|
Gönderen | Mesaj |
|
14 Haziran 2005 Salı
21:50:20
|
|
|
MAHKEME TUTANAKLARI
inanmasi güç ama asagidaki soru ve cevaplar gerçek mahkeme tutanaklarindan alinmistir.
SORU : Dogum tarihiniz nedir?
CEVAP : 15 Temmuz
SORU : Hangi yil?
CEVAP : Her yil
SORU : Hastaliginiz hafizanizi etkiliyor mu?
CEVAP : Evet
SORU : Peki ne sekilde etkiliyor?
CEVAP : Olaylari unutuyorum.
SORU : Bize unuttu*unuz bir seyi örnek olarak verebilir misiniz?
SORU : Sizinle yasayan oglunuz kaç yasinda?
CEVAP : Ya 38 ya da 35 Hangisi oldugunu hatirlamiyorum.
SORU : Ne kadardir sizinle yasiyor?
CEVAP : 45 yildir...
SORU : Kocaniz uyandigi zaman, size söyledigi ilk sey neydi?
CEVAP : Bana ''Neredeyim ben,Cathy?'' dedi.
SORU : Peki bu niçin caninizi sıktı?
CEVAP : Çünkü benim adim Susan...
SORU : Korna çaldiniz mi?
CEVAP : Kazadan sonra mi?
SORU : Kazadan önce.
CEVAP : Tabii; 10 yil boyunca...
SORU : Kadinin üç çocugu vardi degil mi?
CEVAP : Evet.
SORU : Kaçi erkekti?
CEVAP : Hiçbiri.
SORU : Hiç kiz çocugu var miydi?
SORU : Merdivenlerin bodrum katına indigini söylediniz.
CEVAP : Evet.
SORU : Ayni merdivenler yukari çikiyor muydu?
SORU : Ilk evliliniz nasıl sona erdi?
CEVAP : Ölümle.
SORU : Ölen kimdi?
SORU : Saldirgani tarif eder misiniz? >>>
CEVAP : Orta boyluydu, sakali vardi. >>>
SORU : Kadin miydi, erkek miydi?
SORU : Vücudu incelediginiz zamani hatirliyor musunuz?
CEVAP : Otopsi 18.30 da basladi.
SORU : Adam ölüydü degil mi?
CEVAP : Yok, masada oturmus, neden üzerinde otopsi yaptigimi merak ediyordu!
|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
08:57:07
|
|
|
Zamanında milyonlarca kullanıcısı olan ve alanında tek olan icq adlı chat programının yerini
şimdilerde mikrosft' un hizmeti olan msn messenger' ın almış olması
icq nun yapımcısı olan mirabilis adlı firmayı harekete geçirmiş ve icq' ya yeni ve süper bir özellik eklemişler...
Hizmetin adı :
Icq dan insan ışınlama !
İşte size icq listemdeki çirkin bir bayan ile konuşurken sıkılıp kendisini icq kullanarak yanıma ışınladığım o an ın resmi...
|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
09:42:09
|
|
|

|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
09:55:22
|
|
|

|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
09:56:05
|
|
|

|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
09:57:52
|
|
|
))
|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
09:58:42
|
|
|

|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
10:01:13
|
|
|

|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
10:02:04
|
|
|

|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
10:13:29
|
|
|
Günümüzde en çok kullanılan kelimelere bakarsak ne durumda olduğumuzu daha iyi anlayabiliriz sanırım.
Sanane, banane, seni ilgilendirmez, herşeye maydonoz olma, karışma, ilişme, konuşma, nasihat verme, nutuk çekme, kapa çeneni, elleme, dokunma, selam verme, bak işine, hadi naş naş, Allah versin, patron yok, borç isteme, yardım isteme vs vs...
Kainatın gelmiş geçmiş en geniş kapsamlı küfürleri de bizdedir herhalde. Küfürleri açıklamak için ayrıca bir sözlük çıkartmak gerekir. Saymaya kalkılsa her halde bir kaç gün yetmez hepsini sıralamaya.
Hatta güzel sözleri bile hakaretsiz kullanamaz olmuşuz.
Bugün çok güzelsin şerefsizim.....
Biz Türkler ya çok iyi olmuşuzdur canımızı feda etmişizdir, ya da hep hır gürle birbirimizi yemişizdir. Bu sıralar hır gür peşinde herkes maalesef.
