Bilgisayar > Technical Support > Mesaj Panosu > Doom 3 [Bir efsanenin geri dönüşü…]

Doom 3 [Bir efsanenin geri dönüşü…]


GönderenMesaj

Onur (Nightlovin)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1632
12 Mayıs 2007 Cumartesi 17:59:27

 
Bir efsanenin geri dönüşü…

Lanet geri dönüyor… Hem de bu sefer çok daha korkunç bir şekilde! “Doom” ismi, benim için olduğu gibi, eminim birçoğunuz için de bir kelimeden ve sadece bir oyundan çok daha fazlasını içeriyordur akıllarımızda. Bilgisayar oyunlarının daha yeni yeni emeklemeye başladığı zamanlarda gelip tam anlamıyla yeni bir çağ başlatmıştı Doom; bilgisayar oyunlarının hüküm süreceği bir çağ! Peki neydi bu oyunun özelliği? Neydi onu bu kadar yükseklere çıkartan sebepler? Bu soruların cevapları oldukça fazla…

id Software, 1992 senesinde çıkardığı oyunu Wolfenstein 3D ile oyun dünyasında yeni bir kavram yaratmaya başlamıştı. Aslında bu kavramın bu oyundan çok önceleri çıkarılmış olan ataları olsa da, hiçbiri isimlerini Wolfenstein 3D kadar duyuramamıştı o zamana kadar. Monitörümüzden silahını ve oraya buraya bakan tedirgin yüzünü gördüğümüz karakterimiz ile, üç boyutlu bir ortamda bize ateş eden düşmanlarımız karşısında yepyeni bir oyunla tanışmıştık. Bu yeni kavram ise şu sıralar dilimizden hiç düşmeyen, devamlı severek oynadığımız FPS, yani First Person Shooter oyunları idi. Bu başarıdan sonra id Software kolları sıvadı ve bir sene sonra, yani 1993’te Doom’u çıkardı. Ve Doom, “FPS” türünün tam olarak oturması ve anlaşılmasında büyük bir rol oynadı. Çok daha gelişmiş renkli grafikleri, iyi hazırlanmış korkutucu sesleri, tempoyu hep en tepede tutan müzikleri ve o inanılmaz ürkütücü atmosferi ile her oyuncuya “bilgisayar oyunu böyle olmalı işte!” dedirten isim olmuştu Doom. Zaman geçtikçe Doom’un ünü gitgide yayıldı, oldukça popüler bir bilgisayar oyunu, hatta bilgisayar oyunlarında bir mihenk taşı haline geldi. Peki ne yapıyorduk bu oyunda? Konusu ne idi?

Oldukça iyi eğitimli bir asker olan karakterimiz, üç sene önce, askerlerine insanların üzerine ateş açmalarını emreden bir subaya saldırdığı için Mars’a transfer edilir. Mars’ta ve Mars’ın iki uydusu Phobos ve Deimos’da çalışmalarını sürdüren UAC (Union Aerospace Corporation), bir taraftan buralardaki radyoaktif atık tesislerindeki işlerini devam ettirmekte, bir taraftan da iki uydu arasındaki transferleri hızlandırmak için bir taraftan başka bir tarafa ışınlanmayı sağlayan geçiş kapıları üzerinde çalışmaktadır. Ve bunda başarılı olunur. Yapılan geçiş kapıları işlevlerini çok güzel bir şekilde yerine getirmektedir. Ama bazı terslikler olmaya başlar. Kapılardan cesetler gelir ve Phobos’tan gelen şu mesaj işlerin kontrolden çıktığının tam anlamıyla kanıtı olur: “Burada acilen askeri desteğe ihtiyacımız var. Bu kapılardan şeytani yaratıklar gelmeye başladı! Bilgisayar sistemlerimiz çıldırmış durumda.” İşte bu mesajdan sonra karakterimiz ve birkaç asker arkadaşı neler olduğunu araştırmak için yollanır. Ama adamımız tüm arkadaşlarını saatler sonra ölü bulur ve tüm dünyanın kaderinin onun ellerinde olduğunu anlar… İşte oyun böyle bir hikaye ile başlamakta. Daha sonra çıkartılan Doom 2 ile Mars’ı yaratıklardan kurtarmış ve evine, yani dünyaya dönen karakterimizi tekrar görüyoruz ama bu sefer de Dünya’yı ele geçirmiş yaratıklar ile uğraşıyoruz…

Ve Doom 3… Çok daha korkunç, çok daha ürkütücü!

