|
Gönderen | Mesaj |
|
5 Ocak 2006 Perşembe
17:18:11
|
|
|
Ø Suçlu ayağa kalk!..Çocuklu bayana yer ver!..
Ø Daha son kullanma tarihine çok var, Yavaş iç şu meyve suyunu...
Ø Ödümü patlattın.. 80 yıla kadar ölürsem sebebi sensin.
Ø Maaş 250 milyon mu? Aaa başlarım böyle işe haa..
Ø Atı alan Üsküdar'ı geçti. Biz takibe devam ediyorum merkez. Tamam!..
Ø Kedi ulaşamadığı ciğere mundar der. Ondan sonra "Konuşan kedi"
olarak çok meşhur
olur.
Ø Kızımı ne doktorlar, ne mühendisler istedi. Bizde baktık evde
kalacak,size
verelim dedik, berber bey oğlum!..
Ø Çorbamdan kıl çıktı.. Beni kimle aldatıyosunuz garson bey?..
Ø Beni deniz tutar, Ali tutar, Cem tutae.. Severler beni..
Ø Bayram değil, seyran değil.. Allah Alah!... Bir türlü çıkartamadım
sizi..
Ø Hava korsanı uçağı kaçıracaktı,yapamadı.. Çünkü; uçağı kaçırdı...
Ø Rüyalar da hormonlu artık, akşam aksakallı nine gördüm...
Ø Oyunu ayakta alkışladım.. Ay yok şekerim, oturacak yer yoktu...
Ø Cinayet masası, idam sehpası, elektrikli sandalye, ölüm döşeği... Bu
ev
pek
tekin değil hanım.. Yürü gidelim...
Ø Zencinin biri denize düşerse ne olur? Tabii ki ıslanır..
Ø Dün kazı kazandan kaz kazandım )
Ø Yumurtanı sahanda mı yersin? Yoksa deplasmanda mı?
Ø Ağrı kesicin varda, Erciyes kesicin var mı?
Ø Oğlum Geldin mi? Hayır, daha gelmedim!
Ø Sigaraya ayrı, içkiye ayrı paramı veriyorsun. Tütün kolonyası iç..
Ø Ağlarsa anam ağlar gerisi playback yapar...
Ø Yıkanan Ton'a ne denir? Washington!
Ø Geçen gün bir taksi çevirdim, hala dönüyor!
Ø Cin Ali mavi mürekkebe düşerse ne olur? Blue Jean.
Ø Kitabım evde kaldı. Aaa ben kitabını evli sanıyordum!
Ø Mevlana neden çok dönüyormuş? Çift okey gelmişte ondan...
Ø Köfteyle möfte arasında ne fark vardır? Biri kıymadan yapılır diğeri
mıymadan...
Ø Fransızların nesi eksiktir? "Fran"ları tabii ki!
Ø Çok iyi göbek atan kazana ne denir? İyi oynayan kazansın!
Ø Tem otoyoluna muz düşerse ne olur? Temmuz...
Ø Yerin kulağı war benim de kulağım war. Ben yer miyim? Hayır yemem...
Ø Bir adam karısını dövüyormuş, kapı calmış karısını dövmeye bırakmış,
neden? Eşek
sudan gelmiş.
|
|
|
6 Ocak 2006 Cuma
17:58:54
|
|
|
Temel hastalanmis, doktora gitmis. Doktor
Temeli muayene ettikten sonra yeni dogum
yapmis bir kadinin memesinden sut emerse
hastaliginin iyi olacagini soylemis. Temel
kara kara dusunerek doktorun yanindan cikmis.
Nereden bulacagini , kimden isteyecegini
dusunurken aklina arkadasi Dursunun karisi
Fadime gelmis. *O yeni dogum yapmisti, rica
ederim* demis ve kapiya dayanmis. Kapiyi
Fadime acmis, Temel *Dursun evde mi?* diye
sormus. Fadime *yok* demis. Temel utana sikila
derdini acmis. Fadime de *Ne olacak ula alti
ustu bir kac damla sut, hem sevaptir gir
iceri
demis* Fadime memesini acmis
Temelin agzina
vermis. Temel memeyi emmeye baslamis.
Temel emdikce Fadime tahrik olmus. Dayanamaz
duruma gelmis. Temele *Ula Temel baska birsey
daha ister misin?* diye sormus. Temel *Ayip
olmaz mi?* diye yanitlamis. Fadime ihtirasli
bir sekilde
*Niye ayip olsun?* diye cevap
vermis. Temel *Iyi
oyleyse, bir iki tane de
biskui ver bari, icim ezildi* demis.
|
|
|
6 Ocak 2006 Cuma
17:59:30
|
|
|
CENNETTE NİKÂH.