Sevgili arkadaşlar, hepinizin SAKİN, ANLAYIŞLI, DÜŞÜNCELİ, SAYGILI, YARDIMSEVER, NEŞELİ, SABIRLI, SABIRLI ve illaki SABIRLI günler geçirmesini dilerim...
Saygılarımla...
|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
10:23:30
|
|
|
YAKAMOZ NEDiR?
Ben hayatimda ilk kez bir YAKAMOZ resmi goruyorum.
Sizlerin de ayni resmi gormek isteyebileceginizi dusundum...
Nedense herkes yanlis bilir,
Yakamoz
Ayin isiginin suya, denize vuran savki degildir.
Onun adi ayin savkidir.
Yakamoz aksine Ay olan gecelerde olmaz..
Yakamoz bir canlidir, latince ismi Noctiluca Milliaris olan bu canli
ayni bir ates böceginin denizde yasayan versiyonudur.
Limunisans maddesini vücudunda barindiran bu canliya dokunuldugunda bir isik saçar.
Bu canli bir planktondur, yani milimetrik boyutlarda bir canlidir.
Bunlardan milyonlarcasi bir araya geldiginde geceleri bir kayik geçerken,
veya bir balik sürüsü geçtiginde bu canlilara çarparak isik çikartmalarini saglarlar.
O yüzden balikçi sandallarinda yüksek bir direk ve bu diregin ucunda oturulacak bir yer
vardir. Balikçilardan biri buraya oturarak ay olmayan geceleri baliklarin
yakamoz yaparak geçtikleri yollari görüp dümenciyi oraya yönlendirirler.
Ve de o yüzden Lüfer avlarken Lüx isigi kullanilir, isik balik gelsin diye
degil misinanin degdigi yakamozlarin çikardigi isiktan Lüfer korkmasin
diye lüx isigi ile yakamoz isigini öldürmek için kullanilir. Kelimeleri
harcarken yanlislara düsmeyelim. Esasinda yakamoz (eger göreniniz varsa
bilir) olagan üstü bir seydir, yakamoz oldugunda denizde uzun floresan
lambalar yaniyormus gibi olur. Ama bunun için ay isigi olmamasi gerekir.
Ay isiginda (daha baskin oldugu için) göremezsiniz. O kadar muhtesemdir
ki, o anda tüm romantizim biter. Sanki uzaylilar gelmis gibi denize
yönelirsiniz. Bir de Yakamozlu ve Ay isiksiz gecelerde denize girince
piril piril uzayli gibi olursunuz.
Ekte, yakamoz adli canlinin bir de resmini bulacaksiniz, ama
hiç bir zaman bu kadar yakindan göremeyeceksiniz....
|
|
|
15 Haziran 2005 Çarşamba
10:49:49
|
|
|
2005 yılı Cem yılmaz Kehanetleri
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Uzaydan başlayalım: Mars'ta hayat olduğu kanıtlanacak mı?
Bence 2005'te Mars'ta su bulunacak. Ama akabinde bunun kuyu suyu olduğu, içilemeyeceği anlaşılacak.
Uzaylılar gelecek mi?
Ben bu soruyu bir röportaj için gittiğimizde Demirel'e sordum. Baktım ki her şeyi biliyor, cevap vermediği soru yok, dedim ki, "Efendim, Marslılar var mı?" Ben sandım ki, bu soru üzerine yüzündeki maskeyi çıkaracak ?mesela Ecevit çıkacak altından filan- ya da "Bu ne biçim soru" diyecek, şöyle bir baktı ve güldü yalnızca? Hiçbir şey demedi.
Saddam Hüseyin ne olacak?
Onun dublörleri yakalanmaya başlayacak artık? Kuyuda paralarla yakalanması hakikaten tam karikatürdü.
Sıra Bush'un yakalanmasına geldi mi?
O da Teksas'ta bir petrol kuyusunda, yanında bir milyon dolarla yakalanacak.
Bin Ladin?
Onun kellesine 50 milyon dolar veriyorlar ya, bir arkadaşla Sinan Çetin'i 'Bin Ladin' diye ihbar etmeyi düşünüyoruz. Kır sakallarına biraz rötuş yapıp tıpatıp benzetebiliriz.
Michael Jackson'ın çocukları taciz skandalı nereye varacak?
