Gönderen | Mesaj |
|
15 Eylül 2005 Perşembe
22:17:34
|
|
|
Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış...
Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar
beğenirmiş...
Ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa
da; kısaca Ranga Guru derlermiş...
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini
tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan
resmini değerlendirmesini istemiş...
Ranga Guru ise;
- Sen artık ressam sayılırsın Racaçi.. Artık senin resmini halk
değerlendirecek.
diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen
yerine koymasını istemiş.
Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere
çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş
Raciçi denileni yapmış...
Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim
çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor...
Çok üzülmüş tabii.Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan
bir duvar sanki..
Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu
belirtmiş.
Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.
Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş
Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş
Ranga Guru...
Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya,
birkaç fırça ile birlikte...
Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden
bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş.
Raciçi denileni yapmış...
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış,
fırçalar da, boyalar da kullanılmamış..
Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını
anlatmış..
Ranga Guru ise;
Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne
kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini
gördün...
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı...
Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı
olmalarını istedin...
Yapıcı olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmediği bir konuyu
düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi...
Sevgili Raciçi
Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın...
Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan
alamazsın...
Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur...
Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma...
demiş...
|
|
|
25 Eylül 2005 Pazar
10:41:25
|
|
|
Tşk edrim en azından,şimiki ilgin için......
Emeklerinizin boşa çıkmaması dileğiyle.....
|
|
|
Tülin (deli_lacivert)
1235
|
|
29 Kasım 2005 Salı
00:24:34
|
|
|
Evet arkadaşlar emeklerimiz boşa gitmemeli... bir şeyler yapmalıyız. bilge olana deli gözüyle bakan aymazlara karşı tek bilek olmalıyız. Hadi bakalım yeni bir tartışma konusu. Şu son eylemde yaşanılanları hepiniz biliyorsunuz...ne yapabiliriz??? lütfen hepimiz düşünelim,birlikten kuvvet doğar. hakkımızı nasıl arayabiliriz?buyrun...
|
|
|
7 Aralık 2005 Çarşamba
09:01:57
|
|
|
babamın dedesi "eğitmen" di (ozamanki tabir miş) sonra amcam seçmiş öğretmenliği.. 84 te emekli olduğunda bana tavsiyesi "git ticaret yap, mesleki eğitim al, ama öğretmen olma" olmuştu.. önceleri anlayamadım... 6 Yıl öğretmen lisesi (savaştepe) sonrasında karşınızda öss ve öys sınavı... kazandık... öğretmen oldum... Amcamı dinlemedim... Şimdi ne zaman sohbet etsek... "Ben sana demedim mi?" diyor ve ekliyor, "Benim amcam öğretmendi, kıt kanaat geçindi rahmetli olduğunda bir takım elbisesi iki de çocuğu vardı, eh çok şükür benim bir den fazla elbisem iki çocuğum var. ama kıtkanaatlık hep aynı. biz hep istedik, almak için mücadele ettik TÖBDER'ler mi kurmadık, silahlara karşı mı durmadık, ülkenin enkarmaşık olduğu dönemde göğsümüzü gere gere göndere bayrağımızı çektik, istiklal marşımızı söyledik.(Diyarbakır da öğretmen iken) Şimdi öylemi bi bak bakalım... hala öğretmen kıt kanaat geçiniyor.. hala öğretmene üç kuruş yolluğu çok görülüyor.(1979 yılında Diyarbakır- İstanbul Tayin yolluğu ödenmedi 1992 yılında tebliğler dergisinde yayınlanarak hakedişlerinialmaları istendi. Ama asla Yasal faiziymiş, ana paraymış peşine düşmedi."Ben devlete o hakkımı helal etmiştim zaten" dedi)"
Daha fazla uzatmak istemiyorum... sizlerde çevrenizde çok duymuşsunuzdur...
Dün yokluklarla yoğrulmuş hayatımızda yanımızda azmimiz ve inancımız vardı. Bugün de aynı...Emin olun yarın da aynı olacak.. Jandarmanın, polisin gitmediği yere öğretmen gitmedi mi? Ama aldığı maaşa bakın... Aman sakın diğer ülke öğretmenleri ile karşılaştırmayın... Allah korusun Anksiyete filan olursunuz...
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|