Spor > Futbol > Beşiktaşlılar > Mesaj Panosu > BEŞİKTAŞ'lı olmak...

BEŞİKTAŞ'lı olmak...


GönderenMesaj

Eagle (candy_eagle)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1235
1 Mart 2006 Çarşamba 19:46:32
Ortaokuldaydım. Beşiktaş bir gün önce yenilmişti. Sıra
arkadaşım “kızgınsındır sen şimdi” demişti. Bir an durup duygularımı gözden
geçirmiştim. Radyodan dinlediğim maçın sonucu bende ertesi güne de
yansıyan solgun bir ifade bırakmıştı besbelli. Arkadaşıma `Üzüldüm ama,
niye kızgın olacakmışım ki!' diye sormuştum. İddiasız biçimde, çocukça ve
seçtiğim sözcüklerin yanlış olabileceğinden de ürkerek şöyle devam
etmiştim:
`Ben Beşiktaş'a kızamam. Yenilirse yenilir, kazanırsa kazanır. Ben
siyah - beyazı seviyorum.'

Sonraki yıllarda kafamı az kurcalamamıştı bu ruh hali.
Beşiktaşlılık öyle bir ruh haliydi ki, maç sonuçlarına üzülünürdü, haydi
haydi insanın canı çok sıkılırdı. Ama küçük bir çocukken nasıl öğreniyorsak
öğreniyorduk işte; Beşiktaşlı kızarsa sahada olup bitenlere değil,
hayatta olup bitenlere kızardı...Yamuk dünyalara, yanlış davranışlara
kızardı. Zalime, yağmacıya, yalancıya kızardı.

Ne ailemde, ne de çevremde Beşiktaşlı vardı. Babam GS'yi
tutuyordu; çevrem fenerliydi. Yalnız ve siyah-beyaz bir çocuktum
anlayacağınız. Ama her Beşiktaşlı gibi ben de ağır ağır öğrenmiş, özümsemiştim.
Beşiktaşlılık, taraftar olmaktan farklı ve fazla bir şeydir...

Gülümseyerek hatırlıyorum: O zamanlar da başkalarının
objektif bulduğu yorumlar yapardım. Objektifsin dendiğinde de `hayır
Beşiktaşlıyım da ondan' derdim.

Şimdi genç kuşak bazı Beşiktaşlılara bakıyorum: İlle de ve ne
pahasına olsun başarı isteyenlere rastlıyorum aralarında. Açıkçası bu
arkadaşlar Beşiktaş taraftarı ama Beşiktaşlılık ayrı bir şey. Çünkü
Beşiktaş'ın kendisi başarıdır. Beşiktaşlı bundan gurur duyar. Yıldızlar,
kupalar, kazanılmış maçlar... Bunlar ikincildir Beşiktaşlılık ruhunda.

"Ben takımımı severim; onunla gülerim, onunla ağlarım. Onu
her platformda desteklerim.'’
Bu tavır dünyanın her yanında takım taraftarlığını belirleyen
tavırdır. Ancak Beşiktaşlılık ruhu için yetersizdir. Nasıl yaşıyorsun?
Nasıl davranıyorsun? Sorularının cevaplarıyla belirginleşir bu ruh.

Beşiktaşlı olmak bir yaşam tarzıdır sanki. Ahlaktır, dünya
karşısında bir tavırdır. 'Nasıl geçirdik ama!' kültürüyle doğrudan ilgisi
olmayan bir duruştur.Erdemin yanı başında saf tutuştur. İlginçtir,
kolay açıklamalarla anlaşılır kılınamaz belki. Fakat zaman içinde böyle bir
gelenek, böyle bir Beşiktaşlılık ruhu ortaya çıkmıştır. Üstelik bu his,
bu ruh, bu duruş çok erken yaşlarda etkisi altına alır insanı. Her
Beşiktaşlı çocuk gözle görülmeyen ama hep yanı başında bulunan bir
ağabeyden ahlak ve hayat dersi alıyor gibidir. Bütün Beşiktaşlılar bu hisle
içli dışlı olurlar. Belki de dünyayı en keskin çizgileriyle görebilmekten
geliyor bu fark.

Bir yanda siyah, öbür yanda beyaz... Bir yanda ölüm, öbür yanda
yaşam...

Şimdi Beşiktaş 100 yaşında. Ne güzel. Ama bütün bu
anlattıklarım yüzünden diyorum ki, Beşiktaşlılık ruhu 1000 yaşında, on bin
yaşında...

İşte bu gerçek her şeyden güzel!

Haşmet Babaoğlu