"Kaset çıkaracakmış, promosyon için yaptı" diyorlar. Geçen gün Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın gecesine çağrıldık. "Siz çocukların sevgilisisiniz" dediler. "Yanlış" dedim, "O, Michael Jackson?" Bundan sonra hiçbir sanatçı için "Çocukların sevgilisi" denemeyecek.
Tıp insan ömrünü uzatabilecek mi?
Evet, insan ömrü 400 yıl olacak, ama emeklilik yaşı da 360'a çıkarılacak. Dolayısıyla bir şey değişmemiş olacak.
Ozon tabakası delinecek mi?
O da artık delinsin be birader? Sahi Ozan Orhon dile biri vardı, ne oldu ona??
Bilgisayar teknolojisi dünyayı nereye götürüyor?
Bence yavaş yavaş teknolojiden sıkılıp geriye gitme dönemi başlayacak. Sonunda bu lap-top'ların, internet'in filan o kadar elzem şeyler olmadığı anlaşılacak. 2025'te yeniden homo erektus'a dönüşmüş olacağız. (hem "homo", hem "erektus" nasıl oluyor hiç anlamam ya?)
Pop Star yarışması nasıl bitecek?
Bence bundan böyle her meslekle ilgili yarışma düzenlenecek. En komik komedyen yarışması? En iyi avukat yarışması? En iyi beyin cerrahını seçmek için doktorların yarıştığını düşünsene?
Bayhan'ın durumu nasıl görünüyor?
Bayhan'lar ölmez/vatan bölünmez. Geçen gün bir yerde söyledim: "Sahneye çıkmadan önce birinin kafasına odunla vurdum. Tahmin ediyorum ölmüştür. Jüri oradan bana bir kanaat notu verir herhalde" diye?
Şimdi televizyonda yaşayan insanlar oluştu. BBG evinde yaşıyor, yarışarak evleniyorlar.
Eskiden 'sevişerek evlenmek' diye bir tabir vardı. Televizyonda artık böyle şeyler görmek istiyoruz.
Dizinden kurşunlanan kadınlar serisi sürer mi?
Yakalananların "Aklıma esti vurdum" dediğine bakılırsa bu, hepimizin başına gelebilecek bir şey gibi görünüyor. Bu da çok can sıkıcı tabii?
Televole salgını sürecek mi?
Bu ara biraz duruldu gibi? Bence bunda MİT müsteşarının "Komünizm gelir" uyarısı etkili oldu. MİT el koyunca dağıldılar. Herhalde insanlar "Komünizm geleceğine, magazinden vazgeçelim" dediler.
Halkımızın Pınar Altuğ'dan, oynadığı roldeki gibi yaşamasını istemesi diğer sanatçıları nasıl etkiler?
Allahtan ben hep kötü adam rollerinde oynuyorum. Gelip "Abi sen kötü adam taklidi yapıyorsun, ama bayağı düzgün adamsın. Ne sahtekârlık bu" diye kızamazlar ya?
Hatıra yazıp itirafçı olmak eğilimi baş gösterdi bir de?
Müjdat Gezen'e çok acımasız davrandıklarını öğrendik sonradan işin aslı ortaya çıkınca; ama doğrusu benim de ilk reaksiyonum şu oldu: Bir gün evde otururken "Yahu ben kimlerle yatmıştım hanım? Ver şurdan bakiyim not defterimi" demiş sanki? Bu herhalde bir sanatçı için yapılacak son şey olmalı? Ama biz işleri büyütmeyi severiz. Ben de olayların üzerine biraz 'abartma tozu' serperim ki mizah çıksın.
Bir yandan buralarda çok muhafazakâr görünen toplum, bir yandan da reklamlarda kadın bağını, prezervatifi görmeye başladı. Gelen seyircide, böyle bir açılıp saçılma hali gözlüyor musun?
Orada benim ölçütüm şudur: Aile içinde konuşulamayacak bir şeyi sahneye taşımam. Mahrem konular ne tonda konuşulabiliyorsa o tonda konuşurum.
Ama o ton reklamlarla, cinsel eğitim dersleriyle, internetle biraz genişlemedi mi?
Evet, ar damarına anjiyo yapıldı. Hani starlarda "Estetikse soyunurum" diye bir laf vardır ya... Ben de öyle diyeceğim: Estetikse açılın?
Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazanacak şanslıya 2005'te 10 trilyonla ne yapmasını tavsiye edersin?
