22 Eylül 2005 Perşembe
16:45:52
|
|
|
Adamın biri eczaneye girmiş ve kendine sıra geldiğinde :
Bir paket prezervatif lütfen! demiş.
İçerideki kadın müşteriler rahatsız olup çıkmışlar. Adamın, diğer
müşterilerin arasında hiç çekinmeden böyle bir istekte bulunmasına
sinirlenen eczaneci :
- Sen utanmaz mısın kardeşim ? Çık dışarı, bunu kibarca istemesini öğren,
sonra gel demiş.
Adam çıkmış ve birkaç saat sonra, gene içeride müşteriler varken gelmiş.
Eczaneciyle şöyle bir bakıştıktan sonra şeyini çıkartıp :
- Abi, ufaklığa uygun bir elbisen var mı ?
|
|
|
23 Eylül 2005 Cuma
11:59:22
|
|
|
Deve
Bir Fransız lejyoner bir gün Cezayir'de bir çölde devesiyle beraber yol almaya baslar.
Çölde giderken birden cinsel sapıklığı tutar, kudurur ve akli devesine takılır.
-"Ben bu deveyi becerecegim, her ne pahasına olursa olsun." der.
Deveyi becermeye çalışır beceremez, devenin sırtına çıkıp deveye sokmaya çalışır aşağıya kayıp düşer. Bir türlü beceremez. Fransız Lejyoner çok sinirlenir. Tam devenin üstüne çıkarken bir çiğlik sesi duyar ve çığlığın geldiği yere doğru koşar. Bakar ki bir herif bir kadına tecavüz ediyor. Kadın üzgün üzgün Fransız Lejyonere:
-"Ne olur kurtar beni!" der.
Fransız lejyoner adamın üstüne atlayarak adamı iyi bir pataklar ve adamı kaçırtır. Kadın derince bir oh çekerek Fransız lejyonere:
-"Sen cesur ve delikanlı bir erkeksin, dile benden ne dilersen, al artik seninim!" der.
Fransız lejyoner
-"Nasıl yani?" der.
Kadın :
-"Ne istersen iste yaparım." der.
Fransız lejyoner :
-"Az ilerde benim bi devem var, bi yardım beceryim o deveyi!.."
|
|
|
24 Eylül 2005 Cumartesi
12:30:19
|
|
|
Kaptan pilot uçagi kaldirmis, Amerikaya uçuyorlarmis. Yolculara
gereken
anonsu yapmis , anonsu kapatmayi unutmus.
Uçagi otomatik pilota baglamis ve sööle gerindikten sonra kendi
kendine
konusmaya baslamis.
-"Oohhhh bee, gidip sööle güzel bi s*çayim, sonra da hostesi
güsseellll
s*key*m demis."
Tabi bütün yolcular duymus. Hostes durumu kurtarmak, pilota haber
vermek
için tam kosacakmis ki, birinin valizine takilip düsmüs.
Adamin biri hostesi yerden kaldirirken
-"Acele etme bacim herif önce s*çacak" demiş....
|
|
|
26 Eylül 2005 Pazartesi
00:00:25
|
|
|
Ancak Türklerin yapabileceği icatlar
Bitmeyen piknik tüpü.
Sigara cepli çorap.
Topuğu basık ayakkabı.
Köpüklü su musluğu + şampuan konulan şofben.
Elektrik sayacı durduracağı.
Bujibaşı törpüsü.
Malzemeden çalındığı halde yıkılmayan bina.
Döner pişiren mikrodalga.
Laf atan korna.
Elektrikli kulak karıştırma makinası.
Minibüs arkasından para uzatmak için şöförün yanına kadar uzanan demir çubuklu tesisat.
Yolda yürürken bir yerlerin kaşındığını algılayan ve otomatik olarak kaşımaya başliyan alet.
Güdümlü anne terliği.
Sıcak su ısıtmalı maşrapa.
Kurban kesme makinesi.
Gerektiğinde kırmızı yanabilen yatak odası abajuru.
Körüklü dolmuş kapısı böylece minibüsçüler daha fazla yolcu alabilirler.
Basamakta durana çarpmıyan otomatik kapı.
Bacağı kesik gaziler için yarım otobüs koltuğu.
Deriye yapışan, suda kaymayı sağlayan deve güreşi mayosu.
Pembe dizi saatlerini dijital ekranında scroll eden bulaşık makinaları, buzdolapları.
Otobüste yan koltukta oturan kişinin gazetesini rahat bir şekilde okuma imkanı veren zoomlu gözlük.