Evlenme hazırlığı içinde olan bir çift trafik kazasinda ölüp Cennete giderler. Damat adayi durumu gorevli melege anlatarak evlenip Evlenemeyeceklerini sorar.
"Bir bakayım" der, gorevli melek.
Aradan 3 ay geçtikten sonra görevli melek magdur cifte Sevinçli haberi vermek için "Hersey ayarlandi. Sizi Evlendirebiliriz" der.
"Şey... Biz dusundukde, Acaba Evliliğimiz yürümezse bizi bosayabilirmisiniz ?" diye sorar Damat adayi.
Görevli melek gök gürültüsü sesiyle son derece kizgin bir Şekilde;
"Siz Manyak mısınız? Cennette bir imam bulabilmek icin 3 Ayımı verdim.
Avukat bulmak ne kadar surer tahmin edebiliyor musunuz?"...
|
|
|
10 Ocak 2006 Salı
11:40:39
|
|
|
0 dan 100'e ))
Üç adam oturmuş eşlerine aldıkları hediyelerden bahsediyorlarmış Birincisi demiş ki, "karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor." Diğer kisi anlamamışlar. "Ne aldın?" diye sormuşlar. "Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu." diye cevap vermiş. İkinci adam demişki, "Ben de geçen doğum gününde karıma 4 saniyede 0'dan 100'e çıkan bişey almıştım." Hemen anlamışlar tabi ki: "Heey, yoksa Ferrari mi aldın?" Adam gülümsemiş: "Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı." demiş.Bu sefer üçüncü adama sormuşlar: "Peki sen ne aldın karına?" Adam demiş ki: "Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor." Adamlar şaşırmışlar: "Atıyorsun!" demişer, "Öyle bir araba olmaz ki!" Adam cevap vermiş:"Araba aldığımı kim söyledi? İşte bunu aldım demiş ne aldığını görmek için tıklayın...
http://img193.echo.cx/img193/7475/adsz8oj.jpg
|
|
|
11 Ocak 2006 Çarşamba
19:45:46
|
|
|
http://www.komikler.com/komiktv/film.php?catid=&filmid=465&g=
gara ile 2 dakkalığına gülmeğe hazırmısınız..............
|
|
|
17 Ocak 2006 Salı
09:15:03
|
|
|
iki sarışın, anahtarları içeride unuttukları için bir arabanın
kapısını telle açmaya çalışırlar.
Biri diğerine "çabuk ol, yağmur başladı, ıslanıyorum" der.
Diğeri yanıtlar: "Ne farkeder? İçerde de ıslanacaksın, arabanın üstü açık."
|
|
|
17 Ocak 2006 Salı
11:31:29
|
|
|
Arkadaşlar....RELAX olabilirsiniz.... ))
grubumuzun katı kuralları yok....muhabbetiniz bol olsun.
|
|
|
17 Ocak 2006 Salı
11:45:26
|
|
|
Iki kadin dertlesiyormus. - Sorma hayatim demis biri, basima öyle bir felaket geldi ki,
anlatilir gibi degil.
- Hayrola, ne oldu?..
- Kocam yüzde 100 iktidar kaybina ugradi. Seks hayatim tamamen sona erdi.
Lafi oteki kadin almis;
- Güzelim demis, sen gene de haline sükret!. Ya benim durumum?. Benimki yüzde 300 iktidar kaybina ugradi!
"Yüzde 300"lafini duyan birinci kadin itiraz etmis:
-Hiç öyle sey olur mu ayol? Yüzde 100 kaybi anlarim da, yuzde 300 kayip nasil olur?
ikinci kadin anlatmis:
-Benimki geçen gün merdivenden iniyordu. Birden ayagi kaydi yere düstü. Hem parmagini kirdi,
hem dilini isirdi!
Bu dünyada iki samimi arkadaş varmış. Bunların dünya görüşleri birbirlerine tersmiş.
Biri, namazında niyazında, dünya malında gözü
olmadan, içki içmeden, karı kızla yatmadan camiden çıkmaz, öteki
ise onun yapmadığı her şeyi yapar yaptıklarını yapmazmış.
