|
Gönderen | Mesaj |
|
1 Mayıs 2006 Pazartesi
13:18:20
|
|
|
Gizli Sevgi
Mahkeme salonunda seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı.
Adam
inatçı bakışlarla Nine'nin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve
keskin
çizgileriyle bıkkın bakışlarını süzüyordu. Ve Hakimin tokmak sesiyle
sustu
uğultu ve tok sesiyle, sözü yaşlı kadına verdi:
'Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?'
Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını
aralayıp,
kısılmış sesiyle konuşmaya başladı:
'Bu herif yetti gari, 50 yıldır bezdirdi hayattan...'
Sonra uzunca bir sessizlik hâkim oldu mahkeme salonunda. Sessizlik bu
tür
haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu.
Kimbilir nasıl bir manşet atacaklardı yaşanmış 50 yılın ardından... Çok
sayıda gazeteci izliyordu davayı; kadın neler diyecekti... Herkes onu
dinliyordu... Yaşlı kadın gözleri dolu dolu devam etti:
'Bizim çok sevdiğim bir sedef çiçeğimiz vardı. O bilmez... 50 yıl
önceydi. O
çiçeği bana verdiği çiçeklerin arasından kopardığım bir yaprağı
tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı; onları yavrum bildim.
Bir
süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş
açmadan önce bir tas suyla suluyacağım onu diye. İyi gelirmiş
dedilerdi...
50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben
suluyayım
demedi... Ta ki geçen geceye kadar. O gece takatim kesilmiş,
uyuyakalmışım... Ben böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı,
umudumu
herşeyimi verdim. Ondan hiçbirşey göremedim. Bir kerecik olsun, benim
bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim,
yemin
ederem.'
Hakim, yaşlı adama dönerek;
'Diyeceğin bir şey var mı baba?' dedi.
Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye. O ana kadar suçlanmış olmanın
utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi:
'Askerliğimi, Reisicumhur köşkünde bahçevan olarak yaptım, o bahçenin
görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadimemi de orada
tanıdım, sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. O
çiçeklerle doludur bahçesi. İlk evlendiğimiz günlerin birinde boyun
ağrısından onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa
boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp,
uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun, lafım
geçmedi. O
günlerde tesadüf bu, çiçek kurudu. Ben ona 'gece sularsan geçer' dedim.
Adak
dilettim. Her gece onu uyandırdım. Ve onu seyrettim. O sevdiğim kadının
yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece o çiçek ben
oldum
sanki.' dedi adam, o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle. 'Her
gece
o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef gece
sulanmayı
sevmez, hakim bey. Geçen gece de yaşlılık ben de uyanamadım.
Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı amma, kadınımın boynu yine
azabilirdi.
Suçlandım. Sesimi çıkartamadım...'
O an Mahkeme salonunda herşey sustu...
|
|
|
1 Mayıs 2006 Pazartesi
13:23:14
|
|
|
Doğum Günü
Doğum günü yeni başlayan bir hayatın müjdesidir
Emekleyen bir bebeğin gülüşü,bir haylazın sırtarışıdır
Ergenliğin ilk basamağı,evliliğin ilk yıllarıdır
Bazen kahkahalarla bazen göz yaşlarıyla kutlanandır
Evlat sahibi olmanın gururu,eşini kaybetmenin yalnızlığıdır
Doğum günü bazen de mezar taşında yazan bir tarihtir.
Nice,nice yıllara Luthien26
|
|
|
Luthien28 (iremsalar)
1235
|
|
1 Mayıs 2006 Pazartesi
15:40:14
|
|
|
Yeni yaşımın ilk mesajını senden aldım teşekkürler.
Bazen biter,
Bazen bitmesi gerekir,
Bazen giderken susar,konuşan ayak sesidir,
Sus konuşma susmak veda dilidir
Susmak veda gibidir....
|
|
|
Luthien28 (iremsalar)
1235
|
|
28 Mayıs 2006 Pazar
10:51:37
|
|
|
Bulut fuar nasıldı bu arada davetiye elimde kala kaldı gidemedim.Malum şimdide deniz görmeye gidicem :=)
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|