Bakın hemen bir menü yazayım da ben hemen harcayıvereyim size o parayı? Hayaller suya düşsün:
Ulus Maya'da bir daire : İki milyon dolar?
Bir Ferrari : 340 bin dolar? Ferrari'nin taşıt pulu: 9,5 milyar?
Ev içi mobilya, elektronik eşya, beyaz eşya vs.: 750 milyar da oraya gitti.
Biletin çeyrekse, para bitti bile? Devam edelim:
Bir tekne: Bir milyon dolar.
Yani bu hesapla evi, arabayı, tekneyi alıyorsun, Üçüncü taşıt pulunu aldığın zaman para bitmiş oluyor. Hâlâ para arttıysa o da boşadığın eşin nafakasına gider.
Süreyya Ayhan Olimpiyat şampiyonu olabilecek mi?
Bence onun ikinci olması adettendir.
2005'te Cem Yılmaz'ın heykeli dikilecek mi?
Geçen gün Engin Ardıç, "Oğlum Cem, yanlış yoldasın" diye yazmış. "Bu memlekette heykelinin dikileceğini sanıyorsan, yanılıyorsun" diyor. Ben heykelimin dikileceğini sanacak kadar geri zekalı değilim, bir? İkincisi, Allah insanın heykelini diktirmesin, çünkü ne zaman heykelin dikilirse, o zaman kuşlar üstüne sıçar. Bu kaçınılmaz bir denklem yani? O nedenle heykelle işimiz olmaz.
Vizyona giremeyen filmin Gora'ya ne olacak?
Benim en çok ilgimi çeken soru bu? 2005'te izleriz diye umuyorum.
Türkü kaseti filan çıkaracak mısın?
Böyle haberler çıkınca tüylerim ürperiyor: "Kaset çıkaracak." Bir an düşünüyorum, "Yahu zevk benim değil mi, elime bağlama alır türkü söylerim, kaset yapar çıkarırım." Bunu sırf serserilikten yapabilirsin. Ama o kadar kolay olmuyor işte? "Türkülerimiz elden gidiyor"dan tut, "Senin üstüne vazife miydi"ye kadar gidebiliyor. Öyle radikal değişiklikler pek sevilmez bizim memlekette? İşin tuhafı, o radikal çıkış yaparak şöhret oluyorsun, sonra ciddi değişiklik istemiyorlar.
Saçını kazıttın diye herkes kazıttı, karizma yapmaya çalıştılar. Şimdi sen tekrar uzatıyorsun, millet sonuç alamadan damdazlak ortada kaldı.
Bizim Cem Yılmaz'lığımız kellere yaradı. Beni kel zannettiler. Daha toplumumuz dazlakla keli ayıramayacak durumda Can Bey?
Yılmaz Erdoğan'la ikili şov planlıyormuşsunuz?
Evet, dünya tarihini şöyle bir baştan değerlendirelim istiyoruz. Keşifler ve buluşlar. Bunlar gerçekten nasıl yapıldı, filan? Aslında çok klişe bir şeydir. Ama böyle iki kişinin başrolü paylaştığı çok sağlam skeçlerden oluşan kalabalık kadrolu bir şey planlıyoruz. Atıyorum, Tao nasıl bir adamdı, karısıyla cinsel hayatı nasıldı? Hem mimar, hem mühendis, hem ressam, hem bilgin olan Leonardo da Vinci bu kadar mesleği nasıl yapabiliyordu? Böyle şeylerden yola çıkarak bir dünya tarihi yapacaktık. Filmler karıştı araya? Erteledik. Ama Yılmaz'ın filmi de vizyona girdikten sonra yaz sonu başlayabiliriz.
2005 için kabus senaryon var mı? Mesela savaş çıkmış yeniden askere çağrılmışsın ya da bir gün şov yaparken seyirci akın akın dışarı çıkmaya başlamış gibi?