Namaz vaktini hatırlatan müslüman guguk kuşlu saat.
Spor tutkunları için tribünlere yeni bir ses, taze bir soluk getiren küfür eden korna (korna başlığı değiştirilmek suretiyle istenen küfür seçilebilir).
Otomobil severler için meme yapmayan platin.
Düğmesine basıldığında "dü-lüü" sesi veren fake-akbil.
Dolma sarma makinesi (ki yapildi gururla satiliyor).
Kopüklü Türk kahvesi yapma makinesi (o da yapıldı).
Tavana değiştirilebilir duvar kağıdı, böylece atılan çiğ köfte yapıştığında tavanda iz bırakmayacaktır.
Enseye monte edilen otomatik burun karıştırma makinası.
Ağza takılan ve dişlerle şişe kapağı açmayı kolaylaştıracak açacak.
Bir ortamda bulunan kişilerle tanışmayı sağlayacak herhangi bir cihaz, gerçi bunu sağlayan bir alet icat etmişiz yakın zamanda. (bkz: turk genci tanışmak ister)
Halk tipi kaza hasar tespit cihazı. Arabaların üzerinde bulunan bir sensöra tutulur, arabalarda kaza sonrası ne kadar hasar olduğunu bildirir.
Şarjı hiç bitmeyen cep telefonu
Ben türküm abi diyen robot (bkz: i robot).
Polis kontrolünden önce kendiliğinden takılan emniyet kemeri.
Kahvelerde el altından kiralanacak okey ışınlama makinesi.
Radara yakalanmayı önleyen, ayrıca porno film de oynatabilen çok işlevli cd.
|
|
|
26 Eylül 2005 Pazartesi
18:28:11
|
|
|
Şikayet: Buzdolaplarındaki sebzelikler küçük.
Sebep: Yer Güney Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki tüketici toplantısı. Bu
isteğin nedeni sorulduğunda alınan cevap ilginç: "Yaz ayları pek sıcak
geçiyor. Ayakkabılarımızı içine koyup soğutuyoruz. Sebzelikler
büyütülürse daha çok ayakkabıyı içine koyabiliriz."
Şikayet: Klimamın randımanı düşük.
Sebep: Yer Elazığ'ın Maden ilçesi. Şikayette bulunan kişi mağarada
oturuyor. Dışarıdan mağaraya elektrik çekmiş. Yetersiz elektrik de
klimanın performansını düşürmüş ve mağarada yeterli soğumayı
sağlamamış.
Şikayet: Buzdolabının kompresörü bozuk. İyi soğutmuyor.
Sebep: Yer Erzincan. Sıcaktan bunalan evin hanımı raflarını çıkardığı
buzdolabının içine minderini koymuş oturuyor. Kapısı uzun süre açık
kalan buzdolabının da kompresörü bozulmuş.
Şikayet: Cattle'ım (su ısıtıcım) eridi.
Sebep: Yer İstanbul. Cattle'ın elektrikle çalıştığını bilmeyen müşteri
ısıtıcıyı ocağın üzerine koyarak suyu ısıtmayı denemiş. Ocaktaki alev
nedeniyle de 'cattle'ın dış yüzeyi erimiş. Aletinin erdiğinden şikayet
eden bir başka tüketici de 'el blender'ını tencerenin içinden
çıkarmadan yemeği pişirmiş.
Şikayet: Bulaşık makinem çalışmıyor.
Sebep: Yer Antalya. Yaşlı bir tüketici tam 12 kez makinesı için
çalışmıyor şikayetinde bulundu. Servis yetkilileri, bu şikayetler
üzerine 12 kez eve gitti. Ama makinede hiçbir problem bulunamadı.
Bunun üzerine şirket merkezinde olay değerlendirildi. Sonunda
anlaşıldı ki yaşlı hanım bulaşık makinesini çalıştırmayı
beceremiyormuş. Ve servisin gelip çalıştırması için bozuldu şikayetini
kullanıyormuş.
Şikayet: Bulaşık makinemin çıkış borusu tıkandı.
Sebep: Türkiye'nin değişik yerlerinden bu tip şikayetler geldi. Nedeni
araştırıldığında ev hanımlarının bir kısmının salça yapmak için
domatesleri sıcak suyla bulaşık makinesinde yumuşattığı, kiminin de
yıkanması zor bir sebze olan ıspanağı da bulaşık makinesinde yıkadığı
ortaya çıktı..
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|