Derken sefahat düşkünü erkenden ölmüş. Aradan yıllar geçtikten sonra
sofu olan da ölmüş. Sofu dogrudan cennete gitmiş. Ağaçlar
altında yatıyor yiyor içiyormuş. Aklına arkadaşı gelmiş. Meleklere sormuş
cehennemde oldugunu isterse ziyaret edebileceğini
söylemişler Bu da kalkmıs arkadaşını ziyarete gitmiş. Bir de ne görsün
arkadaşının elinde nadide Fransiz şarabı, koynunda cennette
bile bulunmayacak derecede güzel bir kadın. Sofu hayretle "Bu nasıl iş ?
Sen dünyada da sefa sürdün burda da sürüyorsun. Nerede
Allah'ın adaleti" diye sormus. Arkadaşı derin bir ah cekerek
"bu benim için büyük işkence" diye yanıtlamis. Sofu yeniden "bu nasıl
işkence??" diye sormus. "Sorma" demiş arkadaşı "bu şişeyi görüyor musun?
Bunun dibi delik" "Ya o güzel kadın?" diye atılmış
Sofu. Cehennemdeki arkadaşı iç çekerek "Ah, ahhh, Onun da dibinde delik yok" demiş
4 rahibe papaz efendiye gunah cikartiyolar: 1.rahibe: "penisi uc
parmagimla tuttum" papaz: "dua et, uc parmagini kutsal suyla
yika" 2.rahibe: "ben avucladim" papaz: "dua et, elini kutsal suyla yika"
tam o sirada 4.rahibe atlar: "Papaz efendi once ben gidiyim
cesmeye. Ben agzimi hemen yikarim ama 3.rahibe kicini yikiycak uzun
surer."
|
|
|
17 Ocak 2006 Salı
11:46:04
|
|
|
SKORBORD
Temel, evli bir arkadaşını ziyarete gider. Evin hanımı çok güzel bir içki masası hazırlamıştır. Hep birlikte yiyip, içip sohbet ederler. Kimse zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. İçkinin etkisiyle, ev sahibi sızar ve horlamaya başlar. Kadın, Temel'e yaklaşır ve kulağına fısıldar:
- "Haydi biraz sevişelim." Temel sıkılarak:
- "Nasıl olur? Sen benim arkadaşımın eşisin. Hem sonra ya aniden uyanırsa?" der. Kadın, üstündeki son parça olan külotunu da çıkartırken:
- "Yer yerinden oynasa artık uyanmaz." der. Bunu üzerine Temel eğilir ve arkadaşının göğsünden bir kıl kopartır. Arkadaşının horultusunda hiçbir değişme olmaz. Bunun üzerine kadınla çılgınca sevişmeye başlar. Kadın, bir süre sonra tekrar sevişmek ister ve içli bir sesle:
- "Haydi bir daha." Deyince Temel, arkadaşının göğsünden bir kıl daha kopartır, horultu yine devam etmektedir. Bir kez daha sevişirler. Olay, sabaha kadar tam beş kez tekrarlanır. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, Temel bir kıl daha koparınca, arkadaşı homurdanarak söylenir:
- Bak dostum, bütün gece karımı durmadan s.ktin. Ses çıkartmadım. Ama beni skorbord olarak kullanmaya devam edersen, canına okurum ha!
ASKERLİK ANILARI
Adamın biri havacı olarak askere gitmiş. Uzun bir eğitim sürecinden sonra artık sıra aldıkları eğitim gereği atlayışlara gelmiştir ve komutanlarının emriyle bir sonraki gün yapacakları atlayışa hazırlanırlar. Atlayış gününden önceki akşam hiç kimse heyecandan uyuyamaz ama, adam herkesin tersine derin bir uykuya dalar ve bir rüya görür. Rüyasında rahmetli annesini görmüştür. Annesi adama aynen şöyle der:
- "Oğlum, yarin paraşütle atlayış yapma. Çünkü paraşütün açılmayacak."