Valla en kötü senaryoya o kadar yakın bir hayat yaşıyorum ki? Bugün "Auto focus" diye çok enteresan bir film izledim. Televizyonla şöhret olmuş, eğlence hayatı içinde bir adamın 1978'de öldürülüşünün hikayesi? Orada görüyorsun ki, bir yanlış anlamayla meşhur olabilirsin, sonra o seni şöhrete kavuşturan vesile yine rastlantısal bir şekilde ortadan kalkabilir. Ve süper bir boşluğa düşüyor adam? Perişan oluyor. Çalışmadığı zaman aç kalabilecek bir noktaya geliyor. Bu tür mesleklerde bu türden bir kötü senaryo hiç de o kadar uzak değil. Onu hiçbir zaman unutmadım. Ama bu nasıl göğüslenir, onunla ilgili hiçbir fikrim yok. Problem şurada: Başkalarının ne dediği çok önemliyse sizin için o zor? Mesela sen, "Yerel bir gaze
|
|
|
7 Temmuz 2005 Perşembe
14:46:27
|
|
|

|
|
|
8 Temmuz 2005 Cuma
09:56:55
|
|
|
Çok güçlü, damizlik bir boga köyündeki tüm ineklerle çiftlesmis.
inekler
yetmeyince diger hayvanlara ve hatta köyün kadinlarina yan gözle
bakmaya
baslamis. bu durumdan rahatsiz olan köy ahalisi ne yapsak diye
düsünmeye
baslamis. köy ihtiyar heyeti toplanmis ve ünü tüm ülkeye yayilan
bogayi
devlet üretme çiftligine satmaya karar vermis bakicilari devlet üretme
çiftligine satilan bogayi ineklerin arasina salmis, aradan birkaç gün
geçmis
ancak bogada hiç bir haraket olmamis. agacin altinda gevis getiren
boganin
bakicisi yanina gitmis ve :
- boga kardes, köydeyken seni kimse tutamazdi, ne oldu hastamisin?
- eeee ne yapalim? artik devlet memuru olduk, demis...
Not: Devlet memuru arkadaşlar üzerinize alınmayın.
|
|
|
12 Temmuz 2005 Salı
08:56:59
|
|
|
yürüyüş yaparken zıplayıp tabelalara vuranların, evde gömlek, kravat ve süveterini çıkarmayıp sadece altına pijama giyenlerin, gazetelerdeki insan fotoğraflarına türlü çeşitli bıyıklar çizenlerin hikayesi...
"kopya kişinin kıldığı namaz geçerli midir?" diye soranların, uzaylı görünce taş atanların, işkembe-kokoreç yasaklanır diye ab'den soğuyanların, yeni dökülmüş betona imza atanların hikayesi...
haftasonu ödevini pazar akşamına sıtıştıranların, bi arkadaşa bakıp çıkanların, duvarlarına geyikli halılar asanların, cep mesajından destan düzenlerin hikayesi...
adaleti mafya tezgahlarında arayanların, susurluk'tan sadece ayran çağrışımı çıkaranların, mermi manyağı yapanların/yapılanların, her şeye ülkücü ad bulanların hikayesi...
otobüste cam kenarında oturan, akşamüstü hüzne dalan, aziz nesin'e rakı kadehiyle rahmet okuyanların hikayesi...
her şeye ama her şeye alaturka bir tını verenlerin hikayesi...
tebessümden öte bir şey var bu kitapta... belki muzip bir kahkaha, belki de derin bir iç çekme...
hal-i pür melalimiz işte...
(Vedat Ozdermiroglu'nun "selam dunyali ben turkum" adli kitabından..Tavsiye edebilecegim kadar eglenceli bir kitapti.)
|
|
|
12 Temmuz 2005 Salı
10:28:18
|
|
|
Kankiler.........
|
|
|
12 Temmuz 2005 Salı
16:10:09
|
|
|
1.BAYAN "HARBİ KIZ"
Şunları söyler:"Ahh box maçına bilet mi aldın!! Harikasın beee !!!!"
Halk arasında şu isimlerle bilinir: Delikanlı Kız, Bacı
Avantajları: Kafa dengi, eğlenceli
Dezavantajları: Bu tipler genellikle erkek gibi yapılı güçlü kuvvetli
olurlar..Kafasını bozarsanız hakkınızda hayırlısı olsun
2. BAYAN "CIYAK CIYAK"
Şunları söyler:"Seni serseeeeeeem!!!! Gel burayaaaaaa!!!!! Çabuk söyle
bu saate kadar nerdeydiiiiiinnnnnnnn!!!!!!!!!"
Halk arasında şu isimlerle bilinir: Cadaloz, Baş belası
Avantajları: Kendince size ilgi gösteriyor işte daha ne
Dezavantajları: Sürekli kafanıza bir şeyler fırlatır, uçan tekme
savurur her tarafınızı paralar.