Tam on iki sene geçti ilk Doom’un çıkışı üzerinden. Böyle bir klasiğin yeni oyun teknolojisi ile yeni bilgisayarlarımızda olmaması çok büyük eksik olacaktı. id Software bunu anlamış olmalı ki 2000 senesinde Doom 3’ün yapımına başladı. Peki dört senedir yapım aşamasında olan Doom 3 ne kadar yol aldı? Bu sorunun cevabını tam olarak ancak oyun çıkınca verebilecek olsak da, 2000 senesinden beri yayınlanan oyun içi görüntülerden, E3 videolarından ve şu an Doom 3’ün yapımında baş isim olan John Carmack’in söylediklerinden, oyunun tam anlamıyla yeni bir efsane olacağını anlayabiliyoruz. Bundan iki sene gibi bir zaman önce John Carmack, “Doom 3’ten Geforce 3’ünüz ile 30FPS alabilirseniz şanslıYeni Doom ve getirdikleri…

Hikaye olarak, Doom 3 ilk Doom’u tekrarlamakta, yani bir devam niteliğinde olmayacak. Ama bu sefer senaryo için profesyonel yazarlar tutulmuş durumda. Zaten bu ilk oyunun üzerinden oldukça zaman geçtiğinden problem olmayacaktır. Asıl merak odağımız grafikler ve sesler…

Doom 3 için, id Software tamamen yeni bir grafik motoru hazırlamış durumda. Bu yeni motorun yapabildikleri bize eski oyunları tamamen unutturacak gibi gözüküyor. Oyun çoğunlukla karanlık koridor ve odalarda geçeceği için gölgelendirme ve ışıklandırma konusunda ekstra çaba sarf edilmiş. Öyle ki ışıklandırmalar artık basit bir grafik numarası olmayacak, tam tersine dinamik bir ışıklandırma söz konusu olduğundan herhangi bir odadaki ışık kaynağı odayı yansıtmaları ile gerçekçi bir şekilde aydınlatacak. Işığın ulaşmadığı yerler ise tamamen karanlıkta kalacak. Böyle bir dinamik ışıklandırma sistemi, gölgelendirmeyi de inanılmaz etkilemiş durumda. Eğer bir ışık kaynağının önünden herhangi bir nesne geçerse, o nesnenin gölgesi hemen arkada oluşabilecek. Aynı zamanda yapımcıların belirttikleri şöyle bir söz var: “Bizim önceden oyuna hazır koyacağımız ne kendinden aydınlık mekanlar, ne de gölgeler olacak, tüm lambalar ve nesneler tıpkı gerçek dünyada olduğu gibi aydınlatmayı ve gölgelendirmeyi kendileri yaratacaklar.” Eskiden oynadığımız birçok oyunda lambalara ateş ettiğimizde ya tepki vermezlerdi, ya da patlasalar bile aydınlanma aynen kalırdı. İşte Doom 3 grafik motoru bu saçmalığa da bir son verecek. Bir lambayı patlatmanız sonucunda etraf bir anda kapkaranlık olabilecek. Veya sallanan bir lamba, ışığını odanın içinde gezdirdiğinden çok çeşitli gölgeler ve aydınlatmalar oluşturabilecek. Kaplamalar (Textures) özelliği de en baştan hazırlanmış. Değişebilir bir yapıya sahip olan çevreye rahatlıkla uyum sağlanabilmesi için yapımcılar kaplamalarda “bump-mapping” teknolojisi üzerine ağırlık vermişler. Bu sayede değişken ışığa ve gölgeye sahip olan daha gerçekçi bombeli yüzeyler yaratılabilecek. Tabii bu programlamada iki kat daha uzun bir iş gerektirmekte. Yeni motorun aynı zamanda inanılmaz poligon kap