Adam sabah bu korkuyla uyanır ama, asker olduğu için bu atlayışları yapmak zorundadır. Atlayış zamanı gelir ve böylece askerler uçağa binerler ve uçak havalanır. Komutanın emriyle askerler tek tek atlamaya başlarlar ve en son olarak uçakta adam ile komutanı kalır. Komutan adama atlamasını söyler ama adam hala daha gördüğü rüyanın etkisindedir ve komutanına atlayamayacağını söyler. Komutanı bunun nedenini sorunca adam gördüğü rüyayı komutanına anlatır. Komutanı gülerek adama:
- "Rüyaya inanılır mı? Der ve paraşütünü çıkarak adama verir. Adamın paraşütünü de komutan giyer ve böylece paraşütleri değiştirirler. Bunun üzerine adam rahatlamış bir şekilde uçaktan atlar ve kısa bir süre sonra paraşütü açılır. Adam derin bir oh çeker ve annesine seslenir:
- "Hani anne paraşütüm açılmayacaktı?" demeye kalmadan yanından hızla biri geçer. Dönüp baktığında düşen kişi komutanıdır ve komutanına bağırarak:
- "Komutanım nereye?" diye sorar. Komutanı da yanıt verir:
- Ananı s.kmeye...
SİX PENNY
Adamın biri İngiltere'ye gitmiş. Bir restorana girmiş ve makarnayı işaret etmiş. Lokantacı da "six penny" diye cevap vermiş. Temel şaşkınlıkla lokantadan çıkıp başka bir lokantaya girmiş ve yine makarnayı işaret etmiş. Bu lokantacı da diğer lokantacı gibi "six penny" diye cevap vermiş. Adam çok abaza hem de aç olduğundan dayanamamış ve adamı hemen oracıkta domaltıp düzmeye başlamış. Lokantacı da bir yandan kurtulmaya çalışırken, bir yandan da adama "no fuck, no fuck" diye bağırmaya başlayınca, adam lokantacıya şöyle demiş:
- "Ufak mufak işte ne yapalım? bununla idare et."
|
|
|
17 Ocak 2006 Salı
15:42:59
|
|
|
ACEMİ BİLGİSAYARCI
--------------------------------------------------------------------------------
WordPerfect'in yardım hattında banda alınmış bir telefon konuşması.
Bu konuşma sonrası help desk elemanı işinden kovuluyor.
Kovulduktan sonra da şirketi kendisini "Gerekçesiz" işten çıkardığı için mahkemeye veriyor.
- Yardım hattı, buyrun, nasıl yardımcı olabilirim?
- Bir sorunum var.
- Nasıl bir sorun?
- Yazı yazıyordum, birden bütün kelimeler gitti?
- Gitti mi?
- Yok oldu!
- Ekranda şu anda ne görüyorsunuz?
- Hiç bir şey.
- Hiç bir şey mi?
- Yazdığım hiç bir şey ekrana çıkmıyor.
- hala Wordperfect programında mısınız yoksa programdan çıktınız mı?
- Bunu nereden bileyim?
- Ekranda bir "C" harfi görüyor musunuz?
- Bir "hece" mi...
- Boş verin. Ekranda yanıp sönen bir çizgi var mı?
- Söyledim ya hiç bir şey yazmıyor.
- Monitör üstünde yanan bir lamba var mi?
- Monitör ne?
- Ekranı olan yer, televizyon gibi... Çalıştığını gösteren küçük bir lamba var mı?
- Bilmiyorum.
- Monitörün arkasına bakın, oraya bir elektrik kablosu giriyor olması lazım. Görebiliyor musunuz?
- Evet.
- Harika, o kabloyu takip edin duvarda elektriğe bağlı mı bana söyleyin.
- Bağlı
- Harika. Monitörün arkasına bakınca bağlı olan tek kablo mu gördünüz, yoksa iki tane mi?
- Görmedim.
- Tekrar bakar mısınız, ikinci bir kablonun da bağlı olması lazım.
- Evet buldum.
- Tamam, şimdi onu takip edin bilgisayara bağlı mı diye bakın.
- Kabloya ulaşamıyorum.
- Ulaşmayın, bağlı mı diye bakabilir misiniz?
- Olmuyor.
- Bir şeyden destek alıp eğilip bilgisayarın arkasına baksanız....
- Eğilmek dert değil, karanlık olduğu için bakamıyorum.
- Karanlık?
- Ofisin ışıkları kapalı, pencereden gelen ışık yetmiyor.
- Ofisin ışıklarını yakın.
- Yanmaz.
- Neden?
- Elektrikler kesik.
- Elektrikler mi kesik. Tanrım...!(kısa bir sessizlik) Bilgisayarın kutusu, kitapları her şeyi duruyor mu?
- Evet dolapta.
- Şimdi bilgisayarı sökün , aynen aldığınızdaki gibi paketleyin ve aldığınız dükkana iade edin.
- Durum bu kadar kötü mu?
- Korkarım öyle!
- Peki tamam. Onlara ne diyeceğim?