3. BAYAN "MIZMIZ"
Şunları söyler:"Aaah başım.. ayağım... ayyy mideme ağrı saplandı.."
Halk arasında şu isimlerle bilinir: Mıymıntı, uyuntu, karın ağrısı
Avantajları: Sayesinde anatomi ve tıp bilginiz gelişir
Dezavantajları: Bulaşıcıdır!
4.BAYAN "PATRON"
Şunları söyler:"Çabuk kalk!! O kravat olmamış çıkar başka bir tane
tak!! Saçlarını biraz kestir!! Git para kazan!!!!"
Halk arasında şu isimlerle bilinir: Çokbilmiş,Müdire Hanım,
Diktatör,Terminatör (!!!!)
Avantajları: Çoğunlukla doğruları söyler
Dezavantajları: Yahu doğruları söylese ne oluuuuur söylemese ne
oluuur...
5. BAYAN "KARARSIZ"
>Şunları söyler:"Ay ben ne yapsam.. işten ayrılsam mı..evi
değiştirsem..saç rengimi değiştirsem..yoksa böyle iyi mi.. ayyy ya daha
kötü olursa.." Halk arasında şu isimlerle bilinir: Bayan Panik, Bayan
Kriz
Avantajları: Kolay ikna edilir, kolay sakinleştirilir
Dezavantajları: 2 dakika sonra her şey yeniden başlar
6. BAYAN "VAHŞİ"
Şunları söyler:"Bak ne diyorum.. gel senle bir güzel kafaları çekelim
ve sonra caddenin ortasında seviselim... daha önce yaptım, harika bir
şeydir!!"
Halk arasında şu isimlerle bilinir: Çılgın, Hızlı Kız
Avantajları: Her an her şeye hazırdır
Dezavantajları: Güvenilmezdir.. her an sizden başkasına gitmeye de
hazırdır
7. BAYAN "DONUK"
Şunları söyler:"Ne anlıyorsun bu çizgi filmlerden, bu abuk
fıkra-karikatürlerden..ne çocukça şeyler bunlar.."
Halk arasında şu isimlerle bilinir: Ruhsuz, Soğuk, Buz Kalpli
Avantajları: Hayatınızda olduğu sürece, arkadaşlarınızın sizin için
endişelenmesini sağlar......
Dezavantajları: ......tabii "arkadaş"diye bir şeyiniz kalmışsa
8. BAYAN "RÜYA KIZI"
Şunları söyler:"Seni her şeyinle çok seviyorum benim yakışıklı,
akıllı, tatlı sevgilim... seninle çılgınlar gibi sevişmek, seni çok
mutlu
etmek istiyorum"
Halk arasında şu isimlerle bilinir: Tanrıça, Kanatsız Melek
Avantajları: Eğlenceli, akıllı ve eşsizdir
Dezavantajları: Ya hiç karşınıza çıkmaz ya da karşınıza çıktığında çok
geçtir
|
|
|
12 Temmuz 2005 Salı
16:29:57
|
|
|
SORU : Dogum tarihiniz nedir?
CEVAP : 15 Temmuz
SORU : Hangi yil?
CEVAP : Her yil
----------------------------------------------------------
SORU : Hastaliginiz hafizanizi etkiliyor mu?
CEVAP : EvetSORU : Peki ne sekilde etkiliyor?
CEVAP : Olaylari unutuyorum.
SORU : Bize unuttuğunuz bir seyi örnek
olarak verebilir misiniz?
---------------------------------------------------------------
SORU : Sizinle yasayan oglunuz kaç yasinda?
CEVAP : Ya 38 ya da 35. Hangisi oldugunu
hatirlamiyorum.
SORU : Ne kadardir sizinle yasiyor?
CEVAP : 45 yildir...
----------------------------------------------------------------
SORU : Kocaniz uyandigi zaman, size
söyledigi ilk sey neydi?
CEVAP : Bana ''Neredeyim ben,Cathy?'' dedi.
SORU : Peki bu niçin caninizi sıktı? > >
CEVAP : Çünkü benim adim Susan...
----------------------------------------------------------------
SORU : Korna çaldiniz mi?
CEVAP : Kazadan sonra mi?
SORU : Kazadan önce.
CEVAP : Tabii; 10 yil boyunca...