- "Ben bilgisayar kullanamayacak kadar aptalım" diyeceksiniz...
|
|
|
17 Ocak 2006 Salı
17:27:26
|
|
|
Akıl Testi
İki deliye iyileştiklerine dair son bir test yapılır...
Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar
kendi aralarında:
- Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına
gelmiş mi! demişler...
Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın
üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve:
- Buyrun beyler, yiyiniz. demişler...
Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya
girmiş
- Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!
Kadın Kulağı
Kazada kulaklarını yitiren adama kadın kulakları nakledilir...
Adamın biri kazada kulaklarını kaybetmiş. Araştırmaları sonucu
iyi bir plastik cerrah bulmuş, ve girmiş ameliyata.
Ameliyat sonrası bandajlar açıldıktan bir süre sonra: - "Aman
Allahım Doktor! Bana kadın kulakları takmışsınız!" diye bağırmaya
başlamış.
- "Kulak kulaktır!" demiş Doktor... "Kadını erkeği olmaz!"
- "Yanılıyorsunuz!" demiş hasta... "Herşeyi duyuyorum ama
hiçbir sey
anlamıyorum
|
|
|
18 Ocak 2006 Çarşamba
10:59:45
|
|
|
TIR şoförü orta yaşlı bir adam, kamyoncuların durup yemek yedikleri benzin
istasyonunda kahvaltısını ederken içeriye, deri ceketli, dev gibi üç tane
motorsiklet sürücüsü serseri girmiş...
Birincisi adamcağızın tabağındaki çorbada sigarasını söndürüp barın önündeki
sandalyeye oturmuş...
İkincisi adamın içtiği suyun içerisine tükürüp bardaki yerini almış..
Üçüncüsü de adamın tabağını ters çevirip arkadaşlarının yanına geçip oturmuş
..
Adamcağız en ufak bir itirazda bulunmadan, barı sessizce terk etmiş. Kısa
bir süre sonra serserilerden biri garson kıza dönüp;
-"Ne biçim herif bu? Erkekliği beş para etmezmiş!.." demiş.
-"Evet!" demiş kız,
-"Şoförlüğü de beş para etmezmiş... Biraz evvel benzinlikten çıkarken dev gibi tırı ile üç Harley Davidson'un üzerinden geçti!.."
|
|
|
20 Ocak 2006 Cuma
12:58:43
|
|
|
Nenenin mektubu
Amanın yavrım, ben öyle duyuyom, o kocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı moyalı, şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma ,saçları sokma, onlan bunlan düşüp kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska, şıbıldak gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyomuş... amanın onlara tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım. alceen gızın soyu sopu belli, saçı sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi derinde, eti budu yerinde olmalı. dizine otuttuvedin mi kucağın dolmalı, domuz hem evlenince pazara kadar değil, mezara kadar varmalı. eee hanım dediğini alaya kattın mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara attın mı yapışmalı. bu sözlerimi eyi dinle bakem, bi kulağından sok da öte kulağını tıka, çıkıvemesin len. senin nazlı eminen ne güne duruyo?
geçenlerde ekmek ediyodum. açcık hamurum kaldıydı. emine gelivedi. ''koley gelsin ninem'' diye artanını da o edivedi sağolsun. maşallah bi olmuş hopur hopur. dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah... amanin artanı da o edivedikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını kürüyüvedi. ben de ah benim ak topanım, gövercinim, kalem kaşlım, nazlı gülüm, mor zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha allah seni allı başlı gelinler edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı buğdeyler yağıvesin deye birçok dualar edivedim. giderken de senin hesabiyetine şööle ''e gelinim olmecen mi len?... sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu şuppudu öpüvediydim. amanin misler gibi kokuyo len. ee öpmek falan deyince o gül yüzün gülüyo de mi? seni gavurun piçi seni! emi güzel yavrım, yokluğun köz oluyo yüreğimde.
Dün ağşamüstü kırmızı fistanımı geydim de şööle cami duvarına doğru yukarı çıkıyodum. elimi ardıma kodum. bizim zartlak osman pencereyi açmış , ben de şööle oturdum. bir de iradyoyu sonuna kadar açtıttırmış da havaları dinliyon deyyodum. beni görüvedi, 'nineee!' dedi. ''eeey!'' dedim. ''gel de bi açcık oynayıvee'' dedi. ''beni mi deyyon a oğlum'' dedim. ''heee'' dedi. ''uleeenn ''dedim, ''benden geçti gari a yavrım, sen o garını, gıygıdı ibram'ın gızını bi cıscıbıldak soy, köyün delikanlılarını ünle, onların garşısında böyle şakkudu şukkudu bi oynatıve!'' iyi dememiş miyim len? sen olmayınca yokluğun köz oluyo yüreciğimde. gel gari yavrım. yollara bakıttırma, gözümüzden yaş akıttırma. gel gari yavrım, gel gari! he heey...
|
|
|
21 Ocak 2006 Cumartesi
09:16:14
|
|
|
ORMANDA BİR ÖGLENDEN SONRA MAYMUN AĞAÇTA OTURMUŞ RAKI İÇER...
YOLDAN GECEN TAVŞAN SORAR :
NE YAPIYORSUN MAYMUN KARDEŞ
M- RAKI İÇİYORUM ASLANI BECERİYORUM...
GEYİK GÖRÜR SORAR NE YAPIYORSUN MAYMUN KARDEŞ
M- RAKI İÇİYORUM ASLANI BECERİYORUM
TİLKİ SORAR?
MAYMUN AYNI CEVABI VERİR
ÇAKAL SORAR?
MAYMUN AYNI CEVABI VERİR
SONUNDA ASLANIN KULAĞINA GİDER BU SOHBET
ASLAN KALKAR GİDER MAYMUNUN YANINA:
ASLAN- HAYIRDIR MAYMUN NE İŞ DER
MAYMUN CEVAP VERİR:
NE OLSUN BE RAKIYI İÇİYORUM DÖT DÖT KONUŞUYORUM İŞTE
|
|
|
24 Ocak 2006 Salı
16:37:33
|
|
|
Bir gün zengin bi genç son model ferrarisiyle yolda ilerlerken ; karşısına çıkan kırmızı ışıklarda durmuş. Durmaya kalmadan arkadan korkunç bir sesle bir kamyon feraariye bindirmiş. Kazanın heyecanıyla kamyoncu inmiş arabadan ,başlamış genç çocuğa yalvarmaya:
- "Aabi affet beni, ben bu arabanın masrafını ödeyemem evde çoluk çocuk açlar aabi"
Şeklinde ağlayıp ayaklarına kapanmış. E genç çocukda sonunda dayanamamış:
- "Tamam peki peki"
deyip affedip koyulmuş tekrar yola.
Yolda arkası göçmüş arabasıyla ilerlerken tekrar bir kırmızı ışıkta durmuş veeeee....
Tekrar bi kamyon arkadan gelip arabaya çarpmış.
Tabi genç artık büyük bir sinirle arabadan inmiş. Arabaya çarpan kamyoncu ise hiç istifini bozmadan kafasını camdan dışarı çıkarmış:
- "Abi benim ben..."
|
|
|
24 Ocak 2006 Salı
16:52:50
|
|
|
OSMANLICA FİLM İSİMLERİ
robocop - zabit-ül demirdöküm
american pie - frenk kurabiyesi
the empire strikes back - binaenaleyh hücumü'l devlet-i muazzam
matrix - hayal-ül cebir
superman - adem ul fevkal beser
titanic: tekne-i devasaiye
the woman in red- kirmizili kadin - havva ul ahmer
contact: irtibat-i mahsusa
polis akademisi-medrese-ul zaptiye
problem cocuk-veled-ul maraz
Pi - rakkam-i tesadufiye
Kuzuların sessizliği - sükunet-i cemaat_ul kuzu
Zor ölüm - zahmet-ul vefat
Spiderman - haşeret-ül adem.
Million dollar baby - üçyüz akçelik sibyan
|
|
|
24 Ocak 2006 Salı
17:31:24
|
|
|
Tüp geçit
mısır hükümeti kızıl denizin altına tüp geçit yapmak için ihale açar.
ihaleye ingiltereden, amerikadan, japonyadan ve türkiyedende temelin
firması olmak üzere birer firma katılır. firmaları teker teker
mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler.
ingiliz firması:
- biz iki taraftanda eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve
denizin altında tam ortada buluşuruz. tüneller arasında maksimum 1
metre bir metre fark olur. 30 metrelik enindeki tüneldede 1 metreyi
rahatlıkla düzeltiriz derler.
amerikan firması:
-bizde ikitaraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz maksimum
50cm farkolur derler.
japon firması:
- biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. maksimum
20cm farkolur derler.
sıra bizim temele gelir.
temel:
-valla bizde iki taraftan kazmaya başlarız. ortada buluştuk buluştuk
buluşamadık iki tüneliniz olur der.
|
|
|
30 Ocak 2006 Pazartesi
15:46:50
|
|
|
Sene 1992, üniversite yillari. Anneannemin hac parasiyla zar zor
bir
bilgisayar kapatmisiz ama printer'a para kalmamis. Aksam vakti
printer'i
olan
bir arkadasa gidip aleti ödünç aldim, eve dönüp proje çiktisi
alacagim.