----------------------------------------------------------------
SORU : Kadinin üç çocugu vardi degil mi?
CEVAP : Evet.
SORU : Kaçi erkekti?
cEVAP : Hiçbiri.
SORU : Hiç kiz çocugu var miydi?
----------------------------------------------------------------
SORU : Merdivenlerin bodrum katına indigini
söylediniz.
CEVAP : Evet.
SORU : Ayni merdivenler yukari çikiyor
muydu?
----------------------------------------------------------------
SORU : Ilk evliliğiniz nasıl sona erdi? >
CEVAP : Ölümle.
SORU : Ölen kimdi?
----------------------------------------------------------------
SORU : Saldirgani tarif eder misiniz? > >
CEVAP : Orta boyluydu, sakali vardi. > >
SORU : Kadin miydi, erkek miydi?
---------------------------------------------------------------
SORU : Vücudu incelediginiz zamani hatirliyor musunuz?
CEVAP : Otopsi 18.30 da basladi.
SORU : Adam ölüydü degil mi?
CEVAP : Yok, masada oturmus, neden üzerinde otopsi yaptigimi
merak ediyordu!
Mahkeme Dialogları (Gerçek kayıtlardan alınmış..!)
|
|
|
13 Temmuz 2005 Çarşamba
09:39:40
|
|
|
"TAMAMİYLE GERÇEK !! Profesör, öğrencileri ile birlikte Karadenizli hastanın yatağının başına gitmiş.. Onlara yeni bir hastalığn belirtilerini öğretecek.. Yatakta bitkin, kendinden yarı geçmiş vaziyetteki hastayı göstererek konuşmaya başlamış: "Bakın yüz rengi sarıya yakın.." "Gözler içeriye doğru çökmüş, o yüzden burun daha sivri görünüyor.." "En fazla değişik kas yüzümüzdedir.. Bakın kaslar tepki vermediğinden ifade anlamsız.. Çene aşağıya sarkmış duruyor.." Hasta da öğrenciler gibi dikkat kesilmiş dinliyor..Profesör bu bir batın sendromu belirtisidir diyecek, yerinden zorlukla dikilmeye çalışan hasta fırsat vermemiş.. Zor bela mırıldanmış: ''Sen sanki dünya cüzelisun.."
|
|
|
13 Temmuz 2005 Çarşamba
11:46:39
|
|
|
>>> >Soguk ve karli bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir isadami ve
>>>
>>> >sekreteriarabalarini terketmek zorunda kalirlar ve uzun bir yuruyusten
>>>
>>> >sonra usumusve islanmis durumdayken bir kulube bulurlar.Kulubede bir
>>> >yatak,
>>>
>>> >bir uyku tulumu ve bir suru battaniye bulunmaktadir.Geceyi gecirmeye
>>>
>>> >hazirlanirlar ve isadami bir centilmen olarak, yatagisekreterine
>>> >verir,"Ben
>>>
>>> >yerde uyku tulumunda uyurum" der. Sekreter yatagina yatar, adam
>>>
>>> >uykutulumunun icine girerek fermuari ceker. Bir sure sonra tam
>>>
>>> >uyumakuzereyken, sekreterinin sesini duyar;"Efendim, ben cok
>>>usuyorum."
>>>
>>> >Adam fermuari acar, uyku tulumundan cikar, birbattaniye alip kadinin
>>>
>>> >uzerine orter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumakuzereyken yine
>>>
>>> >sekreterinin sesini duyar;"Efendim, ben hala cok usuyorum." Adam yine
>>>
>>> >fermuari indirir, tulumdancikar, bir battaniye daha alip kadinin
>>>ustune
>>>
>>> >orter, uyku tulumuna girerekfermuari ceker. Tam uykuya dalacagi sirada
>>> >yine
>>>
>>> >duyar;"Ben yine coooook usuyorum". Adam yattigi yerden;"Bir fikrim
>>> >var."
>>>
>>> >der,"Burasi issiz bir yer. Neler oldugunu kimse goremez, istersen
>>>
>>> >evliymisizgibi davranabiliriz." Genc kadin kikirdar;"Tamam, bana gore
>>> >hava
>>>
>>> >hos." Adam yattigi yerden avazi ciktigi kadarbagirir;"OYLEYSE KALK VE
>>>
>>> >KAHROLASI BATTANIYEYI KENDIN AL!!!!!"
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|