Ankara'da her kis oldugu gibi yerler yine buz.Kayip düser de alete
bir
zarar
veririm korkusuyla bir taksiye bindim. Daha
iki dakka olmadan polis
çevirdi,
taksici kenara çekti, sonra arabadan indi, kimligini gösterdi. Ben
kucagimdaki
cihazin inmemek için uygun bir bahane oldugu düsüncesiyle elde
kimlik
arabada
bekledim. Polis abi geldi, kapiyi açti, ve aramizda söyle bir
diyalog
geçti:
- O ne len ööle?
- Printer
- (yanindaki öteki polise dönerek) Ecnebi oolum bu.
Sonra gülümseyerek kapiyi kapatti, güle güle manasina ikisi birden
el
salladilar, tekrar yola koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra
söför
gene
kenara çekti, çünkü gülmekten arabayi kullanamiyordu.
-------------------------------------------
Olay ODTÜ'de geçiyo. Disarda bahar havasi; amfide kalkülüs dersi,
hem
de
Ingilizce. Insanlar seçimlerini dooru yönde kullanmis olacaklar ki
100 kisilik siniftan anca 15-20 kisi var içerde, onlar da kâat
falan
oynuyolar. Bi tek en önde bi kizcaaz dersi dinliyo. Aklina bisey
takiliyo
hocaya ingilizce soruyo surdaki nevaleyi tekrar anlatir misiniz
diye...
Hoca eyvallah
diyo, dönüyo, basliyo bütün konuyu yeniden, ama bu sefer
Türkçe
anlatmaya. Bitiriyo, kiza dönüyo, simdi anladin mi diye soruyo.
Kizdan gelen cevap yarim yamalak bi türkçeyle "Ama hocam siz Türkçe
anlatiyor
ben anlamadi."
Hoca dumur, amfi yerlerde...
-------------------------------------------------------
ders yine
kalkülüs. hoca büyük bi sevkle anlatiyo. tamamen konuya
konsantre
olmus. ama tebesirinin ufacik kaldigini farkediyo. uyuklayan bi
öörenciye "e
hadi çik tebesir bul yan siniftan" diyo. çocuk çikiyo harbiden.
ama
yan
sinif
diye ayni amfiye diger kapidan giriyo ve yine bizim hocaya "hocam
yan
siniftan
tebesir istiyolar" diyo. hoca da derse konsantre ya, "ya ben de az
önce
bi
öörenci gönderdim alsin diye. bizde de yok" diyo. cocuk da "haa
taam"
diyip
çikiyo. sonra diger kapidan tekrar girip "yokmus hocam. aa nasi
yani
ya"
diyince hoca da öörenci de durumu çakiyolar. inanilmaz ama gerçek.
-------------------------------------------------------
Devlet tiyatrosundan bi arkadas, bi oyun için mi ne artik,
Akçaabat'a
gitmis.
Ekip olarak sehir merkezine gelmisler. Kafalarini kaldirinca koca
bir
bez
afis
görmüsler. Söyle yaziyo:
Ben de sporcunun zeki, çevik ve ahlakli olanini severim.
AKÇAABAT BELEDIYE
BASKANI
-------------------------------------------------------
Seyyar saticinin biri Anadol pikabiyla biseyler satmak için
megafonuyla
gürültülü bir sekilde baarmaktadir:
- Domates, biber, patlican...
Arkadan trafik polisi:
-Seyyar satici kenara çek!
Satici:
- Annasildi tamam!
-------------------------------------------------------
uludag üniversitesi bahar senliklerinde geçiyo olay.
kalabaliktan uzak bi fakültenin yakinlarindaydik. 100 metre
ileriye bi
helikopter indi. aletten biri egilerek indi ve bi talebeye
yaklasti.
takriben 1 dakka konustuktan soora adam helikoptere bindi ve tekrar
havalandilar. biz biraz sasirdik nooluyo diye ama esas bomba o
talebeye
adamin
ne sorduunu sorduumuzda inmisti beynimize. adam adres sormus.
benden bu kadar.
-------------------------------------------------------
malum servis söförümüz sikisan trafikte haraket edemez halde
beklerken
(gayetde
hakliydi çünkü önündeki arabalar kuyruk olmustu)
arkadan kornaya abanan araç sahibine camdan sarkarak "pokemon'muyum
lan
ben
arabalarin üzerinden uçayim" diye bagirarak tüm servisi yere
yikmisti
-------------------------------------------------------
Ben... ben... ben...
Haftasonu ÜSTÜ AÇIK SAHIN gördüm ben...
Artik hiç bir sey beni sasirtamaz
-------------------------------------------------------
bodrum'da veya datça'da küçük bi lokantanin caminda "23 saat
açigiz"
yaziyodu )
hizmet hizmet bi yere kadar di mi, biraz da kendimize zaman
ayiralim
-------------------------------------------------------
izmir konakta bi köfteci gördüm adam tezgahini açmis çig köfte
satiyo
kocaman
da bi tabelasi var önünde fiyatlarin yazdigi...Aynen iletiyorum:
Kampanya .
TANE: 125 bin
2 TANE 300 bin
-------------------------------------------------------
Abi çaycinin prensibi olur mu, demeyin. Bizim çaycinin cama
yazdigi
yazilar
bunlar:
1. Sicak çay 150.000.TL.
2. Saat besten sonra çay yoktur, israrci olmayiniz.
3 Tek çay için yukari çikamam gelip kendiniz
alin
-------------------------------------------------------
Bir gün Bakirköy-Taksim dolmusuna binmistim. Aracin ön konsoluna
harfli
sticker'larla sunlar yazilmisti:
TÜRK SOFÖRÜ EN IÇTEN DUYGULARIN INSANIDIR E, ne var ki bunda,
demeyin;
devamini
okuyun:
KEMAL ATATÜRK !!
-------------------------------------------------------
Lisedeyiz...Geometri dersi... Ders kaynasin diye yapmadigimiz
karaktersizlik yok. Hoca tahtaya sekil çizerken, okulun bayagi yakinindan bir
savas uçagi geçti. Bizden biri:
- Aaa hocam uçak geçiyo!
Hocamizdan cevap:
- Elleme geçsin!!!
Sinif komple kisa devre...
Not:Alıntıdır...!!!
|
|
|
2 Şubat 2006 Perşembe
20:15:42
|
|
|
Birde demezler mi neden hala bekarsin diye?
Sanki asik olunacak adamlar siraya girmis
bekliyorlar.
Nerde bir gozunuze gorunur gorunmez ayaginizi
yerden
kesecek adamlar.
Tabii ki yoklar.
Kimi yakisiksiz,
Kiminin cinsel tercihi sizinle ayni,
Kimi sizi begenmez,
Kimini sizin iciniz almaz,
Cogu ise uzak diyarlarda evli barkli,
Ortalik ucuzlugun son gunlerindeki magaza misali,
iyiler secilmis.
O halde dusun partnersizlikten dogan mecburi
asksiz
yillari.
Geriye ne kalir?
Onca boyanma,
Onca giyinme,
Onca gozyasi,
Onca sitem,
Onca kiritma,
Onca hengame,
Iki senelik kalp carpintisi icin.
Ayol ne yapar ne eder; misal gunde uc-bes bardak
fazla cay icer o
carpintiyi yaratirim ben.
Pakize Suda
|
|
|
3 Şubat 2006 Cuma
09:23:16
|
|
|
Güzel Cevap
Üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından kalınca doğru
hocasına gider..
-Siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve beni
cezalandırıyorsunuz.
İşin bu yanını hiç düşündünüz mü?..
-Tabii düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi ölçmek, yeterli olmayanı
sınıfta bırakmak değil mi?.
İyi.. O zaman size bir teklifim var. Bir soru da ben size
soracağım. Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta
kalacağım.
Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı geçirteceksiniz.
Hocanın keyfi yerinde.. Teklifi kabul eder ve öğrenci sorar
-Yasal olup, mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olup, yasal olmayan
nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?
Hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz. İddia gereği öğrencisine iyi
not vererek sınıfı geçirir..
Ama aklı da soruda kalır.. Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini
çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar.
Öğrenci hemen cevap verir;
"Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz. Bu yasal ama
mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var. Bu mantıklı ama
yasal değil. Siz karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması
gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz. Bu ise ne mantıklı, ne
de yasal."
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|